- 1151 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Noktalama ve Sözcük Bilgisi
NOKTALAMA VE SÖZCÜK BİLGİSİ
Her dilin kullanım incelikleri ve çok yönlü anlaşılabilecek söylenişleri vardır.
Hele yazılı dilin tüm gözlerin önünde sergilendiğini düşünecek olursak, nice hataları
kağıt üzerinde görme fırsatı doğar. Bu nedenle, yazılı metinlerde noktalama ve
sözcük bilgisinin “olmazsa olmaz” denli önemi vardır. Bu konuda yeterince bilgisi
olmayan bir yazar ne kadar doğru yazabilir ve ne düzeyde bir yazar olabilir ki.
Günümüzde cep telefonu kısa iletilerinde gençler arasında dil bilgisinden uzak,
yoz bir yazışma ortaya çıktı. İnternet (bilgisunar) ortamında, şiir ve edebiyat
sitelerinde öyle çok yoz anlayışla yazı ve şiirler görülüyor ki bir dilin nasıl
kirletildiğinin belgesi ancak bu kadar olur. Oysa herkes kendi öz diline karşı
sorumludur. Çünkü o, kültürümüzün anahtarıdır. Sesimizin ve yazımızın kendi güzelliğinden uzaklaştırılması sömürgecileri (emperyalistleri) sevindirir. Onlar
girdikleri her ülkede kültürel aşındırma yaparak kök salmak isterler. Son yıllarda
bu olumsuzlukları ülkemizde de gözlemlemek kolaylaştı. İş yerlerine yabancı dilde
isimlik asarak diline ihanet edenler, ne yaptıklarını nedense bilmiyor gibiler. Fırıncı
ekmeğin üzerine “special ekmek” ; Marmarabirlik zeytinin üzerine “hiper zeytin”
yazıyor. “Showroom”lardan da geçilmiyor! Ne demek diye sorana da “cahil işte”
diyerek bakılıyor. Bu yaşadığımız neyin egemenliğidir? Şairin/yazarın, yurtseverin
hali nicedir!
Şiir siteleri, sözcüklerle yapılan incelikli bir sanatın ortaya konulduğu yerler
değil midir? Elbette öyle olmalıdır. Öyle ise oralarda yazanlar bu işi nasıl hafife
alırlar, anlaşılmaz doğrusu. Her şair bilmelidir ki diğer yazılı dillerin yanında
estetik unsurlar içeren şiir dili, bir üst dil konumundadır.
En çok karşılaşılan hatalar, en çok bilinmeyen inceliklerden oluşur.
Sözcüklere sonekmiş gibi yapıştırılan bağlaçlar (ki, de, da…), soru ekleri
(mi, misin…); ya da
koparılıp ayrı yazılan sonekler, bu hataları yapanların yazarlığa yanlışlıkla
soyunduklarının kanıtı gibidir. Doğru anlam şu sözlerle verilebilir:
“Anladım ki bu iş kolay” - “Sonraki işler de kolay değil ama”
“Ev de, ağaç da yerinde yoktu” - “Evde çocuklar vardı”
“Kalemimi unutmuşum” - “Çantanı unuttun mu? - “Gelecek misin?”
Unutulmamalıdır ki yazdığımız sitelerin yazım kalitesinden ortaklaşa
sorumluyuz.
Noktalama bilgisinin yetersizliğinden anlatım bozukluğu ortaya çıkıyor.
Bir tümcedeki virgülün yerini değiştirdiğimizde tümcenin anlamı da değişmektedir. Konuşurken takındığımız beden dili gibidir virgül.
Her noktalama bir kurala dayanır ve özelleştirilemez. Ancak şiir biraz daha
özgürdür ve noktalamasız da gereksindiği çağrışımı yapabilmektedir. Melih
Cevdet ANDAY’a göre
iyi bir şiir, şiir üzerine bilgiler öğreten en iyi kaynaktır.
Tümcelerde eş anlamlı ve anlamı birbirine yakın kavramları bir arada
kullanmak anlam bozukluğuna yol açar. Sözcüklerin şiirle ilişkisi, öykü ya
da romanla olan ilişkisine benzemez. Konu şiir olunca sözcüklerin anlamı ve
çağrışımı başkalaşmaya başlar. Bu nedenle bazı uzmanlık alanlarına (tıp,
ekonomi, hukuk…vb.) ait terimleri şiirde kullanmak iyi sonuç vermeyebilir.
Şiirleri gereğinden fazla sözcükle boğuşturmamak da çok önemlidir.
Yazılan bir kavramın (yani…) açıklaması ise şiire hiç yakışmaz; dizeyi lafa
boğar, dize olmaktan çıkarır.
Sözcüklerin seçiminde, anadil kavramı asla akıldan çıkarılmamalıdır.
Kendi öz sözcüklerimize her zaman öncelik vermeli; o sözcükleri yaşatmalı,
hattâ yeni türetmeler önerebilmeliyiz. Fazıl Hüsnü DAĞLARCA’ya göre,
kullandığımız her yabancı sözcük, bir Türkçe sözcüğü öldürür. Dilimiz
dünyanın en doğurgan dilidir. Unutulmamalıdır ki yazılan bir metnin dili
onun ömrünü belirler.
Bu satırlar arasında noktalama ve sözcüklerin yazılışı konusunda ders
vermek (!) pek öyle kolay olmayacak. En iyisi yazma işine girişen herkesin
bir YAZIM KILAVUZUnu el altında bulundurmasıdır. Büyük yazar
dediğimiz tanınmışların da öyle yaptığını unutmayalım. Sonunda
dünya-âleme mahçup olmak var, değil mi ya!
Mehmet BÜYÜKÇELİK