- 824 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
DİZİLER..
Uzun zaman önce bir dizi yayınlanmıştı Yabancı Damat. Yayınlandığı günlerde takipçisi olamamıştım.
Aramızda kalsın ama bu konuda oldukça beceriksiz bir hafızaya sahibimdir. Ve bana göre, hangi gün, hangi saatte, hangi kanalda, hangi dizi var bilgilerini akılda tutmak, inanılmaz bir zeka olayıdır.
Genellikle kanal D’yi izlerim. Dolayısı ile izleyeceğim dizi de aynı kanalda olmak zorunda. Yoksa mehter takımı gibi üç ileri, bir geri derken dizi biter.
Yabancı Damat da bu yüzden ya da yayın saati yüzünden ( işte bir de bu şart var dizinin yayın saati benim saatime uyacak ) sürekli izleyemediğim dizilerden biri oldu.
Epey bir süre önce, yanılmıyorsam Yaz aylarının başında, sabah kuşağında baştan yayınlamaya başlamışlardı. Nasıl keyifle izlemiştim, anlatamam. Günümün en huysuz ve aksi olduğum sabah saatlerinde kahkaha atar olmuştum.
Yunanlı armatör bir ailenin oğlu ile G.Antep’li baklavacılıkla uğraşan bir ailenin kızı. Her iki ailenin ve gençlerin dahil oldukları bir romantik komedi. Aslında inanılmaz dersler çıkartılacak bir senaryo yazmışlar. Oyuncular ise mesleklerinin duayenleri. Oldukça kalabalık bir oyuncu kadrosu var, hepsini burada yazmak mümkün değil. Birini yazmamak sa olacak iş değil, saygısızlık.
Gelenek ve göreneklerin, aile bağlarının, toplumumuz için, yeniden hatırlanması gereken bir dönemdeyiz diye düşünüyorum. Erkek egemen aile yapımızda, aslında kadının yerinin ve varlığının önemini anlatacak bundan güzel bir dizi düşünemiyorum. Sevgi ve saygının ön plana çıktığı, aile değerlerinin kişisel çıkarlardan üstün tutulduğuna, tutulması gerektiğine dair güzel ve gerekli tüm öğretiler vardı.
Ama ne yazık ki kış aylarının gelişi ile yayından kaldırıldı.
Diziler de okuduğumuz kitaplar gibi olmalı. Bize bir şeyler öğretebilmeli, dikkatimizi önemli noktalara çekebilmeli ve hepsinden önemlisi toplum için yönlendirici olmalı.
Bütün bunlar alt alta toplandığında Yabancı Damat dizisine yazık oldu.
Özellikle toplumsal çöküş içinde olduğumuz şu günlerde.
Evin içinde, oturduğum her yerde, küçük bir not defteri ve kalem bulundururum. Okuduğum kitaptan, gazeteden, izlediğim film ya da diziden dikkatimi çeken bir sözü hemen yazarım.
Küçük not kağıtları her zaman hoşuma gitmiştir.
Aslı ile alakası kalmayan bir dizi var Aşk-ı Memnu. H.Ziya izlese hayretler içinde kalırdı herhalde, “Bunu ben mi yazmışım? “ diye.
Evet, diziyi izliyorum. Evde bir genç kız, dizide de Behlül gibi bir tip varsa, zorunda kalıyorsunuz. Dürüst olacağım. Ben de Adnan’ı izliyorum, ne olmuş yani? Güçlü insanları izlemek hoş oluyor. Tamam, Adnan birazcık salak ama olsun. Salaklık, kısa süreli birlikteliklerde, işe yarayan bir özelliktir. Kolay kandırılırlar. Hele arada bir de “ Sen akıllısın, harikasın, vs “ gibi sözlerle egolarını pompalarsanız, vur ensesine, al lokmayı ağzından olurlar. Ama uzun soluklu birlikteliklerde, çekilmez olur. Eh, Adnan’la birliktelik yaşamayacağıma göre, ıq su beni bağlamıyor.
Küçük kağıtlarımdan birinde o diziden alınmış bir diyalog var:
Nihal, matmazele sorar :
- Aldatılmak ağırdır değil mi?
Matmazel :
- Aldatılmaktan daha ağır ve acı olan o kişiye duyduğun Güven’i kaybetmektir.
Bir komedi dizisi daha var, Geniş Aile. Bakın bu dizi de aynı Yabancı Damat gibi. Öğretilerle dolu. Bir alıntı da bu diziden aktarayım, izninizle.
Aile içi bir anlaşmazlık yüzünden, kadınlar evi terk ederler. Bir sürü olaydan sonra evin oğlu ve sevdalısı anne-babayı barıştırmaya karar verirler.
Oğul, babaya der ki:
“Pek çok duvar ördüm, bu güne kadar. Ama senin gibi dört duvarı bir araya getiremedim.”
Oğlun sevdalısı, evin annesine der ki:
“ Hadi, dön yuvana. Çatısız kalmasın. Çocukların üşümesin.”
En cıvık komediden bile, güzel dersler çıkabiliyor. Yeter ki, duymasını, görmesini bilelim. Hayatımızdaki her şey gibi.
Ve çok sık okumadığım bir yazarın köşe yazısından gözüme çarpan cümle:
" Hiç bir şeyi unutmaya çalışmayın. O zaman daha beter hatırlıyorsunuz"
( Tuna Kiremitçi )
Eser Aslanlı
izmir
YORUMLAR
Ben sizdeki bu gözlem gücünüze hayranım. Çok fazla ( hatta hemen hemen hiç) televizyon izlemiyorum ve açıkçası izlediğim zaman da öylesine izliyorum. Sizin gibi bir bakış açısına sahip olmayı isterdim açıkçası. Olayları üstün körü değil, algılayarak yaşamak ve yaklaşmak.
Yazı her zaman ki gibi akıcı ve düşündürücüydü.
Sevgi ve saygılarımla...
Kutlarım. Kah güldüm kah düşündüm. Yalınız eskisi gibi erkek egemen bir toplum olduğumuzu düşünmüyorum. O olay filimlerde kaldı. Hatta bir nebze kadın egemen toplum olduğumuz kanaatindeyim. Bu da kadına duyulan saygıdanve kadının iyice bilinçlenip toplumdaki gerçek yerini koparıp almasındandır. Hatta pozitif ayrımcılık gayretleri içerisine girmiştir. Kendini bilene hiç bir şey fazla değildir. Lakin şımarmayıp kendini bilene.
Kutlarım. Saygılar.