- 707 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MİNARELER DOĞRUYU GÖSTERDİ
Bir tarafta yaklaşık ondört asırdır dünyaya ışık saçan bizim medeniyetimiz…
Hürriyetin, insan haklarının, hoşgörünün, hukukun teminatı olan “İslam Medeniyeti.”
Yayıldığı yerlerde herkesin inanç ve ibadet hürriyetlerine her yönüyle müsamaha göstermekten öte, her türlü inanç ve ibadet hürriyetinin teminatı olmuş bir medeniyet…
Diğer tarafta kuvvete, tahakküme, sömürüye dayanan ve bugün “Batı Medeniyeti” denilen medeniyet…
Elinde bugün güçlü silahlar ve teknoloji üstünlüğü var diye galip geldiği zannolunan bir medeniyet.
Gittiği yerlere kan, gözyaşı, zulüm götürmüş ve götürmekte olan bir medeniyet.
Biraz zihnimizi kurcaladığımızda aklımıza neler geliyor:
Üzerinden henüz 10 yıl bile geçmedi. Milli Görüş hareketinin bölünmesinin mimarlarından olan ve bugün Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Sayın Abdullah Gül, yolun başında aşağı yukarı şunları söylüyordu:
“Artık kabul edelim. Bizim medeniyetimiz yenilmiştir. Batı medeniyeti galip gelmiştir. Biz de ona göre şapkamızı önümüze koyup vaziyet almalıyız, yerimizi belirlemeliyiz..”
Bunun için Avrupa ve ABD ye koşup çeşitli lobilerle mutabakatlar sağlamıştı.
AKP nin, Milli Görüş’ten ayrılırken çıkış felsefesi bu görüşe dayanıyordu.
Aynı Abdullah Gül, dün galip geldiğini ilan ettiği Batı Medeniyeti’nin beşiği sayılan İsviçre’deki minare yasağına tepki göstererek, insan haklarının oylama konusu yapılamayacağını, bunun büyük bir ayıp olduğunu ifade etmek zorunda kalmıştır.
Diyebiliriz ki, Sayın Cumhurbaşkanına minareler doğruyu göstermeye başlamıştır.
Başbakan Sayın Erdoğan’a gelince:
Çok yakın bir geçmişte dinler bahçesi adı altında camilerin yanında kilise ve havralar inşa ettirip, devlet törenleriyle açılışını yapıyordu. Temel argümanı da, Batı’ya ve İsrail’e hoş görünmek olduğunu herkes biliyor. Ayrıca Hıristiyan misyoner faaliyetleri çerçevesinde, bir tek cemaati bile olmadığı halde şehir ve kasabalarda, her sokakta bir kilise açılırken, ibadet hak ve hürriyetlerini hatırlattığını unutmadık. Ama bugüne baktığımızda, İsrail’in katliama dönüştürdüğü bombardımanlarına, önce cami ve minarelerden başladığını gördüğünde haklı olarak tepki gösteriyor. İsviçre’de başlayan ve hemen arkasından Avusturya, Fransa ve Hollanda başta olmak üzere diğer batılı devletlerin de hazırlık yaptığı ifade edilen, minare yasaklaması oylamalarına karşı sert tepki gösterip, bunların ayıp olduğunu ifade etmesi kendisine gene minarelerin doğruyu göstermeye başladığını gösteriyor.
Medeniyetler arası ittifakın mümkün olduğunu zannedip, buna eşbaşkanlık edenler, dinler arası diyalog için çırpınanlar, çırpındıkça batağa saplananlar, batı medeniyetinin üstün olduğu kanaatine varanlar!..
Minarelere bakın siz de doğruyu görün...
Şunu unutmayın:
Osmanlı Devleti’ni yıkıma götürürken İttihat ve Terakki’ciler de “Kiliseler Kanunu” çıkarmışlar, başına çöreklendikleri devlet imkanlarıyla kiliseler inşa ederek bu batıcılara hoş görünme ve yaranma yarışına girmişlerdi.
Onlar da sonunda minareye bakıp işin doğrusunu görmüşlerdi ama çok geç kalmışlardı.
.ekremsama.