BÜYÜK KIYAMET
İnsan kimliğini kaybetmedikçe varlığını sürdürür.Kimliğini sürdürdükçe insan gibi hayat sürer.İnsan olmak için didinen insanlığa hizmet verir.
Ne zaman egoları ruhunu teslim alsa, o zaman hayvanlaşmaya kapı açmış olur. Hizmet için olanı kendi menfaati için yıkar.
Düşünmek insan olmanın yegâne sermayesidir. O sermaye onu filozof da yapar, cahil de. Ahlaklı da yapar, edepsizin biri de. Yani aslında çok da bir şey yapmaya gerek yok. Ne düşünürsen eninde onu yaparsın. Uçağı düşündüğü vakit insanoğlu uçağı yapmıştır.Uzay çalışmaları yapıp Ay’a bile çıkmıştır.Teknolojinin olmadığı ya da sınırlı olduğu zamanlarda beynini kullanarak, asırlardır insanlığın açıklamakta zorlandığı piramitleri inşa bile etmiştir.
Hiçbir menfaat beklemeden surlar,kaleler,hanlar,kervansaraylar, anıtlar yapmıştır.Çocuklarına bir şeyler bırakma hevesiyle durmadan çalıştılar.Çalıştılar,çalıştılar ve çalıştılar.Yorulmadılar sanki.Sadece hizmetle yaptılar,aşk ile sundular insanlığa.İnsanlık sonradan muhtaç olmasın diye canından bile oldular.Ve bir gün gelecekti tüm yapılanları elinin tersiyle devirecek olan da insan olacaktı.Kan kusturacaktı kendi cinsine.
……………………………..
Ve dünya sürekli değişti,değişmeye devam ediyor.Öyle bir değişim içinde ki ona ayak uydurmakta zorlanıyoruz.Eskiden insanlığa hizmet için çalışan,didinen insanlar ve devletler,şu an insanlığı yok etmeye çalışıyor.Yaptığı silahlarla birkaç saniyede milyonları katledebiliyor.Ve bunu sırf egoları(menfaatleri) için yapmadıkları ne malum..Nükleer –kimyasal silahlar,füzelerle dünyayı yok edebilecek olan insan,kendi cinsine kinle yaklaşmakta,savaşlarla birbirlerini acımazca,hunharca katletmektedir.Geride kalanları ise esir bırakıyor .Çocuklar yetim-öksüz büyümekte .Buna kimsenin hakkı olmadığı halde vurmaktan,öldürmekten zevk alan caniler;kan akıtmaktan şeref duyanlar aramızda olup,kimi zaman bir akrabamız ya da yanı başımızdaki komşumuz da olabiliyor.Onlar her akan kanının kendilerini kutsallaştırdıklarını sanırlar.Daha dün birbirlerini iyilikle yaklaşan insanlar şimdilerde nefretlerini kusmaktadır.Her gün ölümler,tacizler,adam kaçırmalar,hırsızlıklar dünyanın sonunu silahlarla birlikte çabuklaştırmaktalar.İnsanlar hiç bu kadar ölümlerle yüz yüze gelmedi,insanlar hiç bu kadar taciz edilmedi,insanlar hiç bu kadar kötülük görmedi kendi cinsinden.Ve modern çağ dedikleri olay insanı sömürmekten başka neye yaradı.İlkel toplumlarda söz açılınca çiğ et yediklerini,en insani davranışları göstermediği için küçümseriz.Ama onlar egoları için savaşlar yapmadı,hırsızlık yapmadı,adam öldürmediler,kimsenin namusunu kirletmediler modern çağdakiler kadar.Modern çağ illet çağdır aslında.İrin kokan çağ.Zevk için dünyayı ayağa kaldıran çağ.İşin komik tarafı demokrasinin,özgürlüğün dünyasında bunların yaşanması.Yani azalması gereken olaylar,demokratik ve özgür ortamlarda çoğa bilmektedir.
Şu an dünyanın bir çok ülkesi yıllardır savaş halinde. Unicefin rakamlarından alınan bilgiler ışığında 1945 yılından bu yana 194 savaş olduğunu ve bunların %94 ünün Üçüncü Dünya Ülkelerinde olduğunu söylenilmekte. Bu savaşlardan etkilenen insan sayısı 1.8 Milyar..Yani aşağı yukarı 25 tane Türkiye nüfusu.. Yine bu savaşlarda ölen insan sayısı 110 Milyon, yaralananların sayısı ise 330 milyon, şu anda savaşın içinde yaşayan insan sayısı 50 milyon, son 10 yılda savaşlarda ölenlerin sayısı ise 5 milyon, sakat kalanların sayısı ise 6 milyon..
Ölen çocuk sayısı 2 milyon..
savaşların etkilediği tarım alanlarının yol açtığı bulaşıcı hastalıklardan ölenlerin sayısı ise 150 milyon..
Açlıktan ölen çocuk sayısı ise 1997 yılında 6 milyon..
Asker ve polisin elinde olunması gereken 875 milyon silahın %74’ü sivillerin elinde.Ve her yıl bu silahlardan 300.000 kişi hayatını kaybetmekte.Batı ülkeleri ve ABD gıda tüketim çılgınlığı yaşarken,Afrika’da her gün milyonlarca insan açlıkla mücadele etmekte,binlercesi ise bu mücadeleyi kaybetmekte.
Her gün binlerce tecavüz,gasp ve hırsızlık olayları yaşanmaktadır.
Rakamlardan anlaşıldığı gibi insanlık hızla kendi kendini tüketmektedir.
Ve bu son giderek yaklaşmakta. Ekili tarım alanları hızla azalmakta.Su kaynakları tükenmektedir.Ve tükenen doğada yaşamaya tutunmak için savaşların olması kaçınılmaz olacaktır.Belki de son savaş dünyanın sonu olacak.İnsanlığın sonu olacak.
Bunca tükenmeye, tüketmeye; elimizi taşın altına sokmaktan çekindiğimize; olaylar karşısında başımızı kuma gömmeye alıştığımız bu zamanda;
Olacak büyük kıyamete hazır mıyız?