ŞEYTAN GİRDİ İÇİME (1)
İstesek de, istemesek de çoğu zaman hepimiz içimizde ki şeytana yenik düşmedik mi? Hayatımız boyunca sonradan aklı bali olarak düşündüğümüzde kendimizi haklı çıkarmak için hep aynı bahaneyi tekrarlar dururuz. “Olacak şey değil ama şeytan dürttü ne yapayım?” diyerek işin içinden kolayca sıyrılıveririz. Şeytanı hep gözümüzde veya filmlerde boynuzlu zaman zamanda tek gözlü olarak canlandırırız. Ama ne hikmetse hiç sevmediğimiz bu yaratığı hep içimizde taşırız. Ha bu arada günahını almayayım, her zaman kötü şeyler için dürtmez şeytan insanı zaman zamanda iyi işler için dürttüğü olur. Mesela bir yazarı dürter ona bir yazı yazdırır. Ya da bir ressamı dürter eline fırçayı aldırır. Ne bileyim bazen hiç yazmayana bir şiir yazdırır. İster anı diye isimlendirin isterse macera içimdeki şeytanı sizlerle paylaşmam için yine içimdeki şeytan dürttü beni.
YEŞİL ERİK
Çok uzun yıllar önceydi “ kendimi ilk bilmeğe başladığım zamanlar.” Baba memleketim olan Şanlı Urfa’nın Akçakale kasabasında yaşıyorduk, memur bir babanın üç çocuğundan( sonradan dört oldu) en küçüğü idim. Sanıyorum 4-5 yaşlarında ancak vardım. Bir gün babam ve iki ablamla birlikte kasabanın tek manavına gittik, memur maaşı ile zar zor ev geçindiren babam, mümkün olduğunca bizleri pek bir şeyden mahrum etmek istemeyen bir yapıya sahipti, dar gelirine rağmen manavdan birkaç çeşit meyve aldı.
O sırada küfenin içinde duran yeşil erikler dikkatimi çekmişti. Babamın alıp almadığını hatırlamıyorum ama şeytan ilk defa o gün dürttü beni ve kimseye göstermeden sepetten bir tanecik erik çalarak avucumda sakladım.
Bir müddet sonra alışverişi bitiren babamın haydi gidiyoruz komutuyla yola koyulduk. İşte ne olduysa o anda oldu babam ısrarla ablamın elini tutmamı istiyordu. Elimi vermemek için uzun süre direndim, yoksa foyam meydana çıkacaktı. Ama onu da şeytan dürtmüş olacak ki beni azarlayarak “tut dedim ablanın elini” diyerek söylendi. Sonunda olan oldu “avucunun içinde ne var senin bir şey mi saklıyorsun? Çocukça bir inatla Hayır dedim ama, küçücük avucum sanki bir mengeneyle açıldı ve erik ortaya çıktı.
Yüz ifadesi daha da sertleşen babam bizi eve bıraktı ve “akşam geldiğimde görüşeceğiz seninle Fikret Efendi” diyerek işine döndü. Hatırladığım kadarıyla bu babamın bana ilk “efendi” diye hitap edişiydi. Daha sonraları her kızdığında bana “efendi” diye hitap etti böylelikle bende bana “efendi” diye hitap ettiğinde bir suç işlediğimi anlıyordum artık.
Akşam babam hiçbir şey söylemedi. Ama benimle de hiç konuşmadı. Ertesi gün giderken hafifçe kulağımı çekti ve “bir daha sakın ha, yaptığın çok ayıptı.” Dedi sadece.
O gün çocuk aklımla bir daha şeytana uymamaya karar vermiştim ama o ara sırada olsa yine beni ziyarete geldi. Başta da söylediğim gibi bazen de iyi şeyler için dürtmeye geldi, ama ben hep iyi şeyler yaptığımda “ tıpkı okulda aldığımız iyi notu kendimizin alıp, kötü notu öğretmenin verdiği gibi.” Kendim yaptım dedim, kötü bir şey yaptığımda ise suçu hep şeytana attım.
Zaten hangimiz böyle yapmıyoruz ki.
Şeytan girdi içime,
Bak şu yeşil biçime.
Meyvelerin hasıydın,
Isırmaya razıydım.
MEHMET FİKRET ÜNALAN
YORUMLAR
Gülümseten bir yazı oldu.
Aklıma 6 yaşındayken yaşadığım bir anı geldi.
Bir parça sizinkine benziyor.
Yazın köyde dedemlerin yanında kalırdım. Ailem başkasından para , harçlık almamam gerektiğini sıkı sıkı tembih etmişti.
Fakat çok sevdiğim bir oyuncak vardı hevesle onu almak için köyde bir büyüğümüzün bana uzattığı çocuk aklımla yüklü gelen kağıt parayı aldım.Ve kimseye söylemedim bahçenin kuytu yerinde bir taşın altına gizledim. Yaz bittiğinde gizlediğim yerden alıp onunla almak istediğim oyuncağı alıcaktım.
Bir yada bir buçuk ay sonra taşı kaldırıp baktığımda fena halde canım yandı...
Malesef para çürümüş ve kurtlanmıştı.
Öykünüzü okuduğumda bu anım geldi aklıma. :)
Keyifli bir yazı insanın aklını çocukluğuna sürüklüyor , ufak tefek dil bilgisi ve imla hatalarını görmezden gelmemi sağlıyor.
Kaleminiz daim olsun.
sayfanıza gelmek ile iyi ettim sanırım .:):)bütün serinizi okuyacağım inşallah ..samimi bi dille sunuş söz konusu ...bu arada keş ke siz de erik alalım diye babanıza söylese idiniz ...babanız zaten hep sizi düşünüyormuş anladığım kadarı ile ...sadece şeytanın varolduğunu bilerek iradenin ve de akılın olduğunu yok saymamak gerekir ..KÜÇÜK olaylardan büyük ders alabilmek önem li ..biraz düşünerek biraz da sabır ile inanıyorum ki ..şeytan bize yardım etmekten vaz geçecektir ..:):)not (sıcak denizlere yol alma açısından yardım edeceğinden bahsediyorum :))...hoş bi eser ile karşılaştım teşekkür ederim ..
Bu öykünün benzerini kızımla ben yaşadım bir anne olarak yazına yanıt yazmak üstüme farz oldu ... baba orda mahcup oldu çünki tanıdık esnaf ya gördüğse içinden ne diyecek bak bak nasıl terbiyesiz evlat yetiştiriyor adam tuh tuhh ..işte bu düşünce babanızı kızdırdı ..orda babalığı incindi sizlere gösterdiği insan üstü emeği yerle bir oldu kanısına vardı ..
Kızım 1.5 yaşında idi alışverişe çıktık her zaman alışveriş yaptığımız bir kuruyemişçimiz vardı evimize ve kızıma yemiş almak için başladık şundan bu kadar bundan bu kadar minik kavanozlara koyardım aldığım çerezleri her canı istedikçe çıkarırdım yesin diye kuruyemişçi malum leblebi kavuruyordu miss gibi kokusu mahalleye yayılmış kızım elini uzattı kavrulup yana aldığı tezgahtan birtane leblebi aldıverdi tek bir tane ve almasıyla daha ben tepkimi vermeden terbiyesiz esnaf kızımı azarladı ( herkes bir tane alsa bana ne kalacak satmaya diye ) yerin dibine girdim çıktım o an hem o terbiyesizi hem kızımı boğmak geldi içimden sadece kızımın elini tuttum o yumuk yumuk elinin üstünü çimdirdim 1,5 yaşındaki bebeğin sesi bile çıkmadı ama adam hala susmadı.. alacaklarımı aldım ve leblebinin kesekağıdını açtım yarısını tezgahtaki leblebilerin üzerine döktüm ve hayırlı işler demeden ayrıldım ordan ... ve eve gelince o minicik kızımı sözün tam anlamıyla sızırdım.... bir dahada o esnafa alışverişe gitmedim .. benim neden alışverişe uğramadığımı sorduğu kişilere de konuyu anlattım .. hepsi nefret etti o esnaftan herkes elini eteğini çekti 3 ay sürmedi iflas etti .. şuan fark ettimde 35 yıldır hiç değişmemiş duyduğum utanç ve kızım bir daha alışverişte ellerini hiçbir şeye uzatmadı sevgi dolu selamlar
Hanımağa34 tarafından 2/7/2010 3:58:21 AM zamanında düzenlenmiştir.
çok güzel bir yazı teşekürler paylaşımınız için ÖMÜR BOYU ŞEYTAN A KANMAMAK DİLEĞİ İLE
Şeytan girdi içime,
Bak şu yeşil biçime.
Meyvelerin hasıydın,
Isırmaya razıydım.
o vakit çocukmuşsun,
bir an şeytana uymuşsun,
dert etme, büyütme,
tövbe de, << efendi,>> tövbe de.
bu ilk yapıyorum( şiirle yorum yapmayı yani) uygun bulursanız ortak şiirimiz olsun bu bizim. cevap atarsanız sevinirim. rcp.
UNALAN
Bizlerin çocuk iken yaptığı en masum hırsızlıklardır bunlar. Bir yeşil erik, bir küçük mandalina, bir elma, bir salkım üzüm, bir portakal, bir nar.
Köyde yaşadığımız sürece, hiç kendi bahçemizdeki elmalardan ya da üzümlerden almaz. hep komşumuzun bahçesindeki elmalara ve üzümlere giderdik. Tabi komuşumuz bizi elinde dayak ile koşturup durudu. Sonra da o çaldığımız mevaları ekinlerin içine , ya da ağaçların arkasına saklanır, çocukları toplar afiyetle yerdik. Sanırım köyde ki alışnalığımızı şehre de taşıdık. Evimizin karşısında ki bahçe meyve ağaçları ile dolu idi. Biz mahaledeki çocukların gözü hep o bahçede olurdu. Gzili gizli girer toplayabildiğimiz kadar kiraz, erik, elma, mandalina, nar, portakalı alır yine bodrumlarda yerdik.
Ben buna şeytanlık demiyorum. Çoukların hep yasak olanlara karşı göstermiş olduğu tepki diye düşünüyorum.
Yine harika bir anı idi. Saygılar yüreğinize
ÇOK HOŞ BİR ÇALIŞMA OLMUŞ TEBRİKLER.GÜLÜMSEYEREK OKUDUM.MERAK ETTİM O ERİĞİ SONRA YEDİNİZ Mİ? İÇİMİZDEKİ ŞEYTANA UYUP UYMAMAK TAMAMEN BİZİM ELİMİZDE.BUNADA İRADE DİYORUZ.İRADESİ KUVVETLİ BİR İNSAN ASLA ŞEYTANA UYMAZ.ŞİİR VE RESİM KONUSUNDA İSE ŞEYTANIN DÜRTTÜĞÜNÜ ZANNETMİYORUM.ŞEYTAN SADECE KÖTÜ ŞEYLER YAPTIRIR.ŞİİRİ VE RESMİ TAM TERSİ İLHAM PERİLERİMİZ YAPTIRIR.SEVGİYLE KALIN HOŞÇAKALIN.GÜLHAN KESKİN.
O gün çocuk aklımla bir daha şeytana uymamaya karar vermiştim ama o ara sırada olsa yine beni ziyarete geldi. Başta da söylediğim gibi bazen de iyi şeyler için dürtmeye geldi, ama ben hep iyi şeyler yaptığımda “ tıpkı okulda aldığımız iyi notu kendimizin alıp, kötü notu öğretmenin verdiği gibi.” Kendim yaptım dedim, kötü bir şey yaptığımda ise suçu hep şeytana attım.
Zaten hangimiz böyle yapmıyoruz ki.
Şeytan girdi içime,
Bak şu yeşil biçime.
Meyvelerin hasıydın,
Isırmaya razıydım.
............................
gülümseten bir yazıydı...saygımla.....mutlu bayramlar.........