- 2485 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
BEN LEZBİYENİM
BEN LEZBİYENİM
“ Ben de lezbiyenim” diyemeyiz açık bir yüreklilikle. Göğsümü gere gere söylüyorum ben lezbiyenim.
Temel barda yanındaki kadınla sohbet ederken cesur kadın; “ Ben lezbiyenim” demiş. Temel lezbiyenin ne olduğunu sorunca kadın; “ ben sadece bayanlarla yatarım” demiş. Kadının sözleri Temel’in hoşuna gitmiş. “ Ben de sizin gibi lezbiyenim, sadece kadunlarla yatarum” demiş.
Var olanı görmemezlikten gelmek ve kendi yaşadıklarımızı bile ört basa çalışmak ne derece ahlaki?
“ Hayatta en zor şey, gayesiz insanlarla birlikte yaşamak mecburiyetinde kalmaktır.” ( H. Ford )
Belediye başkanının bir gün şehrin en lüks lokantasına gideceği tutmuş. Yemeğini afiyetle yerken kaşığında bir kıla rastlamış. Yemekten çıkan bu kıl üzerine yalvarıp yakarmalara aldırış etmeden lokantayı mühürletmiş.
Lokanta sahibi bu haksızlığa çok içerlemiş ama elinden de bir şey gelmediği için çaresizlikle geneleve kafa dağıtmaya gitmiş. Süheyla’yı sormuş. Sürekli gittiği gözdesi Süheyla gelmiş ve “ sen 10 numarada bekle 20 dakika sonra geleceğim” demiş.
Süheyla’nın gelmesi gecikince, lokantacı Süheyla’nın girdiği odanın anahtar deliğinden ne yaptığını izlemeye çalışmış.
Belediye başkanı diz çökmüş, Süheyla’nın kıllı vajinasını yalarken görmesin mi?
Kapıyı tekmeleyip içeri dalmış ve; “ tek kıl için dükkanımı kapattın, bir saattir yüzlerce kıl yalıyorsun. Utanmıyor musun? Sen ne kadar alçak bir adamsın” diye üzerine yürümüş. Başkan. “ Dostum, o başka bu başka “ demiş.
İnsanlar kendilerini haklı kılmak için nice gerekçeler türetebilir. Bir yalana herkes doğru dese yalan gene yalandır ama doğru muamelesi görür. Bir şeyi olduğu halde yok saymakla da yok edemeyiz ama yok muamelesi görüp gizleyebiliriz.
Erotik ya da pornografik edebiyatımızın ilk temelleri servet-i fünun edebiyatı ile atıldı diyebiliriz. Ahmet Mithat Efendi Osmanlı Türkçesi ile Zeman’ı yayınlar. Daha sonra yazdığı kitaplar yüzünden: “ Pençe (1909) adlı oyunda aile içi cinselliği anlattığı için tepki toplayan Mehmet Rauf daha sonra para kazanmak amacı ile yazdığı Bir zambak’ın hikâyesi (1910) Türkçede pornografiye büyük bir katkıda bulunmuş ama bu nedenle edebiyat çevrelerinde esefle karşılanmış. Mehmet Rauf bu kitaptan dolayı askeri mahkemede yargılanmış ve altı ay hapse mahküm olmuş ve de bahriyede ki işinden olmuş. Bu yüzden bir daha edebiyatta ciddiye alınmamış.
Deneme ve öykülerimle, horlanmayı da umursamayarak ve sanat yaparak bu yolu da zorlamak istiyorum. Çünkülerim çok.
Bir psikologun İtirafları adlı kitabında psikolog Nur Elmas Yaycıoğlu; “sansürsüz düşüncelerim aynı frekansta sansürsüz duygularımla buluşabilirler. Genelde hem fikirlerin hem de duyguların aynı zamanda açık sözlülükle ve dürüstlükle yan yana buluşması, söylenip yazılması zor rastlanan bir tutarlılık. Yaşantıların açıklanan düşüncelerle ve anlatılan duygularla uyuşması ise günümüzde artık yitirilen bir davranış özelliği. Yoksa her meslekten kişilerle siyasetçiler ve özellikle yazarlar sürekli birbirlerini tutarsızlıkla suçlar mıydı?
Bense yazdıklarım için sadece bilimselliğin özgün dürüstlüğüne tutunuyorum.” Diyor.
Son paragraf hariç aynen katılıyorum. İnanmak için bilim yetersiz bence. İnsan insana da inanmak ister. İtiyatlı bir güven bile olsa. Toplumun soyut doğruları ile somut gerçekleri birbiri ile çatışmamalıdır elbette ama bazen soyut doğrular somut gerçeklerden önde gidiyor. Somut somut oluyor ama gerçek olamıyor.
Nur Yaycıoğlu “ Özgürlüğümü alacağım” adlı kitabından aldığı tepkileri büyük bir samimiyetle anlatıyor:
“ Sayın yayıncım kitabın bir bölümü için “ Gizli bir erotizm var” demişti. Cinselliğin samimiyetle kullanılış biçimini bazı okurlar. “ kendimi buldum” diye değerlendirirken, bazıları cüretkârlıkla açıklamıştı. O sıralar 13 yaşında olan kızım kitabın yayınlanmasından iki ay sonra. “ anne o kelimeyi kullanmaya hiç utanmadın mı?” demişti. “ Neden?” demiştim. O kavramın anlattığı olgu bir gerçek, ben icat etmedim ki.”
Ben de bir psikolog olarak insanın bütünlüğüne ait bir gerçeği inkâr edemezdim. Aslında önceden sansürden geçirdiğim ne kadar çok olgu vardı yazmam gereken.”
Sayın hocam, iyi ki hepsini yazmadınız. Ben yazdım bir şeyler. Bakın bana, nasıl derimi yüzüp tuz basacaklar. Takma isim kullan diye ne baskılar geldi. “Bu kitabı basarsak pornografi suçu işleriz” diyen matbaacılara rastladım.
Baskıdan sonrasını siz düşünün. Bir “ Orgazm” kavramına bunca takıldı isen beni asarlar beklide. Bu işin şakası. Ben Türk Dil kurumundan ödül bile alabilirim. Hocam; Boşalmak ya da tatmin olmak, doyuma ulaşmak gibi Türkçe kelimeler dururken “ Orgazm” gibi söylemesi-yazılması güç yabancı bir kelimeyi niçin kullanırsınız ki? Toplum samimiyetsiz ve riyakâr. Cinselliğe bakışla yaşamak arasında fark var. Kim gösterecek, nasıl dengelenecek?
“Cinselliğin konuşulmaya başlanması bile, dürüstlüğe bir adımdır.” Diyorsunuz.
Bu cümle seninde benimde yazımı özetliyor.
En kapsamlı araştırmadan bir sonuç vermişsiniz onu da okuyucularıma sizden alıntı yapacağım: “ Kadınların 0/0 70’ inin (mastürbasyon) elle tatmin yapmadığı” idi. ( yabancı kelime kullandığınızda başınıza gelenleri görmediniz mi?) Erkeklerin 0/0 90’ı Mas….Elle tatmin yaptığını, doğal ihtiyaçları olarak rahatlıkla açıklarken, kadınlar utançla reddediyorlardı.”
Bu durum şu nedenle doğru olabilir. Bilimsel olarak izah edeceğim dinleyin:
Temel bir gün oğlu İdris’in merdiven altında elle tatmin taptığını görür. Hemen karısının yanına gelir; “ Bizim çocuğu evlendirelim” der.
On gün içinde de görücü usulü ile birini bulup evlendirirler. Aradan on beş gün geçer. Temel, İdris’i merdiven altında o işi yaparken yine yakalar.
Temel; “ Ula İdris! Evlendurduk hala aynu şeyi mi yapayirsun?” diye çıkışır.
İdris, sinirli bir şekilde; “ Ne yapayim baba, hanumun kolu çabuk yorulayir.” Der.
Kol yorulması fiziki açıdan işe bilimsellik katar değil mi? Alıntılar yaparak güzel fikirlerini, isimlerini vererek paylaştığım herkese teşekkürü borç bilirim. Unutulan olursa affetsin beni. Yaşayanların eline, aklına sağlık. Ölenlere Allah rahmet eylesin.
Sayın okurum, ben gerçekten lezbiyenim. Hemşerim Temel gibi sadece kadınla yatarım.
YORUMLAR
ENGİN BEY İLGİNÇ YAZINIZI TEBRİK ETMEK İSTİYORUM.CİNSELLİK MALESEF HALA GÜNÜMÜZDE BİR TABU.KONUŞULMASI AYIP VE GÜNAH.HALBUKİ TÜM ERİŞKİN İNSANLARIN YEMEK YEMEK,SU İÇMEK,NEFES ALMAK GİBİ İHTİYACI OLAN BİR KONU CİNSELLİK.YAZINI OKURKEN BAZI YERLERDE GÜLDÜM DOĞRUSU.ASLINDA BELKİDE PEK ÇOK KADIN MASTURBASYON YAPIYORDUR AMA AÇIKÇA SÖYLEMEYE UTANIYORLARDIR.TÜRKİYE'DE ERKEKLER CİNSELLİĞİ DAHA RAHAT YAŞIYOR.KADINLAR İSE BU KONUDA O KADAR RAHAT DEĞİL.ÖRNEĞİN BİR ERKEK BİR KADINLA İLK TANIŞTIĞI GÜN BERABER OLSA BUNU GÖĞSÜNÜ GEREREK ANLATIR.AMA AYNI ŞEYİ KADIN YAPAMAZ ÇEKİNİR.ÇÜNKİ BU KADIN ÇOĞU İNSANIN GÖZÜNDE HAFİF VE AHLAKSIZ KADINDIR.BENCE ASIL AHLAKSIZLIK BİR İNSANIN EŞİNE VEYA SEVGİLİSİNE İHANET ETMESİDİR.EVLİ OLUPTA BAŞKA ERKEKLE VEYA KADINLA BERABER OLMAK ASIL AHLAKSIZLIK.TÜRKİYE'DE MALESEF DUL KADIN OLARAK YAŞAMAK ÇOK ZOR.BUNU DUYAN ÇOĞU ERKEK NASIL OLSA BAKİRE DEĞİL DİYE HEMEN YATAĞA ATMAK İSTİYORLAR.KADIN KABUL ETMEZSE SOĞUK,GERİ KAFALI KADIN OLUYOR.KABUL EDERSE HAFİF KADIN,KOLAY KADIN OLUYOR.ASLINDA NAMUS İKİ BACAK ARASINDA DEĞİL BENCE.ÇOK AFEDERSİNİZ LAF OROSPULARIDA VAR.NAMERTLİK ASIL NAMUSSUZLUK,SAF VE MASUM İNSANLARI KANDIRIP DOLANDIRMAK NAMUSSUZLUK,TERTEMİZ DUYGULARLA OYNAMAK NAMUSSUZLUK VS. VS. VS.BEN LEZBİYEN DEĞİLİM.CİNSELLİKDE KARŞI CİNSİ TERCİH EDİYORUM.HEM CİNSLERİMİ SADECE ARKADAŞ,DOST VE KARDEŞÇE SEVERİM.SEVGİ VE SAYGILARIMLA.GÜLHAN KESKİN.
Sevgili arkadaşlar tabiiki hepimiz aynı toplumda yaşıyor ve nice hasıraltıları biliyoruz. Yeri geliyor Haydar dümen den başkası konuşamıyor bir şey. Oysa yaşaşanıyor. Sosyolojiyi, tarihi, edebiyatı da ilgilendiren konular. Doğrusu ben de korkarak yazdım. Okunsun istedim; başlığı net yazdım. Yoksa okunmuyor. Hiç okunmayan yazılarım oldu. Sırf siyaset, sırf aşk mı var?
Bir gün öyle bir kitap yazsam ki; sırf cesur yürekliler ve aydınlar okusa diyorum.
Değrli vaktinizi ayırdığınız ve bu nazik konuda cesaretimi kırmadığınız için ayrı ayrı teşekkür ederim. Bayramınızı da şimdiden kutlerim. Saygılar.
Cinsel kimlik, tabular, ayıplar. Bu gün tolumda bu kadar sapkınlıklar yaşanıyorsa cinselliğin konuşulmasının yasaklanmasından kaynaklanmıyor mu? Anne kızına " erkeklere yaklaşma, sonra sana bir şey yaparlar" bir şey yaparlar. Evet ama ne yaparlar onun açıklaması yok. O havada kalan bir kelime ve küçük kız bir şeyi deneyerek öğrenme çabası içine giriyor. Önce hemcinsleri ile ardından kaşı cins ile. Hemcinslerinden kopamayanların ise sinsel kimliği değişimlere uğradığında yine suçlu olan çocuk oluyor anne ve baba değil.
Bu gün aile içi ilişkilere baktığınızda yine aynı tabuları görürsünüz.
Ya cinsellik nedir, ne değildir gizlenmeden öğretilmeli ve tabu olmaktan çıkartılmalı. Cinsel tercihleri nedeni ile de kimse ama kimse toplum dışına itilmemelidir.
Yazılarınızı takip ediyorum. Ve cesur yüreğinizi kutluyorum. Sevgiler
onurumsun tarafından 11/25/2009 11:46:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sizin yazılarınızın güzel bir yanı var. Hiç lafı dolandırmadan, direkt konuya giriyorsunuz. Kelimeler de cesursunuz. Okurken irkiliyorum. Sonra da diyorum ki " Ama başka türlü, başka kelime ile de anlatılmaz ki. Haklı.". Yine öyle bir yazı okuduk. Kişiliğimizin temel taşı Cinsel kimliğimizdir. Tercihimiz ne olursa olsun, önce kendimiz kabul etmeli ve özgürce ifade edebilmeliyiz. Gerçek ahlaksızlık "mış" gibi görünmek ve davranmaktır. Zeki Müren bir otelin lobisinde Cemil İpekçi ile karşılaşıyor. O sıralar da C.İpekçi cinsel kimliği yüzünden çeşitli eleştiriler alıyor. Müren diyor ki " İnsanların bilmesi gerekeni, onlar öğrenmeden önce, sen söyle ki onlara konuşacak bir şey kalmasın ".........Sevgiler.
narmer tarafından 11/25/2009 10:35:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
Cinsel sorunlarını çözemeyen toplumlar başka sorunlarını çözmekte zorlanırlar.
Var oluşumuzun dürtüsü olan cinselliğimizin,neden tabularla bu hale getirildiğinin nedenini iyice araştırmak gerekir.
Günahlarla donatılmış,yasaklarla kuşatılmış bedenimizin özgürlüğü irademizin elinde olmalı..
Okullarda eğitimi verilmeyen bu konuyu el yordamıyla ve arkadaş çevremizden öğrendiklerimizle yaşamamız ne kadar doğru?
:))))))
heteroseksüel kimliğimle, yazdıklarınıza bir parça tebessüm, çokça merak ve büyük bir beğeniyle okudum...
freud'a göre asıl kimliğimizi yöneten,id, ego ve süper ego arasındaki bağ değil midir?
piaget de bu görüşü desteklemeke beraber sadece bazı eklentiler yapmıştır.
cinsellik hayatımızın her alanında var ve bastırılmış dürtüler topluluğu olmaktan öteye geçemiyor.
cinselliğe dair her olgunun tu,kaka,ayıp,günah vs. ile karşılandığı oysa bel altı fıkralar konusunda master yapmış bir toplumun çocuklarıyız.
biraz daha şeffaf ve değerlerimizle, kimliğimizle, seçimlerimizle iç içe yaşarsak pek çok sorun sanırım kendiğliğinden ortadan kalkacak...
tebrik ediyorum
saygılar