- 505 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Toplumu Yöneten ve Yönetilenler
Toplumu Yöneten ve Yönetilenler
Çok değerli “Serhat Kültür Dergisi” okurların ve grup arkadaşlarım. Son günlerde, “Büyük Önderimiz Mustafa Kemal” ve O’nun düşünceleriyle ilgili bir tartışma yaşanmaktadır. Bu tartışmayı başlatanlar, bir işin ve bir düşüncenin nasıl oluştuğunu bilmeyenlerdir diyorum. Çünkü; bunu anlaya bilmek için, o işin ve düşüncenin temel kavramlarına bakılarak izahı ve yorumlaması yapılabilir. Kişiler kendi çıkarları gereği, Atatürkçülüğü inkar ederek, Kemalizm var ve Kemalizm de bir ideolojidir o zaman orada demokrasi yoktur diyorlar. Bu düşüncenin temelinde yatan nedenlerin ne olduğunu bilmek gerekir. Aksi halde soyut bir söylemden öteye bir tartışma olmaz. Bu tür kapalı söylemler, Türk toplumunun birlik ve beraberliğine zarar vermekten başka işe yaramaz.
O zaman bu gibi düşünenleri söyleyenler, sıkılıp utanmadan, Kemalizm kendilerine göre değerlendirmeğe kalkışmamalılar. Bu tür söylemler, bir tarih inkarı etme anlamına gelen bir hareketi doğurur. O tür bir harekette milli varlığımıza ve bütünlüğümüze zarar vermiş olur. Kişiler, bir takım çıkar emeli olan kesimlerin isteği doğrultusunda konuşmaları, kendiyle birlikte bir çok alanlara zararlar vermiş olurlar. Bizler hangi makam ve mevkide olursak olalım, öncelikle ülkemizin genel menfaatini düşünmek zorundayız. Ülkemizin makus talihini değiştiren Milli kahramanlarımıza ve Mustafa Kemal’e dil uzatmamalılar.Bu mayanda sözlü ve yazılı beyanlarını yaparken, yetkilerini aşarak konuşmaları tamamen temel varlığımıza zarar vereceğinden, çok dik katlı olmalılar. Kendi düşüncelerini bulundukları mevkiin dokunulmazlığıyla kamufle etmemeliler.
Şimdi, bir Prof. kendine göre bir yorum yapıyor ve de diyor ki: Kemalizm, Türkiye gerçeği ile örtüşmüyor. Nedenmiş o, düne kadar ağzını açıp bilim üretmeyen, şimdi siyası dokunulmazlığın içine girince, durum değişiyor.Diyelim ki söylediği bu sözler kabul gördü, o zaman bu düşünceyi tartışmaya açanlar, Atatürk’ün devrimlerinden ne zarar gördüğünü kendilerine sormak durumunda olmamız gerekmeyecek mi?
Ulu orta konuşmak, bir unvan sahibine yakışmamaktadır.Bunu bilmek gerekir ki, bu ülkenin unvansız kahramanları, tarihin gerçeğinde olanlardır. Onlar vatanını canından çok seven gazilerimiz ve şehitlerimizdir.
Bir hususu hiçbirimiz aklımızdan çıkarmamalıyız, o günlerin şart ve koşullarında, milli mücadelenin ağır bir biçimde bedelleri ödenmiştir. Ulusal kimliğimiz ve bağımsızlığımız bunların sayesinde gerçekleşmiştir. Bütün bunları düşünürken, ülkemizin tarihi geçmişini de bilmek zorundayız. Bu bilgilenme bütün yurttaşlarımız için, hayatı önem taşımaktadır. Hatta çok önemli olduğunu söyleyebilirim.
Şimdi utanmadan ve sıkılmadan geçmişi inkardan gelmenin edebiyatı yapılmaktadır.
Bakın: 1946 ve sonrası yılların tahribatına, bu ülkenin insanları bunu hiçbir zaman hakketmedi ve de bu haksızlığa karşın duruşunu göstermek zorunda kaldılar. Ama ne yazık ki
sanki ağız birliği içinde bir söylemle, ülkemizin kaderini çizmeye çalışılmaktadırlar. Aynı zamanda ülkeyi bu günlere taşıyan bir düşüncenin düşmanlığı sergilenmektedir. Bu düşüncenin sahipleri öncelikli olarak bunu bilsinler ki, bu ülkenin temelini atanlar, emperyalist emellere karşı savaşanlardır. Bu yolda savaş verenler, bu vatanı severler ve koruyup kollayanlardır. İçerden ve dışardan kuyumuzu kazmak isteyenlere karşı, var güçüyle bu cennet vatanımızı savunanlar ve koruyanlardır.
Bunun tersini savunanlar, demokrasinin olmazsa olmaz bir kavram olduğunu söylemekle yetinmektedirler. Halbuki demokrasi insanların “Özgürlük,eşitlik,dayanışma ve hukukun üstünlüğünü” hakim kılmaktadır. Bu kavram Kemalizm kavramından başka bir şey değildir.
Ne garip bir durum ki; bu temel gerçekte, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yaptıklarını hiçe sayarak, yeni bir anlayış ve yeni bir tarifle ortaya çıkmaktadırlar. Bu kavramı insanlarımızın gözünün içine baka baka söyleyip yutturmaya çalışmaktadırlar.Bu gibileri kim olurlarsa olsun, bu sinsi emellerine ve gayelerine ulaşamayacaklardır. Ulusumuzun geleceğinde kendini sorumlu kılan bütün yurttaşlarımız, görevlerini en iyi biçimde yapmaktadırlar ve yapmaya devam edeceklerinden eminim.
Saygılarımla.
Mürsel Adıgüzel