KURBANLIK BİR YAZI
Kurban etme davranışı insanlık tarihinin en eski medeniyetlerinde de görülen,
daima varlığını sürdürmüş; bizim kültürümüze de yerleşmiş; dinimizle de iyice pekişmiş
hatta bayram olarak bugünlerde kutladığımız vazgeçilmez bir geleneğimizdir.
Belli ki kaynağı korku ve belirsizlikten kaçınmadır.
Yaşama içgüdüsüyle ilişkili olduğu da düşünülebilir...Kimbilir!..
Kimi kez bir dileğin, bir ümidin gerçekleşmesi pahasına ya da verilmiş sözlerin yerine
getirilmesi uğruna kurban kesildiği olmuştur.
Tarihin her döneminde her kültürde izleri bulunabilen,
dünyanın her yerinde mimariye ve estetiğe de konu olan kurban etme davranışı,
çeşitli sunaklardan da anlaşılabileceği gibi daha çok ilahi olana, kutsal olarak bilinene;
bu, kimi yerde bir tanrı kimi yerde ise şeytandır; bazen de sadakati belirtmek üzere
bir hükümrana yani korkulan bir nesneye yaranmak; tapınmak üzere, adanmışlığı ifade eden,
perçinleyen bir ritüel olagelmiştir...
Kan akıtmak ve belaları defetmek fikri...
Kan akıtmak ve dini vecibeleri yerine getirmek düşüncesi...
Ve herkesin arınmak pahasına bir kaç günlüğüne kasaplaşması...
Eğer hep hayvan kurban edilecekse ve kesilen kurbanlar vesilesi ile ihtiyaç sahiplerinin
gıda açığı giderilecekse bu belki insanlık adına masumane ve anlaşılabilir bir davranıştır...
Fakat, tarih gösteriyor ki tüm ilahi uyarılara karşın kimi insanlar ve toplumlar birbirine kasaplık etmeye devam ediyor;
birbirini boğazlıyor ve kanını döküyor...Katliamlar diz boyu dünyanın her yerinde; kurbanlık koçlardan farkı yok insanların.
Bu nasıl izah edilir?
Bu da mı kurban etme kültürü; anlamak mümkün değil!..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.