- 2393 Okunma
- 45 Yorum
- 0 Beğeni
Salı Sohbeti
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sevgili arkadaşlarım
Yakın cumhuriyet değerlerimizin olduğu kadar edebiyat sitemizin de iskeletini oluşturan tüm öğretmenlerimizin bu müstesna gününü içtenlikle kutlayarak sohbetime başlamak istiyorum. Eğer olumlu-olumsuz ama yaratıcı ve yapıcı eleştirilerinizle gündemdeki konuların içeriğine katkıda bulunursanız bu sohbet balından yenmez.
Hemen sayfama bakıyorum ve 11.04.2007 günü “kardanadam” rumuzu ve şiirimle aranıza katıldığımı tespit ediyorum. Dolu dolu geçen üç yıl içinde unutulmaz dostluk ve arkadaşlıklar yaşadığım bu edebiyat sitesinde, aynı heyecanla sizlerle olmaya devam ederken birlikte yaptığımız hataları sizlerle paylaşmak istedim. Hani Jan Jak Russo’nun meşhur itirafları gibi.
Bizim özeleştiri kültürümüz ve geleneğimiz henüz mevcut olmadığından ve gelişmediğinden bu konuda sohbet etmek her ne kadar ateş üzerinde dans etmeye veya kılıç-kalkan ekibi gösterisine benzese de kulak burun doğramadan umarım bu tehlikeli sohbeti hep birlikte eğlenceli hale getirebiliriz.
1984 yazında Hollanda’nın ünlü Mastrik kentinde resmi bir binada sıraya girmiştik arkadaşlarla ama geçmiş gün niçin orada bekliyorduk o resmi binanın adı neydi hatırlamak çok zor ve bunun en büyük sebebi belki de o tarihlerde Hollandaca beş, on kelime bilmemden kaynaklanabilir. İçeri bikinisiyle dünya güzeli bir bayan girmiş, bizim arkadaşlar onu en öne taşımıştı. İşin garibi bu arkadaşların içinde ben de vardım. Yabancılar, kadına sırasını vermediği gibi kimse dönüp bakmamıştı bile. Lakin o gün biz küçük grubun boyunları ağrımıştı. )
Bundan daha beş on sene önce yediyüzelli kelimelik Türkçe kelime hazinesiyle program yapan ve adı duayene çıkan büyük TV spikerleri haberlerde dikkat çekmek için Türkiye’nin en uzun ve en cüce adamını oturtuyorlardı haber masasına. Bilmem hatırlar mısınız?
Bizler hala ağzından dev ateşler çıkaran küçücük panayır palyaçosuna ağzımızı açarak bakan çocuklarız. Hiç büyümedik dostlarım. Ellerimizi vicdanımıza koyup bir düşünelim. Bir şişe mürekkebin lekesini ufacık bir damla ile çıkaran çığırtkan satıcılar hep dikkatimizi çekmiştir.
Konu dikkat çeken ve büyümeyen çocuklardan açılmış ve oldukça uzamışken, ben şiire geçmek istiyorum. Edebiyat, şiir ve tüm sanat dalları insan refleksidir. Bir yansımadır. Bu sözümle bana gücenseniz kırılsanız bile son aylarda edebiyat defterimizde bilhassa şiir kalitesinde büyük bir düşüş görmekteyim. Ferdi olarak güzel bir trend çizen arkadaşlarım beni bağışlasın bu küçücük gayretler bu düşüşü engelleyemiyor maalesef. Bunun en büyük sebeplerinden biri bizim hala panayır meydanında ağzından dev ateş lavları çıkaran o küçücük palyaçoyu seyrediyor olmamızdan kaynaklanıyor.
Ağlayan şiirler görüyorum ilgi çekiyor
Gülen şiirler görüyorum ilgi çekiyor
Abuk sabuk şiirler görüyorum ilgi çekiyor
Farisi şiirler görüyorum ilgi çekiyor
İsyankar şiirler görüyorum ilgi çekiyor
Soyunan şiirler görüyorum ilgi çekiyor
Ama ilgi çeken büyüyen ve ön plana çıkarılan bu şiirlere baktığımda ; çok güzel boyanmış
Ve debdebeli görülen bu formatların içinde maalesef şiir adına hiçbir estetik bulamıyorum.
Ve altında onlarca övgü.
Eğer altında övgü yoksa üstünde kırmızı bayrak
Ben de sizlerden biriyim. Uçan kuşun kanadı kırılmasın diye övgüler yapmasam da eline sağlık dediğim anlar çok olmuştur. İtiraf ediyorum.
Elbette bizler arkadaşız. Güzel-bozuk şiirler, siyasi görüşler, övgüler, eleştiriler asla bu dostluğumuzu zedeleyemez.
Edebiyat defterini önemsiyorum ve burada yazan arkadaşların eğilimi dünya görüşü ne olursa olsun estetik yazdıkça yanlarındayım ve edebiyat defterinin uluslararası statüde değer kazanmasını yürekten arzuluyorum. Eğer bu defter büyürse içinde yaşayan herkes büyür. Bu amaçla yola çıkarak diyorum ki; bu bir sözdür.
Sıkı dur edebiyat defteri
Hangi sayfaya girsem seni eleştirmeye geliyorum.
Sizler de var mısınız arkadaşlar.
İlk önce benden başlayın
Ama öyle usulden olmasın
Sonsuz sevgilerimle
YORUMLAR
"Sevgili Erol Bey
Yazımın teması Bülent Ersoy olmadığı gibi şiirde kullanılan dini terimler de değildi.
Ama madem ki rahatsız oldunuz. Yazımdan çıkardım. Umarım
sizin açınızdan tartışacak bir şey kalmamıştır.
Katkınız için teşekkür ediyorum "
Yukarıdaki nazik cevabınız için tşk ederim..
Bahsettiğiniz gibi yazınızın konusu edebiyat idi ve edebiyat diye asılan yazı şiirlerin içeriğinin boş olmasından,altındaki yorumların bir anlamda yetersizliğinden yüzeyselliğinden bahsediyordu.
Benim eleştirel yorumum da zaten Bülent Ersoyu ya da şiirde kullanılan (ki kullanılmasında hiç mahsur yok bana göre) dini terimler değildi.
Dikkat çekmek istediğim nokta, bir edebiyat eleştirisi yazısı içerisine sizin dahi, konuyla ilgili olmayan, konu içinde eğreti, sakil durduğu aşikar olan Bülent Ersoy ve Allahuekber konulu anekdotları ekleme yanlışına ve ihtiyacına düşebiliyor olmanızdı.
Bir anlamda eleştirdiğiniz bakış açısının başka bir yönüyle sizin bu yazınızda da tezahür ettiğini tespitti benim yorumum.
Başka insanların da başka yanlışlara düşmesini bu ilginç tezat dolayısıyla daha iyi anlayabiliyorum.,
Kişi kendi yaptığını fark edemeyebiliyor..
BU açıdan yazınız bana böyle bir katkı sağlamış oldu.
Benim açımdan tartışacak konu yazı içine serpiştirilenlerin olup olmaması yada çıkarılması değil, sizin yazınızın da ana teması olan, edebi eserler içerisindeki, ya da edebiyat eleştirilerindeki alakasız düşünce enjeksiyonları şeklinde yapılan yanlışları, hepimizin yapabileceğine işaret etmekti.
Eleştirel yorumlara hoşgörünüzden dolayı teşekkür ederim tekrar..
erolbasci tarafından 11/26/2009 12:54:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
(sahnedeyim)
canım sıkılmada
sık sık sıkılmıyor
canım sıkılmıyor
can sı-kıl-mı-yor!
ya nasıl sıkılayım
neyi yapmayayım?
(içten oynayayım)
yazı yazmayayım
kalsınlar keyifsiz
şiir yazmayayım
duygusuz şairsiz
onlar sıkılsınlar artık
kalsınlar habersiz sessiz
sıkılmamı ötelememek
onlara sıkılma demek
(tamamlayayım)
istiyorum sıkılayım
posamı kullanın
soba üstü şair
kokun kokulayım…
posa altı sobayım
yanayım kokutayım
posasına soba üstü şair
unutul da yanmayayım
sıkılma sıkılmayım.
(perde)
-selamdayım!
Dostçakal
Müjdat Eraslan.
Olumlu veya kısmen eleştirel yaklaşımlarıyla katkıda bulunan tüm arkadaşlarıma gerçekten teşekkür ediyorum. Özetlemek gerekirse; tüm üyelere tek tek inerek, kardeşim sen yazamıyorsun üstelik çok büyük imla yanlışların var. O halde senin bu defterde işin ne demek istemedim. Bunu kimse kimseden isteyemez.
Ben bu defterde siyasi bir partinin misyonunu yerine getirmiyorum. Ama maalesef siyasi misyonlarını yaymak ve kurdukları küçük gruplarla spekülasyon yapanlar da var. Ben onlarla ilgilenmiyorum. Naçizane olarak benim üç idealim var
1- sanat
2- sanat
3- sanat
Bu koskocaman defter nüfusunun edebi sanatlar yolunda
güzel bir grafik çizmesini istiyorum sadece. Bunun için güzelliğin, sağlamlığın ve estetiğin ön plana çıkarılarak
haklı bir üne kavuşmasını istiyorum defterin.
Çirkinlik ve popülarite çamurunda yürüdüğümüz şu günlerde
acaba çok fazla şey mi istiyorum.
Edebiyat Defteri bunu fazlasıyla başarabilir.
Sevgilerimle
merhaba..
merhaba demek istedim çünkü yazının başlığı ve de
yorumlar gerçekten bir sohbet havasında..yorumların hepsini okudum dersem yalan olur..bir iki tane okudum bazılarına da göz gezdirdim..herkes ne de çok dertli..
bu dertlenmek konusunda genel bir değerlendirme yapmak istiyorum..yorumlardaki samimiyetten şüphem yok ama ben pratiğe nasıl döküldüğüyle ilgilenirim genelde..çünkü bizler konuşurken mangalda kül bırakmayız ama uygulamaya/yaşantıya gelince biraz çelişkili ya da tutarsız davranışlar içinde bulunuruz..ve her daim de bir bahanemiz vardır:)
sayfasında yüz şiiri olanın üst üste on eleştiri (gerçek bir eleştiriden bahsediyorum) yapılmaya ne kadar tahammülü var merak ediyorum..
ayrıca eleştiri yaptığını sanan bazı arkadaşlarımız da eleştiriyi sadece eserin olumsuz ve eksik yanlarını ortaya çıkarmak olduğunu sanıyorlar ki bu da çok komik..eleştiri hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle bir eserin analizinin yapılmasıyla gerçekleştirilir..ve eser sadece kendi tarzı ve üslubu içinde ve de eserin sahibinin diğer eserlerine genel bir bakışla beraber değerlendirilir.
"ı ıh olmamış!"
" bu şiir değil!"
"şu şu kelimeler yanlış yazılmış"
"oraya niye nokta koymadın?!"
"ehhh bu kez idare eder"
..gibi ele alışlar gerçek bir eleştiri değildir..ve de samimiyetsizdir; eleştiri adı altında yapılıyorsa.."inanın çok beğendim" cümlesi eleştri olmasa da daha samimi bir yorumdur okuyanın ilgi ve alakası açısından..
şimdi yazınızla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum..içerikte hoş değinmeler olduğu gibi bağlantı kurulamayan ve sırf şovenist tutumlar da gözlemlenmekte..siteye genel bakış sergilemeniz ve de fikrinizi açık açık dile getirmeniz yorumlarla alakalı olarak hoş bir yaklaşım fakat Bülent Ersoy gibi sanatçı kimliğiyle ön planda olan bir insanın sanatını değil de inancını değerlendirerek onu kategorize etmeniz şık ve etik değil..çünkü inancın kendisiyle ters..inançlardaki samimiyeti değerlendirebilecek tek otorite Tanrı'dır..bütün inançlarda bu böyledir..özellikle böyle bir sohbette böyle bir örneğin sohbete ne gibi katkısı oldu mesela ben anlamadım..Bülent Ersoy fanatiği de değilim hayranı da ama madem eleştirmekte samimiyet aranıyorsa içeriğinizi bu anlamda eleştiriyorum..
yazıda yazarın farklı konuları birbirine bağlama çabasının dışında okuyucu olan ben bu bağlamaları ve alakaları kurmakta biraz zorlansam da bölümler kendi içinde güzel anlatımlarla döşeliydi..yazarın dili ve akıcılığı bölümlerin içinde daha net görüldü kendi adıma..fakat konu geçişlerinde biraz sıkıntı hissettim..
ufak tefek yazım hataları olmasına rağmen vurguyu başarılı kullanan yazarı kutlarım..ve de seçkiyi de..
selamlarımla..
Celal Bey .
Bütün yorumları okudum bu demekdirki bana yol göründü.
Ben kendimi yenilemem,dilimi düzeltmem için anamdan yeni doğmam lazım bu yaşta ne kadar dikkat ediyorsam çoğu kez konuştuğum gibi yazıyorum ,düzeltmek istiyorum ama bir türlü olmuyor.
Kelimelerin ayrışması ,ünlemin konması lazım olan yer,iki nokta veya noktalı virgül bende istiyorum eksiksiz yazmayı ama ümitsizim eğer arkadaşlar derseki kaliteyi düşürüyorsun inanın yazmam sadece okurum ama sizlerden ayrılamam.
Hepinize saygılar sunarım ....
Şiirlerden tanıdığımız, yazıda da bahsi geçen övgü
ler burada da kendisini göstermiş ne yazık ki:))
Mesela bir edebiyat yazısının içerisinde, "sokakta Allahuekber diyenlere duyulan antipatinin ne işi var" diye kimse merak etmemiş, sormamış?
Ya da Bülent Ersoyun dindarlığını nasıl ölçtünüz diye soran da olabilirdi eleştirel bakış açısı gelişmiş olsaydı toplumda.
Yazı içindeki bu Allahuekberli bölüm sanırım, edebiyat muhtevası ile çeliştiğinin farkında olarak eklenmiş yazıya.
Bir sinyal, bir aidiyet bildirme, bir "benzer dünya görüştekileri güdüleme" de diyebiliriz buna.
Bu detayı şunun için verdim.
Yazıda belirtilen ve çeşitli soslarla makyajlanmış ama içeriği boş şiirler altındaki kümeleşmelerin nedenlerinden en önemlisi unutulmuş.Unutulmuş demeyelim de hadi,yazarın kendisini ifadesinde yer bulabilmiş ancak.
Siyaset, dünya görüşü, ideologya dürtüsü.
Bu türden kümeleşmelerin en çok bu nedenlerle oluştuğunu görüyorum oysa.
Seçkilerin belirlenmesinden başlayarak, "sayfaya geldiğimi bilsin" işaretçiliğine kadar bu etkiyi görmemek imkansız.
Usulden olmasın dediniz eleştiriniz, öyle yaptık..
Selamlar dost...
Öncelikle böylesine mühim bir konuyu son derece yapıcı ve de eleştirisel bir halde bizlere sunan Sayın Çalık’ a site kalemlerinden biri olarak teşekkür ediyorum. Her kelimesine ve de uyanan anlamına katılıyorum. Topluluk adına da eksiğimizi - ya da fazlamızı demeliyim belki de - görüyoruz burada ve de Edebiyat Defteri seyrini de. Bu yazı için imla ve noktalama ve de edebi türü hakkında çok konuşmayacağım öyle olursa çok uzayacaktır ama bu da oraya giden anahtardır bir nevi k i devamında görülecektir.
“bizim Türk arkadaşlar hemen onu en öne taşımış ve işin garibi bu arkadaşların içinde ben de vardım. Yabancılar sırasını vermediği gibi kimse dönüp bakmamıştı bile çıplak kadına.”
Evet yazık ki bizde böyle de bir durum var . Bırakın mini etekli hallere bakakalmayı artık ne giyinirseniz giyinin neye benzerseniz benzeyin sokakta yürümek dahi oldukça güç. Bunun için sadece üzülebiliyorum söyleyebileceğim hiçbir şey yok ama çok da güldüğümü de belirtmeliyim ki komik oluyoruz bu hallerde. Hiç mi insan görmedin diyesim gelir böyle durumlarda. Dediğim gibi bunun için çok şey söyleyemeyeceğim.
Bülent Ersoy değimine gelince. Vallahi besmele çekişine hayranım ben de. Bir de “ fevkaladenin fevkınde” ifadesine hayranım. Ama ne besmelesi şahıs için fikrimi değiştirir ne de dili bana bildiğinin resmini çizer.
Gelelim Edebiyat Defteri ‘ ne.
Muhtemelen ben de en çok hata yapan kalemler arasındayımdır ama elimden geldiğince gördüklerimi düzeltme adına çabaladığımı biliyorum ve de aynı şekilde olumlu olumsuz yorum ayırt etmeksizin itina ile okuduğumu da biliyorum. Bu da öğrenmeyi istediğimi gösterir ve bu istek oldukça yürüyebileceğimi düşünüyorum yorulana dek.
Bir cümleye değdi gözüm ve ne kadar da doğru söylemiş kalem dedim. Çünkü uzun bir zamandır aynısını düşünüyorum ve ne yapılır acaba diyip de sorguluyorum kalemimi.
“Bu sözümle bana gücenseniz kırılsanız bile son aylarda edebiyat defterimizde bilhassa şiir kalitesinde büyük bir düşüş görmekteyim.”
Gücenme gibi bir durum söz konusu dahi olmamalı bence. Çünkü hakikaten bir düşüş var. Artık günde bir şiir bile görsem mutlu oluyorum ki çoğu zaman bu şiir diyebildiğim sayfalar bir el parmak sayısını geçmiyorlar. Hani ben artık şiirde ritm, ahenk, konu-tema bütünlüğünü de geçtim ,
“ yada – ve ya – yüreyim – bende böyle düşünürüm-“
gibi yazım durumlarına takılıyorum. Bunu öğrenmek çok mu zor diye soruyorum kendime ve zor diyenin,
*hiç kitap okumadığını,
*bir kere bile bir imla sözlüğüne bakmadığını,
*şiirin tanımını dahi bilmediğini
düşünürüm. Maalesef böyle. Bana isteyen gücenebilir isteyen kızabilir başım gözüm üstüne ama yazık ki itirazlar hatalara örtü olamıyorlar.
Bir kere şu düşünceyi bir kenara atmak zorundayız artık.
“ ben içimi döktüm yazıya bakacak durumda değildim” .
Bir şiire ve sanırım bu gün şiiriydi bir sayfa dolusu yorum yazdım. Yazım hatalarından tutun da anlamsızlıklara kadar ne gördüysem belirttim. Bana gelen yanıt şu oldu ;
“bu da sizin görüşünüz herkes farklı görür”.
Yapmayın etmeyin virgülü kelimeyi ben mi icat ettim ya da kişiler kendileri mi bunu yapıyorlar da bakış açısı değişebilsin. İki kere iki dört eder değil mi ? Evet matematikte bazı durumlarda bir eksik ya da fazlası olur işleme göre ama safi baktığımızda tüm dünya 2x2 = 4 diye bilir bu dediğimi bu halde iken ben kalkıp 20 dersem bana gülmez mi alem ? Ve sonra çok kıymetli ve de değer verdiğim kalemlerin aynı sayfadaki yorumlarına baktım “ mükemmel – harika “ gibi yorumlar gördüm. Şaşkınlıktan durakalmıştım yerimde. Peki beğenilebilir evet bu pek tabii bir durum itiraz da olamaz.
Lâkin,
Siz bana sebep söylemezseniz ben sizin tek harfinizin dahi doğruluğuna inanmam. O kalem iyi bir insan olabilir , çok kıymetli de olabilir bizim için ama yapmayın kara kaş kara göz kalemin hayatıyla oynamamıza mahal vermesin. Ben sayfaya gittiğimde dosttum mudur değil midir ya da sevdiğim meth ettiğim bir insan mıdır diye asla bakmam ki eğer dostum kalemindeki yanlışları söylüyorum diye bana darılacaksa abi o dostun benim yanımda ne işi var.Aynanın karşısına geçer akşama kadar kendime iltifatlar ederim. Ben çok güzelim der dururum bu da olağan değil mi ? Ama o anda yanımda başkası olsa ve bana:
- hayır güzel değilsin çünkü maske var yüzünde,
dese hangimiz haklı olur varın siz düşünün.
Bir de şöyle bir durum var. Şiir ya da yazı yorumlarına baktığımızda bazen yine farklı durumlara şahit oluyoruz. Başka bir sebepten ötürü canı sıkılmış biri varsa gider o kalemin sayfasına “ 1 “ puan verir zanneder ki çok doğru bir şey yapmıştır. Ben sizi kandırmaya çalışayım da lütfen siz kendinizi kandırmayın. Edebiyat diyoruz sanat diyoruz bu ifadelerin , kelimelerin, dünyaların rengi bizim gördüğümüzden çok farklı.
Yorum yaparken hiçbir şeyden çekinmeden gördüğüm ve de düşündüğüm her şeyi belirtiyorum . Özelden mesajlarla bunun olması gerektiğine kati suretle karşıyım öyle olursa boşuna yorulmayalım arkadaşlar. Hatayı bir kişiye söylemekse amaç kimse ilerlemeyi hayal etmesin. Bir kere ben de yapmıştım sadece bir kaleme mesajla bildirmiştim onun da kendimce özel bir sebebi var çünkü sayfada konuşsam birkaç kişinin başı ağrıyacak ve karşı taarruz başlayacak. Bu cümleyi kurduğuma inanamıyorum ama yazık ki bu da var. Ha nedir korktum da mı sustum diyeceksiniz ki hayır diyeceğim. Sadece birini kırmak zorunda kalacaktım sonunu düşünmese idim. Ama o yanlışları belirtmesem değer verdiğim kaleme faydam olmayacaktı ama “ hataydı”. Lütfen yorumlarda şiiri kalemi överken sebeplerini de sıralayalım ki şiir adına edebiyat adına bir şeyler yapabilelim. Kalem sürekli takibinde bulunduğumuz bir kalem ise seyri hakkında da fikrimizi belirtelim ya da değil de ilkse ne varsa yazım ya da tema dahili anlam ile ilgili bunları belirtelim. Hani bir elin nesi var iki elin sesi var demişler ya ben kendimi hatamı görmem ve hata olarak kalırım ama başkası benim hatamla doğruya gitmek için yol gösterir bana.
Ve,
“Edebiyat defterini önemsiyorum ve burada yazan arkadaşların eğilimi dünya görüşü ne olursa olsun estetik yazdıkça yanlarındayım ve edebiyat defterinin uluslararası statüde değer kazanmasını yürekten arzuluyorum”
edebiyat defteri için aynı arzu yürek olarak kalem olarak bende de var. Ben yarın ölürüm ama edebiyat defteri hiç sekmeden devam edecektir yolunda buna sonuna dek inanıyorum 2006 ‘ dan beri bir şey olmadı sadece yükselerek devam etti ve devamı da öyle olacak. Hatta ilerde çocuğumun da gelip burada paylaşımlara ortak olacağını düşünüyorum.
Yazanların dünya görüşüne gelince ve de niteliklerine. Bu pencereye farklı bakmak gerek. Burada sadece Müslüman olmalı gibi bir zihniyet olmamalı ya da sadece Türk ya da sadece Türkiye’de olanlar. Sınır beynimizi körelteceği gibi yolumuzu da kısaltır. Her insan bir cevherdir yaptığı tek şey hata bile olsa birileri ondan hata yapmamayı öğrenecektir. Ve kimseyi sahip olduğu nicel özelliklerinden ötürü yerme hakkımız yoktur kimse kendini dünyanın sahibi zannetmesin. Kırılır onun da dilinin kemiği.
Söyleyebileceklerim şimdilik bu kadar. Sürç-i lisan olduysa affola.
Sevgiler diliyorum.
**Havin_** tarafından 11/25/2009 1:32:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Merhaba sevgili dost kalem...
Öncelikle beni eleştiren ki ben yıllardır bu ortamdayım hiç bir zaman sen kimsin sorgusuna maruz kalmadı...
Zira edebiyat alanında tek terdim
büyümek
pişmek
ve şair olma yolunda erdemle yürüme....
O yüzden ki eleştiri şiir adına nezir çalışmaları adına hep yapıcı bir harekettri....
kesinlikle sayfama eleştiri ile gelen kişilere emin olun saygının iki katını vereceğim veririm...
Ben beğenmediğim şiirleri ya da birşeyler almadığım şiirleri okusam da altınayorum yazmıyorum ...
Yorum yazdığım her şiir beğendiğim şiir mi elbette değil...
Ama tebrikler bir çeşit emeğe dokunduğunu fakat derinlere dalmadığını belirten bir çeşit ziyaret şeklidir ki...
Tam bir teknik eleştiri yapabilme gücümüzün olması için de sıkı bir donanım olması gerekir ki sanırım bununda zamanla alakası var...
duyguya duygu katlıkılı yorumlarımı şiirlere her zamana verecek olsam da ileride ben de kendimi hazır hissettiğimde mutlaka eleştirel yorumlar yazacağım...
Ama bana elelştirel yorumlarla gelen her dosta samimi merhabamı şimdiden veriyorum...
Yazınız çok değerliydi...
TEŞEKKÜRLER...
Merhabalar Değerli Dost yürek;
Böylesi anlamlı ve güzel bir yazının güne gelmesi öyle isabetli olmuş ki.Nasıl sevindim anlatamam.
Benimde muzdarip olduğum bir konuydu yorumlar konusu.
Eğer ciddi anlamda şiiri düşünen, yazmaya çalışan insanlarsak ve profesyonel olmadığımız konusunda hem fikirsek neden yazarken öğrenmeyelim veya öğretmeyelim
bundan daha makul ve güzel bir paylaşım söz konusu olabilir mi?
Ben her konuda eleştiriye açığım.Bütün samimiyetimle yazıyorum yapıcı eleştiriyi yapan pek çok şair dostumun üstümdeki hakkını asla inkar edemem.
Yapılmalı diyorum bence de kesinlikle yapılmalı.
Eserlerin niteliğine göre teknikteki ya da yazımda yapılan yanlışlar aleni söylenmeliki arkadaşımızda birdaha aynı hataya düşmesin.
Hem söylememek söylemekten daha kötüdür diye düşünüyorum.O kişiye en büyük kötülüğü yaparız eğer olmayan bir esere güzel, çok beğendim dersek... ve bunun vebalide var değil mi arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum sayın dost böylesi önemli bir konuyu paylaşarak önderliği üstlendiğiniz için.
Yazınız vasıtasıyla bende diyorum lütfen arkadaşlar acımasızca eleştirin eğer dost görüyorsanız.
Candan kutlarım emeğinizi .
Selam ve daim saygılarımla.
Günün yazısını ve yazarını kutluyorum.
Yazının içeriği dopdolu ve yol gösrericiydi.
Hak ettiği yere geldi. Sevgili Celal, sizin de dediğiniz gibi,
Edebiyat defteri kocaman bir aileye sahip. Hepimiz
olmasak da, bir çoğumuz güzel dostluklar kurduk. Ben
istiyorum ki, bu dostluklarımız sanat ve arkadaşlık
adına devam etsin. Birlikte güzel eserlere imza atalım...
Bilenler, bilmeyenlerin elinden tutarak tabi.
Sevgilerimle...
Sevgili Onur Bilge!
Arkadaşlık ve dostluk budur işte.
Sözde kalmamalı konuşulanlar. Dostlarımızın olumlu eleştirileri
bizleri daha çok dikkate ve eksiklerimizi gidermeye yöneltecektir.
Edebiyat gönüllülerini kırmak, yazma heveslerini soğutmak
zaten konumuzun içine giremez.
Tüm dostlarıma teşekkür ediyorum.
ELEŞTİRİ / YORUM
1. “Sevgili arkadaşlarım” ... “Sevgili Arkadaşlarım,”
2. Hitaptan itibaren virgül kıtlığı görülmekte...
3. “Hollandaca 5-10 kelime... Bundan daha 5-10 sene önce 750 Türkçe...” Buradaki rakamlar, yazıyla olmalı.
4. “Bülent Ersoydur.” Bülent Ersoy’dur...
5. “Sıkı dur edebiyat defteri
Hangi sayfaya girsem seni eleştirmeye geliyorum.
Sizler de var mısınız arkadaşlar.
İlk önce benden başlayın
Ama öyle usulden olmasın
Sonsuz sevgilerimle”
Noktalama işaretleriyle vurgulanmalıydı. Oysa şiir yazma alışkanlığıyla, işaretsiz bırakılıp, alt satırlara bile geçilmiş. Cümle devam ediyorduysa, neden büyük harfle başlanmış?
Sıkı dur, edebiyat defteri!
Hangi sayfaya girsem, seni eleştirmeye geliyorum!
Sizler de var mısınız, arkadaşlar?
İlk önce benden başlayın!
Ama öyle usulden olmasın.
Sonsuz Sevgilerimle...
Böyle bitmeliydi, bence.
Bir bu son kısımda değil, metnin genelinde, noktalama işaretleri, özellikle virgül önemsenmemiş ama okuyucu, çok da zorlanmıyor. Çünkü cümleler düzgün, kalem hayli usta...
Yazıya özen, bu zamana kadarkilerin tamamına yakının fevkinde... İçerikse, mükemmel!
KUTLU / YORUM...
Onur BİLGE
NOT OLARAK...
Şimdi okudum tüm yazılanları..
Özel mesaj yolu ile hataları ben de bildiriyorum, ancak girdiğimiz sayfada bu yanlışları göremeyenler de faydalansın diye genelden yazmak daha doğru geliyor bana. Böylece aynı hataları yapmayız, yapmazlar.. Göre göre bir öğreti oluşturmuş oluruz. Zira yüzlerce kişi var, bir o kadar şiir. Herkes bir diğerine bakıp yorum da yapabiliyor.. A aa herkes beğenmiş, ben de beğeneyim.. vs.. Oysa hatayı yazandan sonra en azından daha dikkatli bakılır şiire..
Kişiyi rencide etmeden, usulünce genelden yapılsın derim...
------------------------------------------
Son olarak;
lütfen bana istediğiniz eleştiriyi yapın, yapsınlar... Asla rahatsız olmam, üstelik şiirimin gerçekten önemsenerek okunduğunu anlayıp daha da mutlu olurum....
Kalimera tarafından 11/25/2009 2:17:18 AM zamanında düzenlenmiştir.
Şu Avrupalılar' la aramızdaki farkı cins-i latif yönünden vurgulayışınız son derece güzel tespitlerle dolu idi.. Görünüş budalası bizler, daha çokk gerilerde at koştururuz, tırısa kalkamadan... Çağdaşlaşmayı sadece görüntüde aradıkça, küçük adam olmaya hep talibiz.
Diğer konuya gelince;
Bu önderlik size çok yakıştı hocam..
"Varım...", diyorum.
Zaman zaman yaptım, eleştirel yazılarım oldu. Beğenmediğim noktaları yazdım çekinmeden. Kimisi mutlu oldu, kimisi ses çıkartmadı, kimisi de ufak yollu sopa gösterdi aba altından. Memnun olanlar da zamanla ses etmez oldu. Bir-iki derken "Bu hatun bana mı kafayı taktı?" dediler zannımca.. Bu yüzden artık sadece gerçekten iyi şiirlere yazmaya başladım. "Neden başımı ağrıtayım?" diyerek.. Aslında bu yanlıştı... Yazmalıyız, beğenmediklerimize ki siizin de dediğiniz gibi kalite düşmesin.
Ne şiirler görüyorum düz yazı, mısralara bölünmüş.. Bir sürü beğeni almış. Yazık oluyor şiir adına elbet. O kişiye de yazık. Gelişemez bu şekilde..
Kimse kendine "Şairim!" demesin bir de.. Bir çok şiirde görüyorum, "ben şairim vs".. diyip ahkam kesenler var. Şair olup olmadığına bırakın da biz okurlar karar verelim... Üç-beş şiir yazmakla, çok beğeni almakla şair olunmuyor. Bu sancılı bir süreç. Ki böyle yazanların şiirine bakıyorum, emek adına o kadar da büyük bir çalışma yok...
İmgeye boğulmuş anlamsız şiirler,
Ottan-böcekten duygu yoksunu şirler,
İmlâ hatası dolu şiirler,
Başı-ile sonu arasında bir bağlantı kuramadığım şiirler,
İçinde hiçbir ahenk unsuru olmayan şiirler,
Şiir gibi gösterilen, biçimce şiir olup içerik ve etkileme bakımından şiir olamayan şiirler... Daha neler var, neler...
Şimdi çıkıp, böyle şiirler yazanlar alınıp da bana derlerse ki; "Eeeee herkes çok iyi şiir yazamaz, yazamayanlar hiç mi yazmasınlar, bıraksınlar mı?" veya "Sen de kendini çok iyi yazan biri mi sanıyorsun?" diyebilirler....
Evet, herkes çok iyi yazamayabilir, şiir yazmayı sevip de yazamayan vardır, ki var. Bir zahmet kendi sayfalarına gelenlere değil, biraz da başkalarının sayfalarına gitsinler, çok iyi isimleri arayıp bulsunlar. Onları okuya okuya gelişeceklerdir eminim. Sık sık şiir koymaya çalışmasınlar. Her gün şiir koymak yerine, üstüne emek vererek uğraştıkları şiirleri koysunlar... Bana gelince, ben kendime hiç "Şair oldum." demedim. Olmaya çalışıyorum-emekleyerek bu yolda-. Şunu biliyorum ki, kendim beğenmedikçe asla pazara çıkartmıyorum şiirlerimi. Astıktan sonra bile ne çok uğraşıyorum, gidip-gelip düzenlemeler yapıyorum habire...
Hay Allah uzattım lastik gibi sanırım. Uzun şiirler okunmuyor-okumuyorlar, şimdi benim yazım da okunmayabilir.. Ama bu kadar emeğimi de silemem ki..:)
Umarım demek istediklerimi diyebilmişimdir...
Hülasa-i kelâm, şiir affetmez, gerçekten emek ister.. Madem bu yolun yolcularıyız o halde taşın altına elimizi koyalım...
Teşekkürler hocam, eyvallah!
-----------------------------
Bu arada tebrik ederim, günün yazısı olmayı her hali ile hak etmiş bir yazı idi.. Bu vesile ile ilk defa bir düz yazı çalışmanızı okumak güzeldi..
Kalimera tarafından 11/25/2009 2:37:14 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ey benim sevgili abim!
Elin Avrupalısında karşı cinse ait duygular körelmişse ve dünya güzeli! ne bakmamışlarsa; bu ahlak mıdır, üstünlük müdür? Biz bakalım, bakılsın demiyorum da avrupa da, kadının mülkiyet dairesi oldukça geniştir. SokaklardaAllahu ekber diyenler konusunda hemfikirim. O piyasayı birileri oluşturuyor. Siz yazın, biz münekkid olalım ki müstefid olabilelim. :))
Günün yazısını kutluyor,girişteki kutlama mesajı için teşekkürlerimi göndermek istiyorum.Değerli arkadaşım,öncelikle böyle bir siteye sahip olduğumuz için çok şanslıyız.Haklısınız sitenin kalitesini artırmak da düşürmek de bizim elimizde.Ancak bu o kadar kolay değil ne yazık ki.
Şiirleri yorumlarken bence dikkat edilmesi gereken hususlar şunlar:
1-Ahenk (Biz buna armoni ve ritm diyoruz edebiyatta.Ki seslerin kullanışından şiirin şekil özelliklerine kadar pek çok şey içine giriyor.)
2-Tema ve konuya hakimiyet.(Şair neyi anlatmak için yola çıkmış,sonuca ulaşabilmiş mi?)
3-Kullandığı dil(Bu şairin özgür seçimi.İster yalın bir dil kullansın; isterse daha ağır bir dil yeter ki doğru ve yerinde kullanılmış olsun.)
4-Yazım kuralları ki ben bunu çok önemsiyorum.
Bunlar bilgiye dayalı ve 'Ben şiir yazıyorum.'diyorsak öğrenmemiz zorunlu olan konular.
Bunların dışında sorun yetenekle başlıyor.Yeteneğiniz varsa yazarsınız.Burada bilgi de bir işe yaramaz.Yeteneği olmadığına inandığımız bir insanı eleştirmek bizi sonuca ulaştırmaz.
Ben kendi adıma bu tip şiirlere 'Özgürlük var,yazmak istiyorsa yazar.'diye bakıyorum.Ama yetenekli bir şairin şiirinde yukarıda öğrenilebilecek konularda hata görünce üzülüyorum.'Şiire yazık olmuş .'diye düşünüyorum.
Bazen tatlı bir sitemle bunu belirtince hemen kırılmalar oluyor.Çok üzülüyorum.Bunun için bir forum bile açtım ama katılım istediğim gibi olmadı.Birkaç arkadaşımın dışında destek bulamadım.Olaya 'Neden böyle bir forum açtın?'formatında girenler oldu.Sonuçta öğrenmek hatalarımızı paylaşmak ya da hataları dillendirmek konusunda pek de cesur olmadığımızı gördüm.
Umarım sizin yazınız bu konuya çözüm bulur.Ben de çok mutlu olurum.Tekrar yürekten kutluyorum yazınızı.Saygı ve selamlarımı gönderiyorum.
bilgiyekoş tarafından 11/25/2009 1:27:44 AM zamanında düzenlenmiştir.
bilgiyekoş tarafından 11/25/2009 1:31:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
İyi ki de güne düşmüş yazı, göremeyecektim.
Çok haklısınız sevgili dostlar
Yalnız eleştiri saldırı ile karıştırılmamalı.
Eleştiri özellikle yapıcı eleştiri çok güzel muhatap kabul etsin etmesin. Laf olsun diye kelimelere takılma ve üsluba saldırı çok hoş olmuyor ama.
Kardanadam'ın açtığı yoldan eminim gerçekten kaliteli şiire ulaşabiliriz.
saygılar
Türkan Hanım
Çok teşekkür ediyorum olumlu katkınız için
Aynen katılıyorum size
Ben de çoğu zaman rendice edici olabilir diye düşünerek
özel mesajla şiirsel kaygılarımı yorum halinde gönderiyorum arkadaşlara.
Belirli bir güveni yakalayınca şiirin altına da kişisel olmamak kaydıyla yazılabilir.
Yorum yaparken her zaman içimden yüksek sesli bir soru gelir kulağıma.
- Ey Celal sen bu arkadaşı eleştiriyorsun ama
Bu arkadaş sana sen kimsin yahu. Şiir akademisyeni mi
falan filan
elimden geldiğince incitmemenin yollarını arıyor ve kendimin de bir şair olmadığımı beyan ettikten sonra birşeyler karalıyorum.
Biraz şöyle bakıyorum olaya ben. Şiirler giyimimize benzer
insan bir arkadaşına
-Yahu arkandan gömleğin sarkmış diyebilmeli
:))
Bir de şu var Türkan Hanım
Diyelim ki siz benim çok hoşuma gidecek içerikte bir şiir
yazdınız. Bu sizi bana daha da yaklaştırabilir dostluk açısından ama inanın ben her zaman şiirin estetik yapısına
bakarım ve birisi benim fikrime tamamen zıt şiir yazsa da
alta şunu not düşerim
içeriğine katılmamakla birlikte
enfes bir şiirdi
kutlarım
sevgimle
Sevgili Sedat Kardeşim ve Müsade Hanım
aynen katılıyorum.
Elimizde avucumuzda gönlümüzde ne varsa el birliği ile
ortaya koyup, daha güzele doğru yol alacağız.
Ben her zaman bu defteri çok değil çok çok benimsedim.
Çocuk oyuncağı değil orta boylu bir şehir nüfusu var burada
en az 50 000 üye ....
Türkiyenin 82. vilayeti olduk. Üstelik herkesin birbirine
selam verdiği, bayramlaştığı sanatın ve edebiyatın birlikte getirdiği güzelliklerin yaşandığı bir şehir.
Hep birlikte bir orman gibi büyüyelim serpilelim ve tüm insanlar bu defteri parmakla göstersin istiyorum
Tek arzum ve emelim budur.
Esnek sevecen ve yapıcı bir eleştiriyi savunuyorum.
Bugün erkenden kalktım bütün şiirleri okuyacağım diye
niyetlendim. Ancak 50 tane şiir ve yazı okuyabildim.
Edebiyat Defteri Yöneticileri Habip Bey kardeşimin ve Nesrin Hanımın ne kadar titiz olduğunu ve ne kadar özveri ile
çalıştıklarını yakından biliyorum.
Defterin başarı grafiğini hep birlikte yükselteceğiz inşallah
bütün üyelere ciddi görev ve fedakarlıklar düşüyor.
Bu konudaki kaygılarımızı ve projelerimizi izmire taşıyacağız
Sevgilerimi sunuyorum.
Biraz önce geldim ve günün yazısını görünce hemen okumak istedim. Gördüm ki güzel bir konu.
Eleştirilmek ve çıtayı yükseltmek. Bu iki kelime bence yan yana gelebilmelidir her zaman. Şiirlerin şekline hiç bir zaman bakmamışımdır. Benim için önemli olan içeriği olmuştur. Siyasi şiirler yazan birisiyim ve galiba hep de yazacağım. Ama aynı zamanda aşk şiirleri de yazıyorum. En azından yazmaya çalışıyorum. Her gün bir önceki günden daha iyi olma çabası içindeyiz hepimiz.
Eleştiriler mutlaka olmalı Celal Bey ama eleştirinin de bir dili olmalı diye düşünüyorum. Hepimiz hata yapıyoruz. O hataları kişi karşısındakini rencide edecek derecede eleştirisini yapmamalıdır.
Her yerde olduğu gibi edebiyat defterinde de özel mesaj alanlarımız var. Okuyucular özel mesajlar ile karşısındakini uyarmalı, hatalarını düzeltmesi konusunda yardımcı olmalıdır. En azından ben öyle yapıyorum. Gördüğüm hataları özelinden bildiriyor, hatta düzeltip kedilerine bildiriyorum. (Dostlarımın bana yaptıkları gibi) Bazen bu uyarıları yapamıyorum. Çünkü ters tepki göstermesinden çekiniyor. Şiir hakkında yorum yapmadan ayrılıyorum.
Hiç birimiz usta değiliz. " artık ben ustalaştım" diyen zaten yolun sonuna gelmiştir bana göre.
Evet, olduğumuz alanı büyütmek ve çok daha ileriye götürmek istiyorsak çok fazla dikkat etmeliyiz her birimiz. Ben de edebiyat defterini çok seviyor ve burada sizlerle birlikte olmaktan dolayı da mutluyum.
Edebiyat defteri kocaman bir ailedir. Bu ailemizi en iyi yere götürmek için hepimiz el ele vermeliyiz.
Bu özel yazı için teşekkür ederim. Saygılar yüreğinize
herkes yazmalı
bu kötü yazmış, bu iyi yazmış demeden, isim seçmeden
okunmalı eserler, okunmalı ki, kalemler cesaretlensin, herkes yazmalı, hatta siteler yazanlarla dolup taşmalı, çünkü bilgisizi bilgileniyor, cahili aydınlanıyor, kültür sahibi oluyor, çağdaşlığa doğru adım atılıyor, kadını erkekği iç içe, aynı ortamda insan gibi yaşamayı öğreniyor, haremlik selamlık kalkıyor, gözler açılıyor, aydın bir toplum oluşuyor, bu ne kadar güzel
insanlar okuyarak, değerlerinin değerini anlıyor, öğreniyor
okumalı ve yazmalı
yazdıkça geliştirecektir kalemini, okudukça bilgilenecektir
bu konuda ben mutluyum ve umutluyum
saygılarımla
Elbetteki senin şairlere ve/veya seçki kuruluna karşı art niyetli yada kötü anlamda sanatsal bir söylemde bulunmadığını biliyoruz ağabey. Buradaki tek amaç yapıcı bir eleştirmen hakkında ve şiirin kalitesini arttırmak için düşüncelerimizi paylaşmak olduğunun farkındayız.
Başarı grafiğinin yükselmesi konusu da burada sadece okuyucuya değil, yazarlara da bağlıdır. Şiir paylaşımı olduğu gibi, yorum paylaşımlarının da olduğu bu sitede, tek amacın güzellikler ve kalite adına ilerlemek; ayrıca attığımız adımların sağlamlığını ön plana çıkarmalıdır.
Birbirimize köstek olmak yerine, destek olduğumuz sürece her işin altından kolayca çıkabilecek bir aileyiz. Gerek bilgi paylaşımı ve gerek okuduğumuz veya takip ettiğimiz yazılarında kişilere aktarılması, bu yükseliş sürecini arttıracağını bilmeliyiz.
Bir şiiri beğenmedim diyerek geçmek yerine; o şiiri analiz ederek: imla hatalarını, şiirdeki zaman kavramlarını, kelimelerin doğru yazılıp-yazılmadığını, geçişlerdeki uyumsuzluk ve ses uyumlarını, konuya hakimiyeti, tema bütünlüğünün sağlamlığını vb. irdeleyerek açıklamak daha yararlı olacaktır.
Öz eleştiri olarak:
Şiirde çoğunlukla bana hissettirdiği duyguyu her zaman ön planda tutarım. Yorumlarım genelde bu yöndedir. Kendime yakın bulmadığım şiire yorum yazmaktan çekinirim. Kelime hataları gördüğüm şiir sahibine site yolu ile mesaj atarım. Bu zaman zaman pek ilgi görmese de, samimiyetine güvendiğim arkadaşlara birkaç kere daha tekrarlarım. Şiirin konusu ve anlatmak istediği duyguyu elbetteki yazardan başka tam olarak kavrayamaz, bu yüzden konu hakkında pek yorum yazamam.
Buradaki tek amaç şiire olan duruşumun duygusal yansımasının yorum bölümüne aktarılmasıdır. Herhangi bir edebi değeri yoktur. Tek değer duygu ve düşüncelerin samimiyet derecesidir.
Elbetteki, yorumlarımın şair için güzelliği tartışılması pek doğru olmayabilir. Ama yapıcı ve yönlendirici bilgilere sahip değildir.
Sevgili dostlarımın ayrı ayrı söylediklerini birbirine eklersek
çok anlamlı bir yol çıkıyor ortaya takip edilecek. Sevgili Sedat kardeşimin hçbir şiir kötü veya bozuk değildir söylemini olduğu gibi kabul ediyorum. Her şiir çalışması kendine özgündür ancak eksik olabilir.
Ancak ben bu yazımı, kafamı seçki kuruluna takarak yazmadım. Hepimiz için bir özeleştiri yazısı olsun istedim ve yazarken sanatsal bir kaygı da gütmedim.
Edebiyat defterindeki ortalama başarı grafiğinin yükselmesi
amacı ve kaygısını güderek birşeyler paylaşmaya çalıştım.
Eleştiri yaparken yorumlarımızı kişiselleştirmek hiç bir katkı sağlamaz elbet. Yazarlarımızı incitmeden kırmadan azami gayreti göstererek yapmalıyız eleştirimizi.
Mesajımın ve edebi kaygılarımın doğru anlaşıldığını ümit ederek yorumlarıyla katkıda bulunan arkadaşlarıma teşekkür ediyor sevgilerimi sunuyorum.
Sevgil Celal, doğru bir konuya değinmişsiniz. Siz güzel şiir ve yazılar yazıyorsunuz. Bizler de arkanızda siz sayın ustalarımızı okuya okuya kendimizi geliştireceğimize inanıyoruz. Tabi ki, hep poh pohlanmak istemiyoruz, biz yolun başında ki arkadaşlarımla birlikte, her zama yapıcı eleştirilere açığız. Bazen öğle eleştiriler oluyor ki, resmen aşağılanıyor insanlar. Ben diyorum ki, kimsenin kimseyi aşağılamaya hakkı yoktur. Herkes kendi çapında bir şeyler yapmak için çabalıyorsa ve yanlış yapıyorsa, daha yapıcı, kırmadan eleştirilebilir. Eleştiriler olmadan nasıl yolumuzu bulacağız? ben burada bezm-i cihan'ın yorumuna katılıyorum...
Yazınızı kutluyorum...
Sevgilerimle...
Benim bir tek düşüncem var, kötü şiir konusunda ve kalitesi anlamında.
Kötü şiir yoktur. Yarım kalmış veya henüz oluşumunu tamamlamamış şiir vardır.
Şiiri bir kaya parçasına benzetirsek, şairi de bir heykeltıraş olarak kabul etmek gerekir. Elimizdeki çekiç ve murç, kalem ve silgidir. Kağıdımız ise kaya. İlk önce hızlı darbeler gelir, şekilsiz bir tema çıkar. Ama zamanla bu durumu güzelleştirebiliriz. İlk başta acemice gelen sert darbeleri yumuşatarak özen gösterebiliriz.
Kötü bir heykele, sen kalkıp güzel dersen elbetteki kabulümdür. Fakat bu ilerleme açısından hiçbir başarı sağlamaz. Hep o yönde, aynı doğrultuda ve aynı hızla devam eder.
Bana taşa nasıl şekil vereceğimi anlatırsan, “kırk yıl kölen olurum.”
Şimdi gelelim eleştiri konusuna;
Biz burada amatör olarak şiir yazıyoruz. Elbetteki amatörlüğü aşmış arkadaşlarımızda var. bu tartışılamaz. Genel olarak sitede tekrarlanan olay: yorum ve eleştiri konusu.
Yapılan yorumların kirlilik derecesine ulaştığı ve hiçbir edebi yönden eleştiri tarzında yorum yapılmadığıdır. Bu bir genellemedir, fakat takip edersek bunları da görebiliriz. Ama birkaç gün, nedeni ise eleştiri yapanlar değil, eleştiri alanlardır.
Düşünsenize; siz birkaç saat uğraşıp şiir hakkında düşüncelerini söylüyorsunuz, sonra bir kamyon azar işitip –ukala- sıfatına nail oluyorsunuz. İlk önce eleştiri yokluğundan şikayet ederken, eleştiri yapılana karşı verdiğiniz set cevaplardan dolayı adamı yaptığı işten pişman ediyorsunuz.
Bu böyle olmaz, ilk önce kendimizi benimseyerek düşünmeli, sonra da olaylara bakış açımızı geniş tutmalıyız. Hep dik açıdan bakmayı bırakmalıyız.
Teşekkür ederim sayın Celal bey. Ağabeyliğiniz, düşünceleriniz ve sevginiz için.
ne yazsam da bu nesiri okumanın hazzını anlatsam diye düşünüyorum şimdi,
2008 yılı ağustos ayında siteyi hasbelkader buldum ve üye oldum(kendi ismimle),
çok heyecanlıydım ve açıkçası mutluydumda,
ilk şiirlerimden 2 veya 3 şiirimdi eklediğim,
ve bir yorum vardı; neden büyük harfle yazdınız?
yorum sahibi ise kendisini tanımaktan gurur duyduğum, her zaman rahle-i tedrisine oturmak istediğim --nihanname-- nihan hocamdı,
bir kaç gün sonra başka bir şiirimde başka bir yorum; bence şiirin sonu böyle bitmemeliydi!..
yorum sahibi ise ustam ve abim dediğim, fikirlerini ve hatta en ağır eleştirilerini göğüslediğim, varlığı bana onur veren --cömert yılmaz-- abimdi,
ve birkaç gün sonra başka bir yorum; neden bu kadar üç nokta kullandın?
yorum sahibi hala abim dediğim--kardanadam-- sıcak yürekli celam abimdi,
bir yazımda yorum; bukadar hüzün yazman doğrumu?
evet değildi ve bu yorumu dostlunda huzur bulduğum --su_misali-- candostum,
ve daha sonraları, daha nice dostlarımdan aldığım eleştiriler,
ben biliyorum ki denize atılan bir taştır yorum yapmak,
nasıl bir karşılık bekliyorsak öyle atmalıyız taşı da,
ne kafa göz yarmalı, ne de hiç dalga etkisi yapmamalı,
yorum yapmak demek ne övmek nede yermek olmalı,
yapıcı ve onarıcı olmalı yorumlarımız,
kırmamalı ama anlatmamız gerekeni anlatmalıyız,
bazen öyle şiirler oluyor ki hatalar göze çarpıyor ve bunu mesajla uyarıyorum şiir sahibine,
şiir veya nesir bizim duygularımızın harmanı değilmi?
kimin hakkı olabilir ki birilerini rencide etmeye...
ama bir konuda var ki dost, dosta koynunda yılan var diyebilmeli,
uyarabilmeli onu,
düzeltebilmeli hatasını farkettiğinde,
bunlar karşılıklı diyalog ve hoşgörüyle olabilir ancak,
bazen hiç tanımadığım bir arkadaşın yazısında gördüğüm bir harf hatasını yazıyorum mesajla ve ardından inanılmaz bir dostluk oluşuyor,
burası gönlümüzden dökülenleri yazdığımız bir paylaşım sitesi,
hangimiz mükemmeliz ki?
ben şahsım adına her zaman, her türlü eleştiri ve yoruma açığım,
ve yazınıza gelince celal abi, bilirim ki siz yanlış bir şeyin arkasında durmazsınız,
bende küçük adımlarımla arkanızdayım...
hadi benden başlayın eleştirmeye...
tebrik ederim abi ve bin selam gönderirim...
Merhaba Celal hocam ( Abim )
Öncelikle kimsenin cesaret edemediği böylesi bir konuya değindiğiniz için teşekkür ederim.
Daha önce başka bir sitede bu konuya iki şiirle değinmiştim
Ben ilk kitabım olan ( Şiir deryasına damlalar ) da Hakkı sertaş ismine teşekkür yazmamda ki amacım, Beni ençok eleştiren kişiler arasında olmasından dolayıdır.
nedense türk milleti olarak eğer eleştiri alıyorsak,
bizi çekemedikleri yargısına varıyoruz,halbuki eleştirilmek insanda başarıyı getirir, eleştiri olmadan hatalar nasıl düzeltilecek ki
bu konuda sözü değerli ustalarımıza bırakırken
birkez daha teşekkür eder
saygılarımı sunarım.
kulhilmi
sn celal bey sizin duyduğunuz kaygılara ve düzeltmek istediğiniz şeylere aynen katılıyorum
toplum mühendisliğimizin çalışmadığı poh pohcu bir milletiz kafalarımızı fazla yormuyoruz oturup kendimizi toplumla tartymıyoruz
toplum yöneticiliği yapmış biri olarak çok doğru bir konuya temas ettiğinizi bizzat toplumda görmüş ve yaşamış biriyim eğrileri doğrultmak zaman alıyor bu çıkışınız bir zaman gelecekki önündeki yanlışları alıp götürecektir
işi kişiselleştirmeden edebiyat kültürüyle birleştirerek doğruları deftere taşımalıyız ve bu defter bir okul gibi birbirimzin ışığı olmalı
ben edebiyatçı değilim meslek olarak öğretmen de değilim ama burda öğrenmek isteyen ve doğruları öğrenmek isteyen biriyim ve bir mühendis olarak şiiri seven ve yazmaya öğrenmeye çalışan biriyim
sanıyorum bu işin hocaları var bu defterde çok şeyler öğrendiklerimiz oluyor bazen tenkitler yapanlardan biriyim ama ne yazıkki topa tutuluyoruz.
sizin kaygı ve önerinize katılıyor sizi bu yazınızdan dolayı destekliyorum
selam ve saygıml
Celâl Bey,
öncelikle sayfanızdaki bu yazıyı okumaktan ne kadar büyük bir haz duyduğumu belirterek başlamak istiyorum...
Geçmişten günümüze, içerisinde yer aldığımız bu güzel oluşumun geçirdiği evreleri ben de zaman zaman değerlendiriyor, hatta bazı dostlarımla paylaşıyorum da.Sizin kadar iyi bir gözlemci değilim ama bahsini ettiğiniz hususlar benim de dikkatimi çekiyor.
Buyurduğunuz gibi, malesef millet olarak aferinciliğe yatkınlığımız haddinden çok daha fazla.Şiirler şairinin aynasıdır.Okuduğum bir şiirden lezzet almamamın sebebi, büyük ihtimalle ya sanatsal bir yapısının olmamasıdır; ya da şov amaçlı hazırlanmış olmasıdır.Sırf birileri beni alkışlasın diye şiirler yazılıyor bazı üyelerce.Lakin kendisini hissettiremeyen şiire parmak bile şıklatamam...
Buranın ciddi anlamda bakılması gereken bir sanat platformu olduğu düşüncesindeyim.Bir çeşit kitap desek mi acaba? Sanırım yanlış olmaz.
Yani şöyle edebiyat defteri penceresinden başını içeri uzatarak bakan bir insanın, gördüklerinden haz duyması gerekiyor kanaatindeyim.Sitemiz daha önceleri barındırdığı sanat kalitesi bakımından daha da farklıydı.Rastgele bir şiiri tıklayıp okumaya kalkıştığımızda, beğenilmeyecek bir eserle karşılaşma ihtimalimiz çok düşüktü.
Lakin şu sıralar,bir sanat platformundan daha çok, bir karalama defteri veya günlük gibi kullanılıyor bazı üyelerimizce.Veyahut haddinden fazla imgelendirilerek kişisel bir bilgi yelpazesi haline getiriliyor şiirler.Sonra bunu eleştiriyorsunuz ve bozuk çalınıyor şiir sahibince...
Ne bileyim şair olduk olmadık manzaraları gibi yorucu nitelendirmeler de var.Herkes içinden geldiği kadar yazabilir ancak.Herkesin kelime haznesi farklıdır, yaşadıkları, duygu yoğunlukları farklıdır, eğilimleri farklıdır.Eyvallah buna tabi ki saygımız sonsuz.Ama şiir denilen olayın bir kalıbı olmadığı gibi, mutlaka şiir olduğunu gösteren özellikleri olmalıdır.
Kafiye, hece ölçüsü, betimlemeler, şiirde kullanılan üslup, verdiği mesaj, işlediği tema vs. şiirin özellikleridir.
Ama öyle olmuyor.Kalkıyor bir üyemiz şiir yazıyor mesela;
Ben seni çok sevmiştim.
Hem de deliler gibi aşık olmuştum sana.
Ama sen beni terk edip gittin.
Neden bana acı çektiriyorsun.
Senin hiç vicdanın yok mu?
Ben ölünce vicdanın sızlamayacak mı?
olmaz diyorum.Veya benzetmelerle boğuyorlar şiiri.Mesela;
Ölümün soğuk nefesinin keskin bıçağından
Kaydı ömrünün bahar çiçeklerindeki kırmızı rengi
Bir kıvılcım kadar tutunamazken zaman girdabının
Kar yanığı sancılardan arda kalan tutsaklığıdır
Ayağımdaki zincirler.
Size katılıyorum yani.Şiir yazılmalı, şiir okunmalı.Anlaşılmalı...
Ve ben diyorum ki, kimse ben şair oldum demesin.Çünkü şair oldum dediği an, nefsinin kalemini körelttiği andır...
Değindiğiniz başka bir husus da çok önemli.Şiir kalabalığından dolayı kıymetli şiirler yazan kalemlerin gölgede kalması olayı sözkonusudur kesinlikle.Şans eseri yakalayabildiysek ne âlâ.Aksi takdir de zaten kısıtlı vaktimiz, herkese ulaşmamızı mümkün kılmıyor.
Sonuç olarak okunacak şiirleri okuyor, yorumumu bırakıyorum.Kalem çok kuvvetli olmasa da (ki kuvvetli olup olmadığı benim fikrimce kısıtlı) hedefe ulaşıyorsa güzeldir.Yorumun içeriği de kendi düşünce özgürlüğüme dayalıdır.Ben beğenmediğim şiire yorum yapmıyorum.Eleştiri bırakmıyorum çünkü sonra baş ağrısı oluyor.Kıskançlık, küçük görme gibi isimlendiriliyor.
Fakat ben ve şiirlerim her zaman söylediğim gibi eleştiriye açığız.Mutlulukla karşılar; kıymet görülüp uyarılmaktan onur duyarım.
Sonuç olarak burada, edebiyat defteri ailesinde yer almaktan mutluluk duyuyorum.Her ne kadar bazı dostlarla iletişim içinde bulunmasakta varlığınız beni mutlu kılıyor.Umarım hep birlikte daha da güzel günlere adımlayacağız...
Her zaman düşündüğüm gibi;
Küçük insanlar, insanlarla...
Normal insanlar, olaylarla...
Büyük insanlar, fikirlerle ön planda olurlar...
Fikrinize sağlık dost.Muhteşem bir temaydı.Teşekkür ederim.
Sevgi, saygı, selamlarımla...
Hocam sanırım sohbetinizde belirttiğiniz konular zaman zaman hepimizin içini acıtıyor, ve nedense bir şey yapamıyoruz bu konuda. Tabi ki arkadaşlık ve dostluğun yorumları etkilememesi lazım, hepimiz bu bilinçteyiz eminim. Ben hep yapılan yorumların ve verilen puanların seçki kurulunu etkilemediği kanaatindeydim. Yanılıyor muyum acaba diye de bazen soru işareti kalıyor aklımda.
Ama her şeye rağmen özeleştiri kültürünü kabullenmemiz ve her alanda yaşamımızın bir parçası haline getirmeliyiz diye düşünüyorum.
Güzel ve hepimizi ilgilendiren bir konuydu
Kutlarım kaleminizi saygılarımla
kisiri cok severim ama kisir dusunceli olmamali insan derim ben de ... igneyi kendine cuvaldizi baskasina batir derler ya bizler de öncelikle hatalari kendimizde bulmasini bilmeliyiz sevgili Celal, iste o zaman hem baskalarinin hatasini söylerken hem de baskalari bizim hatalarimizi söylerken alinganlik gibi bir duyguya kapilmayiz... kisaca itici olamamada fayda var... bence edebiyatdefterinin daha genis kitleleri kucaklama dusuncesini biraz daha genisletmesi gerekir diye dusunuyorum...
sayfana tekrara gelebilirim:))) bu arada klavyeden dolayi özur dilerim...
sevgilerimle Celal...
Guldane Dal tarafından 11/24/2009 5:31:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bu eleştirilerim asla kişisel değildir. Bu sitede harika şiirler yazan dostlarım var. Siz de onlardan birisiniz Müget Hanım. Ama şunu itiraf etmek gerekir. Ne kadar başarılı olursa olsun bir insanın her yazdığı güzeldir diye bir öngörüde ve peşin hükümlülükte bulunmamızdır kötü olan.
Burada isim zikretmek istemedim. Çünkü asla kişileri eleştirmek gibi bir fikrim yoktu. Bütün amacım şiirlerin doğru etüd edilmesiydi. Geçenlerde bir beyefendinin şiirini okudum. Her dizesi bir şiire bedeldu. Gerçekten çok başarılı dizeleri vardı. Ama bütün olarak baktığımızda eğer bir sanatçı
altın parçacıklarından bir heykeli tamamlayamamış ise
o zaman altının hiç bir sanatsal değeri yoktur.
Bir şair adayı bir karalama yaparken üniversite gençliğinin
kendi şiirini okuduğunu hayal etmeli en azından. Eşi dostu akrabaları arkadaşlarının okuduğunu hayal etmeli.
Öyle bir durumda düşünüyorum da okunmayıp sadece satıcıların çekirdeklerine külah olabilecek çok uzun şiirlerimiz var maalesef.
Katkılarınız için çok teşekkür ve sevgimle
Her yürek edebiyat defteri ailesinde kendi iç dünyasını yazıyor ve paylaşıyor .....
acısını, sevincini , hüznünü ,hissedilebilecek ve yazılabilecek her şeyi bırakıyor özgür sayfalarının kollarına....
...her türden , her şehirden binlerce insan aynı sofrada ve gönül bağı ile bağlı bir halde....yazıları ile tanıyor şiirleri ile dost oluyoruz....
ben yorumlarımı gerçekten beğendiğim şiirlere yapar hissettirdiklerini de yazarım....arkadaşım bile olsa eğer yorum hak etmiyorsa "susmayı" tercih ediyorum.....
Ana sayfadan bir eleştiri ne kadar doğru bilemiyorum...insanların kırılmalarından ve üzülmelerinden korkuyorum sanırım....özel mesaj bölümünden ikaz edilebilir diye düşünüyorum...
her daim kalıcı dostluklar ve saygı ile :)
eleştiriniz için teşekkürler efendim benimde dikkatimi çekiyor müstehçen şiirler yorum yapmıyorum siyasi politik olanlarada ben daha yeniyim daha çırak sayılırım ki şiirimi yazımı beğenmeyen zaten yorum yapmaz okur geçer
o kadar__________ güzel yazıydı efedim saygılarımla..
mahvel tarafından 11/24/2009 4:14:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ağlayan şiirler görüyorum ilgi çekiyor
Gülen şiirler görüyorum ilgi çekiyor
Abuk sabuk şiirler görüyorum ilgi çekiyor
Farisi şiirler görüyorum ilgi çekiyor
İsyankar şiirler görüyorum ilgi çekiyor
Soyunan şiirler görüyorum ilgi çekiyor
....
sayın kardanadam,
dost acı söyler* atasözünü çok severim. eğer, burada, gerçekten yazınsal anlamda bir şeyler karalamak istiyorsak, eleştirileri çok dikkate almak gerekir.
düşüncelerinize katılıyorum. umarım bu yazı ile defterde sanata doğru yeni bir kapı açılar.
teşekkür ederim. saygılar.