- 4109 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
öğretmene mektup
Gecenin sisli ayazında, ışıldayan ay’ın nefesinden, sabahın kızıllaşan soğuk dudaklarından “selam” size öğretmenim. Yağan beyaz çiçeklerin parıldayan ışıklarda ellerimde kalem, size yazıyorum öğretmenim. İçimde bir coşku var ki anlatamıyorum size. Dudaklarım titriyor, ellerim beyaz bir güvercinin barışa çırpınan kanatları gibi hasretle yazıyor. Sizin o beyaz kanatlarınızı özledim. Sizin o sevgi dolu ışığa koşan yolunuzu özledim. Tıpkı bende bir kardelen gibiyim. Sabırsızlıkla durmadan güneşimi istiyorum. Hiç bir şeyi sevmesem de hiçbir şey bilmesem de tek sizi biliyorum öğretmenim. Sabahın sert esen rüzgârların da yine okuluma koşuyorum. Yine defterim açık, gözlerim kapıda usanmadan hasretle bekliyorum. Bir gün biliyorum ki yine geleceksiniz. Geleceksiniz değil mi? O toz toprak köyümün yine güneşi olacaksınız değil mi? Yine ufuktan parıldayarak kırık dökük soğuk oturaklı sınıfıma gireceksiniz değil mi? Sonra binlerce kez öpülesi üşüyen ellerinizi sobada ısıtıp, bana bir gülümseme verecek misiniz öğretmenim?
O zaman bende şahlanırım Fatih gibi çözülmeyen tüm soruları fethederim. Birşeyler yapabiliyorsam ve yapıp öğrenebiliyorsam bu sizin eserinizdir . Sizden önce herşey batıldı ,herşey bir uydurmaydı sanki.
Anlamış gibi yapıp geçiyorduk. Ama bir gün evimizin kırık penceresinden sabaha yeni açan gözlerimle karların üzerinde bir güneş gördüm. Sımsıcak, taze bir gül kokuyordu. O an ben bile ısınmıştım. O kadar parlaktı ki bakmaya da doyamazdım. Sonra anlamıştım ki o yeni gelen sizdiniz öğretmenim. İlk ben görmüştüm sizi…
Herkes uyurken bir ben görmüştüm ve son kez de giderken ilk gözyaşınızı yine ben görmüştüm. Ben sizi hiç unutmayacağım hep içimde saklayacağım. Hatırladıkça anacağım ve her zaman yolunuzda sessizce yürüyeceğim. Sessizce hep öyle kalacağım. Sizle dünyam,hayallerim bakışım ve sevgim bile değişti. Neden gittiniz ki? Keşke hep burda kalabilseydiniz.
Burada soğuk lapa lapa yağan kar ve vızıldayan rüzgarın halen sesi var kulaklarımda. Buz tutan gecelerin soğuk ayazında üşümek ölümdür adeta.Siz benim hayallerimdiniz halen de öylesiniz.
Siz güneştiniz bizde dünya.Güneş dönerken dünyada döner misali. Siz adını koyunca herşey bir başka güzelleşti. Çocukluk çağımdaki en güzel heyecanım sizdiniz. Bir çok güneş gördüm ama sizin kadar parlak göremedim. Şuan soğuktan parmakalarım üşüyor artık. Gece kadar sobamda soğuk.
Üşümemek elden değil ama olsun;
sizi düşünmek, sizi anımsamak yetiyor bana. Bedenim üşüyor ama içimde bir koz var yanıyor.
Hasretin en güzelini çekiyor içim. Sınıfta ilk ben okumayı sökmüştüm.Bana küçük bir okuma kitabı vermiştniz, çok da sevinmiştim. Şuan halen yanımda.
Yıpranmış...
Her daim taşımaktan yıprandı ve bazen birazda soğuk gözyaşımlarla ıslandı. Ama halen başucumda. Bazen sizi rüyamda görüyorum, açarsam gözlerimi göremeyeceğimi de biliyorum. Hiç uyanmak ta istemiyorum, çünkü bir daha bulamayacağım dan o kadar çok korkuyorum ki. Ben içe kapanık biriydim öylece her şeyi söyleyemiyordum.
“canım öğretmenim” bile diyemedim. İşte artık söyleyebiliyorum
“canım öğretmenim sizi canımdan da çok seviyorum” Son mektubunuzla yıkıldım bende. Mektup sizden değildi ama içinde adınız geçiyordu.Keşke hiç okumayı öğrenemeyeseydim de ; o mektubu okumasaydım. Bedenimi o sinsi soğuk rüzgarlarda bir alev aldı, yüreğim derinden kanayıp titredi. Heleki gözlerim bahara susanmış çeşmelerdi sanki. Ağlamadığımı sanıyordum, bedenim çökmüş kaldıramıyordum.
Nasıl olabilirdi ki? Hayat ta sadece tek siz mi kaldınız? Neden sadece siz gittiniz?
Keşke hep kalsaydınız…
Kim alacak artık şu gözyaşı dökülmüş mektubu ?