- 748 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Yüreği (29)
Ayşe, samanlığa doğru, yavaş yavaş ilerliyordu. Gece o kadar karanlıktı ki, elindeki el feneri yalnızca olduğu yeri aydınlatıyordu. Samanlığın önüne inmişti ki, bir köpeğin havlayarak kendine doğru koştuğunu gördü.
“hoşt, hoşt” diye kısık sesle bağırıyordu. Köpek, birkaç adım sonra Ayşe’nin tam karşısına gelmiş, üstüne atlayacakmış gibi, ağzı bir karış açık, dili dışarıda Ayşe’ye bakıyordu. Ayşe köpeği tanımıştı. Kader’in köpeği Karabaş’tı bu. Köpekle konuşmaya başladı.
“Karabaş, tanımadın mı beni? Ben Ayşe, Gel biraz okşayayım seni”
Köpek, Ayşe’yi tanımış, yanına gelmiş, onu özlediğini anlatmak istercesine, ön patilerini Ayşe’nin omzuna atmış, yüzünü dili ile öper gibi yalıyordu. Ayşe’de, köpeği okşayıp, kucaklıyor, özlemini gidermek istiyordu.
“Karabaş, beni Kader’e götür”
Köpek, söyleneni anlamış gibi Ayşe’nin önüne düşmüş, ona yol gösteriyordu. Samanlığın önüne geldiğinde havlamaya başlamış, Kader’i çağırıyordu sanki.
“Kader, kader, canım ben geldim ablan. Haydi, çık ortaya, hemen kaçmamız gerek”
Kadar, ablasının sensini duyunca saklandığı yerden çıkmış, ablasına doğru koşmaya başlamıştı. İki kardeş harman yerinin ortasına özlemle kucaklaşmışlar;
“Abla, ablacığım canım ablacığım. Sensin değil mi?”
“ Benim canım, benim. Oyalanmayalım canım. Yakalanmadan kaçmamız gerekiyor. Araba yakında, bizi bekliyorlar”
Kader, köpeğine döndü. Karabaş’ın gözlerinden akan yaşlar, küçük el fenerinin ışığında altın gibi parlıyordu. Kader’i bundan sonra göremeyeceğini hissetmişti sanki.
“Karabaş, Anam sana emanet. Onu, babamdan ve kötülüklerden koru, beni koruduğun gibi. Sen benim en güzel dostum ve arkadaşımsın. Buradan neden kaçtığımı biliyorsun. Seni ve anamı çok özleyeceğim”
Diyerek Karabaş’ı öpmüş, okşamış, ablasının eline tutmuş, yürümeye başlamıştı. Karabaş yanlarında gidiyordu. Onları arabaya bindirene kadar da dönmeyecekti geri.
Muhtar, arabayı çalışır halde beklettiği için Ayşe ve Kader arabaya biner binmez gaza basmış, önüne ne gelirse hiç önemsemeden, hızla köyden uzaklaşmaya çalışıyordu. Karanlıkta ne kadar yol gittiğini bilmiyordu. Heyecandan elleri titriyor, daha çabuk köyden uzaklaşabilmek için, olabildiğince hızlı yol alıyordu. Bayağı uzaklaştıklarını düşünmüş olmalıydı ki, arabayı yol kenarında bir çeşmenin başında durdurdu ve arabadan aşağı indi. Çeşmede elini yüzünü yıkadı. O sırada Gül, Ayşe ve Kader’de inmişlerdi aşağı. İki kardeş biraz olsun rahatlamanın verdiği huzur ile birbirlerine sarılmış, hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı.
“Beni gelip alacağını biliyordum abla. Hiç umudumu kesmedim son güne kadar. Ömer abi gelip söyleyince, dünyalar benim oldu. Seni seviyorum ablacığım. Benim canım ablam”
İki kardeşin bir birilerine sarılıp ağlamaları, Gül hanımın da gözyaşlarının akmasına neden olmuş, hıçkırıkları boğazına düğümlenmişti. Muhtar sessizce gözyaşlarını siliyordu.
“Hoş geldin Kader kız. Hoş geldin aramıza”
Diyerek, Kader’i yanaklarından öptü. Kader’de, muhtarın ellerini öpüyor ona teşekkür ede ede bitiremiyordu. Sonra, Gül hanıma döndü, uzanmış ellerini öperken, Gül Hanım onu yakalayıp, kucaklamış yanaklarından öpüyordu.
“Haydi bakalım daha fazla gecikmeyelim. Hemen yola çıkmalıyız. Kader kızın kayıp olduğu anlaşılmadan şehre ulaşmamız gerekiyor. Ayşe kızım, karnım zil çalıyor, bak bakalım torbaya, Hayriye ablan ne koymuş. Ver de giderken keyifle bir şeyler atıştıralım. Değil mi Gül Hanım? “
“Evet muhtar abi. Bu kadar acıkacağımı hiç düşünmemiştim. Kurt kadar açım şu an. Haydi Ayşe aç şunu”
“Bende bohçaya bir şeyler koydum abla, acıkmışsınızdır diye”
Araba yol alırken, üç kadın ve bir erkek keyifle torbaya konan yiyecekleri löpür löpür götürmüştü ve hiçbir şey bırakmadan silip süpürmüşlerdi. Şimdi giderken yaşadıkları stresi yaşamıyorlardı. Rahatlamışlar, amaçlarına ulaşmışlardı.
Arabada, Ayşe ve Kader’den başka kimse konuşuyordu
“Nasıl kaçabildin evden”
“Babam bu akşam bir yere gitmedi. Yarın akşam kına var ya, onun hazırlıklarını yaptılar. Sonra yattı. Kapılar kilitlendi, anahtarlar saklandı. Ama ben Ömer abi ile konuştuktan sonra, benim yattığım odanın camına akşamdan merdiveni dayadım ve sizin gelmenize yakın bir saatte oradan inip, harmana sığındım. Canım annem, öyle çok ağlıyordu ki. Ona bir şey söylemedim. Babamın gazabından korktum. Babam sana da bir şey yapmaz değil mi abla? “
“Yapamaz canım merak etme. Önemli olan senin kurtulman ve bunu da başaracağız. Gül hanım ve Muhtar abi sağ olsunlar, seni güvenli bir yerde saklayacağız. Sonrasını düşünürüz zaten”
“Ömer abiden de kuşkulanmazlar değil mi?”
“Sanmam canım. Şimdi biraz dinlen. Bundan sonra bol bol sohbet ederiz seninle. Nasıl olsa artık benimle olacaksın”
Kader başını ablasının göğsüne dayamış, günlerdir uykuya hasret gözleri güven içinde kapanıvermişti. Ayşe, kardeşinin yanaklarını okşuyor, arada bir dönüp kardeşini öpüyordu. Ne kadar çok özlediğini onu görünce daha iyi anlamıştı. Uyurken arabanın farından içeri sızan ışıkta ne kadar güzel görünüyordu Kader. Sabahın ilk ışıkları ile şehre girmişler hiçbir yere uğramadan doğruca Gül hanımın arkadaşının evine gelmişlerdi. Kapıyı vurduklarında arkadaşı karşılamıştı onları.
“Çok merak ettik Gül, hiç uyumadık eşimle inan sabaha kadar”
“Geldik canım. Neyse sağ salim atlattık bunu da. Önce sizi tanıştırayım. Sana devamlı anlattığım Ayşe ve onun güzel kardeşi Kader. Muhtar bey. Onlar seni tanımıyor ama sen onları çok iyi tanıyorsun Gülşah”
“Evet canım tanıyorum. Hoş geldiniz. Sizlerle tanışmak bu güne kısmetmiş”
“Muhtar abi, Gülşah’ın babası ile benim babam çok yakın arkadaştılar. Sonra biz koptuk babalarımız ölünce. Ama ne zaman sıkışsak bir birimize ulaştık. Gülşah’ın varlığından Bülent’in haberi yoktu. Çünkü Bülent şirkete geldiğinde Gülşah Amerika’daydı. Sonra buraya kesin dönüş yaptı evlenince. Çocuklarımızın aracılığı ile tekrar bir araya geldik. Onlar çok değerli insanlar. Bize yardım edecekler, bana yaptıkları gibi”
“Evet, kimse Kader’in burada olduğunu bilemez”
“Gül hanım, biz hemen kalkalım, eve gidelim. Köydekiler Kader’in yokluğunu anlamışlardır. İlk bakacakları yer benim evim olacaktır. Onun için evde olmam gerek. Ne zaman gelecekleri hiç belli olmaz”
“Tamam Ayşe, Siz muhtar abi ile gidin. Kadir sizi bırakır. Sonra gelir eve. Kadir, arabayı benim evin önüne bırak. Buraya bir taksi ile gel olur mu?”
“Kader, biz gidiyoruz canım. En kısa zamanda geleceğim buraya. Seni, Gülşah hanıma emanet ediyorum”
“Hiç merak etmeyim Ayşe Hanım. Kader artık bizim de kızımız. Başımızdan şu olayı atlatana kadar Kader burada kalacak. Haberleşiriz zaten.”
Devam Edecek