- 849 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Yaşlılık ve biz...
Kurgu tadında acı gerçekler...
Arkadaş anlatıyor...
Kayınvalidesi yanına gelmiş. Beraber kalacaklarmış bir süre.
Bazı konularda çok zorlandığını dile getirmişti.
Hayır! Hemen yanlış anlamayın lütfen. Şikayet etmek değildi amacı...
Kaynanasını çekiştirme manasında hiç değildi.
Zaten kaynanası köyde yaşayan, okuması yazması olmayan, yetmiş yaşlarında zavallı bir kadıncağız dı.
Arkadaşım çok merhametli ve saygın bir kişi. Bazı kaygıları varmış. Misafirini güzel ağırlamak ve memnun etmek için çabalayıp duruyordu.
Tüm gün oturmak başka bir meşguliyeti olmayan kaynanasının sıkıldığını düşünüyor bundan çok rahatsız oluyordu.
Belki de hayatından gayet memnun olan kaynanasının yüzünden, neredeyse hasta edecek kendisini.
"Ya niye dert ediyorsun? "
"O belki memnundur hayatından, "
"Sıkıldığını nereden çıkarıyorsun?
Ne kadar dil döksem de ikna olmuyor üzülmeye devam ediyordu bu iyi niyetli has yürekli arkadaşımı...
Anlatmaya devam ediyordu. "Yaptığı hiç bir şey yok! Yazık kadına... O’na nasıl bir meşguliyet bulsam da can sıkıntısından kurtulsa. "
Dinlemek en iyisi diye düşündüm içimden. Çok dolmuştu, konuşup rahatlaması gerekiyordu...
"Okuma yazması yok ki kitap okusa. El işi bilmiyor, cep telefonu versem eline olmaz, bilgisayar hakeza...
Arkadaşım anlatıyor ben dinliyorum. Dinlerken bir taraftan düşünüyorum, O kadıncağızın yerine koyduğumda kendimi, ne kadar zor bir şey diye kanaat getiriyorum.
Köyde evinde olsa o kadar çok oyalanacak şey bulur ki, oturmaya zamanı olmaz belki de. Bu durumda evde yapacak hiç bir şey yok gibi görünüyor. Gerçekten çok sıkılıyordur...
----Ev işlerinde yardım istesen nasıl olur? diyorum.
----Ay! Saçmalama O yaştaki kadına nasıl iş buyurayım.Kendisi söylese hadi neyse. Patates falan soyulacak zaman götürürüm önüne oturduğu yerden soyar verir bana.
Söyleyemem yanlış anlar diye korkarım valla!
Bir an, kendi yaşlılığım geliyor aklıma. Bizler hangi zorluklarla karşılaşacağız acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
----Düşünsene televizyonu açıp izlemekten bile aciz. Ben açarsam izliyor açmazsam o da yok.
Evden çıkarken açıyorum ne zaman isterse kapatıyor. Ama tekrar açamıyor istese bile. Kapatma düğmesini gösterdim sadece kapatma işini yapabiliyor. Onu da benim ısrarımla öğrendi.
Ben düşüncelere dalmıştım. Bizler gelecek nesilin çocukları elinde ne durumlara düşecektik. Çocuklarımız ve bizler arasında bu kadar büyük uçurumlar olurmu ki acaba? Kimbilir belki de olur.
Olur mutlaka olur....
YORUMLAR
Arkadaşınızın olduğunu ifade ettiğiniz bu çift taraflı sorunlar bugün bir çok evde çeşitli biçim ve boyutlarda yaşanıyor . Ve iki taraf için de üstün sabır gerektiriyor . Yürekler sıkıntılı , hüzünlü bir koridora terk ediliyor . Babamın "beni kendi düzeninizde değil benim düzenimde bakmalısınız" düşüncesini ise teoride doğru ama pratikte başarısız olarak çevremde gözlemliyorum . Velhasılı meşakkatli bir durum . İnsanın insanla verdiği en büyük sınav . Akıcı , abartısız ve sade anlatımınız konuyu gözler önüne seriyor . Tebrikler .
Yapmış yapacaklarını büyütmüş evlatlarını demekki
zavallı değilmiş..
İnsanların çoğu sonunu düşünmezler, oysa hayatın kendisi
kocaman bir dershanedir..Aslanda yaşlandığında ya bir
çalılıkta ya bir kaya dibinde tükenir gider, aslanların ölüme
giden adımları çok çok hüzünlüdür, hele ölümü,aslan aynı aslan düşünmek gerek..
Yazı mutlak okunması gereken ve ders alınması elzem olan
muhteşem bir anlatım ve konuya sahip kutlarım sizi vede
usta kaleminizi TEBRİKLER..
Selam vede muhabbetle Allaha emanet olun..yudumyunus