Kızsal muhabbetler(36)(d).......................
On dakikadır aynı kelimenin üzerini karalıyor.
’’Ada’’kelimesinin.
On dakika önce ne olmuştu peki?
’’Ada:Yayaların geçme ve durmalarına ,taşıtlardan inip binmelerine yarayan ,trafik akımını düzenleme ve trafik güvenliğini sağlama amacıyla yapılmış olan ,araçların bulunamayacağı,koruyucu tertibatla belirlenmiş bölüm ve alanlardır’’.
Leyla bu cümleyi okumuştu ve boş sayfaya ada yazmıştı, on dakikadır da aynı kelimeyi karalıyor işte.Üzerinden geçe geçe büyüyen bir adası var şimdi.Trafikteki ada terimiyle yakından uzaktan alakalı olmayan düşünceler içinde.Ada diyince Leylanın aklına ilk okuldan beri duyduğu o saçma sapan soru gelir:Bir adaya düşseniz(hem de ıssızından)yanınıza alacağınız üç şey nedir?Cevaplamaktan nefret ettiği soru.
-Offf ya nerde ben de o şans bir adaya düşsem (hem de ıssızından)
Televizyonda bir popçuya sormuşlardı bu soruyu.Leyla popçunun verdiği cevaba çok gülmüştü.Cevap:Kondom.
Üstelik zıpırlığından da değil ,ciddi ciddi kondom demişti.Cevabını kınadıklarında ,nasıl da bozulmuştu popçu.
Leyla adasını büyütmekte .Ne kurs, ne ders anlatan hoca umurunda değil gibi.
-Ben araba kullanamam ki.Ne diye geldim buraya sanki.Ehliyetmiş.
Leylanın içsel düşüncelerini duyan yok ama yanında oturan kumral genç,Leylanın on dakikadır üzerinden geçe geçe kalemini bitirdiği adasına bakmakta.Leyla büyük kocaman olan adasının altına şunları yazdı.
ADA
Bir kıyıdan baktım dünyaya
Ellerimde tuz, avucumda sedef
Bir mavilik, bir açıklık
Özgürlük hasreti
Yüreğime vuruyor
Nerede, nerede insanlar?
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
O üzüntü birden gelir
Yağmurlu havalarda
Yeniden kurarım dünyayı ben
Kederlerle
Kimseler aşık değil mi bu şehirde
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Hava, martılar, ışıklı şehir
Sarhoş ediyor beni yosun kokusu
Hilesiz kucaklamak istiyorum
Dünyayı, şehri ve seni
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Yanındaki kumral genç her satırı okudu,Leylanın her hareketini gözlemliyordu.
-Ne güzel gözleri var bu kızın.(Kumral gencin iç cümlelerinden yalnızca biri)
-Arkadaşlar bugünlük bu kadar iyi akşamlar,yarın kaldığımız yerden devam ederiz.(Bu da kurs hocasının kurduğu cümlelerden yalnızca biri)
Leyla sayfayı katladı ,cebine koydu.Çantasını aldı çıktı.Merdivenlerden inmekte.
-Afedersiniz ben Sinan.(Kumral genç)
-................(Leylanın kuramadığı cümle)
-Aynı kurstanız ,yanınızda oturuyordum fark etmediniz.
-Hey Allahım ne yapayım yanımda oturuyosan(Bu cümle Leylanın kurmak istediği cümle(ama kurmadı))
-Öyle mi farketmedim.Memnun oldum.
-Ve siz de Leylasınız.
-Adımı nerden biliyosunuz?
-Hocamız tek tek sordu ya.Soyadınızı söylemediniz adım Leyla dediniz.Sakın yanlış anlamayın sadece az önce cebinize koyduğunuz sayfaya yazdıklarınız.Zülfü Livanelinin o şarkısını çok severim de.Siz de mi seversiniz?
-Beni mi izliyosunuz?
-Kızdınız mı?Bakın lütfen kızmayın ,amacım sizi rahatsız etmek değildi.
Sinan Leylanın gözlerindeki kızgınlığı görünce:
-Tamam yanınızdan gidiyorum.Özür dilerim.Kötü bir niyetim yoktu.
Sinan bu cümleyi kurup, asık suratla Leylanın tam tersi istikamete gidecekken Leyla:
-Sinan bey o şarkıyı ben de çok severim iyi akşamlar.
-Size de Leyla hanım.
Leyla durakta tek başına şimdi.Düşünmekte.
-Sinan mı?Niye beni izlemiş ki?Pek öyle sırnaşık bişeye de benzemiyoefendi bir tipi var.Aman neyse ne.Yarın hiç yüz vermeyeceğim ona.Uzak dursun benden.
Leyla Vedatı düşünüyor şimdi.Erzurumdan geldiğinden beri ne kadar da soğuk davranıyor.
-Ne oldu Vedata?Bu gün beni hiç aramadı.Offf ya.Ben yaklaşınca O uzaklaşmaya başladı.Neden Vedat?
Oysa Vedat en az elli defa telefonu aldı eline.Ama her defasında Leylanın günlüğü geldi aklına.
-Aliymiş.O kadar seviyorduysa sahip çıkaydı aşkına.Seni benim kadar kimse sevemez Leyla.
Aşkla kızgınlık arasındaki yolda gelip gitmeler yordu Vedatı.
-Aramayacağım seni Leyla.
Leyla otobüse biniyor şuan.Tıklım tıklım.Ete aç erkeklerin bayramı bu tıkış tıkış haller.Sürtünme denen şey,en iyi bu otobüslerde olmuyor mu?
Leylanın telefonu çalıyor
-Of Allahım nasıl bulacaksam telefonu?Vedat mı acaba?
Neyse buldu nihayet.Vedat değil.Bozguna uğradı kalbi.
-Leyla canım size geliyorum.
-Tamam Seda gel, ben de 15 dakikaya evde olurum.
-Sesin kötü.Noldu?
-Yok bişey.Gelince konuşuruz.Haaa Seda SİNAN ne demek?Anlamı ne?
-Sinan mı?Kılıç demek diye biliyorum.Farsça.Kılıcın,mızrağın ucu anlamlarına da gelir.Nerden geldi aklına.
-Hiç geldi işte.Neyse gelince konuşuruz.
Vedat kendine yenildi.Dayanamadı eli tuşlara gitti işte 050....
İşte çalıyo.Meşgul.
-Kiminle konuşuyo bu kız?Maşallah ben aramıyorum ama arayanları zaten var.
Tekrar aradı.Çalıyor.
-Leyla.
-Efendim.
-Nerdesin?Aradım az önce.Meşguldu telefonun.
-Otobüsteyim.
-Kiminle konuşuyordun Leyla?Ne bu ya?Ne yapmaya çalışıyosun?(Vedat bu cümleyi kurmamak için zor tuttu kendini ama kurmadı)Tamam eve varınca mesaj at.
-Aradın ha.Bütün gün anımsamadığın kişiyi şimdi niye hatırlıyosun?Ne yapmaya çalışıyosun Vedat neeeeeeeeeee?(Leyla da bu cümleyi kurmamak için zor tuttu kendini ama kurmadı)Tamam.
Veeeeeee kapandı telefonlar.Kurulmayan cümleler kalpte ağırlık yapmakta.
İki asık surat,iki kırık kalp birbirini düşünmekte şimdi...