ANLATMADIN BANA
ANLATMADIN BANA
Çok hüzünlü ayrıldım eve dönerken. Derin uykudaydı göremedi beni.Evde zaman geçmiyordu bir türlü, yere göğe sığdıramıyordum kendimi. Onbeş gün geçmişti aradan ayrılalı ama çok özlemiştim onu, duramıyordum artık. İçimde kor bir ateş gibi yanıyordu özlemi…
Adım gibi biliyordum, O da çok özlemişti beni. Ne yapsam olmuyordu, hiçbir şeyle avunamıyordum. Artık dayanamayacaktım bu özleme.
Evden ayrılıp, yola koyuldum. İçimdeki telâştan ellerim titriyordu, sabırsızlanıyordum arabayı sürerken. Hep gittiğim aynı yol bu defa kilometrelerce uzamıştı sanki. Sihirli bir el olsa, alıp koyuverseydi yanına beni.
Ne deniz, ne yeşillik, ne güneşli aydınlık gün, hiçbir şeyi görmüyordu gözüm. Bir tek, uzayan yol çizgilerini takip eden gözlerim, yolun sonlanmasını istiyordu sabırsızca.
Aradan upuzun saatler geçmişcesine uzun gelen bir buçuk saatlik yol nihâyet bitmişti. Heyecanım daha da artmıştı şimdi. Kalbim, yerinden fırlayacakmış gibi, deli hızla çarpıyordu.
Çiçek almalıydım, çiçeksiz olmazdı, çok severdi çiçekleri. Şöyle çokça çeşit olmalıydı, her türünden
rengârenk. Acele ettikçe, aksilik oluyor zaman uzuyordu. Çiçekçinin önünde park yeri bulamayıp, dolaşarak uzak bir yere parketmiştim. Onun da sabırsızca beklediğini düşünüp, geç kaldığım için hüzün basıyordu her tarafımı. Ağlamak geliyordu içimden durmadan, ama sıkıyordum kendimi. Ağlamamalıydım, beni böyle görmemeliydi. Çiçekleri kucaklayıp, koşar adımlarla geldim arabanın yanına. Binip kontağı çevirdim, her şey tamamdı birkaç dakika sonra oradaydım.İnip koşar adımlarla yürüdüm.
Bahçenin demir kapısının mandalını açtım, içeri girdim. Bir ağacın altına uzanmıştı, beni görmüyordu. Görmeliydi, bu kadar heyecanla koşmuştum yanına. Eğildim ”Anne ben geldim bak” dedim usulca. Ses yoktu. Elimi uzatıp okşadım toprak rengi elbisesini. “Hiç yakışmamış bu sana, neden giydin bunu anne”? dedim. Yine ses yoktu oysa nasıl da özlemiştim. Özlemimi nasıl giderecektim böyle konuşmadan! Çiçeklerim döküldü kucağımdan, tuttuğum yaşlar boşaldı gözlerimden. Vücudum sarsılıyordu ve ben durmaksızın ağlıyordum.
Kapandım üzerine. “ Anne, Annem, neden söylemedin, neden anlatmadın bana anneler ölür diye ? Burada mı öğrenecektim ben bunu? Söyle Annem söyle söyle…”
Ses veremezdi oysa, yitip gitmişti ellerimden o ağır uykudayken. Bildiğimi, kabullenmeyen yüreğimdi. Koşa koşa gelip, ellerimi sürdüğüm topraktan medet ummuştum ben. Anladığım, nefes aldığım müddetçe bunun böyle süreceği idi…
Hâdiye Kaptan
YORUMLAR
sahaf
ben ona çiçek götürmeden duramam,
çiçekleri çok sever benim gibi.
o bana bir avuç toprağını verir yattığı yerden
alır, bölüştürürüm saksılarıma
kokusunu tazalemek için....
İyi Bayramlar dilerim
teşekkürlerimle
anneler de ölür.
bazen umuttur anne,bazen hayat,
yük gibi gelir bazılarına belki .
sıcağını ,sığınağını arar bazen yürek.
erir sessiz kimse görmez ,duymaz hele hiç kimse.
susar sonsuza dek .
tek tek kelimeler dökülür dudaklardan.
sonu hep anam dır.
16 yaşımda kaybettim babamı haftasına annemi.kaybettim diyorum.tam 9 yıl felçli yattı.dayanamadı sevdiğinin gidişine.
ben anne o çocuktu gayrısında.
beden deil ruhtur anne .ben 16 sında kaybettim hem annemi hem babamı.
bana beni hatırlattınız dost :(
sahaf
ben ona çiçek götürmeden duramam,
çiçekleri çok sever benim gibi.
o bana bir avuç toprağını verir yattığı yerden
alır, bölüştürürüm saksılarıma
kokusunu tazalemek için....
İyi Bayramlar dilerim kadim dostum
Sevgiler gönderdim kocaman
(Yeni bir yoruma geldim ve gördüm)
nertenn
belki buruk, belki kırık
ama anne olmak
yüreğin en ağır olduğu
ne geriye ne ileriye diyemediği zamanlar.
merhaba bitanem çok hüznlü bir yazı okudum şimdi ve annelerimiz babalarımız hep gitti efendim evet annelerde ölüyor bitanem yaşam bu çok duygulamdım gözlerim dolu dolu olarak okdum yazını bitanem başın sağ olsun ne büyük bir acı olduğunu biliirim o pamuk yüzlü analarımızın mis kokularını duymamak ne acıdır bilirim sıcacık sevgisiz kalmışlık nedir bilirim bizler yaşımız ne olursa olsun onların bebekleriydik bizleri bağırlarına bastılarmı nasılda çocuk olduğumuzu nasılda şımardımızı o güzel sevgisinde nasılda kaybolduğumuzu onaların tontiş yanaklarını ellrimizle sevmeyi bak bende ne kadar özlemişim annemi onların özlemleri bitermi bitanem bitmiyor şimdi bizler anneyiz bizim evlat larımızda ne kadar büyüselerde gözümüzde hala çocuk gibi deyillermi bitanem çok konuştum galiba acına saygım sonsuz bitanem allaha emanet olun sevgilerimi bırakıyorum hüzünlü sayfana hoşçakal
sahaf
ben ona çiçek götürmeden duramam,
çiçekleri çok sever benim gibi.
o bana bir avuç toprağını verir yattığı yerden
alır, bölüştürürüm saksılarıma
kokusunu tazalemek için....
İyi Bayramlar dilerim
o zamandan bu yana yeni geldim yazıya
Teşekkürlerimle
kendini kandırmakla olmuyor ki sayın nihan-name
aylarca benim babam ölmedi dedim
ama akşam saati eve geldiğimde onu yerinin boş olduğunu görünce gerçek bir tokat gibi çarptı yüzüme
gözyaşı bıraktım bende sayfaya iki damla
cümle geçmişlerimize rahmet ola inşaAllah
saygılar
sahaf
lacivert bir gecenin içime bıraktığı
ıssızı ürperiyor tenimde
her mevsim sarı yapraklı yola sürüyor adımlarımı
kurak sesimde dürülüyor umutlar
adını her zikirde
içimdeki ateş, yeniden harlanıyor gece gözünden
uzak sabahlara gelmeden iniyor karanlığın
koyu gölgelerde
meçhul bir elin başucumdan aldığı
giyemediğim bayramlığım
gidip gidip başından döndüğüm
sesini bana getiren ahize
çaresizliğimi kime demeliyim Anne
o şen kahkahanla bayramlarım da sustu artık
bilir misin kaç bayram var şimdi senden alacağım!
ökseden kurtulan bir kuştur
ellerimde yaralı zaman
boşlukta asılırken bilinmeyen serencamında
senle sararan çocukluğum yeşermez bir daha
ben hep aynı
toprağına el sürmekten medet ummadayım her defasında...
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yazıya gelmedim o günden sonra,yeni yoruma dek
Bu vesileyle Bayramınızı kutluyorum sevgili dost
Sağlıcakla kalın