- 1909 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAÇLI TECAVÜZLERİ VE KA’BE – 1
Tarihi bir gerçektir. Haçlılar ne zaman güçlenmişlerse kıblemiz Ka’be’yi ve Medine’de bulunan Mescid’i Nebevi’yi yıkmak için planlar yapmışlar, girişimlerde bulunmuşlardır. Hedefleri Müslümanların bu kutsallarıdır. Çünkü bunları yok edebilirlerse İslam’ın yeryüzünden kalkacağını hesaplamaktadırlar.
Müslümanların, Allah tarafından korunduğuna inandıkları Ka’be’ye yapılan bu tecavüz girişimlerinin bir yazıya sığmayacağı kesin. Ama bilinen Haçlı saldırı girişimlerini çok özet halinde vermeye çalışacağım.
Bilinen ilk saldırı Fil Suresi’nde sözü geçen Ebrehe’nin saldırısıdır. Ebrehe, Hıristiyan olan güçlü Habeşistan’nın Yemen valisidir. Gözünü Ka’be’ye dikmiştir. O’nu yıkacak ve Sana’ya yaptırdığı muazzam bir kiliseyi onun yerine ikame edecektir. Böylece dünyanın ibadet, ticaret ve seyahat merkezi Mekke değil Sana olacaktır. Muazzam fillerle donattığı güçlü ordusuyla harekete geçer. Ka’be’de bulunan kendi putlarına dokunmama karşılığı, Taif kabilesini de koalisyon ortağı olarak gücüne dahil etmiştir. Taif’liler Ebrehe ordusuna kılavuzluk edeceklerdir. Ebu Rigal isimli bir kılavuz bu işle görevli olarak Ebrehe ordusunun önüne geçmiştir. Fil Suresi’nde de bildirildiği gibi, savunmasız zannedilen Ka’be, Allah’ın görevlendirdiği Ebabil kuşları tarafından korunmuş, Ebrehe ordusu kuşların attığı taşlarla perişan olmuş, yenilmiş ekin tarlasına dönmüştür. Burada dikkate alınması gereken işbirlikçi Taif kabilesinin görevlisi Ebu Rigal’in durumudur. O da ölenler arasındadır. Öldüğü yere gömülüp mezar yapılmıştır. Yüzyıllar boyunca Ka’be’yi ziyaret maksadıyla gelenler önce Ebu Rigal’in mezarını taşlarlar, sonra Kabe’yi ziyarete gelirlermiş. “Ebu Rigal’in mezarını taşlamak” tabiri “Tecavüzcülerle işbirliği yapanlara lanet okumak, sonra Ka’be’yi ziyaret etmek” demek olarak kullanılmış ve gelenek haline getirilmiştir.
Hicret i Nebevinin 8.nci yılında Peygamberimiz tarafından fethedilip, putlardan temizlenen ve asli şekline döndürülen Ka’be, miladi 1100 lü yıllara kadar gayr ı Müslimler tarafından bir tecavüz girişimine maruz kalmamıştır. Çünkü Müslümanlar daima yeryüzünün en büyük gücü olarak bulunmuşlardır. Bu tarihlerde Haçlılar birleşmişler ve Ortadoğu’yu istila etmişlerdir. Kudüs’ü çok kan dökerek ele geçirmişler ve daha ileri adım olan Mescid’i Nebevi ve Ka’be’yi ele geçirip yıkmak için fırsat kollamaya başlamışlardır. Kudüs’te kurdukları aşırı fanatik Hıristiyan kulübü olan “Tapınak Şövalyeleri” bu işi ideal edinmiş ve çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır.
Tapınak Şövalyeleri’nin ilk saldırı girişimleri Peygamberimizin mezarına olmuştur. Hedef Peygamberimizin vücudunu mezarından çalıp yok etmektir.
Zamanın en güçlü Müslüman devleti Zengi Devleti’nin hükümdarı Nıurettin Zengi, rüyasında Peygamberimiz tarafından göreve çağrılmış, son anda yetişerek bu tecavüz girişimini önlemiştir. Yakınındaki bir evden Peygamberimizin mezarına bir tünel kazılmış olduğu ve çirkin fiillerini gerçekleştirmek üzere olan tecavüzcü Tapınak Şövalyeleri fedaileri yakalanarak idam edilmişler, mezarın etrafına kurşun bloklar gömülerek benzer girişimler önlenmiştir. Günümüzde halen bu kurşun bloklar yerinde durmaktadır. Kısa zaman sonra da, Mekke’de benzer tecavüzler için keşifler yapan ve komplolar planlayan casuslar yakalanmışlar, böylece Ka’be tecavüzden kurtulmuştur. Nurettin Zengi ve askerleri bu defa ebabil kuşlarının görevini yapmışlardır.
Bir müddet sonra ünlü mücahit Selahaddin Eyyubi, darmadağınık olan Müslümanların devletlerini birlik olmaları için ikna etmiş, onlardan kurduğu ortak bir Müslüman ordusu ile Hıttin’de Haçlıları perişan ettikten sonra, Kudüs’ü geri almıştır. Artık Müslümanlar birlik olduklarından dolayı, haçlıların yeni saldırı girişimleri hep başarısızlıkla sonuçlanmış, 1200 lü yılların ortalarında da işgal ettikleri İslam topraklarından defolup gitmişlerdir. Bu topraklarda kurulacak olan Osmanlı Devleti’nin orduları Ebabil kuşu görevini yükleneceklerdir.
Bu konuyu gelecek yazımızda ele alacağız.
ekremsama