- 937 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
HAYDİ GÜNEŞE ÇIKALIM !!!
Sevgili annem, varlığımdan sorumlu olan toplum, dünya ve daha niceleri…
Biliyorum ben beklenilen değildim. Sizi herkesi çok şaşırttım.
Şaşırdın anne, şaşırdın baba. Şaşırdınız, şaşırdılar,,,
Suçladınız önce kendinizi, bazen beni bazen birbirinizi, bazen de tüm yaşamı.
Görmediğiniz zamanlar oldu, duymadığınız zamanları da bilirim.
Doktorlara koştunuz, bir umut bir çare için.
Kapıların kapandığını sandınız yüzünüze.
Beni olduğumdan farklı görme umudu öyle bir büyüdü ki;
çünkü hayatınızda ilk kez, daha önce duymadığınız bir çok kelimeleri ve ifadeleri duydunuz.
Oradaki umut benden yana olan bir umut değildi, sizin ve başkalarının beklentilerinin umuduydu.
Ben bunlara kızmıyorum, kızmadım. Bazıları umudunuzu kırdı bazıları alevlendirdi.
Sizin gerçeği görebileceğiniz bir zaman değildi o zamanlar.
Nihayet bir isim aldık doktorlardan, zaten bir ismim vardı. İkincisi de oldu.
İkinci takılan ismimi ben hiç sevmedim. Ne olur benim yanımda söyleme anne o ismi…
Bazıları beni balona benzetti, bazıları cin gibi dedi. Ben benim anne, ben benim!
Yalnızca ben…
Her şey çok zor oluyor anne, senin içinde benim içinde.
Ama tüm bu zorlukları biraz daha fazla çaba göstererek zaman içinde aşacağız, değil mi?
Ben inanıyorum.
Senin üzüldüğün kadar bende üzülüyorum, belli etmesem de.
Her şeyini etkiledim, umutlarını, hayallerini yok ettim.
Utandırdım seni bazen, ağlattım, üzdüm. Çok üzdüm.
Ama gerçekten yardımına ihtiyacım var. Ve elimden tutmalısın.
Artık tutuyorsun zaten bak elim sımsıcak, elimde senin yüreğini taşıyorum.
Sakın elimi bırakma anne!!! Düşerim elimi bırakırsan.
Düşmemeliyim her şeye rağmen, yaşamak istiyorum ben.
Hıı anne!!! Elimden tutarken sakın başka çocuklara bakıp da beni üzme,
her öyle bakışında aklından geçenleri az çok tahmin edebiliyorum.
Kıyaslama beni onlarla, hem beni hem de kendini üzersin.
Kıyaslamak istiyorsan, her gün su yüzüne çıkan ve günden güne büyüyen sevgimizi kıyasla,
daha net görmek istiyorsan, düne göre bu günümüzü kıyasla.
Bu beni asla kırmaz, aksine çok memnun olurum.
Çünkü senin üzülmediğini görmek beni kırar mı hiç?
Evet anne ben bir kusur değilim asla!
Ben hayatın bir rengiyim kendimce ve senin gözünde de bir renk olmak istiyorum.
Siyah değil ama. Çünkü siyah bir renk değildir.
Benim renklerimi görebilmen için şöyle bir düşün.
Ben sürahinin içindeki bir suyum.
Bana hep dibinden bakarsan, bulanık görürüsün yaşamı.
Biraz o güzel gözlerini kaldır, yandan bak üsten bak, neler göreceksin.
Sonra beni güneşe tut ki; renklerimi göresin.
Kolay değil ama insanın kendini değiştirmesi.
Madem benim değişmem zor oluyor biliyorsun.
Öyleyse sen değiştir bakalım bakış açını.
Bak neler olacak o zaman anneciğim, ben hayatın sadece tek siyahı olmamalıyım senin için.
Ben bunu istemiyorum.
Ben senin ve güneşin yedi rengi olmak istiyorum.
Siyah üzerinde diretip de beni ve kendini sakın üzme.
Kabul et yalnızca kabul et ki; herkes kabul etsin.
Bana sen garip bakarsan başkaları nasıl bakar? Bir düşünsene anne…
Ve anne beni sakın kapatma.
Unutma ki güneş olmayınca renklerde olmaz.
Benim senden sonra en çok güneşe ihtiyacım var.
Haydi tut elimi anne, tut baba, tut sevgili kardeşim.
El ele verelim ve güneşe çıkalım, sokağa çıkalım.
Bizim gibi düşünen insanların ellerinden tutalım ve sonra
düşünenin, düşünmeyenin hatta ismini bile bilme gereği duymadığım tüm canlıların elinden tutalım.
Koşalım ama birlikte yürüyelim.
Ve beni bir kusur olarak gören zihniyetlere, bir kusur olamadığımı, yürüyerek, koşarak, gülerek anlatalım.
Ne duruyorsun anne, baba, haydi güneşe çıkalım…..
Dünya Engelliler Günü’ne, atfen...
YORUMLAR
Sitede dolaşırken yazınıza rastladım.Böylesi duyarlı bir yazı yazan insan eminim ki, çok iyi bir yürek taşıyordur. Duygulanarak okudum yazınızı.Teşekkür ederim sizlere Zübeyde hanım.
hüseyin-sivas tarafından 11/2/2012 1:36:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
Annem en sağlamından bir dizine çocuk yapmış, üçü daha çoçukken yok olup gitmiş! Ablam üç aylık bebesiyle anamın elinde kalmış ve altı yıl felçli ve amâ baklımış!.. Kendi çocuğu ablamı ana bilememiş!.. Benim büyüğüm bakırköyleri mesken tutmuş, Elazığda hayatı son bulmuş. Ardından ben felç oldu diye anamı 2002 ye kadar üzmüş!.. Ama anam delisini, ve felcini ne varsa hepsi kabülüm demiş hiç kimseye dilenip ilenmemiş, Ve bütün özürlüleri yavrusu gibi bağrına basmış. Anamın insanlığı gögüslediği acılarla arşa yükselmiş!.. Ve anam da 10 yılını amâ geçirdi bir asra merdiven dayadı. Ses vermesem bile ayağımın sesinden tanırdı!.. Anam görmeyen gözleriyle, insanlara çeşit çeşit düğüm atmasını öğretirdi!. İnsanlık ayrı bir şey özürlülük ayrı bir şey. Daha ben çocukkken köyün saralısı vardı. Bütün köyün çocuklarına korku salan o insan bana anam gibi korumalık yapar, yemez yedirir içmez içirirdi. Şimdi anlıyorum ki Anamın o adama sevgisiymiş onun bana sunduğu o sevgi. O kadar çok şey varki söylenecek. Sendede işte anamın yüreği gibi bir yürek var! her özürlüyü kendi yavrusu gibi sayarak bakabilmek için önce insan yürekli olmak gerek!
Yürekten tebrik eder, sevgilerimi sunar. Özür bakışlarda olmasın yeter.
kehya tarafından 12/3/2009 9:01:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
Öncelikle bu harika ve duyarlı yazınız için sizi tebrik ederim. Tesadüfen girdim sayfanıza ve iyi ki girmişim dedim.
Çok haklı noktalara dikkat çekmişsiniz. Engelli olmak ir suç değil fakat toplum olarak bizler bir suç haline getiriyoruz. Bir engelliyle karşılaşınca ya acıyarak ya da ürkerek bakıyoruz. Onlar değil bizim beyinlerimiz engelli ve özürlü maalesef. Onlar için çözüm üretmek şöyle dursun, insanca yaşamalarına bile fırsat tanımıyoruz. (İstisnalar hariç)
Harika anlatımınız için bir kez daha teşekkürler.