DUYGU MU ? MANTIK MI ?
Tamı tamına 45 yaşındayım.Ocak ayında doğmuşum.Yani oğlak burcu.İyi bir arkadaş olur ama asla iyi bir eş olamaz diye söylenir.
11 yaşında ilk defa ailemden ayrıldım.Yatılı okul sınavlarını kazanmıştım ve Kastamonu Göl Öğretmen Lisesi’nin yolunu tuttuğumda artık kendi ayaklarımın üzerinde durmanın ilk adımlarını atmış oluyordum.
Babam beni okula bırakıp dönerken ağlamadım.
Yatılı okulları bilir misiniz?En azından askerliği bilirsiniz.Sabah kalkış saati belli.İsterseniz biraz daha şekerleme yapabilirsiniz ama kahvaltı saati de belli.3-5 dakika geç kalırsanız aç kalabilirsiniz.Üstelik daha yapılacak işler de var.Yatağınızı güzelce düzelteceksiniz.Öyle baştan savma değil, gergin olacak.Bozuk parayı attılar mı zıplayacak.Yahu bu bozuk paralar herhalde bunun için tedavüle çıkarılıyor.
Ondan sonra etüde geç kalabilirsiniz.Gözleriniz hep saatte olacak.Böylece tam 6 yıl geçecek.Sabah kalkış saatle, kahvaltı, sabah etüdü, bayrak töreni, dersler, öğle yemeği,sonra tekrar dersler, sonra akşam yemeği, akşam etütleri.
Sonra yatış.Koskoca yatakhanede bütün odaların ışıkları bile aynı saatte sönmeli.Çok mu haksızlık ettim acaba, bakın tuvalete gidişler saatle değil!
Bu hayattan sonra siz tabi ki zamana hiç önem vermeyeceksiniz.Saat bilmem kaçta bir yere yetişeceksiniz.
Eşiniz rahat rahat hazırlanabilir.Seyahate çıkacaksınız, olsun siz rahat olun en fazla otobüs kaçar.
*****
Arkadaşlıklar en ön plandadır yatılı okullarda.Dile kolay tam 6 yıl ya aynı sınıfta berabersiniz, ya aynı yatakhane koğuşunda.Hem de 24 saat.İnsanları cismin halleri gibi, her halinde görme olanağınız vardır.
Katı halde, sıvı halde ve gaz halinde.Uykulu halini bilirsiniz, uykusuz halini bilirsiniz.Bakımlı ve bakımsız halini bilirsiniz.Üzüntülü iken nasıldır, sevinçli iken nasıl?
Ne zaman, neye kızar? Neden sevinir? Kavgada kaçar mı? Parası varken nasıl, yokken nasıldır bilirsiniz.
Senin paran varken nasıl, yokken nasıl?.Binlerce halde ve durumda izlersiniz, görürsünüz onları.
Bu yüzden arkadaşım dediğiniz ve arkadaş olarak seçtiğiniz kişi hakkında yanıtlanacak hiç bir soru kalmamıştır.Hiç görmediğiniz halde ailesini bile tanırsınız.Amcalarını, dayılarını, halalarını, teyzelerini.O neyi biliyorsa siz de bilirsiniz.Siz neyi biliyorsanız o da bilir.
Artık, her arkadaş birbirinin annesi ve babasıdır.Hasta olduğunuzda onlar size bakar.İlacınızı ve suyunuzu onlar getirir.Aç kalırsanız kendi ekmeğini verir, bir bardak çayı beraber içersiniz.
Derse geç kaldığınızda bahaneyi onlar bulur.Birinizin parası hepinizindir.
Yaz tatilinde öyle özlersiniz ki birbirinizi, yaz tatilini bile istemezsiniz.
Bu hayattan sonra tabi siz arkadaşlarınızı da terk edebilirsiniz.Hiç arayıp sormazsınız bile.
Onlar aramadığında da hiç kafaya takmazsınız.
*****
Yatılı öğrencilerin tamamı erkektir.Okulda sadece bazı okul görevlilerinin,
öğretmenlerin kızları ile civardaki köylerden bir kaç kız öğrenci vardır.Sabah derse gelirler, ders bitiminde de evlerine giderler.
Ders dışında yani teneffüslerde de sadece kendi aralarında konuşurlar.
Onları hiç tanımadan okul biter.
Cuma ve cumartesi akşamları okulun sinema salonunda sinemaya gider öğrenciler.Çoğunlukla yerli filmler gösterilir.Hiç birisi mutlu sonla bitmez filmlerin.filmin kahramanları birbirlerini sever, ama arada hep kötü birisi vardır.Bir yolla aralarını bozar ve kahramanlar olayın aslında öyle olmadığını anlatamaz birbirlerine.
Genellikle kadın oyuncu tam anlatacakken okkalı bir tokat yer.Gerçeğin ortaya çıkabilmesi için birinin ölümcül bir hastalığa yakalanması ya da kaza geçirip kör olması gereklidir.
Bu filmleri yıllar boyu seyrettikten sonra siz gerçek duygularınızı rahatlıkla söyleyebilirsiniz.Kızgınlıklarınızı, sevinçlerinizi kısaca tüm hissettiklerinizi rahatça dışarıya vurabilirsiniz.
*****
Tam bu yazıya başlayıp,bir iki paragraf yazmıştım ki, İnebolu lisesi mezunlarının düzenlemiş olduğu bir geceye katıldım.Genellikle 1980’li yılların başlarında bitirmişlerdi liseyi.Kardeşim İnebolu Lisesi mezunlarından.
Aynı lise mezunu iki kişi benim de üniversiteden ev arkadaşım.Kardeşimin ve benim ortak arkadaşlarım dolayısıyla ben de katıldım geceye.Geceye katılanlardan birisi bir anı anlattı :
Okulun son günleri, iki arkadaş karar veriyorlar,bunlardan biri de olayı anlatan kişi.Gece yatakhanede herkesi boyayacaklar uyuduktan sonra.Bunu yapıyorlar da.Ayakkabı boyasıyla herkesin ağzına, burnuna, yüzüne sürüyorlar boyayı.Sabah kalkıyorlar, bunlar herkese gülüyor; herkes de birbirine.
Anlatan arkadaş devam ediyor:
-“Yahu, her şey normal de,herkes bana da bakıp gülüyor.Koştum aynaya baktım.Ben uyuduktan sonra, hıyar beni de boyamış”
Masadaki herkes gülmekten yerlere yattı.
*****
Babam da yatılı okulda okumuş.Kastamonu Göl Köy Enstitüsü mezunlarından.Sonradan Göl Öğretmen Okulu olmuş adı.Biz böyle başlamıştık.
Bizim zamanımızda da normal liseye dönüştü.Adı da Göl Öğretmen lisesi oldu.
Üniversite sınavı için İstanbul’a geldik 1979 haziran ayı idi.Sınava Beyazıt’taki İstanbul Üniversitesi’nde girdim.Sabah sınav için üniversite önüne geldik babamla.
Babam etraftan bazı öğrencilere baktıkça, bak şu yatılı okul öğrencisi...bak bu da diyerek deneyimlerini konuşturuyor kendince.Aslında hiç deneyim gerekmezdi ki!
Ona göre de disiplin çok önemliydi.İyi bir kıyafet iyi bir referanstı.Gösterdiği tüm öğrenciler de benim gibi, yazın o sıcağında takım elbise giymiş ve kravatlarını takmışlardı.
Sınav boyunca sorulardan çok, kravatımla savaştım durdum. Gömlek sırtıma, kravat boğazıma yapıştı.
Ceketim ağırlaştı da ağırlaştı ama çıkaramadım bir türlü.
Yıllar sonra şimdi bile ceketimi kolay kolay çıkaramıyorum.
*****
Yatılı okullardan sonra ne üniversite yıllarımda ne de askerlik boyunca zorluk çekmedim ben.Hayata alışmıştım.
Zorluk benim için yaşamın bir parçasıydı hep.Yaşamın benim için içinde zorluk olan kısmı askerliğin bitimiyle başladı.Benim için tek zorluk içinde, yatılı okullarda yaşanılan dostluk ve arkadaşlığın bulunmadığı bir yaşamdı.
Gerek iş yaşamımda gerekse özel yaşamımda yaşadığım her an ve olayda o yılların saf, çıkarsız düşünce penceresinden bakmaya çalıştım.
*****
Bunun yaşamın içindeki adı : “duygusallık” tı ve hiç de iyi bir özellik değildi.
Mantıklı olunmalıydı.Bizim yaşadığımız yıllarda değildik artık.Hastalandın, ziyarete kimse gelmedi mi?
Kimseye sitemde bulunmamalısın.
İşi olabilir gelemeyebilir.Bir-iki yıl telefon etmedi mi? Telefon edip de hani o eski yıllar, arkadaşlıklar falan dememelisin. Duygusallığın ne lüzumu var?
Siz siz olun, duygusal olmayın. Duygusal biri ile arkadaş ta olmayın.Evlenmek falan....sakın asla!
Yatılı okullarda okumuş olanlardan kesinlikle uzak durun.Hem yatılı okulda okumuş hem de oğlak burcundan olanlara hiç yaklaşmayın bile.Oğlak burcundan çocuklarınızı yatılı okula göndermeyin. Hatta her türlü olasılığa karşı, çocuğunuzun oğlak burcu doğmamasını bile planlayın. Ne olur ne olmaz diye doğan çocuğunuzun adını bile mantık koyun bence. Havası olsun.
*****
Peki ben ne halt yiyeceğim? Bu saatten sonra oturup, her öğün yemek yerine duygularımı yesem nafile.
Siz bana bakmayın.Ben hala okul yıllarındayım.Her Hababam Sınıfı filmi seyredişimde ağlarım.Her okul filmi seyredişimde ağlarım hatta.
Çocuklarım da şaşkın şaşkın yüzüme bakar.Özel bir çaba sarf etmedim ama şükürler olsun ki onlar oğlak burcu değil.Yatılı okula da yollamadım.Zaten devlet büyüklerimiz de mantıklı davranıp yılların Göl Öğretmen Lisesi’ni duygusal öğrenciler yetiştiriyor diye askeriye yapmışlar.Diğerlerini de yaparlar inşallah.
Çocuklarım, Hababam Sınıfı’nı seyrederken babam niye ağlıyor diye sorarlar annelerine.
Şimdiye kadar hiç yanıt fırsatı vermedim .Hemen atladım her seferinde :
-Ne ağlaması oğlum.Okul filmlerinin nesine ağlanır ki?
GÖZÜME BİR ŞEY KAÇTI BENİM.
29.05.2006-İSTANBUL
YORUMLAR
Okurken sankide yaşadıklarınızı bende yaşamışım gibi geldi bana, bu oğlak burcunun en büyük özelliğidir duygusallık.
Benim burcum da oğlak. Olmaz olsaymış, benim gözümede birşey kaçtı diyecem , diyemiyorum çünkü artık inandırıcı değil, kimse inanmıyor bana.rahatlıkla ağlayabiliyorum artık oyüzden, bence sizde gizlemeyin gözyaşlarınızı.
Teşekkürler bu güzel anılarınızı bizle paylaştığınız için.
Mutlu ve sevgiyle kalın....
benimde gözüme bir şey kactı..
duygu..
duygu...
duygu..
mantık matematikte olur.
yazınızı okurken sanki bazı yerlerde kendimi okudum ..şu bir gercek ki her gecen gün insanlar duygusallığını yitiriyor..oysa duygusal anlamda bir bakış bile neler anlatır insana..
yüreğinize sağlık.
hayatınızda bundan sonra hep duygulu insanlar olsun ..