ŞARAB GİBİYİM
Öfke dolu gözlerle kadına dönüp seni anlamıyorum dedi, adam. Kadın konuşmanın başından beri yaptığı gibi sakin bir ses tonuyla adama bakıp “ben şarap gibiyim. Bir yudum aldığında önce yüzün buruşur sonra ağzında kekremsi bir tat bırakır. Eğer kadehi masaya atıp gidersen kaybedersin. Yok biraz daha sabredip içmeye devam edersen bendeki güzellikleri görüp sarhoş olursun. Adam, kadının dediklerinden bir kelime bile anlamamıştı. Bunu gür bir sesle gülmesinden kadın anladı. Oturduğu yerden kalkıp lokantayı terk etti kadın. Adamsa bir süre lokantada oyalanıp arkasından karanlıkta kayboldu.
Günler sonra adam yatağından fırlayarak uyandı. Aslında kadın kendini şaraba benzetirken ilk tanıştığın insana ön yargıyla yaklaşmamak gerektiğini anlatmaya çalışıyordu. Bunu nasıl da anlayamamıştı. Aynanın karşısında saçlarını tararken tekrar kadını aramak ve sesini duymak istedi.
Masanın üstünde duran cep telefonuna doğru adımlarken telefonunun çaldığını duydu. Baktığında kadın arıyordu. Bu kadar tesadüf olamazdı. Telefonu açtı ve nazik bir sesle “efendim” dedi. Kadın, her zamanki sakin ses tonuyla konuşmaya başladı. Geçen akşamki konuyu unutmuş gibiydi. Belki de kendinden bir hamle bekliyordu. Adam beklediği an gelmiş gibi kadının konuşmasını keserek “erkekler tenis topu gibidir” ne kadar hızlı vurursan o kadar hızlı döner” dedi. Gülme sırası kadındaydı. Baş döndürücü bir kahkaha attı telefonda. Adam, kadının gülüşünde alaydan çok bir arzu belirtisi olduğunu anladı. Kahkahası bittiğinde yine aynı ses tonuyla “hayat ise bumerang gibidir, ne yaparsan yap yaptıkların sana döner.”
Adam, kadının hazır cevapları karşısında şaşırdı. Hiç bu kadar zeki bir kadın olmadı hayatında. Bildiği ne varsa her şeyi tepe taklak ediyordu. Belki de kadının bu yönüne âşıktı. Suskun kaldığını anladığında kadına, aşk tecrübelerden ibarettir. Aynaya bakan kendini görür, sende kendimi bulmak istiyorum.
Susma sırası kadındaydı. Hayat dedi, “bize vazgeçemediklerimizden vazgeçmeyi, vazgeçtiklerimizi kabullenmeyi öğretir.”
Sandalyeye otururken adam, seninle konuşurken bütün hücrelerime kadar yaşadığımı hissediyorum, senden vazgeçmek; kendimizi bilmekse bu bedel çok ağır değil mi?
Kadın, olabildiğince kısık bir sesle fısıldar gibi adama; vazgeçtiğinde, vazgeçtiğin sana dönüyorsa o zaten hiç gitmemiştir ki. Bu ince bir çizgi dedi.
M.S./2009
KAHRAMANMARAŞ