KEMALİST TÜRK KADINLARI VE ONLARA DÜŞEN GÖREV
Arkadaşlar.
Kemalizmin büyük başarısı ile sona eren ulusal kurtuluş savaşımızda, Erzurum dan Kastamonu ya cephenin gerisinde olmasına rağmen en ön saflarda savaşan, kahraman Türk erkeklerinden hiç de geri kalmayan, kahraman Türk kadınlarının başarıları ve özverileri anlatmakla bitmez.
Bu gün artık milli eğitim bakanlığımızın okullar için bastırdığı kitaplarda yer almasa da kahraman Türk kadının başarı ve özverisini hiçbir balçık sıvayamaz.
Türk milletinin gerçek gücü ve töresinin sağlam eşiği olan Türk kadını, Güneş gibi tarihin sayfasında, Kemalizmin felsefesinde gerçek anlamıyla yer bulmuş ve baş tacı olmuştur.
Bu gün binlerce yıldır Türk tarihinin inanılmaz başarılarının gerçek kahramanları, yine bu törenin bu soyun devamını sağlayan Türk kadınlarıdır.
Ulusal kurtuluş savaşında emperyalizme verilen savaşta eğer Türk kadınının kahramanlığı, çalışkanlığı, özverisi olmasaydı bu savaşın sonundaki zaferin şanı ve haklı gururu bu kadar büyük olmayacaktı.
Mustafa kemal Atatürk Türk kadınının gerçek kimliğini analığını ve kahramanlığını görmüş bu yönde Türk kadınına gerçek değerini vermiştir.
Batılı emperyalist bir çok ülkede kadınlar hak hukuk kavramlarının dahi ne olduğunu bilmezken, Türk kadını Kemalizmin aydınlanma devriminde kendine verilen ve hak ederek kazandığı değeri almış bu değerin hakkını vermiştir.
Cumhuriyetimizin haklı gururu olan ve Kemalizmin gerçek anlamda uygulandığı 1932-1938 yılları arasında 10 yıl nutkuna ve marşına da inanıyorum ki Türk kadınlarının kattığı değer ve önem çok büyüktür.
Köy enstitülerinin ve halk evlerinin Kemalist aydınlanma devriminin başarıya ulaşması için harıl harıl çalıştığı dönemde yine ön saflarda mücadele içinde Türk kadınını görmekteyiz.
Cumhuriyet büyük ve destansı bir savaş sonrasında kurulduğunda kadınlarda her zaman cephede, evde, tarlada, okulda, fabrikada yerlerini almış ve sağlam kadın onuruna yakışan duruşlarını göstermişlerdir.
Ancak Cumhuriyet zaferle sonuçlanmıştır fakat Cumhuriyet karşısında, Kemalizim karşısında yenilgiye uğrayan batılı emperyalistler ve onların içerdeki işbirlikçilerinin savaşı, kaybedilmiş olmasına rağmen bitmemiştir.
Özellikle 1938 de ulu önder Mustafa Kemalin ölümüyle özelliklede, Kemalizme karşı yenik düşen ve intikam duygusu içindeki dış ve iç güçler, işbirliğine başlamış ve yıkıcı ağlarını bu güne kadar zaman zaman cesaretlenerek sürdürmüşlerdir.
Bu yıkıcı güçler Atamızın ölümünden sonra, ya Kemalizmi iğdiş etmeye, ya da karalamaya kalkmışlar ve zaman zaman buldukları cesaretle Kemalizmin kazanımlarını yıkmaya yok etmeye başlamışlardır.
Bu yıkıcı faaliyetler özelliklede büyük aydınlanma devrimiyle kadınlarımıza verilen hakların yok edilmesine, gasp edilmesine yönelik olmuştur.
Köy enstitülerinin kapatılması halk evlerinin kapatılması bu sürecin sadece en önemli yıkımları olmuştur.
Cumhuriyete karşı rövanşı almak isteyen içteki işbirlikçi ve gericiler, dış da ki emperyalistlerle aynı amaç uğruna birleşmiş ve yıkımlarını bu günde olduğu gibi sürdüre gelmişlerdir.
Onlar için bir tek hedef vardı Cumhuriyeti, Kemalizmi en çok beslendiği noktadan vurmak ve yıkmak bu nokta Cumhuriyeti kuran Kurtuluş savaşının Emperyalizme karşı kazanılmasını sağlayan kahraman Türk kadınları.
Türk kadını hem batılı emperyalistlerin hem de içteki gerici yobaz işbirlikçilerin hedefi haline gelmiştir.
Neden ?
Türk kadını aydınlığa olan tutkusu, hayata karşı bağlılığı, Kemalizme karşı vefası nedeniyle hedefti.
Kemalizmin beslenme kaynağı olan Türk kadını hiçbir zaman zavallı bir pınar olamazdı. O Türk kadınıydı ve bir kaynak gibi gürül gürül çağlayarak doğar, akar ve Kemalizmi beslerdi.
İşte sırf bu neden bile Türk kadının zaptı rap altına alınmasına yeter nedendi. Ama Türk kadını esarete gelebilirmiydi ?
Orta Asya bozkırlarını aşan özgürlük duygusu, Ergenekon da ki dağı eriten güç Türk kadının gücüydü.
O kadın ki Tek dişi kalmış haliyle emperyalizme o azılı sömürgen vampire karşı direnmiş dayanmış ve Atasının yanında ona inanarak büyük zafere imza atmıştır.
Hangi çılgın Türk kadınını köle yapabilir ve onun özgürlüğüne, töresine bağlılığını, aydınlığa tutkusunu, Atasının mirasını elinden alabilirdi.
Ancak şer ve gerici güçler yılmadı kaplumbağa felsefesiyle tavşanı geride bırakma mücadelesine devam ettiler.
Bu gün iktidardalar.Ne üzücü ki Türk kadınını köle yapma davaları bitmedi sürüyor, çünki Türk kadının köleliği onların iktidarı egemenliği demektir.
Türk kadınının başına geçirilen adına türban denilen simgede onların sömürü aracı olmaya devam ediyor. Oysa Anadolu da Türk kadını eşarbını büyük bir renk cümbüşü içinde takıyor ve töresini erkeğinin yanında omuz omuza sürdürüyor.
Tarlada, bağda, fabrikada gururla ya başını açıyor aydınlığa, ya başına töresindeki eşarbını bağlıyor gururla namusla.
Türk kadının büyük aydınlık yürüyüşü Kemalizimle başlamış ve bu günde Kemalizmin ışığında devam ediyor.
İktidarlar, sağ iktidarlar 1950 yılından beri tüm ağır ve karanlık oyunlarını Türk kadınları üzerine oynuyor. Ama başaramayacaklar mesafe kat ettiler ama duracaklar. Onları Türk kadının aydınlık geleneği ve sağlam duruşu durduracak.
Ülkemizde üniversitelerde, kamuda, toplumun açık her alanında kadınlar üzerine oynanan bu gerici oyunlar, baskılar yine Türk kadınının başkaldırısı ile son bulacaktır.
Cumhuriyet mitinglerin de kadınlarımız en öndeydi Atamızın mirasçısı kadınlar, Karacaoğlanın sevdasını hak eden kadınlar, bize ana olan kadınlar, bizi sevgisi, merhametiyle sarıp sarmalayıp erkek yapan kadınlar.
İşte kadınlarımızın başarısı bizi biz, töreyi töre,Cumhuriyeti Cumhuriyet yapan Atamızın mirasçısı büyük kadınlar.
Artık görev sizin bu gelinen noktada bu ülkeyi koruyacak olanlar yine sizlersiniz tıpkı dün olduğu gibi bu günde en önde savaşması gerekenler sizlersiniz.
Sizin kaybedecekleriniz ne üzücü ki biz erkeklerden daha fazla, ama siz aydınlığı, siz evlatları, siz kazanımlarını, siz geleceğinizi kaybetmeyeceksiniz.
Tıpkı geçmişte olduğu gibi bu günde Cumhuriyet mitinglerinde gösterdiğiniz kararlılık gibi zafere gideceksiniz.
Ülkemizde ki karanlık sizin aydınlığınızla son bulacak.
Hepinizi saygı ile selamlar gözlerinizden, ellerinizden öperim.
Ş.GÖKSOY
YORUMLAR
Lütfen yorumlamaları ve cevaplamaları saygı çerçevesini aşmadan, kırıcı olmadan yapalım.
site kurallarına bakarsanız göreceksiniz
7-) Sitemize, gönderilen şiir ve hikâyelere yapılacak yorumlarda; üyelerin şiir ve hikâye ile ilgili uzaktan-yakından ilişkisi olmayan yorumları, rutinleşmiş post it tarzı basımları, uyarılmaksızın silinecektir. Ancak, yorumlarda eserin özüne yönelik ya da yazarına eserle ilgili sorular soran yorumlar sayı sınırı olmaksızın yapılabilir. Bunun bir polemiğe dönüşerek uzaması durumunda yine site yöneticileri tarafından yorumlar ayırt edilerek silinecektir.
VE
15-)Yapılan yorumlarda, konu her ne olursa olsun, üyeler arası isim vererek eleştiri yapılması, düzeysiz tartışmalara girilmesi, konunun kişiselleştirilerek, kişisel ve grupsal tartışma zeminlerine açık hale getirilmesi kesinlikle yasaktır...
saygılar
Mustafa Kemal'in önderliğinde ulusal kurtuluş savaşının kazanılmasına bugün baktığımızda, bu başarıyı Kemalist düşüncenin kazandığını görmek çok zor olmasa gerek. Ayrıca yazıdaki ana konudan çok ayrıntılarda ki kendi anlayışınıza göre anladığınız konular hakkında durmanız çok saçma. Senin gibi bakanlar oldukça işbirlikçiler de hayli çoğalacaktır. Sizi gidi sizi...
Muhteşem bir yazı tebrik ederim.Aynı konu hakkında cumhuriyet erkeklerini ele alan bir yazı yazarsanız çok aydınlatıcı olacak. Bu bir rica tabiiki.
"İşte kadınlarımızın başarısı bizi biz, töreyi töre,Cumhuriyeti Cumhuriyet yapan Atamızın mirasçısı büyük kadınlar."
"Türk kadının büyük aydınlık yürüyüşü Kemalizimle başlamış ve bu günde Kemalizmin ışığında devam ediyor."
yanılmıyorsam tiyatro sahnesine çıkan ilk türk kadını 1919 'da çıkıyor.Bazı cümleleriniz tamamen bir tespiteb dayanıyor.Sevgiyle kalın.