- 730 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GÜN
Uyandı.Nasıl ve ne şekilde uyuduğunu önemsemediği gibi nasıl uyandığının da bir önemi yoktu.Yavaşça kalktı ve lavaboya gitti.Yüzünü yıkarken gözlerinin altındaki morumsu çukurlardan ve kırışıklardan ötürü morali bozuldu.Mutsuzdu.Hayatını toparlayıp düzene sokmak istiyor fakat bir türlü başaramıyordu.Neyse,şimdi bunları düşünecek zaman değildi.İşe gitmeliydi.Çarçabuk giyindi.Kahvaltı yapmadan bir sigara içti.Her şeyini kontrol etti.Telefonu,sigarası,bürosunun anahtarı,otobüste dinleyeceği mp3 çalarını,v.s.Her şey tamamdı.
Sokakta kendisi gibi işe gidenlere,öğrencilere,servis şoförlerine,simitçilere rastladı.Etraftakilerin yüzlerine bakınca sadece kendisinin mutsuz ve asık suratlı olmadığını gözledi.Gerçekten herkes mutsuz muydu onun gibi?Bilinmez.Herkesin vardır bir derdi diye düşündü.Kahvaltı yapmak için köşedeki simitçiden iki simit aldı ve her zaman gittiği çay ocağına oturdu.Hiçbir şey düşünmeden simitlerini yedi ve çayını içti.Bir sigara daha yaktı.
Son günlerde oldukça fazla sigara içiyordu.Saatine baktı.Kalkmalıydı.Tekrar yola koyuldu.Arabam olsa daha rahat ederim diye düşündü yolda.Dolmuşa binmeden önce bir sigara daha içti.Onu gideceği ilçe merkezine götürecek olan otobüsün önüne geldiğinde dolmuştan indi ve otobüse binerek,her zamanki en arka sol köşedeki koltuğa oturdu.Bütün bu zaman zarfında birçok şey düşündü.Neden yalnız olduğunu,neden evlenmek istemediğini,mantık evliliği ile aşk evliliği arasında neden bu kadar bocaladığını,midesinin neden her sabah ekşidiğini,neden tayininin yıllardır bir türlü il merkezine çıkmadığını,okumakta olduğu kitabı neden bir türlü bitiremediğini,boğazının bu kadar ağrımasına rağmen neden bu kadar sigara içtiğini,akşamı nasıl edeceğini…
Koltuğa oturur oturmaz telefonunu sessize aldı ve mp3 çalarını açtı.Bu aralar en sevdiği şarkıyı -kendisini anlattığı için olsa gerek- dinlemeye başladı.”Bir Harmanım Bu Akşam”.Halbuki daha sabahın körüydü.Yanına yaşlı bir adam oturdu.Oda kendisi gibi sigara kokuyordu.
Midesindeki ekşime geçmemişti..Gece çayı fazla kaçırdığını düşündü.Otobüs onun gibi memurlarla,ayrıca öğretmenlerle,öğrencilerle ve sade vatandaşlarla doluydu.Herkes düşünceli gözüküyordu.Ön koltuktaki adamın elindeki gazeteden,ülkenin siyasi gündeminin yine çok karışık olduğunu,yine iğneden ipliğe her şeye zam geleceğini,bilmem ne sporun bilmem ne sporu açık farkla yendiğini,sarışın bir mankenin bacaklarını ve birkaç banka ve deterjan reklamını gördü.Yan koltuktaki iki bayan yolculuk boyunca hiç susmadan konuştular.Bu kadar çok konuşacak ne var diye düşündü.Müzik dinlediğinden ne konuştuklarını da anlayamadı.Dışarıyı seyretti.Yol boyunca otobüsten inenler,onların yerine binenler oldu.Karşı yol boyunca da bir sürü insan araç bekliyordu.
Yolculuk her zamanki gibi 50-55 dakika kadar sürdü.Otobüsten inip işyerinin yolunu tuttu.İşi rahattı aslında.Pek çok insanın kazancına göre iyi sayılabilecek kadar da iyi para kazanıyordu.Mesai defterine işyerine zamanında geldiğini ispatlayan imzasını attı.İçeride sigara yasağı olduğundan tekrar binanın önüne çıkıp sigarasını yaktı.Diğer iş arkadaşlarıyla günaydınlaştı.Bu arada bugün yapacağı işlerle ilgili olarak kafasını toparlamaya çalıştı.Birkaç dosya girilecek,gelen evrakları düzenleyip imzalayacak,öğleden sonra belki araziye çıkılacak vs.Tekrar içeri girdi ve masasına oturdu.Bilgisayarını açtı ve önce günlük gazeteleri okumaya başladı.Nasıl olsa işe başlamak için erkendi.Çayı geldi.Sevdiği birkaç köşe yazarını okuduktan sonra gazete okuma merasimini bitirdi.Dosyaların içine daldı.Epeyce sonra yorulduğunu hissetti ve sigara içmek için dışarı çıktı.Hava biraz sisliydi.Güneş görünmüyordu ortalıkta.Galiba o da mutsuzdu.
Bir şeylerin değişmesi gerekiyordu artık.Kendisinin buna gücü yetmiyordu.Biri gelip onu yönlendirmeli,ona akıl hocalığı yapmalı,bu dertten kurtarmalıydı.Aslına bakarsanız bu gelecek birinin de söyleyecekleri pek umurunda olmayacaktı.O yine ne yapar eder, kendisini mutsuz edecek bir şeyler bulurdu.
Öğle tatili yaklaştı.Daireden çıktı ve her zaman yemek yediği lokantaya doğru yürümeye başladı.Aklına mutsuzluğu geldi ve bir sigara daha yaktı.Çıkmalıydı bu depresif hayattan artık.Sürekli kararlar alıyordu;sigarayı bırakacaktı,spor yapacaktı,yediklerine dikkat edecekti,onu mutsuz eden kimselerle konuşmayacak,hiçbir şeyi kafasına takmayacaktı.Sonra bu kararları unuttu.Sonra yine aldı.Sonra yine unuttu.
Yemeğini yedikten sonra ilçe merkezinde dolaşmaya çıktı.İlçe merkezinin tam ortasından geçen ırmağın kenarından daireye doğru yürümeye başladı.Bir sigara daha yaktı.Şimdi kafası biraz daha rahattı.Yaklaşık 10 dakika boyunca hiçbir şey düşünmeden sigarasını içti ve ırmağı seyretti.Irmağın denizle birleşiği yer görünüyordu.Irmak en son noktada ırmak olduğunu unutuyor, denize kavuşuyor,onun bir parçası oluyordu.
İşyerine geldiğinde tekrar dosyalara ,evraklara bakmaya başladı.Yemeğin yağından olsa gerek midesinin ekşimeye,yanmaya başladığını hissetti.Birtakım kağıtlar imzaladı.İşyerindeki arkadaşlarıyla ülkenin durumunu,ailelerinin durumunu,işlerin durumunu,hava durumunu ve daha şimdi hatırlayamadığı birçok durumu konuştu.
Akşamın olmasını kimse engelleyemedi ve sonunda oldu.İşyerinden çıktı ve sigarasını yaktı.Otobüse doğru yürümeye başladı.Yorulmuştu.Hava erken kararmaya başlamıştı artık.Irmak bıraktığı gibiydi.Otobüsün her zamanki koltuğuna oturdu ve müzik dinlemeye başladı.Gözlerini kapadı,müziğin sesini kıstı ve uyuklamaya başladı.Yol boyunca uyudu.Uyandığında otobüs şehre girmişti.otobüsten inerek dolmuşa bindi ve şehir merkezine geldi.Caddelerde gördüğü insanlar tıpkı sabahkiler gibi,tıpkı kendisi gibi mutsuz gözüküyorlardı.Belki de bu insanları günün en mutsuz olunacak saatlerinde görüyorum hep diye geçirdi içinden.
Eve gitmeden önce sabah kahvaltı yapmak için uğradığı çay ocağına oturup sigara ve iki tane çay içti.Sonra sıkıldı ve şehrin en kalabalık caddesinde biraz dolaştı.Bazı dükkanlara uğrayıp bir şeyler aldı.Bu arada etrafından gelip geçenlerin –birkaç küçük çocuk ve öğrenci hariç-bütün bayların ve bayanların kaşlarının çatık olduğunu gözlemledi.Olacak şey değildi. Sadece kendisi değil ,herkes mutsuzdu.Demek ki herkes mutsuzluktan nasibini alıyordu ülkede.
Gün içinde yapmaktan zevk aldığı tek şey olan kitap okuma zevkine bir an önce varabilmek için evine doğru yöneldi.Kitaplar da olmasa ne yapardı?Düşünmesi bile korkunçtu.En değer verdiği şeylerdi kitapları.Onlarla başka dünyalara gidiyor,yeni insanlar tanıyor,heyecanlanıyor,üzülüyor-kendi durumu yetmezmiş gibi- ve en önemlisi mutsuzluğunu az da olsa unutabiliyordu.
Eve geldi.Üzerini değiştirip duş aldı.Bir şeyler yedikten sonra çay demledi.Biraz televizyon izledi.Televizyonda ülkenin siyasi gündeminin yine çok karışık olduğunu,yine her şeye zam geleceğini,bilmem ne sporun ……..Televizyonu kapattı.Çayını ve kitabını alarak masasına oturdu.Dün akşam kaldığı yeri kıvırmıştı.Ayraç kullanmayı sevmiyordu.Annesinden kalma bir alışkanlıktı bu,annesi de ayraç kullanmazdı.Bir süre sonra okumaktan gözleri yoruldu.Biraz dinlendi uzanarak.Sonra balkonda bir sigara içti.Sonra biraz daha okudu.Kitapta aslında Allah’ın 99 ismi değil de 100 ismi olduğu,kahramanın kayıp olan bu yüzüncü ad peşinde ülkeden ülkeye, sırdan sırra koşması esrarlı bir dille anlatılıyordu.İyi kurgulanmış bir kitaptı.Uykusu gelmişti.Kaldığı yeri kıvırdı.Traş oldu.Pijamalarını giyip yattı.Uyuyamadı bir türlü.Koyunlar saydı,sonra sayılar saydı,hayaller kurdu,sağ sola döndü,uyuyamadı.Kalktı ve balkonda bir sigara daha içti.Tekrar yattı.Tekrar uyuyamadı.Tekrar kalktı…
Uyandı.Nasıl ve ne şekilde uyuduğunu önemsemediği gibi nasıl uyandığının da bir önemi yoktu.
YORUMLAR
Bu sabah uyku tutmadı beni. Kalktım bilgisayarımı açtım.Edebiyat defterini açtım , daha önce okuduğum ve aklımdan çıkmayan bazı şiirleri ve yazıları okudum yine. Bunların arasında bu denemeniz de vardı.2 yıl önce kendi yazdığım yorumuma gülümsedim.Sonra merak ettim , acaba hala ilçe merkezinde mi çalışıyorsunuz, hala sabahları uyanınca sigara mı yakıyorsunuz, aynı simitçiden sabahları simit yiyor musunuz, hala mantık evliliği ile aşk evliliği arasınra karar veremiyor mu sunuz ,hala otobüste aynı mp3 ü mü dinliyorsunuz , hala geceleri uyumakta zorlanıyor musunuz , hala sabahları ve akşamları gördüğünüz suratlar asık mı ? ... Kısacası o gün ve bu gün arasında ne fark var?Neler değişti neler aynı kaldı ? Belki de sizden bu sorulara hiç cevap gelmeyecek.Belki bu yorumu bile görmeyeceksiniz....Ancak cevap alıp alamayacağını bilmemek soru sormaya , merak etmeye engel olmuyor işte.....Sevgi ve saygıyla ....
Denemenizi okurken sabah siz uyandığınızda uyanıp siz yatana kadar yanınızda olduğumu hissettim.O kadar güzel anlatılmış ki gün ve yaşananlar okuyor değil de izler gibiydim,sabah simitleriniz alıp da çay içtiğiniz kısma gelince fırladım bilgisayar başından,salllama çay için çaydanlığa koyduğum bir bardak kadar su çoktan buhar olmuş çaydanlık yanmıştı..))) Aldırmadım çaydanlığın yanmasına bilgisayar başına gelerek devam ettim okumaya..Dedimki çay eşliğinde okusaydım bu yazıyı daha da mükemmel olurdu gerçi ama ! Yarın yeni çaydanlık alınca inşallah..Böylesine muhteşem bir yazı için sizi tebrik ederken , hakettiğiniz mutluluğun çok uzakta olmadığına inanıyorum , sevgiyle kalın...