- 907 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRK KADINLARI İÇİN BU BİR BAYRAMDIR…
Bu gün Türkiye Cumhuriyeti tarihine altın harflerle yazılmıştır. Bu gün 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği gündür.
Türk ulusunun önderi Atatürk, kadına değer veren biri idi. Atatürk’ün 1930 yılından başlayarak, 1934 yılına kadar, Kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmeleri için bir dizi yasa çıkartılmasına öncülük etmiştir. Nitekim 5 Aralık 1934 tarihin de TBMM’de yapılan bazı yasa değişiklikleriyle Türk kadınlarına hakların en büyüğü olan “seçme ve seçilme” hakları verilmiştir.
Bu gün Avrupa ülkelerine baktığımızda, Fransa 1944, İtalya 1948 ve son olarak Türk medeni kanununun temellerini oluşturan İsviçre bile kadınlara seçme ve seçilme hakkını 1972 yılında vermişlerdir.
Atatürk’ün, kadınlara nasıl değer verdiği işte bu olsa gerek. TBMM’de görüşmeler kabul edildikten sonra Atatürk’ün Türk kadınlarına seslenişi şöyle idi.
“Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içerisinde, peçe altında ve kafes arkasında ki Türk kadınını artık tarihte aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini salahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu seferde milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bu gün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır.”
Peki, şimdi burada aklıma bir soru geldi. 21. Yüzyıl Türkiye’sinde Atatürk’ün dediği gibi, Türk kadını Seçme ve seçilme hakkını “salahiyet ve liyakatle” kullanabiliyor mu?
Sizi bilmem ama bence kocaman bir HAYIR diyebiliyorum. Bu konuda Atatürk’ün açmış olduğu yolda bir arpa boyu bile yol gidilmemiştir.
Türkiye de 1980’li yıllardan sonra siyasete dininde katılarak alet edilmesi, kadınları 1934 yılında verilen haklardan daha gerilere götürülmeye çalışılmaktadır.
Hala kadın üzerinde erkek egemenliğinin baskısı mevcut, bir kadın siyasete atılacaksa hala baba, eş, kardeş ve akrabaları tarafından engellenmektedir. Türk kadını kendi özgür iradesi ile seçme ve seçilme hakkına sahip olmadığı kanısındayım. Çünkü o hakkını tam manasıyla kullanamıyor.
Ülkemizde hala töre yüzünden işlene cinayetler var, hala berdel uygulamaları var. Ve hala okula gönderilmeyen kız çocukları var. Bunlar içinde kampanyalar düzenliyoruz. “baba beni okula gönder” vb gibi.
Her ne olursa olsun, kadınlarımız kendi iradeleriyle verilen bu haklarına sahip çıkmalıdırlar. Eğer bunu başarabilirlerse hem ülkenin kaderini ve hem de kendi kaderlerini değiştirmiş olurlar.
5 Aralık 1934 yılında yasalaşarak yürürlüğe giren seçme ve seçilme hakkının 72. Yılını saygı ve sevgiyle kutluyorum.
Türk kadınları için bu bir bayramdır…
Bayramınız kutlu olsun…