- 2052 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SANAT, İNSAN İÇİNDİR
Sanat, sanat, sanat…
Azımsanacak boyutta sanat yapan, belli uğraşları olan insanımız, Türk sınırları içerisinde ne kadar değer kazanıyor, halk ne kadar değer yüklüyor veya sanatçının bulunduğu meskenlerin belediye kuruluşları ne kadar sahip çıkıyor? Ya da insanımız çok sanatsever, sayısız eser bizlere bırakıyor da halkımız hepsini okumaya vakit bulamıyor veya belediye (ilgili kuruluşlar) her sanatçının eserine göz kapayıp, kendi öz istekleri boyutundaki eserleri ele alarak bütçemiz bu kadar diyor?
Sanatçı, eserini halka arz etmek veya sunmak ister. Bireyler kendi aralarında konuşarak veya ulusal platformda başarı elde etmiş eserler, sanatçıyı bahtiyar eder ve daha verim kazanmasına sebep olur. Sanatçı, eserini mali olarak ticari yönden pazara çıkarıp, pazarlamaz. Sanatçının tatminkarlığı, eserine harcadığı emeğin ve zamanın karşılık bulmasıdır.
İlk kitabı yayımlanmış bir şair olarak, karakterime yakışan direkt hedef aldığım kuruluşlara acizliğini ve eksikliklerini imgesel açıdan değerlendirip, eleştirmektir. Anlamaya başladığı tek şey, yazdıkça sakinliğimi yitirdiğim ve yazdıkça kalemimin daha da sinirlenmesi…
Akşam vakti şehir gürültüsünün insanda yarattığı sinirden, daha fazla sinirli ve daha farklı kızgınım. Bu bakımdan sanatçı gömleğimi üzerimden birkaç saatliğine çıkarıyorum. Her gün ki kızgın halimden daha kızgın biçimde kalemimi elime alıyorum, çizgili beyaz defterim önümde tir tir titriyor. Hedef aldığım kuruluşlara eleştirimi direkt olarak yazıyorum. Özür dilerim imgesel anlatım…
Saç tellerimi bir bir mısra aralarına bıraktığım, bin bir umutla okuyucu karşısına çıkarmak istediğim ilk kitabımı “Düş Ülkesinin Yıkık Uygarlığı” yayımlatmak için çektiği ezayı bir ben, bir de Allah’ım bilir. Çalıştığım işyeri karın doyurmaya ve aileye katkıda bulunmaya yarıyordu. Dolaşmadığım şirket ve ayak basmadığım gazete kalmadı kitabımın sponsorluğu için. Bir yıl boyunca hiçbir bedel almadan yazdığım gazete dahi sponsorluğa yanaşmadı. (kitabım yayımlandıktan sonra o gazete, bunun haberini bile yapmadı.)
Bir yerlerden borç ile tedarik ettiğim kitap masrafını, kitabımda emeği olan Ramazan SEYDAOĞLU’na verdim. (editörlüğünü bizzat kendisi yaptı.) Kargo ile elime ulaşan kitaplarımı görünce, heyecandan aklımı kaçıracak gibi olmuştum. Hatalı baskı olma ihtimali ile tüm kitaplarımı ayrı ayrı sayfalarına severk bakmış, sorunlu olanları bir kenara ayırmıştım.
Dağıtımını bizzat kendim yapacak, şu kitapçı senin bu kitapçı benim, her yere dağıtacaktım. İlk girdiğim kitapçıda aldığım tepki, diğerleri de bundan farklı olmayıp, birbirlerini adeta tavır bakımından izlemişlerdi.
-Şiir kitabı satılmıyor kardeşim, millete bedava dağıtıyoruz.
-Ağabey, ben buranın çocuğuyum, bu kent için bir onurdur, şereftir.
-Öyle ama kardeş, yapacak bir şey yok.
Yerel gazetelere gidip, birkaç adet kitap bırakarak, “belediyenin bu durumda daha hassas davranıp, kentinde yetişmiş şairine sahip çıkmasını” diye kırmadan gönderme yapmalarını rica etmiştim. Lakin bu birçok yerel gazetede haber oldu. Sonuç olarak ne bir belediye tarafından, ne de bir sanat kuruluşu tarafından destek olunmadı.
Kitap vesilesi ile tanışma fırsatı bulduğum, birkaç yazar dost ve birkaç tiyatro sanatçıları benim için yeterli olmuştu.
Bir şehrin söz sahibi insanları veya kültür-sanat etkinlikleri düzenleyen başkanlar, kendi yurdunda yetişmiş sanatçı evladına sahip çıkmayıp, tonlarca para akıtarak medyatik, paraya ihtiyacı olmayan, sanat ne içindir bilmeyen, sanatçı kimliği nasıl eline tutuşturulmuş bilinmeyen, bir sanat bozması objeye değer veriyorsa ve onu etkinliklere dahil ediyorsa; gerçek sanatçı kişiliğe yaraşır, kendini sanata adayan sanatçı, eserini dostundan-akrabasından başka kiminle paylaşsın? Halkın gerçek sanata, sanatçının ise gerçek sanatsever halka ihtiyacı var. Beyinleri sahte şovlarla, duyusal anlamda kulak tırmalayıcı, görsel açıdan sanattan uzak gösterilerle uyuşturulmuş halk, bu durumdan memnun görünüyor. Kültürün yıkılmasında ve yitip gitmesinde bunun rolü büyüktür. Kültürü yitmiş bir ülke, savaşta tüm askerlerini kaybetmiş gibidir.
YORUMLAR
Evet, dertli bir sanat adamı... Öncelikle ilk kitabını kutluyorum... Seni gerçekten çok iyi anlıyorum üstadım. Zannediyorum ki zor günler geçirmişsin, bu kaleme aldığın yazıda açıkça görülüyor...
Dostum, öyle insanlara SANATÇI statüsü verildi ki Türkiye Cumhuriyetinde, gerçek sanat yapan insanlar soytarıların gölgesinde kaybolup gitti... Ölüm döşeğinde dahi: "Ben sanatçı olamadan ölüyorum!" diyen sanatçılar varken, bazıları sanatçı olduğunu iddia ediyor... Böyle bir iddia varsa ortada, sorun var demektir. Sanatçı olduğunu iddia edenler oldukça fazla ve baba parasıyla sanat yaptığını zanneden zavallılar...
Gerçek sanatçılar ne yapacaklar? Çok mu umurunda sanki para sayan burjuvanın yazılanlar? Değil tabiki...
Yazamaz çünkü onlar.. Satın alırlar... Satın alınan yalancı sanatçılara kucak açarlar... Mutlu olur kırmızı suratlı, her gün çatal bıçak et yiyen, parlak suratlı amcalar... Bilmezler onlar..! Ne çekti yazan adam veya kadın... Paylaşmak istedi sadece yüreğindekileri yazarken yazar... Ama anlamaz bunu kırmızı suratlı, viski sever amcalar... Yazamaz çünkü onlar... Satın alırlar... Satın alınan sahte sanatçılara kucak açarlar...
Daha neler çekeceğiz yazan adamlar ve kadınlar olarak... Daha neler dost..! Sürgünler bize olacak, kuzgunlar bize... Onlar izlerken hoş bedenleri, birbirinden leziz şarapları yudumlayacak boş nefisleri ve ağlayacaklar incinen benliklerine...Yazar iken biz kim bilir kimlere... Ağlar iken kimsesiz gecelere, tanık olmayacak onlar taze gece inlemelerine ve korkunç sessizliğe!
Ama...
Güzel şeyler olacak dost...
Güzel şeyler olacak, bir kız çocuğu okurken yazdıklarımızı... Bakir, tertemiz bir kız çocuğu okuyacak utangaç bir oğlan olan tertemiz dizelerimizi...
Süpürürken bir çöpçü çektilerimizi...
Selamlar sana Rusya dan dost...
Saygılar...
Erkan İsa ŞEN
Son deyiminiz yerinde sanatı eleştiren kişi sanattan anlıyor olmasından ziyade pazarcı ağzıyla yapılan eleştiri ve önergeler hiçbir şekilde dikkate alınmaz ve alınmamalıdır.
İnana aslolan sanattır. Doğallığından yola çıkılarak sanat insan içindir. İnsanların ufkunu açmasında ve geçmişten geleceğe ulaşan tüm önemli fikirler ve icadlar sanat ile varolmuştur. Teşekkür ederim yorumlarınız için. Ayrıca çok mutluyum ki benimle sanat dilini konuşabilecek yeryüzünde insanımız mevcut... Saygılarla
Hakan ERKAYA tarafından 11/30/2009 10:37:28 AM zamanında düzenlenmiştir.
Çetin Altan dan bir alıntı yapmak istiyorum, izninizle : "Yazı, başkası için yazılmaz. Rilke ‘Genç Şaire Mektuplar’a şöyle başlar: “Şair, ıssız bir adada kalmış olsa da, rüzgarın biraz sonra sileceğini bilse dahi gene kumsaldaki kumlara mısralarını yazan adamdır.” Başkası baksın diye gül çiçek açmaz. Sanat sanat için değildir. Halk için de değildir. Anlayan içindir... "..Saygılar.
Hakan Bey,sizinle bu sayfada tanışma fırsatı buldum.Kaleminiz haklı olarak ateş saçıyor.Bu ülkede yaşıyor olmanın sancılarından birini daha yaşıyorsunuz.
Çok üzüldüm yaşadıklarınıza.Aynı şeyi ben yapmaya kalksaydım,yaşayacağım hiç de farklı olmayacaktı.Pek çok kişinin yaşadığı gibi.
Ne yazık ki bu ülke sanata olan ilgisini şöhretle sınırladı.Ya paranız olacak ya da şöhret olacaksınız!Böyle bir beklenti için iyi şiir yazıyor olmanız çok şey ifade etmiyor.
Adı duyulmuş edebiyata adını altın harflerle yazdırmış isimlerin bile çok az okunduğu bir ülkeden söz ediyoruz.Şiir okunarak öğrenilen değil ,sadece dizeleri alt alta sıralayarak manzum olmaktan çıkamamış herkesin şair olduğu ve okumaktan çok okunmayı bekleyen isimlerle dolu.
Bir konferansını dinlediğim,ülkemizin önemli şairlerinden biri:'Bu ülkede şiir ne zaman gerçek yerini bulur ve önemli olur o zaman bu ülkenin gelişmişliğinden söz edilebilir'demişti.Çok düşündüm bu iddiayı.
Sonra anladım ki bizim ülkemizde pek çok kişi şiir yazıyor;ancak okuyan değil,'Hep benim yazdığım okunsun' diye düşünen.Kaç kişi tanıyor,şiirin geçmişten bugüne geldiği aşamaları,kaç kişi merak edip araştırıyor?Bunu yapacak ki şiire ilgisi olsun,bunu yapacak ki sizin şiirlerinizi merak edip okusun.
Sözüm eğitim görmediği halde bâde içip, doğaçlama şiirler söyleyiveren ozanlara değil elbette.
Yazınızı kutluyor,selamlarımı gönderiyorum.