Onursuz Rütbeler
Onursuz rütbeler meydanlarda alkışlanıyor... Sorumsuzluğun onursuz yönüne saplanmış hayatlar.
Gam kuyuya düşmüş...
Dediler ki; itibar prim yapıyor.
Fikirleri anlamlandırma girişimleri furyası başladı.
Neden sonra modern kuklalar sahne aldı...
Sanatın ufuk açıcı insan hayatını zenginleştiren değerini, küf tutmuş kalpleriyle boğmaya başladılar.
İnsanların aradıkları geleceği biçimlendirecek olan sanatı ’’bey-bürokrasi’’ ilişkisiyle itibar dilenciliği yönüne çevirmiş oldular.
Dünyanın neresinde olursa olsun sanatı edep yükseltir. Edebin olmadığı toplumlarda yüksek bir sanat olamaz. Geleneğin, örf ve adetlerin yarasaların karanlığına bırakılması insanda edep noksanlığı yaratır. Ve sunulan her sanat ürünü, sanata susamış insanlara bal ile börek tadı verir...
Hasta ruhların imal ettiği edebiyat ufkumuzu inatçı bir sisle sardı. Gökyüzünün mavi ve dinlendirici berraklığını örten bu hasta ruhlar kara bir sis altında edebiyatımıza can çekiştiriyor. Bu şahıslar sayesinde okyanus derinliklerindeki canlılar bile kirlendi. Uydurma kişilikleri ile edebiyatımızı pas tutmuş eserleri ile istila ediyorlar. Her satırdan ürkütücü tehlike, ruhsal bunalım ve ahlak kirlenmesi akıyor...
Denizlere doğru akıp giden ırmaklar nasıl bir mecraya muhtaçsa, insanlar da edebiyatın ’’edep-kültür’’ havuzuna muhtaçtır. Bu ruhu kirlenmiş insanlar, yazılarına, öykülerine, şiirlerine iffet sınırını aşan hayat tarzlarını yansıtarak insanların zihinlerini bulandırmaya başladılar. Sezar hayranlığı ile satırlar kirli, bulanık ve müstekreh!...
Onursuz duruşlar. Her satırları zihinleri dövüyor. İnsanlığın güçlü haykırışları olarak bilinen şairler artık azınlıkta. ’’Ya havle’’ çekerek okuyorum artık bu hasta ruhların yazdığı şiirleri...
Dediler ki; kelimeleri üst üste bindirin, zihinler de sıkışıp kalsın.
Suya bağırdılar...
Namusa bağırdılar.
Halden anlamaz...
Suretten anlamaz...
Aşktan anlamaz...
Uğursuz satırlarından kem parıltılar asılır yaşama.
Bu içinde bulunduğumuz kirli ruhların satırlarını okurken rahatsızlık duymayı geçelim, alışkanlık haline getirdik...
Koray Demirkılıç
YORUMLAR
Bal börek tadında bir konuyu ve yazıyı ASABİYET KABINDA sunmuşsun. Yazını açık örneklemelerle zenginleştirmen gerekir bir sataşma varsa.
Ayrıca edebiyat neden her konuyu işlemesin? Aşırılık olmadıkça cinsellik de edebiyata konu olabilir. Osmanlıdan beri de olmaktadır.
Bu da çok güzel bir yazı fakat çok köşeli. Geçerken pekçok yeri çizerek geçiyor.
Kızarak öğretmek değil kendin gibi düşündürerek öğretmek daha uygundur.
Baktığın yöne öyle bakacaksın ki karşındaki sen demeden kendiliğinden senin baktığına bakacak ve senin söylemediğini görecek.
Sinirliyken yazı yazmıyorum. Kalemime yansıyor.
Çok konuştum ÖZÜR DİLERİM. Saygılar, sevgi ve selamlar.