ZORDUR AYRILIK..
Tüm cesaretini toplamaya çalışıyordu tedirgin adam. Ama bir türlü bunu beceremiyordu. Sandığımdan daha zor olacak diye geçirdi içinden. Nerden başlasam diye düşündü umutsuzca. Belki de oda aynı şeyi içinden geçiriyordur diye düşündü sevdiği kadına bakmamaya çalışarak..
Ve bir şey yokmuşçasına gülümseyerek bakmaya çalıştı sevdiği kadının çok sevdiği hüzün dolu gözlerine. Bir anda camdan bir şeymiş te kırılıverecekmiş gibi olduğunu düşündü sevdiği kadının. Daha çok hüzünlendi. Ya kırılırsa ben ne yaparım diye geçirdi içinden..
Yok dedi.. bunu yapamam. Söyleyemem, sebep olamam.
Ama söylemeliyim diye düşündü. Gözlerine bakmadan mı söylesem acaba diye geçirdi içinden. En iyisi bu olmalıydı. Biliyordu ki içinden geçenleri söylediğinde umutları can verecekti oracıkta. Ve sevdiği kadının gözlerinde ölmemeliydi can çekişen umutları. Bakmadan söylemeliyim diye düşündü.
Sıkıca tuttuğu kadının elini daha çok sıkmaya başladı terlemiş avucunun içinde. Hep hüzün koktuğunu hissettiği otogarın bekleme salonunda yürürken, mermerlerin çizgilerine basmamaya çalışıyordu. Hep öyle yapardı zaten.
Esmer güzeli kadının elini çekiştirmesiyle kendine geldi. Ama anlayamamıştı onun dediğini. Hüzünlü hüzünlü gözlerine baktı gözleriyle ne diyorsun diye sorarak..hadi şu cafeye girelim diyordu genç kadın.
Çayından bir yudum çektikten saatine baktı… daha var dedi sessizce. Erken gelmişiz… genç kadın cevap vermemişti. Gözünün ucu ile görmeye çalıştı tam karşısında oturan genç kadını... onunla göz göze gelmemenin verdiği rahatlıkla kaçamak bakışlarla izliyordu . Ama her an hazırdı göz göze gelmemek için bakışlarını kaçırmaya..
Biliyormusun dedi titreyen sesi ile.
Sonra pişman oldu. Keşke sesimi düzeltip öyle sorsaydım diye. Yüreği gibi öylesine titremişti ki sesi…
Neyi dedi genç kadın erkeğin yüzüne bakmadan..
konuşacak gücünün kalmadığını hissediyordu. Ve bir kelime daha konuşursa ağlayacaktı. Yok bir şey diyebildi güçlükle..
söylermisin lütfen derken erkeğe bakıyordu kadın. Ne oldu?
Yok dedi sesi biraz daha düzelmiş olan adam. Önemli değildi zaten… ısrar etmedi genç kadın, tamam dedi sessizce. Sen bilirsin….
Birden kadının iki elini ellerinin arasına almak istediğini hissetti. Son anda vazgeçti bundan. Hayır diye itiraz etti içinden. Ellerinden tutarsam göz göze geliriz.
Buna gücüm varmı diye kendini kontrol etti. Gücüm olmasa bile tutmalıyım diye geçirdi içinden….
Yüz ifadesi ile ne oldu der gibi bakıyordu iki eli erkeğin elleri arasında olan esmer kadın. Erkekte yok bir şey der gibi bakarken gülümsemeye çalıştı acı acı….. göz gözeydiler. Korktuğum kadar değilmiş diye geçirdi içinden…
İçine karanlıkların çöktüğünü hisseden adam sıkıntı ile tekrar saatine baktı. Laf olsun diye söyediğini bile bile kaç saat çeker diye sordu kadının gözlerine bakarak. Ve kadında laf olsun diye 14 saat diye cevap verdi hiç hesaplamadan. Gözlerini sevdiği kadının gözlerinden kaçıran adam Sana yazarım dedi.. yolculuk boyunca yalnız bırakmam seni. Kadın sadece baktı. Cevap vermedi. Ne yaz dedi ne de yazma……
Bir şeyler yırtılıyordu ikisin de içinde. Bir şeyler ölüyordu. Bir şeyler bitiyordu. İkisi de farkındaydı bunun ve itiraf edemiyorlardı kendilerine bile..
Yine etrafa çok bakıyorsun, yine tedirginsin; diyecek diye içinden geçirerek yan masalarda oturanlara baktı adam. Ne kadarda hüzün kokuyor her taraf diye içinden geçirdi. Sonra abarttığını düşündü. Herkes ayrılmıyor ki, bazıları sevdiğine kavuşuyor bu otogarda diyerek kendi tespitine kendisi karşı çıktı adam…
Son derece kararlı bir sesle bak dedi, kadının gözlerine bakmadan adam. Sesi hiç titrememişti bu sefer. Kadında fark etmişti laf olmasın diye söylenmemiş bir cümle olduğunu. Hüzün dolu gözleri karşısındaki adamın yaşlı gözlerine bakıyordu esmer güzeli genç kadın..gözlerini kaçıran adam sesinin rengini korumaya çalışarak “bir şey söyleyeceğim” diyordu elindeki boş çay bardağı ile oynarken..
Biliyorum dedi hilal kaşları olan esmer kadın titreyen hüzün tonlu sesi ile..
Pek şaşırmamıştı adam. Ama yinede neyi biliyorsun diye sordu kadına. Bu sefer laf olsun diye sorduğunu hissederek..
Bir daha buluşmayalım diyeceksin dedi çok bildik hüzünlü sesi ile gece siyahı saçları olan kadın…
Sarsıldığını, içinden bir şeylerin koptuğunu hissetti adam. İşte şimdi buz kesmişti duyguları, şimdi vurgun yemişti sevdaya dair tüm bildiği şeyler.
Saçmalama dedi düzeltmeye çalıştığı sesi ile. Nerden çıkarttın bunu. Dikkatlice erkeğe baktı siyah beyaz eşarbı olan genç kadın.göz göze geldiler.
Hayır dedi adam.
Bunu söylemeyecektim. Seni seviyorum diyecektim. Bu sefer gözlerini kaçırmamıştı esmer kadının derin bakışlarından…
Nasıl? Dedi genç kadın gelecek cevabı bildiğini hissederek. Erkeğin cevap vermesine fırsat bırakmadan,
avuçlarında camdan bir parça gibi kalbini sıkıp parmaklarını kanatarak mı?
diye mırıldandı erkeğin duyacağı kadar…
Evet dedi daha da çok hüzünlenmiş adam.
hemde kırasıya,
hemde çıldırasıya…
Kadın gülümsemişti aldığı cevap karşısında. Yine göz gözeydiler. Yine gülümsüyorlardı sanki az sonra ayrılacak olan onlar değilmişçesine….
Ya sen dedi kadının ellerini ellerinin içine alan adam.
Ya sen?
Ellerini sarmalayan ellerin ne kadar büyük olduğunu hissetti kadın. gözlerini hiç kaçırmadan kilometrelerce derin, kilometrelerce düm düz diye fısıldadı gülümseyerek…
Her şeyi unuttuğunun farkında değildi adam.
Yüzde yüzmü ? diye fısıldarken kadının gözlerinin içine bakıyordu adam. Hem de en içine. En derinine
Hayır dedi kadın. Yanılıyorsun. Yüzde bin beşyüz. Kim bilir beklide yüzde hudutsuz kere yüz…
Birden ciddileşti adam. Bir şey sorabilirmiyim dedi kadının ellerini bırakmadan ama gözlerini kaçırarak. Sor dedi kadın. Onunda sesi ciddi çıkmıştı.
Sanki senin her söyleyeceğini önceden biliyormuşum gibime geliyor. Sende hissedermisin böyle şeyler.. yine laf olsun diye söylendiğini hissetti kadın takındıkları tüm ciddiyete inat..
hayır dedi.
Ama neden şaşırıyorsun ki.
Senin dudağına yüreğine ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğretmedin mi bana….
verecek cevap bulamamıştı adam. Kelimelerin bittiğini cümlelerin tükendiğini hissediyordu. Biliyormusun diye tekrar söz aldı adam bu sefer daha çok titreyen sesi ile..
Biliyormusun?
gece siyahı saçlarına dolanmış ölmekte olan parmaklarım…
kadın erkeğin gözlerinin içine baktı yine. Soru sorar gibiydi gözleri ile. Cümlenin devamını adamın gözlerinden öğrenmeye çalışıyordu..
güçlükle devam etti adam
ben yürümeliyim,ben gitmeliyim değimli seni bırakarak?
hayır dedi kadın o günkü en kararlı sesi ile…
ben söylemiştim sana hiç gitme diye.. Hemde aylar önce..
sus dedi gücünün kalan kısmını kullanan adam. Parmaklarını kadının dudaklarına kapatarak.
sıkıca sarıldılar
hiç sarılmadıkları kadar sarıldılar
sadece sarıldılar
sadece ağladılar
VE AYRILMADILAR…
Sedat
25.02.2008 16.11