- 2794 Okunma
- 38 Yorum
- 0 Beğeni
MANTI
MANTI
Otuz bir sene bir fiil icra ettiğim askerlik mesleğinde, acı tatlı hatıralarım iç, içe yumak, yumaktı.
Becerikli olmamdan dolayı yüküm artar eksilmezdi. <Garsiya’ya mektuplar> benim öngörümdü. Görevimi anlamak, tanımak, verimi artırmak en az enerjiyle en mükemmeli yakalamak ilkem olmuştu.Problemleri kendi imkanlarımla çözmek ve olanakları en üst düzeyde zorlamak, bahanelerin arkasına sığınmak, yorgunum hastayım. Sözcüklerini kullanmak bende hiç olmayan hasletlerimdi. Kampta görev yaptığım yıllarda en zor görevler bana verilir nerde bir bozukluk varsa oraya gönderilirdim. Subay, astsubay mutfağı (VİP) Roof bar, kendin pişir, kendin ye üniteleri benim sorumluluğum altındaydı. Sürekli bir koşuşturma içindeydim.
-Komutanımız Tacettin yapar beceriklidir. Beni mahcup etmez güdülemeleri beni motive eder oradan oraya koşturur dururdum.
Uykusuzluk, yorgunluk, bitkinlik benim çok samimi arkadaşlarımdı. Her işi özveriyle yerine getirmeye çalışıyordum. Boş vakit yok, bulursam duş alıyor sürekli işimin askerlerimin başından ayrılmıyordum. Gün yetmiyor sabah altıdan gece ikiye üçe kadar çalışıyordum. Motelime gittiğimde, uykumu, baygınlık mı bilmiyor elbiselerimle yatıyordum. Üç , dört saat tan sonra yine görev.. ölü gibiydim, Aynı hengamenin içinde savrulup gidiyordum.
Mazotla çalışan dört brülörlü büyük kuzineli mutfakta kırk beş kişi olurduk. Çiğ gaz kokusunu pişen yemeklerin kokusu tamamlar. Havalandırması yetersiz olduğu için yazın içerinin sıcaklığı elli dereceye kadar çıkardı. Herkesin bir görevi vardı. et yemeği,yapanlar, kızartmacılar, zeytin yağlıcılar, tatlıcılar, börekçiler, salata ve soğuk mezeciler hummalı bir çalışma içindeydiler. Konuşmalar, bağırmalar, tas tencere sesleri, fırına sürülen büyük tepsilerin gürültüsü, bir cümbüş armonisiydi. Kamp çok kalabalık bin beş yüz kişi karın doyuracak, her şey yetersiz kapasitesinin çok üstünde hizmet vermeğe çalışıyorduk. Biri bağırıyor. yandım anam.. kızgın yağ sıçramış. Vay elim… et doğrarken parmağını kesmiş. Of belim
zemin kaygan biri düşmüş. kaos içindeyiz. Bıkkınlığın tam orta yerinde tezgah üzerine çıkarak bağırıyorum.
---Herkes dursun ………çıt yok
----Çavuş soğuk kolaları getir. İki kasa kola tez elden dağıtılıyor. Bir nefeste…..lıkır, lıkır….herkes yangın içinde.
----Orkestra başlasın diyorum…Koro halinde hepimiz
---Gel teskere, gel teskere bitsin bu gurbet evde anan baban yoluna hasret….hepimiz korodayız.bağırarak söylüyoruz.elindeki şişelere kaşıklarla vuranlar, tepsileri tencereleri darbuka ve bateri gibi çalanlar….havasına girip oynayanlar, birbirleriyle halay çekenler gırla gidiyor. Şarkı ilk hızını kaybetmiş.yemekler yanmak üzere……
----Tamam koçlarım iş başına diye bağırınca, yine hummalı bir çalışma içindeyiz. Herkes keyifli….şarkıyı hala mırıldayanlar var. Hiçbir askerimin kalbini kırmadım. Onlarla haşır, neşir oldum dertleriyle ilgilendim.Şarkılar söyledim. Şiirler okudum.Şakalar yaptım. Taklitler yaptım.Ben onları, onlar beni çok sevdi. O cehennemi çağrıştıran mutfakta, saygı sevgi havasını soluttum.
Yemekler hazır demleniyor. Benmarilerin üstü pişirilenlerle donatılıyor. Yazar kasacılar yerlerinde, yemek dağıtıcıları kıyafetlerini değiştirmiş iş başında, self servis açıldı. Uğultulu kalabalık ellerinde tepsilerle istediği yemekleri seçiyor. Dolup, dolup taşan reyonda kamp sakinleri yemeklerini keyifle yerken bizim, ekipte akşam telaşı başlıyor…yine aynı hengame yine aynı çile…yine aynı curcuna… bu arada çavuş yaklaşarak…
----Komutanım sizi generalim çağırıyor. vip salonuna çıkıyorum.Ter ve yemek kokuları içindeyim.
-----Buyurun komutanım beni emretmişsiniz.
-----Otur Tacettin
------Sağ ol komutanım. oturmuyorum. Ayakta hazır oldayım.
------İşlerin çok ama eşim - komutan ve eşlerine değişik bir parti vermek istiyor ne dersin.
------Emredersiniz efendim gerekeni yaparız.
-----Ne olabilir
-----Ne isterseniz
Araya hanımefendi girerek…
-----Bak kampta dondurma, pasta, kısır, çiğköfte partileri verildi değişik olsun istiyorum.
------İstediğiniz bir şey var mı efendim.
------Vallahi ne bileyim.
Kısa bir suskunluğun ardından o çok bilmiş halimle,
------Efendim ev mantısı yapalım mı!!!! Diyorum dilim tutulsaydı….
------Aaaaaa çok iyi olur harika demez mi…
------Yüz otuz kişi Çarşamba saat on üç on dört arası
------Emredersiniz diyerek selamımı verip ayrılırken ben düşünceli komutan hoşnut, hanımefendi sevinçliydi.
Postama aşçı Ali, Bekir ve Celali çağırmasını söyledim. Geldiler bu üç asker benim yıldızımdı. Ali Karslı Bekir Diyarbakırlı Celal Edirneli idi. Çok hoş çalışkan ve terbiyeli çocuklardı. Görevi ver gerisine karışma…Güvenilir tiplerdi. Ben bunların isimlerini tam söylemez aliye Allo, Bekire Bello, Celala Cello derdim.Veya
ABC’ ler yanıma gelsin derdim.
Masamda üç telsiz duruyordu mantı partisi detaylarının anlattım… tamam dediler telsizleri alarak…
----Allo bu telsiz senin…çağrı adın MANTI-1
----Bello bu telsiz senin… çağrı adın MANTI-2
-----Bu telsizde benim…çağrı adım MANTI-3
mantı-1 mutfakta pişirmeyi yapacak ne zaman haşlama olacağını
ayarlayacak mantı-2 ikramın sahildeki düzenlemesini ve misafirlerin karşılanmasını koordine edecek bize sürekli bilgi aktarımı yapacaktı bende her ikisi arasında mekik dokuyacaktım.
---Bakın çocuklar telsizden konuşurken bu mandala sürekli basacaksınız. Konuşma bitince mandalı bırakırsınız. Önce kodunuzu sonra konuşacağınız kişinin kodunu söyleyeceksiniz.
Mantı-1 mantı-2 şimdi kim konuşacak dedim. İki side ben, ben dedi…. Defalarca tekrardan sonra anladılar. Telsizleri şarjsa koyup diğer hazırlıklara başladık.
Çarşamba günü mutfak görülmeye değerdi…her taraf kesilmiş hamur parçalarıyla doluydu.Tezgahlar,masalar ,tabureler her yer mantı içerisindeydi.
Kimi içini dolduruyor. Kimisi büküyor, kimisi hamurları küçük kare, kare kesiyordu. Saat 1200 da telsizden bir çağrı yaptım.
--Mantı-3 mantı-2
Mantı -2 dinlemede rapor ver dedim
---Gomutanım her şey hazır misafirler gelmedi..tamam
----Mantı-3 mantı- 1 rapor ver
----Mantı hamuru hazır suyu ocağa koymişam. Tamam
----Mantı -2 mantı-3 çağrısı geldi,
---- Devam et mantı-2
----Gomitanım gomitan hanımı sizi istiyor.
Elimde telsiz koşarak odamdan sahile indim. Soluk soluğa
-----Buyurun efendim.
----Yavaş, yavaş geliyorlar sen burada kal söyle mantıları haşlamaya başlasınlar…
---Mantı-3 mantı-1
---Devam et mantı 3
----Haşlama başlasın
----Tamam mantı-3 başlıyorum
Daha haşla talimatını yeni vermiştim ki…
----Dur başlamasınlar. Dendi şaşırmıştım.
----Mantı- 1 re haşlama iptal dedim ses yok
tekrar atın diyen hanımefendi… peşinden durun… atın… durun anonsları defalarca olunca hepimiz gerilmiştik. Kısa bir sessizliği
-----Mantı-1 bozulmuştu.…anons ediyor…ve bir komutan edasıyla konuşuyordu…
----Mantı-3 mantı-1 dinlemede derken Allo nun kızgın sesiyle irkildim.
----Ben Allo…. hepiniz dinleyin..mantılar hazır beni bir daha rahatsız etmeyin..emire karşı geliyorum..ne derseniz deyin benim teskere mide bu mantı yakacak ona da razıyım Allah mantı biride iki yi de üçü de kahretsin mantilarınız batsın aha da gelin buradayım.
Çıt yok saunadan sonra şok havuzuna düşmüş gibiyim..telsizin mandalını kapadım.öylece beklemekteyim. Canımda çok sıkılıyordu.
Konuklar hazır. Tabaklar hazır. Tereyağlı sos hazır. İsteyene sarımsaklı yoğurt hazır…iki askerimin büyük tencereyi kulplarından tutarak mantıyı getiriyorlardı. Görünce rahatlamıştım.
Çok sıcak tencereyi servis sehpasının üstüne koymaya çalışan Bello ya, Cello da yardım ediyordu. Bize fırça atan mantı-1 Allo’da gelmişti… Sadece bakıştık. Gümm…. diye bir ses…mantı dolu tencere devrildi, haşlanmış mantılar yerlerde
---Aman Allah’ım…. zaman durmuştu… put gibi kaldık…beş duyumuz iflas…alelacele devrilen tencerenin başında çıplak ellerimizle dökülen mantıları avuç, avuç toplayarak tencereye dolduruyor, acıların bin türlüsünü yaşıyor, yerimizde duramayıp zıp, zıp zıplıyorduk. Kim demiş kol bastı oyunu yeni çıktı diye bizler yıllar önce aynı ritmik hareketleri hem de müziksiz yapıyorduk. Mantı gibi haşlanmış…Per, perişan olmuştuk.
Ellerimiz kıpkırmızı, su toplamış, koltuk altlarımızın altında, dökülen mantıları, topladık, topladık ama gel bize sor.
Tek şansımız tencere devrilirken avuç, avuç mantıları toplarken hiç kimse görmemişti. Burnumuzdan soluyarak birazda korkarak servisi başlattık. Sağ olsun çavuş buz dolu torba getirdi. Bekir ben Ali, Celal yayvan bir kaba buzları döküp, ellerimizi içine daldırmıştık. Buz çok az rahatlattı ama yanıyor, yanıyoruz.
Servis devam, mantıdan yiyen bir daha yiyor. Yiyenlerin keyfi yerinde, biz üçümüz alev, aleviz. Yüzü asık, gözleri çakmak, çakmak. acılar içinde mantı-1 yani Ali … o, hoş yöresel şivesiyle yarı kızgın ses tonuyla
---Bak gomitanım sen hatalısin neden dersen elimize verdin bir telsiz benim adım Ali sen dersin Allo peki mantı -1 ne Bekir’e dersin Bello peki mantı- 2 ne senin adın Taco mantı -3 ne direk Allo, Bello, Taco diye gonişsaydın bizde anlardik. Sende Bekir de anlardı. Kafamız karişdı. Yok mantı-1 mantı-2 mantı-3 şaşırdık vallah, O yetmedi birde döküldü eyimi oldu gördün işte….
Acıyı unuttum. Koptuk hepimiz, kahkahalarla gülmeğe başladık. Şanssız başlayan parti beğeni ve teşekkürle bitmişti. Tebrik etmek için elini uzatan hanımefendiye morarmış, su toplamış elimi uzatırken,
--Ne oldu diye sordu. Bende tüm çıplaklığıyla her şeyi anlattım.Gülümseyerek…
----Geçmiş olsun. Desene mantıdaki lezzete elinizin kiri, yerin pisliği harika bir tat vermiş. Yinede çok güzeldi teşekkür ederim dedi…
O, misafirlerinin ağırlamasının keyfini çıkarıyor . Bizde revirde ellerimize pansuman yaptırıyorduk.
Ne zaman bir mantı yemeği ve sohbeti olsa o yağız, dürüst bu güzel yurdun, çok güzel insanları olan ALİYİ, BEKİRİ, CELALİ hatırlar ve avuçlarımda derinden bir yanık acısı duyar, onları özlemle yad ederim.
TACETTİN YILDIRIM
YORUMLAR
Otuz bir sene bir fiil icra ettiğim askerlik mesleğinde, acı tatlı hatıralarım iç, içe yumak, yumaktı.
Becerikli olmamdan dolayı yüküm artar eksilmezdi. <Garsiya’ya mektuplar> benim öngörümdü. Görevimi anlamak, tanımak, verimi artırmak en az enerjiyle en mükemmeli yakalamak ilkem olmuştu.Problemleri kendi imkanlarımla çözmek ve olanakları en üst düzeyde zorlamak, bahanelerin arkasına sığınmak, yorgunum hastayım. Sözcüklerini kullanmak bende hiç olmayan hasletlerimdi. Kampta görev yaptığım yıllarda en zor görevler bana verilir nerde bir bozukluk varsa oraya gönderilirdim. Subay, astsubay mutfağı (VİP) Roof bar, kendin pişir, kendin ye üniteleri benim sorumluluğum altındaydı. Sürekli bir koşuşturma içindeydim.
-Komutanımız Tacettin yapar beceriklidir. Beni mahcup etmez güdülemeleri beni motive eder oradan oraya koşturur dururdum.
Uykusuzluk, yorgunluk, bitkinlik benim çok samimi arkadaşlarımdı. Her işi özveriyle yerine getirmeye çalışıyordum. Boş vakit yok, bulursam duş alıyor sürekli işimin askerlerimin başından ayrılmıyordum. Gün yetmiyor sabah altıdan gece ikiye üçe kadar çalışıyordum. Motelime gittiğimde, uykumu, baygınlık mı bilmiyor elbiselerimle yatıyordum. Üç , dört saat tan sonra yine görev.. ölü gibiydim, Aynı hengamenin içinde savrulup gidiyordum.
Mazotla çalışan dört brülörlü büyük kuzineli mutfakta kırk beş kişi olurduk. Çiğ gaz kokusunu pişen yemeklerin kokusu tamamlar. Havalandırması yetersiz olduğu için yazın içerinin sıcaklığı elli dereceye kadar çıkardı. Herkesin bir görevi vardı. et yemeği,yapanlar, kızartmacılar, zeytin yağlıcılar, tatlıcılar, börekçiler, salata ve soğuk mezeciler hummalı bir çalışma içindeydiler. Konuşmalar, bağırmalar, tas tencere sesleri, fırına sürülen büyük tepsilerin gürültüsü, bir cümbüş armonisiydi. Kamp çok kalabalık bin beş yüz kişi karın doyuracak, her şey yetersiz kapasitesinin çok üstünde hizmet vermeğe çalışıyorduk. Biri bağırıyor. yandım anam.. kızgın yağ sıçramış. Vay elim… et doğrarken parmağını kesmiş. Of belim
zemin kaygan biri düşmüş. kaos içindeyiz. Bıkkınlığın tam orta yerinde tezgah üzerine çıkarak bağırıyorum.
---Herkes dursun ………çıt yok
----Çavuş soğuk kolaları getir. İki kasa kola tez elden dağıtılıyor. Bir nefeste…..lıkır, lıkır….herkes yangın içinde.
----Orkestra başlasın diyorum…Koro halinde hepimiz
---Gel teskere, gel teskere bitsin bu gurbet evde anan baban yoluna hasret….hepimiz korodayız.bağırarak söylüyoruz.elindeki şişelere kaşıklarla vuranlar, tepsileri tencereleri darbuka ve bateri gibi çalanlar….havasına girip oynayanlar, birbirleriyle halay çekenler gırla gidiyor. Şarkı ilk hızını kaybetmiş.yemekler yanmak üzere……
----Tamam koçlarım iş başına diye bağırınca, yine hummalı bir çalışma içindeyiz. Herkes keyifli….şarkıyı hala mırıldayanlar var. Hiçbir askerimin kalbini kırmadım. Onlarla haşır, neşir oldum dertleriyle ilgilendim.Şarkılar söyledim. Şiirler okudum.Şakalar yaptım. Taklitler yaptım.Ben onları, onlar beni çok sevdi. O cehennemi çağrıştıran mutfakta, saygı sevgi havasını soluttum.
Yemekler hazır demleniyor. Benmarilerin üstü pişirilenlerle donatılıyor. Yazar kasacılar yerlerinde, yemek dağıtıcıları kıyafetlerini değiştirmiş iş başında, self servis açıldı. Uğultulu kalabalık ellerinde tepsilerle istediği yemekleri seçiyor. Dolup, dolup taşan reyonda kamp sakinleri yemeklerini keyifle yerken bizim, ekipte akşam telaşı başlıyor…yine aynı hengame yine aynı çile…yine aynı curcuna… bu arada çavuş yaklaşarak…
----Komutanım sizi generalim çağırıyor. vip salonuna çıkıyorum.Ter ve yemek kokuları içindeyim.
-----Buyurun komutanım beni emretmişsiniz.
-----Otur Tacettin
------Sağ ol komutanım. oturmuyorum. Ayakta hazır oldayım.
------İşlerin çok ama eşim - komutan ve eşlerine değişik bir parti vermek istiyor ne dersin.
------Emredersiniz efendim gerekeni yaparız.
-----Ne olabilir
-----Ne isterseniz
Araya hanımefendi girerek…
-----Bak kampta dondurma, pasta, kısır, çiğköfte partileri verildi değişik olsun istiyorum.
------İstediğiniz bir şey var mı efendim.
------Vallahi ne bileyim.
Kısa bir suskunluğun ardından o çok bilmiş halimle,
------Efendim ev mantısı yapalım mı!!!! Diyorum dilim tutulsaydı….
------Aaaaaa çok iyi olur harika demez mi…
------Yüz otuz kişi Çarşamba saat on üç on dört arası
------Emredersiniz diyerek selamımı verip ayrılırken ben düşünceli komutan hoşnut, hanımefendi sevinçliydi.
Postama aşçı Ali, Bekir ve Celali çağırmasını söyledim. Geldiler bu üç asker benim yıldızımdı. Ali Karslı Bekir Diyarbakırlı Celal Edirneli idi. Çok hoş çalışkan ve terbiyeli çocuklardı. Görevi ver gerisine karışma…Güvenilir tiplerdi. Ben bunların isimlerini tam söylemez aliye Allo, Bekire Bello, Celala Cello derdim.Veya
ABC’ ler yanıma gelsin derdim.
Masamda üç telsiz duruyordu mantı partisi detaylarının anlattım… tamam dediler telsizleri alarak…
----Allo bu telsiz senin…çağrı adın MANTI-1
----Bello bu telsiz senin… çağrı adın MANTI-2
-----Bu telsizde benim…çağrı adım MANTI-3
mantı-1 mutfakta pişirmeyi yapacak ne zaman haşlama olacağını
ayarlayacak mantı-2 ikramın sahildeki düzenlemesini ve misafirlerin karşılanmasını koordine edecek bize sürekli bilgi aktarımı yapacaktı bende her ikisi arasında mekik dokuyacaktım.
---Bakın çocuklar telsizden konuşurken bu mandala sürekli basacaksınız. Konuşma bitince mandalı bırakırsınız. Önce kodunuzu sonra konuşacağınız kişinin kodunu söyleyeceksiniz.
Mantı-1 mantı-2 şimdi kim konuşacak dedim. İki side ben, ben dedi…. Defalarca tekrardan sonra anladılar. Telsizleri şarjsa koyup diğer hazırlıklara başladık.
Çarşamba günü mutfak görülmeye değerdi…her taraf kesilmiş hamur parçalarıyla doluydu.Tezgahlar,masalar ,tabureler her yer mantı içerisindeydi.
Kimi içini dolduruyor. Kimisi büküyor, kimisi hamurları küçük kare, kare kesiyordu. Saat 1200 da telsizden bir çağrı yaptım.
--Mantı-3 mantı-2
Mantı -2 dinlemede rapor ver dedim
---Gomutanım her şey hazır misafirler gelmedi..tamam
----Mantı-3 mantı- 1 rapor ver
----Mantı hamuru hazır suyu ocağa koymişam. Tamam
----Mantı -2 mantı-3 çağrısı geldi,
---- Devam et mantı-2
----Gomitanım gomitan hanımı sizi istiyor.
Elimde telsiz koşarak odamdan sahile indim. Soluk soluğa
-----Buyurun efendim.
----Yavaş, yavaş geliyorlar sen burada kal söyle mantıları haşlamaya başlasınlar…
---Mantı-3 mantı-1
---Devam et mantı 3
----Haşlama başlasın
----Tamam mantı-3 başlıyorum
Daha haşla talimatını yeni vermiştim ki…
----Dur başlamasınlar. Dendi şaşırmıştım.
----Mantı- 1 re haşlama iptal dedim ses yok
tekrar atın diyen hanımefendi… peşinden durun… atın… durun anonsları defalarca olunca hepimiz gerilmiştik. Kısa bir sessizliği
-----Mantı-1 bozulmuştu.…anons ediyor…ve bir komutan edasıyla konuşuyordu…
----Mantı-3 mantı-1 dinlemede derken Allo nun kızgın sesiyle irkildim.
----Ben Allo…. hepiniz dinleyin..mantılar hazır beni bir daha rahatsız etmeyin..emire karşı geliyorum..ne derseniz deyin benim teskere mide bu mantı yakacak ona da razıyım Allah mantı biride iki yi de üçü de kahretsin mantilarınız batsın aha da gelin buradayım.
Çıt yok saunadan sonra şok havuzuna düşmüş gibiyim..telsizin mandalını kapadım.öylece beklemekteyim. Canımda çok sıkılıyordu.
Konuklar hazır. Tabaklar hazır. Tereyağlı sos hazır. İsteyene sarımsaklı yoğurt hazır…iki askerimin büyük tencereyi kulplarından tutarak mantıyı getiriyorlardı. Görünce rahatlamıştım.
Çok sıcak tencereyi servis sehpasının üstüne koymaya çalışan Bello ya, Cello da yardım ediyordu. Bize fırça atan mantı-1 Allo’da gelmişti… Sadece bakıştık. Gümm…. diye bir ses…mantı dolu tencere devrildi, haşlanmış mantılar yerlerde
---Aman Allah’ım…. zaman durmuştu… put gibi kaldık…beş duyumuz iflas…alelacele devrilen tencerenin başında çıplak ellerimizle dökülen mantıları avuç, avuç toplayarak tencereye dolduruyor, acıların bin türlüsünü yaşıyor, yerimizde duramayıp zıp, zıp zıplıyorduk. Kim demiş kol bastı oyunu yeni çıktı diye bizler yıllar önce aynı ritmik hareketleri hem de müziksiz yapıyorduk. Mantı gibi haşlanmış…Per, perişan olmuştuk.
Ellerimiz kıpkırmızı, su toplamış, koltuk altlarımızın altında, dökülen mantıları, topladık, topladık ama gel bize sor.
Tek şansımız tencere devrilirken avuç, avuç mantıları toplarken hiç kimse görmemişti. Burnumuzdan soluyarak birazda korkarak servisi başlattık. Sağ olsun çavuş buz dolu torba getirdi. Bekir ben Ali, Celal yayvan bir kaba buzları döküp, ellerimizi içine daldırmıştık. Buz çok az rahatlattı ama yanıyor, yanıyoruz.
Servis devam, mantıdan yiyen bir daha yiyor. Yiyenlerin keyfi yerinde, biz üçümüz alev, aleviz. Yüzü asık, gözleri çakmak, çakmak. acılar içinde mantı-1 yani Ali … o, hoş yöresel şivesiyle yarı kızgın ses tonuyla
---Bak gomitanım sen hatalısin neden dersen elimize verdin bir telsiz benim adım Ali sen dersin Allo peki mantı -1 ne Bekir’e dersin Bello peki mantı- 2 ne senin adın Taco mantı -3 ne direk Allo, Bello, Taco diye gonişsaydın bizde anlardik. Sende Bekir de anlardı. Kafamız karişdı. Yok mantı-1 mantı-2 mantı-3 şaşırdık vallah, O yetmedi birde döküldü eyimi oldu gördün işte….
Acıyı unuttum. Koptuk hepimiz, kahkahalarla gülmeğe başladık. Şanssız başlayan parti beğeni ve teşekkürle bitmişti. Tebrik etmek için elini uzatan hanımefendiye morarmış, su toplamış elimi uzatırken,
--Ne oldu diye sordu. Bende tüm çıplaklığıyla her şeyi anlattım.Gülümseyerek…
----Geçmiş olsun. Desene mantıdaki lezzete elinizin kiri, yerin pisliği harika bir tat vermiş. Yinede çok güzeldi teşekkür ederim dedi…
O, misafirlerinin ağırlamasının keyfini çıkarıyor . Bizde revirde ellerimize pansuman yaptırıyorduk.
Ne zaman bir mantı yemeği ve sohbeti olsa o yağız, dürüst bu güzel yurdun, çok güzel insanları olan ALİYİ, BEKİRİ, CELALİ hatırlar ve avuçlarımda derinden bir yanık acısı duyar, onları özlemle yad ederim.
EVET DEĞERLİ KARDEŞİM İŞTAH KABARTAN GÜZEL YAZINIZI ZEVKLE OKUDUM HAZ ALDIM.TEBRİK EDERİM.
Yükselenyıldız
Meğer kopyala-yapıştır metoduymuş.
Zamanıma üzüldüm.
Bravo arkadaşım; güzel bir şakaydı.
Sevgili Tacettin...
Benim can arkadaşım.ısmarlama şairim. şu konu hakkında bir şiir istiyorum, dediğimde, hemen havasına girip, şiirin en güzelini,en yalın bir şekilde yazan değerli arkadaşım,bu yazında da yine döktürmüşsün.sende böyle anıların çooook olduğunu biliyorum.devamını beklerken Bana'' HOŞGELDİN '' dediğini duyar gibiyim.Arkadaşım olduğun için onur ve gurur duyuyorum. Tekrar görüşmek üzere hoşçakal....
yok böyle bir duygu.. okurken bir yandan gözlerim sulandı, zor tuttum hani kendimi, bir yanda da tebessüm hiç gitmedi yüzümden.. hala gülümsemekteyim.. şimdi ne alaka diyeceksiniz gözlerimin sulanmasına.. ne bileyim işte.. askerliğim geldi aklıma.. sizin gibi baba komutanlar ve baba bir komutanın gözünde askerin vaziyeti.. Hamd olsun sizin gibi yürekli komutanlarımızla görevlere çıktım.. hoş, sizinle de aynı yerde emrinizde bir nefer olmayı çok isterdim. neyse kısmet..hatıranın başındaki giriş bölümüyle sanki tanıdığın bir insanın tasvirini okudum.. askerlerle münasebetiniz gözlerimi yaşarttı ve finalde çok güldüm.. harikasınız sadece.. bu yazı bir eser değil, bir şaheser olmuş.. bence herkesin okuması gereken türden bir anı.. bence anılarınızı toplayacağınız bir kitap yazmalısınız.. inanın çok güzel bir eser olurdu.. tebrik ve saygılarımla sayın KOMUTANIM... sağlıcakla kalınız...
Çok keyifliydi ya hocam. Yaşamış kadar oldum.
Ben de askerliğimi Trabzon Orduevinde yapmıştım.Gerçi muhasiptim ama mutfağa ve diğer tüm birimlere ,sayım vs. çok girer çıkardım. O günleri tekrar yaşamış kadar oldum..Anlatımsa enfesti doğrusu.. çok samimi ve içtendi. Teşekkürler bu güzel paylaşım için..
kutlarım kaleminizi.. bu arada kiloların nerden geldiği de anlaşılmış oldu :))
saygımla ustam
Bak gomitanım sen hatalısin neden dersen elimize verdin bir telsiz benim adım Ali sen dersin Allo peki mantı -1 ne Bekir’e dersin Bello peki mantı- 2 ne senin adın Taco mantı -3 ne direk Allo, Bello, Taco diye gonişsaydın bizde anlardik. Sende Bekir de anlardı. Kafamız karişdı. Yok mantı-1 mantı-2 mantı-3 şaşırdık vallah, O yetmedi birde döküldü eyimi oldu gördün işte….
Okurken insanın yüzünde tatlı bir gülümseme bırakan ama aslında maduriyetin vermiş olduğu hazin bir öykü
TACETTİN BEY İLGİNÇ HATIRANIZI BİRAZ GÜLÜMSEYEREK OKUDUM.BENDE SUBAY KIZIYIM VE HANGİ KAMPTA GÖREV YAPTIĞINIZI ÇOK MERAK ETTİM,SINIFINIZ NEYDİ?RAHMETLİ BABACIĞIM 1953 MEZUNU HV. MU. KD. ALB.'DI.AKSAZ VE GÜLCİHAN KAMPI HARİÇ BÜTÜN KAMPLARA GİTTİM.MANTIYI BENDE ÇOK SEVERİM.BAYRAMDA AĞLA YÜREĞİM RUMUZLU ŞAİR ARKADAŞIM SONGÜL'ÜN EVİNDEYDİM.1 HAFTA KALDIM.KENDİSİ SİNOP'LU.DÜN SİNOP MANTISI YAPTI.KAYSERİ MANTISINDAN FARKI KATLANIŞI ÜÇGENDİ VE HAŞLADIKDAN SONRA BORCAMA DÖKTÜ BİR KISMINI VE EN ÜSTÜNE DÖVÜLMÜŞ CEVİZ SERPTİ.MANTIYI BİRDE BÖYLE YEMENİZİ TAVSİYE EDERİM.GEÇMİŞ BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.SEVGİYLE KALIN HOŞÇAKALIN.GÜLHAN KESKİN.
... ben boşuna demedim, o sıfatları size. Koca şair ve Modern Mevlana diye !...
... bu şaheser yaşanmışlığın bu mukaddes anıların etkisinde kalmamak ve orlara gidip kendi yaşamışlığımla,,, harmanlamamak ne mümkün !...
... "Hazrol" da selam duruyor daha sonra yüreğinden öpüyorum, Koca şair...
... sağol var ol daima ol sen emi. :)
... ailece, ailenize hürmet ve saygılar,,, değerli insan.
Tacettin Bey ,Cok guzel nefis bir yazi okudum adeta tiyatrodaymisim gibi gozumun onunde canlandirara okumak arkasindan beni gulmeler aldi .Anilar ne kadarda guzel anlatmisiniz.Birde bu ani askerlik hatirasi olunca hic unutulmayanlarin liste basinda yer alir ayni okul anilari gibi.Sizi ictenlikle tebrik ederim ,yureginize saglik.
Saygilar,selamlar
Tacettin bey, güzel bir anı ve güzel bir öykü okudum..
Anlatım ve içtenlik, yazıyı sürüklemiş..
Mizah, yazıya renk katmış..Zor bir mesleği yapmışsınız..
Eminim bu süreçte bir çok olay görüp, yaşamışsınız...
Bu tecrübelerinizi yazıya dökmeniz, paylaşmanız gerekli diye düşünüyorum...
Tebrik ederim..Saygım, sevgim sonsuz...
Değerli Komutanım, Saygıdeğer Ağabeyim.
Ne mutlu size. 31 yıl emek verdiğiniz askerlik mesleğinde kimseyi kırmamış ve üzmemişsiniz. Sizi yürekten kutluyor, müsaadenizle hürmetle ellerinizden öpüyorum. Çünkü benim istemeden de olsa üzdüğüm ve kırdığım anlar oldu.
Sadece askerlikte değil, her meslekte sistem aynı işler bildiğiniz gibi. Çalışana iş çoktur. Çökene kadar yüklemeye devam ederler.
Kampta görev yapmak, herkesi memnun etmek zordur. Kimi tatlı der, kimi tuzlu... Kimi çiğ der, kimi de pişmiş...
Herkesin zevki ve farklı damak tadı var. Memnuniyet?...Ya da bir kuru teşekkür!... Zordur kampda görev yapmak.
Tahmin edebilirim ki buna benzer nice olaylar yaşamışsınızdır. Sivillere anlaşılması zor gelebilen şeylerdir yaşananlar.
Çok güzeldi "mantı" yaşanmışlığı. Bu konuyla bana da bir anımı hatırlattınız. İnşallah ben de yazarım.
Yenilerini bekliyoruz değerli ağabeyim. Saygıyla selamlar Mersin'den.
Tacettin ne kadar güzel yazmışsın büyük bir beğeni ile okudum.Bir ara düşündüm acaba koç burcumusun diye.
çünkü çalışma yıllarımda ben de aynen böylesine koşturuyor her işi ben yaparım. Ben olmazsam olmaz der gecemi gündüzüme katarak çalışırdım.
Mantıya gelince . Öylesine güzel anlatmışsın ki. Sanki oradaydım ve onu o anı yaşadım . Tebrikler Tacettin
unutulmaz bir anıyı bizimle paylaştın.Sevgilerimle
paylaşmak güzel bir duygudur...bir kaç dakika anılarda olmakhoş bir olgudur.hep beraber o mutfakta olduysak hep beraber yere düşen kızgın mantıları topladıysak bir nebzede olsa o anları yaşadıysak...gülerken acıdıysak her mantı yerken bu anıyı hatırlarsak hoş bir sada gibi kalacaktır belleklerde...amaç yermek kötülemek değil yaşananı bilmek ve hissettirmektir....yorum yapan siz edebiyat dostları sağolun varolun saygılar sevgiler....
tacettin yıldırım tarafından 11/30/2009 11:22:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
abi bende bölük çavuşluğu yaptım,insanın en unutamadığı anıları okul ve askerlik anılarıdır ma askerlik anıları bir bambaşkadır,yıllar geçsede insan askerliği ve arkadaşları hiç unutmaz birde komutan tatlı hoş görülü olursa bir başka olur sizde cana yakın hoş bir komutanlık yapmışsınız,bu kubbede bakı kalan hoş bir sedadır derler ya o sedayı bırakmışsınız,siz nasıl o arkadaşları hayırla yad ediyorsunuz,onlarda sizi öyle yadediyorlar,onun için yıllar asırlar geçsede o güzel günler böyle yadediliyor,yüreğine sağlık çok güzel bir geçmişte yaşanan olayı gülerek tebessüm ederek okudum,ALLAH ÖMRÜNÜZDE GÜLMEYİ EKSİK ETMESİN HAYATA SÜREKL GÜLÜCÜKLE BAKMAYI NAS,P ETSİN ÇOK GÜZELDİ
Çok güzeldi tacettin Bey. Binbaşı yakınımın anılarını dinledim, anlattıklarınızla eşleştirdim. Çok yorucu bir meslekten yüzakıyla emekli olduğunuz için sizi kutlarım.
Harika bir anlatımınız vardı. Zevkle okudum, her mantı yaparken sizi anımsayacağım.
Saygıyla kutluyorum.
Çok güzel ve akıcı bir anlatım. Hani gülerken düşündüren deriz ya aynen onu yaşadım. Bir tarafta yere devireln mantılar, bir tarafta o ateşin içinden elle toplanırken yanan eller.
Biliyor musunuz. Bundan sonra inanın mantı yerken aklıma gelecek olan bir hikaye. Annem çok yapar mantıyı ve bende pişirmeye giderim. O zaman çok dikakt etmem gerekecek. Çünkü hikayeniz aklıma gelecek Tacettin bey.
Muhteşemdi. Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize
Aile dostu olmamız nedeniyle,sizin sohbetinize doyulmadığını biliyorum.Kompozisyondan tam not,10 verdim.
Çok akıcı,çok güzel yazmışsın.Ellerine sağlık değerli arkadaşım.
Çandarlıda organize ettiğiniz lokantalarda,güzel yemeklerinden az yemedik.
Çok beğendim.
Esen kalın...
:))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))
oy oy oy ablam gülmekten yazamıyorum inan canım ya sen bir harikasın vallahı bende çok severim mantıyı ama bundan sonra her mantı yediğimde inan güleceğim hep aklıma sen geleceksin ay canım ya kıyamama o güzel eelrine ablam ama sen herşeyin üstesinden gelmişim yine ama alinin isyanıda göz ardı edilir gibi deyil ne yapsın garibim mantı 1 mantı2 mantı3 deyince pusulayı şaşırmış garibim ma isyanı çok hotu sende bir anlatmışsınkı inan sankı bende yanınızdaymış gibi olayları yaşadım ve gülerek okudum güzel yüreğin hiç dert görmesin ve hep yüzünde gülücükler olsun ablam askerlik anıları seninki biraz uzun sürmüş ama ne olursa olsun çok hoş anlar deyilmi bitanem senin yüreğin pamuk gibi bilmiyorum ama şiir yazan bir insan duygu insanıdır duygu yüklüdür bence kötü düşünceleri olmayan kişiler şair olur diye düşünüyorum bilmiyorum yanlışmı düşünüyorum ama öyle sende harika bir insansın tencerelerle tavalarla oynamayı bilen ve kimseyi kırmayan güzel bir yüreğe sahipsin ablam keşke yakın olsamda senin anılarını dinlesem:)))))) ne hoş olurdu sende daha ne anılar vardır deyilmi kınalı kuzularımızın nelerle karşılaşıyorsunuz orda az buçuk tamın edebiliyorum ne garpiler ne anasının gözü olanlar neler neler deyilmi ablam ne olur yaz bende burdan okuyayım bitanem çok güzel anlatmışsın seni bir ablanın sevgisiyle öpüyorum canım ablacığım harika bir yazı bayıldım lütfen devamını beliyorum merakla tamammı ablacığm canım benim seni öperek gidiyorum hoşçakal sevdiklerinle kal ablam
Hiçbir askerimin kalbini kırmadım. Onlarla haşır, neşir oldum dertleriyle ilgilendim.Şarkılar söyledim. Şiirler okudum..
=====================
Asker Ocağı Bambaşka bir yer..Acısıyla tatlısıyla,disipliniyle Ülkeminizn dört bir yanından gelen yöresel şivenin güzelliği güzellik kattığı Asker ocağı.Askerde geçen anılar hatıralar ömür boyu unutulmuyor...Sizinde Mantı unutulmayacak.Komutan hanımının sözü çok hoşuma gitti.Aslında bir derstir o.''Desene mantıdaki lezzete elinizin kiri, yerin pisliği harika bir tat vermiş'' Evet azimle samimiyetle yapılan ve emek verilen alın teri gerçekten ya çok tatlıdır yada büyük bir Fedakarlıktır.Hele bunu Türk Askeri Türk Görevlisi yapınca Komutan eşinin söylediği gibi tadı damaklarda kalır...
Yürekten Tebrikler...
Saygılarımla ...
bende büyük bir heyecanla yazının sonunu merak ettim..yaşanan tüm zorluklara rağmen mutlu sonlanmasına sevindim..kolay değil o kadar kalabalık bir insan topluluğuna mantı yapmak..diğer yemeklerden çok daha zor..soğuk olmamalı,fazla suda haşlansa erir..çok zordur mantıyı hazırlamak..ama yemeside o kadar güzel..bende kayserili biri olarak her zaman favori yemeğimdir mantı...konu çok hoş..yazı bir o kadar akıcıydı..keyifle okudum..çok teşekkürler..tebrikler saygılar selamlar..
Büyük bi merakla yazınızı sonuna kadar okudum ve inanır mısınız yaşadım sanki o dakikaları benim annem kayserilidir ve mantının ne zahmetlerle yapıldığını bilirim.
Oanda durumu kurtarmış olmanız da işin güzel tarafı.
benim de bi anım geldi bunu okuyunca.bigün günüm var elde açma boşnak böreği yapmışım fırından çıkarırken tepsi
yerle bir,nasıl topladım nasıl servis yaptım bilemiyorum ama çok güzel olmuş diyip iştahla yendi sonuçta ,olmasa iyi olurdu ama yapılacak bişi yoktu.güzel bir anıydı ben de anımı sizle paylaştım bu vesileyle .
Saygılar selamlar Tacettin bey.