- 899 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
İLK ŞİİR YAZIŞIM
Ortaokul 1. Sınıfta okuyordum.Birgün Türkçe Öğretmenimiz, bizden doğa ile ilgili bir
şiir yazmamızı istedi.
Şiir yazmak, "Ben kim, şiir yazmak kim...."
Yazmasam da öğretmen kızar korkusu...
Şiir ertesi güne yazılması gerekiyor,
"Ne yapacağım ben şimdi, içimde ben farkında olmasam da şiir yazma ruhu var mıydı, acaba? Allah, Allah gel de çık işin içinden şimdi..."
Diye düşünerek, pencerenin önüne oturdum, dışarıyı seyretmeye başladım.Kışın son günleri dem sürüyor, İlkbahar yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor.Ağaçlar, ufak ufak filizlenmeye başlamış, ben de başladım pencereden dışarıyı seyre dalmaya, seyre dalayım ki belki biraz ilham gelir de şöyle bir şiir yazarım, diye düşünmeye...
Annem, sobanın üstüne çaydanlığı koymuş ki kaynasın da çay yapayım diye...
Derken çaydanlıktaki su başladı kaynamaya, takıldım çaydanlıkta kaynayan suyun hışırtısına, bir taraftan da şakır şakır yağmur başlamaz mı yağmaya....
Ortalık günlük güneşlikken bak şu Allah’ın işine!Yağmur bir süre şiddetle yağdıktan sonra
başladı çisil çisil yağmaya, başladım hem yağmuru seyredip hem büyük bir zevkle;
"Yağmur yağıyor,
Arap kızı camdan bakıyor,"
diye şarkı söylemeye, derken ilham perileri gelmez mi?
İlham perisi bu nerde nasıl geleceği hiç belli olmaz.
Ben nasıl şiir yazayım derken, gel de şimdi şiir yazma, aldım kağıdı kalemi elime, başladım
Pencereden dışarda yağan yağmuru seyretmek ne güzel,
Yiyecek bulmak için koşuşan serçeleri seyretmek ne güzel,
Doğanın yeniden canlandığını görmek ne güzel,
Sobanın üzerinde kaynayan suyun hışırtısın dinlemek ne güzel...
diye yazmaya...Şöyle bir okuyunca ilk defa yazıyor olmama rağmen ve henüz Orta
1. Sınıfta olduğumu düşünürsek ortaya güzel bir şiir çıktığını düşündüm.Onun üzerine ardarda şiir yazmaya başladım. Ta ki Lise 2’ye kadar...
Lise "’ye kadar iki defter dolusu şiir yazmıştım."
Okul, Üniversite, çalışma hayatı, evlilik, çoluk çocuk derken belki daha önce olmaz ama, kırk yaşına gelince bir şiir kitabı çıkartacağım, hatta bir de roman yazacağım." diye söz vermiştim kendi kendime, söz vermiştim vermeye de ne mümkün!...
O zamanlar, yani 70’li yıllar şiir yazmak, hele ki bir kızın şiir yazması,
"Allah muhafaza, taş yağdırırdı başımıza alimallah !"
Ben, köşe bucak saklarken şiir defterlerimi, ablam nasıl farkettiyse al ağbimin eline ver,
"Bak ağbi, Perihan Hanım’ın şiir defteri," diye ti’ye alarak...
Benim kalbim, korkudan her an durdu duracak gibi, güm güm atmakta, neyse ki ağbim birşey demedi, olgunluk gösterdi ama, o oldu ben o korkunun üzerine bir daha şiir mi yazarım, bir daha defter mi tutarım.Aldığm gibi defterleri doğru sobaya atıp yaktım.
Ama benim de içim yandı, kendimden bir parçayı yakmışım gibi...
O zamandan beri, ne zaman aklıma gelse o iki şiir defterim içim cız eder, zira onları tekrar yazmanın mümkün yok!...
06/08/07
P.METİN
YORUMLAR
Anınızı paylaşarak ne iyi etmişsiniz.
Benzerinden bendede var.
Bende okulda 23 nisanda şiir yarışmalarına katldım. Yarışmaları kazanınca hem utanmış hemde gururlanmıştım.Kitap hediye etmişlerdi hala saklarım.
Benim şiir yazmaya tekrar başlamam hayli zor oldu.Sizinle paylaşıyordum ama çok uzun olacak iyisimi bende bir gün kendiminkini anlatırım.İyiki yazıyorsunuz.