kitabın gücü
Bir gün radyoyu dinlerken bir tıp doktorunun şu sözlerine takıldı aklım"bunca iyi eğitim görmeme rağmen hiç bir eğitim görmemiş halk ozanlarının yaşamı nasıl benden daha iyi algıladıklarını düşünmeğe başladım"." düşünmelerimin sonucunda gördüm ki kelimelerin gerçek anlamlarını ancak yaşayarak algılayabiliyoruz".
Sevmeden aşkı anlatmak,yemeden bir tadı tariflemek,yüzmeği öğrenmiş ama hiç yüzmemiş birinin yüzme hoçalığı gibiydi yaşamadan ahkam kesmek bir husus hakkında.Üniversiteye ilk başladığımız yıl abilerimiz ellerimize sol içerikli pankarları tutuşturup yürütülmüştük yollarda"EMPERYALİZME HAYIR","FAŞİZİME HAYIR ","GO HOME YANKEE" ,diyerek.Ne kadar yabancıydık o zaman o söylediğimiz sloganlara.Bir çoğumuz bu kelimelerin anlamlarını dahi tam olarak anlayamıyorduk.Ne bir fabrikanın ağır şartlarında çalışmış,nede tarlalarda tütün ekmiş ekin biçmiştik.Hele hele konularla ilgili tutarlı bir okumamızda olmamıştı çoğumuzun henüz.Okumanın da öyle kolaysı bir iş olmadığını dört yıl işletme fakültesinde okuyup askere asteğmmen olarak atanmamdan sonra tanıdığım bir ermeni arkadaşımdan öğrendim.
Bir yaz gecesi taburun tüm rütbeli subayları din hususunda bir tartışmaya girişmiktik.Kimimiz kendini dindar,kimi ataist,kimi hem dindar hem aşırı milliyetçi,kimi kominist,sosyal demokrat,vs vs sayan kişilerdik. Sabahın kör karanlığına kadar havanda su dövercesine atışıyor ama bir türlü bir karara varamıyorduk.Bir ara birliğe, görülen lüzum üzerine atanmış bulunan bir ermeni asıllı asteğmen arkadaşımız mahcup bir edayla tartışmamıza katılmak üzere müsade istediğinde , dindarlığı ile övünen arkadaşımız fütursuzca şöyle hitap etmişti "sen gayrı müslümsün karışma" Bu söze ermeni asıllı arkadaşımız gayet sakin ve kararlıca , tartışmaya katılmaya alınmasını rica ederek cevapladı.Ben ve diğer bir çok arkadaşım sanki hakkımızmış gibi müsade etmiştik tartışmaya katılmasına.
O gece ,benim yaşama başka gözle bakacağım bir gün olacağını sabahın ilk ışıklarıyla anlamıştım.Ermeni asıllı arkadaşımız ,din hususunda (Kurandan misaller vererek )hangi ayetin nerde, nasıl ,neden sonra ,indirildiğini,Türkiyede ve dünyada Müslümalığın durumunu uzun uzun anlattığında,dindar arkadaşla beraber hepimiz sanki vücudumuza buz pompalanmış gib donuklaşmıştık.Dindar arkadaşımız sonunda şöyle demek durumda kaldı mahcubiyetle"sen,bizden de fazla müslümansın ama namaz kılmıyorsun".Ben kliseye de gitmiyorum dedi ermenı arkadaşımız.Fakat bu ülkede okuyup üniversite bitirmiş insanlar olarak bizlerin,dini detaylı olarak bilme zorunluluğumuz hatta mecburiyetimiz vardır "Yoksa toplum hurafeler arasında yokolur gider".
O sabah askeri gazinonun yatakhenesinde beraber kaldığım o ermeni arkadaşa itiraf etmek durumunda kaldım-Ben üniversite değil ancak ilk okulu bitirmişim-.Şimdi ne yapabirim bu açığı kapatmak için? dediğimde işimin çok zor olduğunu ,okumanında bir emek, alışkanlık ,önceliklede istekle elde edilebilecek bir özellik olduğunu bahisle istersem ve de zamanımı onun insiyatifine bırakmayı kabüllenirsem yardım edebileceğini söyledi.Bir hafta aynı kitabın aynı sayfasını okudum, tekrar tekrar anlayabilmek için.Gözleri hep üzerimdeydi ve bende inatla direniyordum kendime.
Bir zaman boşa geçirdiğim zamanların hesabını yaptım.Sonra nereden başlanmışsa kardır dedim.Şimdi iyi ki ona rasladım diyorum.Çünkü askerden dönerken gitmişliğimden hiç eser yoktu.Konuşmam ,düşünce yapım gibi çok yönüm değişmiş cehalet giysisini yırtıp atmıştım üzerimden.
Bu gün başarabildiğim ne varsa hep o güne o arkadaşa borçlu olduğumu unutmayarak okuma alışkanlığımı bir misyoner gibi yaymak için uğraştım uğraşıyorum her zemin ve zamanda.
21/10/2009 İzmir
YORUMLAR
Arayış içinde,sorgulamayla geçen süreçler de cevap karşısına çıkıverir insanın,tek ki iyiyi doğruyu arayalım.Canımız çok yanar belki,çok bunalırız..Kimi zaman bir insan olur bizi dürten,kimi zaman bir olay ,bir kitap...Neden,nasıl,nerede diyen insan,buluverir yolunu...Sorularımıza cevap ararken insan,kitaplardır yoluna ışık tutan.
ÇOk güzeldi...