SANCI ( 4 )
Telefon çalmaya başlamıştı yine. Annesi telefonu açtı; Arayan Halil Amcaydı. Emine’ yi hastaneye yatırdıklarını bu gece gelemeyeceklerini söylüyordu. Tarık’ ta telefon sesiyle gözlerini ovuştura ovuştura uyandı. Kimdi bu saatte arayan, babasının kara haberini ulaştıran o talihsiz telefondan sonra her telefon sesi duyduğunda, bu ses içinden bir şeyler koparıyor, korkulara yelken açtırıyordu. Aceleyle kalkıp bir yandan merakla yürüyerek “ annee! kimdi arayan ne istiyor?” diye soruyordu.
Annesi ; “ arayan Halil Amcan oğlum, Emine’ yi hastaneye yatırmışlar” dedi.
Tarık; “demek ki durumu çok ciddi, onları neden yalnız bıraktık ki! keşke, hastaneye onlarla gitseydim, yol yolak bilmezler,”
Başında derin bir ağrı hissediyor, kalbi her an kapısını çalacak kötü bir habere kulaklarını açmış bekliyor gibiydi. Üzerinde bir halsizlik vardı. Tekrar yatağına kendini attı. Gözlerini tavana doğru dikti. Sabahları uyanınca hemen kalkmaz, gerçek hayatta yoluna koyamadığı yaşantısını, hayaller aleminde istediği gibi yoluna sokardı. Yine düşünceler kervanına sürüklenmeye başladı. “Hayat ne tuhaf bir şey, niçin yaşlılar varken gençler ölümle pençeleşir? Niçin kötüler ve iyiler mücadele eder, sonunda üzülen hep iyiler olur. Ben dünyadan fazla bir şey beklemiyorum.” dedi. Hayatta ki tek beklentisi mutlu olmaktı, parada mülkte hiç gözü yoktu, Sadece Selma’sıyla ömrüne ömür katacağı, bir ömür geçirmek istiyordu. Gözlerini her açtığında sıcak sevgi dolu bir günaydın hayatım denmesini, yemeklerinin aşk ateşiyle pişirilmesini, yuvasından ayrılmadan özlem kokan bir veda busesi kondurulmasını… "çok mu şey istiyorum"… diye hayıflandı. Yoksa bu mutluluk muştularımıydı. Olsun düşünmesi dahi yetiyor bana diyerek teselli buldu.
Annesi; “ oğlum kahvaltın hazır , öğle oldu kalk artık” diye seslenince birden irkildi.
Hemen annesini bekletmemek için mutfağa vardı. İçinden annesine sımsıkı sarılmak geldi. "Dünyanın en muhteşem annesi" diyerek sarıldı, öptü, kokladı. Bir kedi yavrusu gibi ona sürtünüyordu. Annesi çok şaşırmıştı. Tarık bunu pek sık yapmazdı. Annesi gülerek ; “Hayırdır? bugün pek neşelisin yavrum” dedi. Tarık; “Yok anne içimden geldi.” diyerek kahvaltısına oturdu. Annesine; bugün hastaneye Halil Amcaları ziyarete gitmeyi düşündüğünü söyledi. “nasıl olsa Selma’nın çalıştığı hastanedelermiş, Selma’yla birlikte Emine’yide ziyaret edeceğim, belki bir faydası olur” dedi. Annesi de ziyaretinin iyi olacağını, Evde Ayşe olmasa kendisinin de gitmek istediğini Nazife Hanımın eve gelip dinlenmesini söylemesini tembihledi. Hastaneye doğru büyük bir vuslat heyecanı ve buruklukla ilerlemeye başladı. Selma’sına kavuşma heyecanı, Emine’nin durumunu görme burukluğunu birlikte yaşıyordu. Bugün içinde çok tuhaf bir mutluluk, iç huzur vardı. Hastane merdivenlerini hızlı adımlarla çıktı. Hemşire odasının önüne geldiğinde, kalbinin hızla çarptığını hissetti. Bu tatlı sevinci hep burada kapının önünde hissediyordu. Bu anlamlandıramadığı bir duyguydu. Son defa Cesaretinide toplayarak içeri girdi. Selma`sı tam karşısında oturuyordu. Arkadaşlarıyla sohbet ediyor. O Mütebbessim çehresi bir ay parçası gibi parlıyordu. Odadakilere iyi günler diyerek Selma`ya yöneldi. Selma ayağa kalkmıştı bile. Elini uzatarak, “hoş geldin canım, hayırdır geleceğini söylemedin bir şey mi oldu? “ dedi. Tarık; “yok bir şey hem seni göreyim hem de bizim köyden bir hastamız yatıyor bu hastanede, onun ziyaretine geldim” dedi. Selma hastanın ismini sordu. Tarık söyleyince, onu tanıdığını daha genç yaşta dermansız bir hastalığın pençesine düşmüş olmasından dolayı çok çok üzüldüklerini dile getirdi. Birlikte Emine’ nin yattığı odaya doğru çıktılar. Koridora girdiklerinde Halil Amcayı gördüler. Ayakta zor duruyordu. Sanki dünyanın tüm ağırlığını omuzlarına yüklenmiş gibiydi. Ancak bir insan bu kadar çaresizliği ve acıyı yüzüne yansıtabilirdi. Gözleri kızarmış, benzi solmuştu. Yanına geldiklerinde selam verip geçmiş olsun dileklerini ilettiler.
Tarık;
- Halil Amca! bu da arkadaşım Selma burada hemşirelik yapıyor. Eğer bir sıkıntınız olursa yardımcı olacak.
- Çok sağolun evlatlarım Allah razı olsun hepinizden, bir sıkıntımız olursa söyleriz. Şimdilik yapacak bir şey yok. Durum kötü işte yatması gerekiyormuş, sonra ne olacak bilmiyoruz…
Selma;
- Halil Amca bizler elimizden geleni yapıyoruz. Allah`tan ümit kesilmez. İnşallah iyileşir. Gerisi Allah’a kalmış.
- Biliyorum kızım, ama biz artık dayanamıyoruz. Hele annesi: Başucunda ağlamaktan gözleri kan çanağına döndü. Dermanı kesildi. Eminemle birlikte oda eriyor her geçen gün...
Tarık içeri girmek için müsait olup olmadıklarını sordu.
Devamı Var...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.