- 687 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
.
Adem’den eski kederim vardı. Yeri insan kiri, göğü rahmetsiz bulutlarla kaplıydı günlerimin. Sonra, kirli gökte uçan ak kuşlar takıldı gözlerime. Nineme haber saldım. Dedim “Ya medet !” Dedi, “ Sabret! Saçını düğüm yap, sal kalbindeki kuyuya. Ay çıkarsa ne âlâ, ama sönmüş kandile de ağlama.”
Saçım yoktu ki a ninem! Kaçarken, şehrin dikenli tellerine takıldılardı. Düşmüştüm bir de, bir de gözlerim kanamıştı. Karanlıktı, korkuyordum. Yaşadığım her kabus gibi, saçımı da hayra yordum.
Annem beni çok severdi. Kardeşlerimi tarlaya, beni saksıya ekti. Böylece beni hep görecekti. Yalan yok, bunu ben de sevdim. Gözleriyle çisemi sildi, sonra ağladı hep, ıslandım. O görmedi ama ben de ağladım.Hep çise sandı gözyaşlarımı.
Küçücüktüm, hep küçük kalmalıydım. Büyürsem yolacaklardı dallarımı. O yüzden her bahar başımı kesti annem. Yalan yok, acıdım…
Kardeşlerimin meyvelerini pazarda satıyordu toptancılar. Gelip geçen kasaları gördükçe “Ah “çektim. Çok uzaklarda ağlıyorlardı. Nasırlı eller, sabır taşlarını zorla koparıyordu dallarından. Onlar direndikçe, nasırlılar “ Ham bunlar, ham” diyorlardı. Sonra çiçekli tabaklara doldurup sabır taşlarını, “ham” diye yutuyorlardı.
Ama kardeşlerim ormandı. Dalları değiyordu birbirlerine. Bir kez feryat ediyor, bir dahaki hasada kadar gülüyorlardı. Oysa ben, korunaklı yalnızlığımda, gökte olduğunu farz ettiğim yıldızlarla konuşuyor, babamın masada unuttuğu bulmacayı çözüyordum. Hep kara kareler dikiliyordu kelimelerimin önüne…Üzerlerinden atlayıp, başka kelimeler türetiyordum. Sonra ağlıyordum.
Hep, o en bilemediğim soru çıkıyordu bahtıma. Yukardan aşağı sonsuz…Sekiz harfli…Sevinince beliren kalbi duygu…
Ben küçücüktüm. Ama geniş…Enine kesseler beni, yaşımı göreceklerdi. Ama hep boyumdan kestiler ve gözyaşlarımı gördüler…
Bir sevgilim vardı, hayali…Güya, karşıki çitin dibindeydi. Güya o da beni seviyordu. Ihlamurdu, biliyorum. Dedemin çayı gibi kokuyordu. Söylemediler ki, ben neydim bilmiyordum. Yalnız “ Dişi bu” demişti ebem. Bir bunu biliyordum.
Bir sabah, çitin arkasını sürdüklerini gördüm, gözlerimi açtığımda. Tavuklar, ters yüz edilmiş topraktan, solucan topluyordu. Ağladım…Hayal de olsa bir sevdiğim vardı…
Ay çıkmazdı bahtıma, saçımı kuyuya atsam da. Ay beni hiç sevmedi ki, a nine! Sevseydi, koca ağaçların gölgesini, kesik dallarıma düşürür müydü? Hep saklar mıydı varlığımı?
Benim Adem’den eski kederim var. Bunu ancak, hep budananlar anlar…
Dün gece, babam sekiz harfli soruyu çözmüş. Yukardan aşağı sonsuz…” MUTLULUK”
Aynur ENGİNDENİZ
YORUMLAR
Benim Adem’den eski kederim var. Bunu ancak, hep budananlar anlar…
Hiç düşünmemiştim bnunu sevgili Aynur hanım. Adem'den önce Kederlerin var olduğunu ve o zamandan bu güne ulaştığını. Hep insanlığın Adem'den sonra var olduğunu düşündüğüm için olmalı bunu düşünmeyişim.
Geç kalmış olduğum bir yazı idi. Sevgiler yüreğinize
Dün gece, babam sekiz harfli soruyu çözmüş. Yukardan aşağı sonsuz…” MUTLULUK”
Sevgili Aynur, yazınızı neredeyse kaçırıyordum. Eastgele gördüm ve okudum. Ben bu kalemi okumayı çok seviyorum.
Değişik bir tat veriyor bana.
Kutluyorum...
Ayeıca kurban bayramınız mubarek olsun...
Sevgilerimle...
Ama kardeşlerim ormandı. Dalları değiyordu birbirlerine. Bir kez feryat ediyor, bir dahaki hasada kadar gülüyorlardı. Oysa ben, korunaklı yalnızlığımda, gökte olduğunu farz ettiğim yıldızlarla konuşuyor, babamın masada unuttuğu bulmacayı çözüyordum. Hep kara kareler dikiliyordu kelimelerimin önüne…Üzerlerinden atlayıp, başka kelimeler türetiyordum. Sonra ağlıyordum.
Çocukluk anılarına dayalı sürükleyici bir gözlemler zincirinin bir kaç halkasını okumak büyük mutluluk verdi.
Aynur kardeş,Kurban Bayramını kutlar,mutluluklar dilerim.
Kızlarınızın gözlerinden öperim.
selamlar.
ayhansarıkaya tarafından 11/27/2009 12:14:51 PM zamanında düzenlenmiştir.