"günlerini düşler krallığında geçirmeyenler, günlerin kölesi olur." halil cibran
erolbasci
erolbasci

DERSİMDE NE OLDU?

Yorum

DERSİMDE NE OLDU?

23

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2226

Okunma

DERSİMDE NE OLDU?

Hafızamıza isyan olarak kazınmış Dersim.
Resmi söylemlerle artık nasıl eğitildiysek okullarda,çevremizde, devletin ileri gelenlerinin söylemleri tarafından, Dersimi de bugünkü PKK kalkışması gibi değerlendiriyorduk yakın geçmişe kadar, biraz da belki ezberci dünyamızda.
Hala da o zamanlar olanlar konusunda farklı değerlendirmeler duyuyoruz bugünlerde.
Adı ne olursa olsun, devlet ile, devletin vatandaşlarından Dersimde yaşayanları arasında olduğu su götürmez bir gerçek, olanların.
Partisinin gurubu adına kürsüye çıkan bir muhalefet milletvekilinin konuşması üzerine gündemimize yeniden giriverdi Dersim olayları.
Muhtemeldir ki, gurubunun görüşlerini açıklayan muhalif milletvekili, bugün de süren kanlı terör olaylarını bitirmek için, Dersimde yapılanları örnek gösterdi.
Oradaki isyanın nasıl bitirildiğine örnek verirken, Dersimde de analar ağlamadı mı diye, "terör bitsin,artık analar ağlamasın" diyenlere cevap vermeye çalıştı bir anlamda.
Film bundan sonra koptu ne hikmetse.
Kişisel olarak ben dahil bir çok insanın düşüncesinde, isyan bastırılacaksa, devletin isyancılara karşı sertliğe başvurmasında bir yanlışlık yoktu.
Ancak çok ilginç bir biçimde, Dersimde geçmişte yaşananlar, bizzat Dersim konusunu gündeme getirenler de dahil olmak üzere, devletin eski-yeni bir çok otoritesi tarafından da inkar edilmeyen ifşaatlarla başka yönleriyle zihinlerimizi bulandırdı.
Zamanın Malatya emniyet müdürü olan İhsan Sabri Çağlayangilin, kadınların yaşlıların çocukların mağaralarda fareler gibi katledilmelerini anlatan ses kayıtları ortaya çıktı.
(Ropörtajı da yine bugünlerde partili arkadaşını gereğini yapmaya davet eden Tunceli kökenli milletvekili yapmış meğer)
İsyan bastırılırken devlet böyle bir katliam mı yapmıştı?
İsyancıların yanısıra, kadınlar çocuklar yaşlılar da zehirli gazlarla, bombalanarak imha mı edilmişti?
Meclis kürsüsünde, terörün bitmesi için Dersimdeki gibi bir müdahaleyi önerenler, isyan bastırmanın bu yönünü de mi öneriyorlardı acaba?
İsyancılar dışında, ailelerini de çoluk çocuk kadın bebe bütün bir toplumun topluca katledilmesini mi öneriyorlardı?
Konuşma akabinde aleviler ayaklandı adeta.
Aynı partiden başka bir milletvekili, meclis kürsüsünden konuşan kendi partilisini gereğini yapmaya çağırdı Dersim hakkında söylediklerinden dolayı.
Başka kişi ve kuruluşlar da aynı çağrıyı tekrarladı.
İnfial, Dersimde yaşanan, isyancılara karşı müdahele şekline, sivil insanların katledilmelerine onay veren bu yaklaşımaydı elbette.
Mecliste bir muhalefet vekili, partisinin görüşlerini açıklarken, mağaralarda fareler gibi katledildikleri iddia edilen insanlara yapılan uygulamanın bugün de tekrar edilmesini ister gibiydi.
Hemen her kesimden, o dönemde isyancılar dışındaki sivil halkın da katledildiğini yalanlayan bir beyan yoktu.Bir şekilde o yaşananları hemen herkes ilginç bir biçimde kabulleniyor ve doğruluyordu.
Gereğini yapması istenen muhalif vekilin cevabı da bu yöndeydi.
İsyanın bastırılışını ama bunun yanında sivil birçok insanında katledilişini reddetmiyor, ama
"Atatürkün yaptıklarına" sahip çıkarak zaten gereğini yaptıklarını söylüyorlardı.
Atatürk hayattaydı o dönemde ve Dersim isyanının bastırılmasını o emretmişti.
"Atatürke mi karşı geliyorsunuz siz" yaklaşımı bir savunma olabilir miydi?
Atatürk mü emretmişti mağaralardaki zehirli gazlarla, ilk kadın pilotumuzun bombalarıyla sivil halkında ayrım yapılmadan katledilmesini?
Günümüzün tipik Atatürk istismarcılığının şahikasıydı adeta bu söylem.
"Atatürk yaptı, yaptırdıysa ne konuşuyorsunuz daha" istismarı, günümüz darbeci cuntacı ergenekoncu yapılanmaların Atatürkçülük söylemlerine ne kadarda benziyor?
Gerçekte emri kim verdi?
Emri uygulayanlar maksatlarını aştılar mı?
Sivil halkın gördüğü zararlardan Atatürk haberdar oldu mu?
Ne söyledi, ne yaptı?
Bunlar hala karanlık?
Kimse birşey açıklamıyor.
Kimse birşey biliyor mu peki acaba?
Neticede ülkenin gündemine muhalefet partisi eliyle yeninden Dersim konusu girdi hızla.
İstifası istenenler, istifa etmeyenler, istifa isteyenlerin çark ederek parti yönetimine biat etmesi ve olayı tepkilerin ardından soğumaya bırakma çabaları peşpeşe geldi.
Cin şişeden çıktı bir kere ama artık.
Millet geçmiş gerçekleri bütün çıplaklığıyla, doğru olarak öğrenmek istiyor artık.
Milletle paylaşmayacağımız birşey yok diyerek gizli meclis toplantılarına girmeyenlerin, milletle bu konudaki bildiklerini de paylaşması gerekli artık.
İçinde yaşamadığımız için, ermeni soykırımı konusunda bize öğretilenler paralelinde, çevremizi, dünyayı soykırım olmadı diye iknaya çabalarken bu Dersim karmaşası karşısında nasıl bir yol izleyeceğiz?
Sürekli kandırılıyor muyuz yoksa millet olarak?
Son yıllarda ergenekon davalarıyla ortaya çıkan alevi liderlere suikast planları ile bu Dersim hadisesinin muhalefet partileri tarafından ülke gündemine sokulması irtibatlı olabilir mi acaba?
Yeniden alevi kışkırtması mı tezgahlanıyor acaba?
İstanbuldaki bir müzedeki denizaltıya, çocuk ziyaretçiler geldiğinde patlatmak üzere bomba yerleştirilmesi türünden provakasyonlar planlandığı gazetelerde yazılırken, gayrimüslüm, azınlık cemaatlerine ait mekan ve kuruluşlara suikastler planlayıp kaos ve karmaşa yaratmaya çabalayan planlar yazılıp çiziliyorken, yaşadıklarımız suni olarak bilinçli mi yaratılıyor acaba?
Danıştay saldırısı, Güngören patlamaları, Ankaradaki alışveriş merkezi patlamaları,Dağlıca, Aktütün girişimleri vb. gibi tertipler hep kardeş mi?
Kim bu gözü dönmüş insanlar?
Nelerini kaybetmek istemiyorlar?
Ya da neler kazanmak istiyorlar bu girişimlerle?
Bunları koruyanlar, kollayanlar kim?
Devletin hangi kademelerine sızabilmişler?

Açıksözlülkle millete doğruların artık anlatılması gerekiyor.
Arınma, temizlenme şart...
Dersim de ne oldu?
Bu sorunun cevabı ile başlanabilir..



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Dersimde ne oldu? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Dersimde ne oldu? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DERSİMDE NE OLDU? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Çena Munzuri
Çena Munzuri, @cenamunzuri
25.1.2010 21:32:17
1937-1938 tarihlerinde insanlık suçu işlendi .
Dersim' de katliam yapıldı...
Ve halende 38 leri yaşıyoruz.94 de köy yangınları, köy boşaltmaları ve 2000 li yıllarda doğa katliamı...
Çekin ellerinizi Dersim'den Munzurumuzdan....
Guldane Dal
Guldane Dal, @guldanedal
23.11.2009 00:44:42

Dersim"de katliam oldu...


Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
22.11.2009 22:48:37
biz hiç savaşıpta kavgacı olmadık ki zaten Ahmet bey...

fikirlerimiz çatışır sadece,fillerimiz değil....

biz taş tüfek sopa istemiyoruz...bunu sizde istemiyorsunuz...

o zaman, akletmekten öte çözüm yok....duamla....
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
22.11.2009 22:30:31
:) Sizi çok seviyorum ben, merak ede ede, hayret ede ede, şaşıra şaşıra, tepki vere vere kendine geleni severim ben değerli Hümeyragül Mehtap kardeş/dost...

Hem biz barış/sulh yaptık değil mi?!

:))

Saygılar...

Göktürkmen tarafından 11/22/2009 10:42:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
22.11.2009 22:22:28
bir varmış bir yoıkmuş ....bir ormanda iki inatçi keçi yaşarmış...bu keçiler aslında beraber vakit geçirmeyi çok istiyorlarmış.
fakat masal bu ya o kadar büyük egoları varmışki asla bunu kendilerine itiraf edemiyorlarmış..

ikiside birbirlerine küstahça ve gururla bakıyorlarmış...
yaşadıkları yerde başka canlılarda varmış
ama onlar keçilik hallerinden anlamazlarmış...bu yüzden ikiside birbirinden bekler ve asla alttan almazlarmış....

yapmaları gereken tek şey birbirleriyle karşılaştıklarında inat etmeyi bırakıp birbirlerinin yolunu açmakmış...keçilik gereği buna asla yanaşmazlarmış...ikiside içten içe diğerinin yol vermesini bekleyip durur belki o zaman bir şeylerin farklı olacağına inanırlarmış...

çünkü kim kime yol verirse zayıflığını kabul edecek biri diğerine üstün olacak ve hikaye bir taraf açısından en azından mutlu devam edecekmiş...

bu iktidar savaşı böyle sürüp durmuş...kalplerine ve beyinlerine inat savaşı sürdürüp durmuşlar....sonunda tek silahları olan boynuzlarını göstere göstere galibi seçmek için köprünün üzerinde buluşmuşlar...


ilki demişki...ben anlamam bana sen yol vermelisin...diğeri aynı sertlikte.

kim demiş sıkıysa geç...o demiş ben üstünüm ben geçerim,diğeri ben her zaman tek geçerim...sonuçmu...

hala ilkokullarda işlenen bu iki keçi,boynuzlarını birbirlerine doğrultup köprü üzerinde boğuşurken ikiside köprüden düşüp boğulmuşlar....


peki bu durumda zafer kimden yana sonuçlanmış....

hiç kşmse tarafından tabiiki....hayattan alınacak daha çoook derslerimiz var.....ama gerçek olan bir şey daha varki oda,her akılda bir keçlik var ne yazık ki....haksızmıyım...bence son söz bu olmalı arkadaşlar....

duamla.....

duamla.....
Haticcay
Haticcay, @haticcay
22.11.2009 22:13:11
BİR ANLIK AYNA OLDUM SİZE VE KENDİNİZİ O KADAR GÜZEL ANLATTINIZ Kİ TEBRİKLER!
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
22.11.2009 22:00:07
Yukarıda ki sayfa kadar boşsunuz ! Ama beyaz değilsiniz kirli siyah bir küf yeşili bir kalbe ve akla sahipsiniz. Vicdan mı? Artık sizde aşağılamak, kişiselleştirmek, hakaret olmuş...

Yazık sana "üzüm karası", yazık sana !

Göktürkmen tarafından 11/23/2009 8:20:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
22.11.2009 21:55:39
Haticcay
Haticcay, @haticcay
22.11.2009 21:46:55
O CÜMLE ÖYLE DEĞİL BÖYLE YAZILIR
Bugün Göktürkmen,Abdullah Öcalan, Celal Talabani, Mesut Barzani, Mesut Karzai ne ise, dünkü tarihte Şeyh Sait, Seyit Rıza, Artin Kemal, Çerkes Ethem, Ahmed Anzavur ve daha bir çok türdeşi odur !

BURADA KÜRT SAİD'DEN KASTINIZ EĞER BEDİÜZZAMAN SAİDİ NURSİ İSE, O MUHTEREM ZATI DA KİRLİ CÜMLENİZDEN ÇIKARIYORUM

ÜZÜMKARASI tarafından 11/22/2009 9:56:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
Haticcay
Haticcay, @haticcay
22.11.2009 21:40:52
1990 DA BİR SORU ÜZERİNE YAPILAN KONUŞMADA
ALEVİ OLMAYAN ASLEN NUSAYRİ OLAN ERMENİLERİN SÜRYANİLERİN OLAYLARIN ARKASINDA OLDUĞUNU SÖYLEMİŞ. NE VAR BU SÖZLERDE ? GÜLEN HOCANIN NE DEMESİNİ İSTERDİNİZ? FETHULLAH GÜLEN'İ, KAFALARI KARIŞTIRARAK GÜNDEMİN İÇİNE KASITLI OLARAK ÇEKMEK İSTEYEN ÇARPIK MEDYANIN ÇARPITILMIŞ HABERLERİNİ GÖKTÜRKMEN'DEN BAŞKASI BURAYA TAŞIYAMAZDI ZATEN.
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
22.11.2009 21:18:46
Son söz:

"...Beyler, dinleme organı kulak, görme organı göz, düşünme organı da beyindir..."

Bu Türklerde de, kendini böyle hissetmeyenlerde de böyle olmalıdır. Evrensel ve hümainst bir espri ile bitiriyorum.

Bu gün Fetullah Gülen, Abdullah Öcalan, Celal Talabani, Mesut Barzani, Nuri El Maliki ve Hamid Karzai, Şeyh Nazım Kıbrısi ne ise, dünkü tarihte Şeyh Sait, Kürt Said, Seyit Rıza, Artin Kemal, Çerkes Ethem, Ahmed Anzavur, Derviş Vahdeti, ve daha bir çok türdeşi odur !

Vesselam....


Göktürkmen tarafından 11/23/2009 8:37:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
hanay
hanay, @hanay
22.11.2009 19:41:04
Eğer bunca yazılanlarda aranan ''akılcılıksa''erolbasci'nin yazdıkları daha akılıca ve objektif.
Amaç,Onur Öymen'in söylediklerini F.Gülenin söyledikleriyle örtmek mi ?
Yoksa ''bak O.Öymen böyle söyledi,F.Gülen de şöyle bir katkı sunarak Dersim katliamını onayladı''O zaman neyi tartışıyorsunuz.
Yaşanan bir gerçek var.Bizlerden yıllarca saklanmış.Birisinin sözüyle gündemimize düştü.Bunu hasıraltı etmenin kimseye yararı yok.korkmaya da gerek yok.
Tarihimizle objektif olarak yüzleşmeliyiz.Gerçeğin bilinmesi Dersimlilerin yüzyıldır bildikleri gerçekler olduğu için,asla kimseye sitem bile etmezler.Sadece onları anlayan bir dil,söylenecek gönül alıcı birkaç söz yeter.
İ.Sabri Çağlayangil'in anlattıkları;bizim kendimizle yüzleşmemize yeter.
Bir de N.Fazık KISAKÜREK'ten dinleyelim ister misiniz?
Ama biraz hoşgörü,çokça EMPATİ...




NECİP FAZIL KISAKÜREK



SON DEVRİN DİN MAZLUMLARI

En aşağı 50.000 müslümanın kanını ve canını ihtiva etmesi bakımından, kalın hatlarıyle bir harita gibi çizdiğimiz ve şu anda yalnız ana prensip ve mânasıyle tesbit ettiğimiz bu facianın, tarihte bir benzeri gösterilemez. Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki mâsum çocuğun Hozat Kaymakamı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderilmesi... Kendisinin öğretmen ve köy halkıyle alâkasız bir şahıs olduğunu iddia ederek alevler içinden fırlamak isteyen bir gencin, kalasla itilip alevler içine atılması ve karşı -sında sigara içilmesi... Buğday sapları üstünde yakılan, daha evvel kurşunlanmış bütün bir köy halkı... Annesinin karnından sivri uçlu âletle çıkartıldıktan sonra yaşamakta devam eden ve
hala topuğunda bu sivri uçlu âletin izini taşıyan çocuk... Bir dere içinde boğazlanan ve bu fiili yerine getiren cellâdın bulunması bir hayli zorluğa yol açan yirmi mâsum... Ve buna benzer daha neler, dalıa neler!..

Cesetleri değil, mânaları muhakeme ve idam eden tarih, bakalım bu 50.000, çocuk, genç, ihtiyar, kız, kadın, hasta, alil müslüman cesedine karşılık kaç ferdin mânası üzerinde ebedî idam karari verecektir?

Elâzığ Ortaokulunda okuyan iki çocuk... Tatili geçirmek üzere memleketleri olan Hozat’a geliyorlar ve facianın tam üstüne düşüyorlar. Hozat yakınlanndaki köylerine geldikleri zaman babaları Yusuf Cemil’in öldürtülmüş olduğunu öğreniyorlar ve ağlama ya başlıyorlar. Onlara şu karşılık veriliyor:
"- Sizi de onun yanına götüreceğiz!"
Çocuklar odadan sürükletilerek çıkartılıyor ve jandarma muhafazasında gittikleri yolda süngületiliyorlar. Böylece babalarnin yanına gönderilmişlerdir.
Her evi ayrı ayrı tutuşturulduktan sonra dört bir etrafı ayrıca çalı çırpı içine alınıp alev alev yakılan bir köyden, deli gibi bir adam çıkıp, çalı yığınları gerisinde manzarayı seyredenlere doğru ilerliyor ve haykırıyor:
"Durun, ben köy ahalisinden değilim! Muallimim! Müsaade edin, kendimi size isbat edeyim!"
Fakat sözüne mukabele, bir kalasla itilerek alevler içine atılması oluyor. Adam, evvelâ göğsünün kılları tutuşarak alev alev yanarken, çalı yığınlari gerisinde âmir, zevk ve istihza ile sigarasını içmektedir. (Bu vak’a, bana, 1944 yılında, Eğridir’de askerliğimi yaparken, resmî şahıslar huzurunda, yanan adama karşı sigarasını zevkle içtiğini söyleyen Amirden bizzat dinleyenlerce anlatılmıştır.)

Yusuf Cemil’in köyünden 200 kadın ve çocuk öldürtülmüş ve bunların cesetleri buğday sapları üzerinde yakılmıştır. Öldürülenler arasında, Elâzığ’da askerliğini yapan ve o sırada izinli olarak köyünde bulunan Rüstem adında biri de vardır. Bu zavallı, mezun olduğunu ve isterlerse hüvviyet ve izin kâğıdını da gösterebileceğini söylediği halde derdini dinletemiyor ve dört çocuğu ile seksenlik anası arasında, onlarla berabır, kurşunlanıyor.

Hozat’ın Karaca köyünden Cafer oğlu Kasım... Bu adam, o tarihten 30 sene kadar evvel Amerika’ya gitmiş, orada 15 yıl kalmış, epeyce para kazanmış ve sonra köyüne dönmüştür. Kasım, Amerika dönüşünde, Birinci Dünya Harbinde Kafkas cephesi Köprüköy muharebesinde şehit düşen kardeşi Yüzbaşı Şükrü’nün iki çocuklu karısı Şirin Hatun’la evlenmiş, Hozata gelip yerleşmiş, orada bir mağaza açmış ve ticarete başlamıştır. Hükûmetle de bazı taahhüt işlerine girişmektedir. Dersim hareketi esnasında, işbu Cafer oğlu Kasım, taahhüt bedelinden alacağı olan 6.000 lirayı tahsil etmek üzere Ovacık Kaymakamlığına müracaat ediyor. Muamelesini tekemmül ettirip parayı kendisine veriyorlar.
Muamele biter bitmez "Seni Hozat’tan çağırıyorlar!" diyerek,onu, mahfuzen yola çıkariyorlar. Cafer oğlu Kasım, kasabadan ayrıldıktan bir saat sonra jandarmalara öldürtülüyor. Koynundaki 6.000 lira da, iki alâkalı idare âmiri arasında taksim ediliyor.

Zavallının zevcesi Şirin Hatun, o esnada, dört çocuğuyla birlikte, komşularına oturmaya gitmiştir. Kadın, evine döndüğü zaman bir de görüyor ki, kapısı kırılmiş ve bütün eşyası etrafa dökülüp saçılmıştır. Haykırmaya başlıyor:
"- Yetişin, evimize eşkiya girdi!.."
Bu feryadına karşılık olarak kadın, kapısının önünde, çocuklarıyla beraber öldürülüyor ve dolgun miktarda altını, parası ve eşyası yağma ediliyor.

Bu arada Hozat’ın Zımbık köyünde (Şekspir)in hayaline bile taş çıkartacak, bir vak’a cereyan etmektedir. Erkekleri tamamıyle doğranmış olan köyün 100 kadar kadın ve çocuğu, sivri uçlu âletle (süngü) öldürülüyor.Oldurulen kadinlar arasinda biri doğurmak üzere bir gebedir. Bu kadının karnına giren sivri uçlu alet, barsaklarını yere döküyor, rahmini parçalıyor ve kendisini öldürüyor. Tehlike geçtikten sonra gizlendikleri yerden çıkan birkaç kadın, ölüleri gözden geçirirken, bu kadının rahminden düşen çocuğun sag olduğunu dehşetler içinde görüyorlar. Muazzam bir kader cilvesi olarak yaşamakta devam eden çocuğu alıyorlar, emzirtip büyütüyorlar ve ona "Besi" adını koyuyorlar. Bu kız bugün hâlâ aynı köyde ve hayattadır. Sivri uçlu alet annesinin karnına girip rahmini deldiği zaman da onun topukçuğunda bir yara açmıştır ve kız hâlâ bu yarayı topuğunda taşimaktadır.

(24 yil evvelki Büyük Doğu ’lardan)

Hozat’ın Dolantanır köyünden Veli isminde bir genç, Elâzığ Muallim Mektebinde okuduktan sonra öğretmen olarak Trakya’ya gönderilmiş, orada evlenmiş, 3 çocuk sahibi olmuş ve tam da Dersim hareketi başlamak üzereyken, karısı ve çocuklarıyle, yaz tatilini geçirmek üzere köyüne gitmiştir. Genç muallimin köyü, erkekli ve kadınlı, çocuklu ve ihtiyarlı doğranırken, kendisi, karısı ve çocukları da aynı âkıbete mahkûm edilmiş ve cesetleri yakılmıştır.

Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta... Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaşı arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine saklamıştır.Vazivet birden haber aliniyor.
Cocuklarin oldurulmeleri emriveriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse zuhur edemiyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız mâsumlara silâh kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Tecrübe birkaç defa akamete uğruyor ve hayli sıkıntı mevzuu oluyor. Nihayet en kara yüzlü çingenelerden daha karanlık suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 mâsumun işi bitiriliyor. Murat suyunun kandan kıpkızıl aktığını görenler olmustur.

Celâl Bayar’ın Başvekil ve Mareşal Fevzi Çakmak’in Genelkurmay Başkanı bulunduğu 1938 yılında cereyan eden Dersim faciası, bütünleştirilmesini okuyucularimizin hayaline ve istikbaldeki tarihçinin kalemine bıraktığımız birkaç teferruat çizgisi halinde budur! Dayandığı tek sebep de birtakım âsâyişsizlik ve itaatsizlik bahanesi altında, bütün Doğu Anadolu’yu kapsayıcı olarak, o mıntıkanın bir türlü sulandırılamayan koyu İslâmi rengidir.
Bir kıvılcım halinde gösterdiğimiz Dersim yangınının kömürleştirilmiş 50.000 cesedinde, kutup şahsiyetler dışı bir yığın olarak din mazlumluğuııun en çarpıcı levhasını seyredebilirsiniz.

Necip Fazıl Kısakürek, “Son Devrin Din Mazlumları », DOGU FACİASI, Büyük Doğu Yayınlari, 10. basim, Nisan 1990, Istanbul


Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
22.11.2009 19:22:15
Arkadaşlar; birtakım meselelerde fikirlerimizin uyuşmaması gayet doğal. Bazı kritik konularda da emin olun herkesin bir takım haklılığı olabilir. Bozuk saat günde iki defa doğruyu gösterir derler. Dogrudur. Ama bir saat ileri yada geri işleyen sapasağlam bir saat hiç mi hiç doğruyu göstermez. Kasti olarak saptıranları örnekler bu cümlem.
Hal böyle iken, halkımızı ve devletimizi de seviyorken konuları zıtlaşmak ortamına çekmemek gerekir. Bu hükümete halkın teveccühü varken ( kazandığı seçimler örnektir) müsaade edelim adamlar çalışsın. Demokrasi bu değilmiydi? Yazılıp çizilenleri hiç umursamıyorum. Kardeşlik projesi diye ortaya çıkmış, can havli ile çabalayan cesur bir hükümet görüyorum. Meyveli ağacı boşuna taşlamayalim. Fakirlik, işsizlik ve terör hariç her konuda başarı sağlamış ve rakiplerini silmiş bir hukümet var. İnşallah bu üç konu da da başarı elde eder. Dualarım samimiyetle halkı ve milleti için çırpınan kadrolarladır. Kimsenin şahsi menfaatleri ve nemalanacakları davalara pirim vermek gibi bir niyetim yoktur. Derim ki; Bir süre de izleyelim. Ayinesi iştir kişinin. Saygılar selamlar.
erolbasci
erolbasci, @erolbasci
22.11.2009 19:18:46
Sizin ne olduğunuzun niye bu kadar önemli olduğunu düşünüyorsunuz anlayamadım.Neyseniz nesiniz.
Madem burada alıntılanmış düşünce paylaştınız muhasebesini de yapmış olmanız gerekir, akılcılığı da kendinize yakıştırdığınıza göre.
Dersim sorununda, isyan bastırmak ile, sivil halkı katliama uğratmak arasındaki farkı algılayamamanızı, nasıl bir akılcılıkla bağdaştırıyorsunuz pek belirli değil.Öymenin Dersim gafına kendi partisinden dahi tepki gösterilmesini es geçip, kendinizce diğer taraf gördüklerinizin tepkileri bağlamında cevap vermeyi keza nasıl akılcılıkla bağdaştırabildiğiniz hususu da karanlık.
Uzun uzun kendinizi anlatmaktan ziyade, okuyucuya faydası olsun diye keşke son bir haftalık güncel olaylardan nasıl bu kadar değişik sonuçlar çıkarabildiğinizi izah etseydiniz.Kimse gündemden haberdar değil diye düşünmüş olamazsınız.İştahla kaleme sarılıp Fetullah Gülenin görüşlerini ulusalcı sitelerden alıntılamışsınız ama devletin katliam yapmış olup olmadığı, olduysa tasvip edip etmediğinizi, isyanlar bastırılırken kadınlar bebeler yaşlılar sivil halk topyekün zehirli gazlarla uçaktan bombalarla katledilmeli mi, devlet kendi vatandaşlarını katliama uğratmalı mı konularına bakışınız eksik kalmış.
Uzun iki yorumunuzda kısa bir cümle olarak da onu sıkıştırsaydınız keşke.
Sömürgeciliğe ne denli muhalif olduğunuzu anlatmanızdan daha anlamlı olurdu bu yazı altında.
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
22.11.2009 19:03:15
ETRAK-İ Bİ İDRAK'tan (!) AÇIKLAMALAR:

Kimse olması gereken yerde değil...

Ben sadece bir haber alıntıladım. Haberin kaynağı, güvenilirliği, bunu teyit etmek gibi iddiaları gündeme dahi getirmedim.

Tekrar söylemek istiyorum. Ben, Fetullah Gülen, Apo, Barzo, o, bu neyse bunlara göre de bir konum ve durum da almadım. Benim olaylara ve olgulara bakışım ve başlangıcım bilinir, ben bu piyonların arkasındaki efendiyle teorik/düşünsel bir savaşım veriyorum...

Bilindik Göktürkmen söylemiyle; işbirlikçilik bölümsel, emperyalizm bütünsel güçtür !

Ben Fetullah Gülen, Apo, Barzo, Talo; bilmem her ne nane ve kimse işte, bunlara sadece güler geçerim. Bunlar benim için, sahibinin sesi olmaya devam eden kuklalardan öte, ne bir anlam bulur, ne de bundan öte değersellerim bu zatları !

Ben Emperyalizm'e bakarım, Kapitalizm'e bakarım, Sömürgeciliğe bakarım. Bunlar iyi bilinsin !

Ben ne emperyalistin sağcısını, ne ırkçısını, ne solcusunu, ne liberalini ne mezhepçisini, ne dincisini ne de cemaatçısını savunmam, bunlar söylediğim gibi besleme işbirlikçilerdir, bundan öte değer de vermem önemsemem de !

Sürüye sayılmam, güruha katılmam...

Kimseye Atatürk dahil biat etmişliğim de, böyle bir kültürümde yoktur, eleştirilmezlik ve put etme yasağı tanımam !

Sahte Atatürkçülük dahil, sahte (Nato) paşalık ( Atatürk'ün gerçek ordusu ve paşası demek istiyorum şeklinde anlayabilirsiniz) dahil, bu ülkenin bu hale gelmesinde payı olmuşların, her kim olursa olsun, tümünün çelişkleri ve aymazlıklarını hep eleştirel akıl süzgeçinden geçiririm.

Böyle yazarım; benim için yazmak sessiz ve etkin konuşmalardır.

Ben Abd- Alman beslemesi ırkçı-Turancılığı da, Enveri paşa kafa Türkçülüğü de, Abdülhamit kafa İslamcılığı , Osmalıcılığı da reddderim.

Emperyalin batılısı da, doğulusu da bende bir ve bütünsel olmak anlamında tektir !

Benim emperyalizmle, benim kapitalizmle, benim sömürgecilikle davam ölene kadar sürer...

Benim Türkiye oligarşisi ile olan düşünsel mücadelem de ölene kadar sürer ! Benim buna işbirlikçilik eden her türden besleme ve kripto ile de mücadelem ölene değin sürer !

Çünkü ve eğer bu ülke emperyal ayılara sömürge olacaksa, bu ülke azınlık faşistlerine arpalık olacaksa, bu ülkenin insanı Türki, Türkiyeli, Nufüs kağıdı Türklerince har vurup harman edilmişliği sonucu oluşan bunca büyük dış borç, iç borç ve yolsuzlukla bu şekilde sefil ve zelil yaşayacaksa, bence yok olsun daha iyi !

Önemsediğim şeyler bilinir, "bilakaydüşart İstiklal-i tam" ülke, ulus ve devlet, yüksek tutulmuş bir dinsel, ulusal değerleri önemsemek ve bunların istismarına karşı çıkış, hepsinden önemlisi, aklıcı, bilimsel ve tahkik ederek olayları değerlendirmek...

Yolum belli, ilkelerim bellidir, "ya istiklal ya ölüm"... Bu utançla rezillik ve zelillik içinde yaşamayı, bireysel kurtuluş bilerek her hangi bir sürü toplumsala koyun olmayı da kökten redderim !

Ama buna rıza göstermiş olanları da anlarım, ama üzülerek anlarım...

Bu ülke benim ülkem, Türkiye; yani Türklerin ülkesi... Kendini etni, mezhep, cemaat aşağılık komleksine sokmadan, modern ve kültürel anlamda Türk Dili ve kültür genleriyle Türk hissedenlerin ülkesi, Atatürk'ün kurduğu ülkedir...

Burada yaşayan halkın hiç sevmediğim bir şekilde, yaratık P. Arnold Andrews etnik gruplar hesaplarıyla dahi en kötü ihtimalle yüzde sekseni Türklerden oluşur...

Yüz de, bin de, on binde, üç veya beş buçuk demografik oranlarıyla, yüzde sekseni baskı altına alabilenler, Emperyalizm'e, Kapitalizm'e, Sömürge politiklerine ve Türkiye oligarşisine iyi baksınlar !

Bu onların başarısıdır... Yani anlayın ki Türkiye oligarşisi ve işbirlikçileri bunu nasıl becerdiklerini daha ve en iyi bilirler !

Herkes, en iyi yine kendi başbaşa kalışlarında kendini ve yaptıklarını en iyi bilir !

Devam ediyorum :

Yönetim, politika, sanat, ticaret ve sair aklınıza gelebilecek tüm alanlarda Türk var mıdır ya da nerede vardır diye soruyorum ?! Türk'e düşmanlığı- kini din- olmuşluk edenlere bunu soruyorum, önce buna baksınlar? !

Bu ülkeyi 1919-38 arası on beş yılık bir süreçte büyük Türk evladı, büyük anti emperyalist, büyük devrimci M.Kemal Atatürk yönetti...

Bu dönem dışında Türk, Türkmen hangi alanda nerede vardır, bilen varsa söylesin ?

Taa gerilere gidiyorum... Selçuklu'ya kadar gerilere gidiyorum izninizle,.. Selçukiler, Osmanoğulları önceleri Türk- Türkmen olduklarını söylemiş, yönetime geldikten ve hanedan/dinastilerinin devletleşme süreci tamamlandıktan sonra ise; Türklükten çıkmayı onur saymışlardır !

Biri kendini Pers veya Farslara, diğeri Roma mirascılığına bağlamıştır !

Sonra ise bilinen hikayedir; kölemenler, dönme ve devşirmeler, Enderunilerle doldurdukları devlet erkini, yine bunlara teslim etmekte hiç bir utanç ve bir beis görmemişlerdir...

Şimdi soruyorum, nerede ve ne zaman, hangi alanda ve de bu ülkede bin yıldan fazladır karar mekanizmalarında özde Türk/Türkmen vardır ki, olmuştur ki; her türlü suçu, anlatılmaz -kini din olmuşluk- garezinizle Türklere ve Türkmenlere yıkıyorsunuz !

Az utanın, biraz sıkılın ! Bana uzun tarih dersleri de verdirmeyin lütfen !

Yazdıklarıma bakıyorum, sonra bana yöneltilen yakıştırmalara ve şaşırıyorum !

Beyler, dinleme organı kulak, görme organı göz, düşünme organı da beyindir...

Sonuç olarak:

Bu ülke Emperyalizm'i, Kapitalizm'i ve Sömürgecileri yine yenecektir, Türkiye oligarşisi ve onun aşağılık ruhlu ve maskeli işbirlikçileri de utanç ve haysiyetsizlikleri ile ne kul, ne de Birtengri yanında makbul ve mağdur olmayacaklardır.

Bilgilerinize...


Göktürkmen tarafından 1/12/2010 3:28:24 PM zamanında düzenlenmiştir.
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
22.11.2009 16:45:50
neden bu kadar çok ferveran ediyoruz ki anlamadım doğrusu..?
özünde her şey orrtada açık ve zaten belli...

yani AKP geldi ve yine gelecek inş...bunu kesin olarak bilinde yani...
ve tabiiki kabul edin artık....bu en kritik dönemde dahi son seçim beldesindeki aday yine AKP li oldu görmedinizmi....bu cevp olrak yetmiyormu herkese...

görmezden geliyorsunuz ama bu halkın bu millet ve devlete verdiği tokat gibi bir cevap değilmidir...

Fetullah gülen...

Kurban olduğum nur yüzlü hocam.... siz ne kadar büyük bir ağaçsınızki öyle,bu kadar taşla sarsılmadan mücadele edebiliyorsunuz böyle....
neden işin başı veya sonunda muhakak muhterem Hocamızı katarsınız bu siyasi konuların içine hiç anlamam doğrusu...

neden Gülen cemaati bu kadar çok çok korkutuyor sizleri arkadaşlar...
anlaşılmayan bir şey varki oda, Fetullah gülen bir İslam Alimi...bir siyasi parti lideri değil ki..

şu varki, kendi inanç ve görüşlerine yakın bulduğu bir siyasi düşünce ve devlet idare şekli muhakkak vardır ve olacaktır...herkeslerin olduğu gibi..bunun nersinde suç var anlamak mümkün değil...

yani bunu artık kabul edin efendim...CHP bu gün, Atatürkün kurmuş olduğu Cumhiruyet anlayışı çizgisinin, sınırlarının en dışında dahi değil...

değil...kan kaybediyor...Acil kana ihtiyaç var...bu lu na mı yor...........

değişmeli CHP ve onu yöneten bu kadro kökünden değişmeli....ben inanıyorum ki olacak inş....insan inaçlı olabilir,inançsız olabilir,her ne olursa olsun herşeyden önce insan olmalıdır....adil olmalıdır...

bu gidişle CHP de DSP gibi eriyip gidecek yazık ki....çünkü başında istikrarlı idare, yönetim şekli ve bir birlik yok...

Ecevit gidince,geriden gelenler partinin parçalarını dahi bırakmadılar meydanda....öyle görünüyorki İnönünün varisleride CHP yi eriterek tüketecekler ne yazık ne yazık...

Öymen....bu söylem kendi iç siyasi otoritemizden daha öte,Avrupanın eline sunulmuş bir kozdur diye düşünüyorum....Ermeni soykırım yasa tasarısını Ermeni palementosundan reddettirmeye çalışırken,kendi ülkemizde kendi vatan topraklarımızda soykırım,katliam gerçeklerimizle yüzleşmek ne kadarda utanç verici bir durum...

o gün, ne Gülen cemaati ve nede AKP hükümeti yoktu iktidarda ve meydanda öyle değilmi...
bu gün bu sorgulama yapılıyorsa eğer,o günün zihniyeti, devlet idare şekli, ve yönetmelikleri sorgunun hedefinde olmalıdır...
yargıya müdahele,düşünceye müdahale,inanca müdahale,eğitim öğretime müdahale,kışlada görev yapan askere müdahale.....

darbeciler,yaskaçılar, cuntacılar...yeter artık...yıllar yılı zorunlu olarak batıdan ışık saçan bu güneş,artık doğunun karlı dağlarından gülümsüyor ülkeme ve onun aziz Miletinin üzerine...eriyecek bu zihniyet ve su akıp yatağını bulacak muhakkak...

Türkiye yedinci bölgesinide kazanacak ve yeni bir üniter devlet idaresi elde edilmiş olacak...


kanmıyor ve inanmıyor artık...ne sağcılar,ne solcular, ne aleviler,ne ermeniler ve nede diğer etnik kimlikler....kimse inanmıyor artık....hiç kimse.....

bu ihtiyarlamış bir gladyo masalı....failler fişlendi ve romanın artık final sahnesi...kahramanlar son sözde doğar....

Allahım sana şükürler olsun...kutladım...duamla...

Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 11/22/2009 6:08:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ba
Barış34, @baris34
22.11.2009 16:13:33
Sevgili Göktürkmen rumuzlu arkadaşın konuyu yanlış ele aldığını düşünüyorum. Doğrusu Onur Öymen'in telaffuz ettiğini savunur gibi bir pozisyon var gibime geliyor. Dilerim ben, bu konuda yanılırım. Yani tepki gösterilmeyecek mi? Böyle çirkinliğe ses çıkarılmasın mı sevgili arkadaşım? Pes doğrusu!
Bu arkadaş nedense Gülen'in bir konuşmasını örnek gösterek şöyle diyor;
"Bakalım bu konuşmadan sonra liberaller-cemaatçiler Öymen’e gösterdikleri tepkiyi Gülen’e gösterecek mi?"
Sevgili Göktürkmen arkadaşım, bir katliam ve bir toplumu tehdit etme sözkonusudur. Ayrıca sen merak etme Dersimli Aleviler kimlerin ne olduğunu çok iyi bilirler ? Zaten asırlarca politikacılar, hep bu gibi oyunlar üzerinde boza pişirip çirkin politikalar yaptıkları da bilinmektedir. Yalnız herkesi, Dersim'de yapılan mezalim konusunda duyarlı olmaya çağırıyorum. Herkes ağzına geleni kalkıp Dersim halkı üzerinde demogoji yapmasın ve ön yargılarla yaklaşmasın. İlkönce Dersim üzerinde gerçek bir şekilde araştırma yapsın, ondan sonra kalkıp tenkitlerde bulunsun. Ayrıca bu katliamları meşru göstermekle, kendileri de yapılan soykırıma iştirak etmiş sayılır ki böyle bir davranış da insanî olamaz. Hiçkimse, bu dönemin sorumlu kişilerin avukatlığına soyunmasın. Eğer gerçekler veya hakikatler öğrenilmek isteniyorsa, o zaman herkes, kendi payına düşen insanî sorumluluklarını hatırlayıp tarihi çarpıtmaları ve bir halkın haksızca katliama uğramasını meşru gören zihniyeti de mahküm etmelidir. Bu, herkesin insanlık görevi olmalıdır. İnsan olan, toplumları ne dini açıdan, ne de ırkî açıdan katliama maruz bırakmaz. Eğer bir toplum, dinsizlikle suçlanırsa aslında kendisi insanî vasıflardan uzak olup dinsiz ve imansızdır.
1937 ve 1938'de kimlerin imansız ve kimlerin dinsiz olduğu, mağdurlarca bilinmektedir.
erolbasci
erolbasci, @erolbasci
22.11.2009 15:45:39
Sayın tatlıtürk öneri yok demiş.
Haklı.
Öneri yok, henüz tespit yapılmamış anlaşıldığı kadarıyla.
Ya da tespitler halkın bilgisi dışında kalmış.
Fakat bugünlerde ortalığa saçılan planlardan, cunta faaliyetlerinden hala katliamlardan medet umulduğu anlaşılıyor şayet doğruysa.
Müzeye gelecek çocuklar katledilerek örneğin kargaşa çıkartmak, alışveriş merkezleri bombalatmaki devletin savcısını katlettirip başkaları için halkı ayaklandırmak vs. tertipler devam etmiyor mu?
Önermiz ancak, tam demokrasi ve çetelerden cuntalardan arınmış bir ülke olabilir.


erolbasci tarafından 11/22/2009 3:47:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
erolbasci
erolbasci, @erolbasci
22.11.2009 15:42:05
Göktürkmen kardeş esmiş üfürmüş yine:))
Ama düşünmeyi tercih etmemiş herzamanki gibi..
odatv gibi ulusalcı sitelerden devşirdiği haberlerle kendisini kandırabilir ancak..
İrtica eylem planlarının fazlasıyla etkisinde kalmışsanız normal karşılanır.
Hadi diyelim bütün aktardığınız doğru sevgili Göktürkmen kardeşim.
Peki CHPnin milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu niye Onur Öymenin istifasını istedi söyledikleri için?
Durduk yerde mi gereğini yapmalı diye beyanat verdi?
O da mı fetullah hoca ile paralel düşünüyor yoksa?
Yoksa sığ bir oportinizm mi sergiledi.? Aslında alkışlarken Öymeni mi, daha kendisi gibiydi yoksa?
Tuncelili, diğer alevi kuruluşları vs. niye fetullah hoca paralelinde düşündü sizin mantığınıza ve kurgunuza göre?

Daha yorumun başında, malum çevrelerin kullandığı jargonla giriş yaparak zaten meşrebinizi belli etmişsiniz.
İsyan bastırılmasıyla, isyan bastırılırken kadınların, bebelerin çocukların zehirli gazlarla, bombalarla katledilmesini birbirine karıştırarak kafa karışıklığı yaratma cinliğine girişmişsiniz.
İsyan bastırılmasına kimse birşey demedi zira sizin yanıltmanızın aksine.
Bırakın kendi halkınıza karşı çolulk çocuk demeden katliam yapmayı, savaşlarda dahi düşman ülkelerin insanlarına sivillerine, kadınlarına bebelerine katliam uygulamak insanlık suçu değil mi?
Savaşlar yapılıyor ama siviller zarar gördüğünde dünya ayağa kalkıyor.Niçin?
Irakta da, Filistin de de olanlara karşı alkış tutanlardan kendi milletine karşı katliam uygulanmasını yadırgamalarını beklemek elbette zordur.
Dersimde yaşanan isyan ise, ki bazı aleviler bunu bile kabul etmiyor.Yani isyan değildi diyen de var.
İsyan basıtrılır.
Ama,
Kadınların, bebelerin, mağaralarda fareler gibi zehirlenerek öldürülmeleri başka bir şey.
Sivillerin üzerine uçaktan , daha sonra da ulusal kahraman payesi vereceğimiz pilotlarımız eliyle bomba yağdırmak başka bir şey.
Alevilerin de, zerre kadar insanlıktan nasiplenmiş olanların da infiali bu noktada zaten. Kurtuluş savaşındaki anaların ağlamasıyla, Amerikali anaların ağlaması örneklerinin hangisi buna benziyor? Öymen Dersim de yaşanan gerçekleri bildiği halde bu örneği vererek, alevilerin algıladığı gibi aynen, toplu katliamda da bulunularak terörü bitirmeliyiz önerisine cevap verdiler.
Aynen partisinin politikasına biat edip çarketmeden önce, Öymenin istifasını isteyen kendi partidaşı Kılıçdaroğlu gibi yani..:) Sonrasında Öymenin katliamları Atatürke yamaması ise tam bir sığlık idi.
Atatürkü, yapılan katliamlara onay vermiş gibi göstererek, arkasına sığınmaya çalıştılar, ergenekoncuların da çete kurup Atatürkçüyüz biz demeleri gibi aynı.
Bu, iftira olmalıydı.
Atatürk isyanın bastırılmasına onay vermiş olabilir, ancak kadın bebe yaşlıların fareler gibi katledilmelerine onay vermiş olamazdı.
İnancımız bu yönde hala.
Fetullah Gülen ile sonunda bir noktada buluştuysanız kendinizi sorgulayın derim, Gülen ile ilgili aktardıklarınız için.
Bu, Öymenin isyanı askeri güçle bastırma önerisini, sivillerin katledilmesinden ayrı düşündüğünü savunmayı gerektirmez.
Zira Öymen, hala beyanatlarında o katliamlara "yan hasar" diyor. Olmaması gerektiğini söylemiyor, söyleyemiyor.Üstelik "Atatürkün politikasını savunarak gereğini yapıyoruz zaten" diyerek, katliamlara Atatürkü de bulaştırarak, kendi partidaşı milletvekilinin "gereğini yapmalı" çağrısına cevap veriyor.
Bu basit, üstelik de birkaç günlük ülke gündemini takip etmemiş olamazsınız diye düşünüyorum.
Buna rağmen isyan bastırma ile, bir devletin kendi vatandaşlarına katliam uygulamasını birbirinden kasıtlı olarak ayırmamak, yanıltmak "birikimsizlik ve cehaletten" daha mı iyidir?
:)







erolbasci tarafından 11/22/2009 4:02:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
eylul1900
eylul1900, @eylul1900
22.11.2009 15:12:18
tunceli bugüne kadar konuşulmadı, türkiyedeki pek çok mesele gibi. bugün bunca ayyuka çıkarılmasının nedeni de elbette ki iktidarla ve onun mal bulmuş mağribi edasıyla chp'ye yüklenmesiyle ilgili.
fakat bu tarihte yapılanları ne yalanlar, ne de önemsizleştirir. oradaki bir KATLİAMdı. fakat ne acıdır ki, dersimi savunmak(!) bugün ellerinde hala SİVASın kanı bulunanlara düştü! böylesi rezaletler ancak böylesi rezil muhalefetlerin olduğu ülkelere has herhalde...
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
22.11.2009 13:35:17
Göktürkmen kardeşim çok detaylı bilgiler verek bizi aydınlatmış. Ona da teşekkürü borç bilirim. Temelde anlaşılıyor ki kapanmış bir yarayı kaşıyıp, kanatıp, ihanet ve Türkiye'yi parçalama senaryolarında kullanmak istiyorlar. Saygılarımla.
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
22.11.2009 13:24:53
Güzel bir yazı. Güzel sorular. Lakin hiç bir öneri yok. Bir soru daha sormak gerekmiyor mu? Tunceli İsyanları kanlı bir şekilde bastırıldığı günden bu yana neden hiç bugünlerdeki gibi ayyuka çıkarılıp sorgulanmamıştı.? Atatürk'ün polisye hatalardan haberi olmasa da genel politikayı belirlediğini kabul etmek gerekmez mi? Bu hamur çok su kaldırır. Un kaçar, su katarsın su kaçar. Emeğinize sağlık. Benim sorularım menfi tenkid değil bakış açısı farkı dır. Saygılar.
Göktürkmen
Göktürkmen, @gokturkmen
22.11.2009 13:15:24
"...'TUNCELİ ALEVİLERİ'NİN DİNLERİ YOKTUR

Türkiye gündemini günlerdir Onur Öymen’in Kürt Açılımı sırasında mecliste yaptığı konuşma işgal ediyor.

Ne demişti Onur Öymen?

“Değerli arkadaşlarım ‘Analar ağlamasın’ diyorlar. Maalesef, bu ülkenin anaları çok ağladı. Çok şehit verdik. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşı’nda 200 bin şehidimiz var. Hepsinin anası ağladı. Bir kişi çıkıp da ‘Analar ağlamasın. Biz bu savaştan vazgeçelim.’ demedi. Kurtuluş Savaşı’nda analar ağlamadı mı?
Kimse çıkıp da ‘Analar ağlamasın. Biz şu Yunanlılarla anlaşalım’ dedi mi? Şeyh Sait isyanında analar ağlamadı mı? Dersim isyanında analar ağlamadı mı? Kıbrıs’ta analar ağlamadı mı? Bir tek kişi Türkiye’de çıkıp da ‘Analar ağlamasın diye, bu mücadeleyi durduralım.’ dedi mi? Dünyada diyen var mı? Amerika’da bir saat içinde 3 bin kişiyi öldürdü teröristler. Bir Amerikalı devlet adamı çıkıp da ‘Aman, analar ağlamasın. Şu teröristlerle bir uzlaşalım’ dedi mi? İlk (AKP) siz diyorsunuz. Niçin? Çünkü, terörle mücadele cesaretiniz yok. Sizden önceki bütün hükümetlerin gösterdiği cesareti siz gösteremiyorsunuz.”

İşte Öymen’in bu sözleri Dersim olaylarında devlet müdahalesini savunduğu gerekçesi ile çok tepki gördü. Sokak eylemleri, medyadan istifa çağrıları günlerdir devam ediyor.

Dersim olaylarında yaşananları eleştirenler bir yana cemaat medyası da ısrarla Öymen’in istifasını istiyor. Öymen’in ırkçılık yaptığını söyleyen cemaat, Aleviler’i Öymen’e ve CHP’ye karşı tutum almaya çağırıyor.

Peki Onur Öymen’i istifaya çağıran cemaat Dersim hakkında ne düşünüyor.

Bu sorunun cevabını cemaatin internet sitelerinde Gülen’in cemaatine yaptığı eski bir konuşmada bulmak mümkün.

Fethullah Gülen konuşmasında Tunceli Alevileri’nin Anadolu-Türkmen Aleviliği’nden farklı olduğunu, kendisinin Tunceli Aleviliği’ne “Alevi” diyemediğini, Nusayri kökenli Süryani-Ermeni karışımı bir anlayışın olduğunu ve esasen Tunceli Aleviliği’nin “dinsizlik” olduğunu anlatıyor. 1990’lı yıllarda yapıldığı anlaşılan konuşmada Gülen Kuzey Irak’ta kurulan tampon devletin de önüne geçmek gerektiğini söylüyor. Aynı konuşmada Gülen, cumhuriyetin kuruluş döneminde sürekli toprak verildiğini iddia ediyor. Gülen Tunceli Aleviliği üzerine şunları söylüyor: "Fakat aslen Nusayri olan Ermenilerden, Süryanilerden meydana gelmiş aslen Nusayri olan Tunceli civarındaki Aleviler bu işin arkasında. Bunlar Türkiye’de gaileler açtığı zaman devletinizle, ordunuzla bu işin karşısına çıkamazsınız. Ve bunların dinleri yoktur."

Bakalım bu konuşmadan sonra liberaller-cemaatçiler Öymen’e gösterdikleri tepkiyi Gülen’e gösterecek mi?

İşte Gülen’in o sözleri:

Konuşmayı yukarıda video bölümünden izleyebilirsiniz.



“Biz de bir dönemde Misak-ı Milli ile sınırlarımızı belirlerken bizi arkadan vuran Balkanları hatta bir aralık Edirne bile gitmiş….Bunları verelim bu adamlar ellerini çeksinler, demişler. Şu Arapları da verelim.Hatta verirken o kadar cömertçe davranmışız ki, mesela Süleymaniye, Kerkük’ü de alın da yani en inkarı sulh vardır, kütüğü fıkıyede… Bizim size vereceğimiz yok, hayır var diyor onlarda… Alın öyleyse alacağınızı diyoruz…Daha sonra hakları bize aitmiş ama vermişiz. Ve adaları vermişiz. Ege’de bir sürü adayı vermişiz.

Fakat bağışlayın elin oğlu diyeceğim burada… Bir cemaate karşı bu tabirler sevimsiz. Elin oğlu doymamış buna. O günden bugüne Güneydoğu’da bizim soydaşımız, dindaşımız, bir problem yoktur, işte tarih meydanda. Ve Çanakkale de sizinle omuz omuza savaşmıştır bu insanlar…

Bunları her gün kazımış, yarayı meydana çıkarmış. Sizin siyaset bilmeyen devletinize yanlış şeyler yaptırmış, soydaşınızla, dindaşınızla sizi karşı karşıya getirmiştir. Bugün de aynı şeyleri yaptırtıyorlar.

Güneydoğu’daki vatandaşı baştan çıkarmak için Ermeni’yi, Süryani’yi, ateisti kullanıyor. Bir zaman komünizm perdesi altında yapıyorlardı. O yıkılınca biraz işleri zorlaştı. Artık Kürt İstiklali, vatanı filan diyorlar şimdi.

Eğer eskiden yaptıkları gibi burayı da verelim derlerse, burayı da bertaraf ederlerse, Türkiye’de Kızılbaş meselesi geliyor.Şimdi bunların içinde Mollalar, hocalar, şeyhler, dindarlar var. Açtığımız okullarda orada ve kurslarda bunlarla diyalog kurabiliyoruz. Bu sertlikleri, dalgayı kırma imkanı oluyor.



Fakat Türkiye’de ben Alevi demiyorum. Onlar Alevi değildir. Anadolu’daki Aleviler Yörükler, bizim tahtacılar onlar bizim her zaman anlaşacağımız insanlardır. Fakat aslen Nusayri olan Ermenilerden, Süryanilerden meydana gelmiş aslen Nusayri olan Tunceli civarındaki Aleviler bu işin arkasında. Bunlar Türkiye’de gaileler açtığı zaman devletinizle, ordunuzla bu işin karşısına çıkamazsınız. Ve bunların dinleri yoktur. Nusayri akidesi vardır. Allah insandır, insan Allah’tır. Allah insanın içine girmiştir, insana itaat etmiştir. Bu anlayış hakimdir.



Biz Güneydoğu’yu verelim dediği zaman bile Sivas’a kadar talepler gelecektir. Çünkü bu talebi yapabilecek şeyler şimdiden kazınmaya başlamıştır. Çok sıkı durmak lazım. Taviz vermemek lazım bu mevzuda. Allah baştakilerin başına akıl versin. Esas derdin dermanı olan reçeteyle işin üzerine gitmiyorlar, yanlışlık içindeler. Haber toplamak açısından da yanlışlık içindeler, İslam’dan kopma açısından da yanlışlık içindeler. İslam’ın oradaki insanın derdine derman olması, reçete olması açısından da yanlışlık içindeler. Ve bu yanlışlıklar inşallah bu millete pahalıya mal olmaz. Akılları başlarına gelir de ne o tampon devlet teşekkül eder ne de arkadan gelenlerin iştahları kabarır.”

Odatv.com

19 Kasım 2009..."

Vido kaydı için bknz: http://www.odatv.com/Siyaset/tunceli_alevilerinin_dinleri_yoktur-18477.html


Demek ki; Fetullah Gülen'de zamanında Ergenekon'a çalışmış, sizin pek değerli mantıkla gidersek !

Bunu Onur Öymen, sizin tanım da bir -sahte Atatürkçü- veya ne menem bir şeyse Ergenekon'cu biri söylemiyor, bunları Fetullah Gülen Hocaefendi söylüyor, cemaatsal yapısının mürid/ üyelerine söylüyor, bir sohbetinde, burada da kalmıyor Kürtlere ve devletlerine "tampon devlet" tehlikesi ve tanısında bulunuyor !

Bunu şimdi taraf olduğu "ver kurtul, kabul et kurtulculuğa" zıt diyebileceğimiz biçimde yapıyor, bu olaylara isyan ediyor gibi sanki sayın Gülen (!) :) ...

Ve çok Sayın Erol Başçı, siz efendim; istismara, bilgi kirleticiliğine ve kışkırtıcılığa devam ediyorsunuz !

Bu kadar birikimsizliğiniz ve cehaletinizle hem de...

İnsafınız kurusun sayın Erol Başçı bey !


Göktürkmen tarafından 11/22/2009 2:38:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.