HATİCE EVİMİZDİR…
HATİCE EVİMİZDİR…
Her kadın evini içinde saklar…
İsterse dağların başında bir göçebe olsun ve çölün koynunda kurduğu küçük kıl çadırında yaşasın… İsterse sarayların melikesi…
Konakta veya arka mahallede…
Yolunu yitirmiş veya umutsuz…
Muhacir veya yolcu…
Mahpus ya da zincire vurulmuş…
Başında tac veya ayağında pranga…
Hiç fark etmez…
Evi içindedir her kadının, evini sessizce içinde taşır…
Ev kuracak o inanılmaz güç, hatta öldükten sonra bile, kadının toprak olmuş kemikleri üzerinde tütmeye devam edecektir…
Çünkü kadın yeryüzüdür. Kadın, Dünyadır…
Yaşam, sadece doğumhanelerde değil, kadınların yattığı mezarlıklarda da takılı durur.Bir çiçek tozu gibi veya iyiliğe işleyen mütevazı, çalışkan eller gibi ya da çalılara takılmış bir kuş tüyü kadar iddiasız… Çoğu kez yaşamın ortasında olduğu bile farz edilmeyen ve çoğu kez fark edilmeyen çerçevelerinde hayatın… Çerçevelerinde…
Kurucu, mayalayıcı, tahayyül gücü gibi tutar dünyayı, kadınların içlerindeki ev bilgisi, hayatın kalp atışlarına denk düşer…
Dışarından baktığında kimse kolayca işitemez kalbin atış seslerin ama o küçük tıkırtılardır hayatın işletenler…
İhtişamlı kainat senfonisini minör kıpırtı lar la hatta sabırlı hışırtılarla, suyun elleri kadar fark edilmeyecek bir rutinle, kedilerin ayak uçları kadar usta ve uyanık hamlelerle çoğaltan ve seslendiren de yine kadınlar…
Kadınlar sesin yol alışındaki o şaşırtıcı hamle lerle , her nefeste evlerini hiç yüksünmeden ileri, hep ileri doğru taşırlar.Ses gibi, nefes gibi, yol aldıkları havanın ve zamanın içinde, her bir adımda evlerini taşırlar…
Ses ilerledikçe, kurarlar ve toplarlar.
Ses yol aldıkça, kurarlar ve toplarlar…
Bıkmadan, yüksünmeden içlerindeki ev kurma gücünü sesin hızına uydururlar…
Kadınların evi, seslerinin üzerine kuruludur.
Dışarıdan bakarsan, onları evsiz zennede bilirsin.
Oysa kadınlardan tekvin kokusu yükselir.
Erkeklerin doğarken çıktıkları ilk ev, anneleridir ve büyüdüklerinde aynı erkekler, günün birinde, yine içine girecekleri evin kadınlarında saklı olduğunu bilirler.
Kadın iskândır.
Kadın imkândır.
Hareketliliğin, yaratımın, hayal gücünün, var oluşun dişil sırrı kadınların içlerinde taşımakta olduğu ev kurma, ses olma kabiliyetiyle tutar mayasını…
Bu, ruh gibi bir şeydir bilenler için…
Hafıza gibi, hatıra gibi, tutunma gibi…
Kainattaki her şeyin, birbirinin sebebi olmak tutkusuyla ve aşkıyla, birbirini çekip çevirdiği o muazzam döngüdeki dişil güze dikkatle baktığında, tekvin yasasının “nisa” kelimesiyle eşsesli olduğunu görürsün…
Varoluşun o muhteşem akordu, dişildir…
Her kadın evini ve yaradılışa dair sır şifrelerini içinde taşır…
Dışından bakarsan, belki onu yanlışlıkla da olsa, evsiz zannedebilirsin. Oysa aynı kadının içinde her daim pırıl pırıl bir ev bilgisi ve kaderi durur…
Kadın, hakikatin batıni kısmıdır.
Sen zahirde onu, kadın veya erkek olarak ayrışmış bir halde bulursun. Oysa “Ol” emrinden beri her şey birbirinden doğmakta, her şey birbirini çoğaltarak ve birbirinin sebebi olarak südur etmektedir.
Gündüzden gecenin, geceden gündüzün doğması gibi, her şey birbirinin annesi, her şey her şeye dişidir…
Her kadın, evini içinde taşır…
Sözünden bahsedilmez, unutulmuş, kayıp kimliklerden birisi olduğunda bile günün birinde… Kadınların yan yana ve üst üste birikmiş hayat öyküleri, sözleri, masalları, ninni ve türküleri bizi.
Hepimizi dünyaya bağlar, hayata bağlar…
İlk kadının merakıyla yeryüzüne indirilmiş hayat, İnsan-ı Kamil’in Hatice’nin aşkına emanet edilmesiyle tamam kılınmış ve dairevi devamlılığını bir akis halinde arzdan göklere hamletmiştir.
Hatice Habibullah ın eşi, onun hamilesidir ona ev olmuş, evini doğurmuş kadındır…
Hatice’nin çatısı göğe açık tır.Ha harfinin kolları bu yüzden göğe bakar…
Miraca oradan çıkılır.
Sırra oradan varılır…
Hatice’nin aşkı, Allah’ın Habibi’ne dünya kılınmıştır… Bu yüzden o “Kübra”dır, evvel ahir Hatice olandır…
Hatice’nin aşkı, Resulullah ‘ın ülkesidir (Ebedi selam üzerine olsun)
Hatice, ümmete yurt ve eş olmuş mübarek annemizdir… (Ebedi selam üzerine olsun)
Not.: Kaynak Sibel Eraslan Çöl/Deniz Kitabından...
YORUMLAR
Hatice’nin çatısı göğe açık tır.Ha harfinin kolları bu yüzden göğe bakar…
Miraca oradan çıkılır.
Sırra oradan varılır…
Hatice’nin aşkı, Allah’ın Habibi’ne dünya kılınmıştır… Bu yüzden o “Kübra”dır, evvel ahir Hatice olandır…
Hatice’nin aşkı, Resulullah ‘ın ülkesidir (Ebedi selam üzerine olsun)
Hatice, ümmete yurt ve eş olmuş mübarek annemizdir… (Ebedi selam üzerine olsun)
................nefis paylaşımdı.
kadına değer büyüktü....
saygımla....
NedameT
KİM DURMADAN GEÇMİŞ ZAMAN HAYIFLANIRSA VE ŞİMDİKİ ZAMANI GEÇMİŞ ZAMANLA DOLDURURSA..O KİMSE UZAK OLANLAR ARASINA GİRER.: ÇÜNKÜ O KİMSE ŞİMDİKİ ZAMANIN GEREKTİRDİĞİ ŞEYLERİN KAYIP GİTMESİNE GÖZ YUMUYOR VE HİÇ BİR ZAMAN GERİ GELMİYECEK OLAN ŞEYLERLE KENDİNİ OYALIYOR DEMEKTİR... BU İŞTE VAROLMAYIŞIN (non-existence)özü budur GELECEKLE UĞRAŞANŞLARDA AYNI--- DURUMDADIRLAR. ibn Arabi... Nurlar Risalesi saife