- 1340 Okunma
- 25 Yorum
- 0 Beğeni
INTERNET = SANAL
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İnternet ile ilk tanıştığımda 38 yaşımdaydım. Yani bundan 12 sene önceydi. O zaman sadece raks net sohbet odaları vardı. Edebiyat, siyaset, genel kültür gibi isimleri vardı odaların ve gerçekten adına uygun sohbetler yapılırdı. Kimse kimseye pas atmaz, kimse kimseye bulaşmazdı. Efendice sohbetini yapar çıkardın. Çoğu ailecek oturulurdu bilgisayar başına. Kimsenin kimseden saklısı yoktu. Daha doğrusu saklayacak bir şey’i yoktu.
Çok güzel dostlar kazandım o sohbetlerde. Birisi ile daha sonra ortak oldum ve 2 sene Alsancak ta kafe işlettik. İnanılmaz keyifli günlerdi. Hala da görüşüyoruz.
Bir diğeri ile ailece tanıştık. İzmir’e geldiler. Urla da evimizde ağırladık.
Erkek-kadın arasında kaçgöç yoktu. Güvensizlik yoktu. İnsanlar gerçekte neyseler sanalda da oydular.
Sonra ıcq çıktı. Hani derler ya “ Silah çıktı mertlik bozuldu “ diye. Aynen öyle oldu. Olayın akışı değişti. Dostluklar şekil değiştirdi. Tabii ki sohbetler de bu değişime ayak uydurdu. İşin çivisi çıktı.
İnsanlar aldatılmaya başlandılar. Bir üçüncü kişi ile değil. Direkt olarak birbirleri ile aldatıldılar. Yalanlar uçuşmaya başladı sohbet pencerelerinde. Ve iş o hale geldi ki inşaat mühendisiyim diyenin sıvacı, doktorum diyenin de hademe olduğu anlaşıldı. Asla küçümseyerek söylenmiş bir söz değildir bu. Aman diyeyim, yanlış anlaşılırsam çok üzülürüm. Alın teri ile para kazanılan hiçbir iş küçük görülemez. Küçülen meslekler değil karakterler, kişiler oldu.
Sonuçta inanılmaz bir toplumsal erozyon başladı. Hemen ardından gelen msn işi daha da bir pekiştirdi.
Güvensizlik en etkin duygu konumuna geldi insanlarda. Herkes birbirine şüphe ile yaklaşır oldu. Bakalım altından ne çıkacak? Tedirginliği sohbetleri iyice sunileştirdi.
Ve her haklı çıkışta yürekler kırıldı, hayaller yıkıldı. Hatta yuvalar dağıldı.
İnternet çılgınlığı giderek tüm toplumu sardı. İnsanlar asosyal oldular. Türk adetlerinin en güzeli olan komşuluk yok hale geldi. Akraba ziyaretleri tamamen bitti. Bilgisayarlar sabaha kadar açıktı, insanlar deliler gibi yazışarak iletişim kurmaya çalışıyorlardı.
Toplumdaki bu çılgınlık bazı kişiler için fırsat olarak değerlendirildi ve sanal ortamda isteğinize, beklentinize yönelik partner bulabileceğiniz siteler pıtrak gibi türemeye başladı. Sorun iyice içinden çıkılmaz hale geldi.
Bir grup insan dağın zirvesi diyeceğimiz bu durumu yaşayıp, alacağını alıp, kaybedeceğini kaybettikten sonra yavaş yavaş dağdan inmeye başladılar. Daha ayakları yere basar, daha seçici ve daha elit bir internet kullanıcı seviyesine ulaştılar.
Toplumsal ve kültürel statülerine uygun siteler aramaya başladılar. Güncel konular, siyaset, ekonomi, vs gibi konulardaki görüşlerini paylaşabilecekleri adreslere yönelmeye başladılar.
Sohbetler elbette kesilmedi. Msn üzerinden yazışmalar, tanışmalar yine devam etti.
Ve bu insanlar, artık olayın ilmini aldıklarını, üstat olduklarını düşündükleri için sohbet ettikleri kişileri daha bir ince eleyip, sık dokuyarak seçer oldular.
Kendi yaş gruplarından insanların artık hayatlarının şekillenmiş, ayakları yere basan, yaşamdan ne istediğini, ne beklediğini bilen, sözünün senet olduğunu, yanıltmayacağını, aldatmayacağını, kandırmayacağını, çıkmazları için duygularını kullanmayacağını düşündüler. Karşılaştıkları adresin sıradan olmaması da bu düşüncelerini destekledi.
Ne büyük bir yanılgı içinde olduklarını fark edemediler, ne yazık ki. Çok bildiklerini düşündükleri bir dönemde en önemli şeyi unuttuklarını geç fark ettiler.
SANAL, SANALDIR.
Grubun büyük bir bölümü de bu yanlış düşünce ve saptama yüzünden bir kez daha hayal kırıklıklarını onarmak, yaralanan yüreklerini tedavi etmek, örselenen gururlarını, kişiliklerini kurtarmaya çalışmak için çekildiler.
Kalan bir avuç insana ne oldu?
Bilmem, ben sadece batak, pişti, king oynamakla ilgileniyorum artık. İsmim “Mehmet “, soran olursa. Kimseye bulaşmıyorum, kimse ile konuşmuyorum. Aklıma gelen konuları yazıya döküp bu sitede yayımlıyorum.
Bilgisayarın kapatma düğmesine basıp arkadaşıma yemeğe gidiyorum, misafirlerimi ağırlıyorum.
Msn?
O neydi?
Eser Aslanlı
izmir
Yazar Mehmet Eroğlu’nun kitaplarından, konu ile bağdaştırdığım, birkaç güzel söz.
"İnsan, gördüğümüz, (daha çok) görmek istediğimizle sınırlıdır ve genellikle de göründüğünün ve anlatıldığının dışındaki her şeydir." (Yarım Kalan Yürüyüş, syf: 269)
"İnsanları sıradanlaştıran akıl ve zeka yetersizliği değil, hayata yönelik eğilim ve seçimleriyle ahlaki tutumlarının sığlığıdır…" (Yüz: 1981, syf: 419)
"Her insan, ne kadar karşı koyarsa koysun, eninde sonunda kendi yaşamına bağlanır; öyle ki, ikinci bir seçenek verilse bile yine kendisininkini seçer…" (Zamanın Manzarası, syf: 327)
YORUMLAR
İNSAN,KARAKTERİNE GÖRE NE ARARSA ONU BULUR.
SİNEK PEKMEZİ HER YERDE BULUR DİYE ATA SÖZLERİ VAR.
KİŞİNİN KÜLTÜR YAPISIYLA EŞDEĞERDE GİDER DİYORUM NETTEKİ DURUMU.
BEN ŞAHSEN NETTE ÇOK GÜZEL DOSTLUKLAR KURDUM VE KENDİMİ GELİŞRİRME İMKANI BULDUM.YAŞANTIMDAN DA ARKADAŞLARIMDAN DA MEMNUNUM...
GÜZEL BİR KONUYU BİZLERE SUNMUŞSUNUZ ,...
KUTLARIM SİZİ EFENDİM.
SAYGILAR...
"Tüfek icat oldu mertlik bozuldu."
Aslında ineternet icat oldu merlik bozuldu. Gerçek hayatlarında bile kimlikleirni saklayıp daima maske kullananlara çok güzel bir manevra alanı doğdu.
Bilumum ahlaksızlar birer namus abidesi, dolandırıcı ve üçkağıtçılar da ahlak abidesi kesildi bir canım arkasında.
Normal hayatta merhaba demeye korktuklarımıza cam arkasından nasıl da pervasızca merhaba deyiverdik içimizdeki o çocuk saflığı ile.
Bazen herkesi kendi kalbiniz gibi bildik, öyle temiz ve öyle pak...
Yalınlık bize mahsustu amakurduğumuz sadelik çadırında pek çok kimseye yakıştırdık bu libası.
Hakettiklerinde mi hayır, sanal bir pencere kullanıp bizlerikandırdıklarından.
Evetresmen kandırıldık çoğu kere.
O en kıymetli,en masum, en safyanımız var ya bizi o bile koruyamadı bu alemin tehlikelerinden
ve acı bilançooo
Yediğimiz DOST(!) kazıklarının haddi var hesabı yok misali...
Kime müslüman deidysek Haçı koynundan çıktı...
Kime iyi dediysek en yakınımıza sokulup hep sırtımızdan vurdu...
Şimdi ben de yoğurdu üfleyerek yiyenlerdenim.
İşin tuhaf tarafı, bu alemde karşı cislerimden değil hep kendi cinsimden kazık yedim...
İnanın erkekler bayanlar kadar zarar veremedi bana.
Neyse şimdi ben de tüm pencerelerimi kapadım.
DOST kelimesini, çok nadir kulllanıyorum. Üç-bilemediniz beş...
İçi dışı fesat, kıskanç ve kişiliksiz insanlardan bucak bucak kaçıyorum.
MSN programını PC den sildim.
Net benim için 2-3 edebiyat sitesinden ibaret.
Ona da ancak belli bir zamanı ayırıyorum.
Bana yazılan özel mesajları okuyup siliyorum.
Cevap vermek bile zul geliyor bazen.
Ve çevreme, kızıma hayatıma daha fazla vakit ayırıyorum.
Sanırım yine en başa döndük.:):):)
Ama buna da şükrediyorum.
Ya dönemeseydik...
Ya daha büyük tokatlar yeseydik de geç kalmış olsaydık...
ya hala bu kendini bilmek kişiliksizabidelrinin cam arkasındna taktıkları maskeler yüzünden o enkıymetli hazinemizi, yani zamanımızı heba ediyor olsaydık...
Değerli şair.
Öyle yerinde bir yazıydı ki...Size içtenlikle teşekkür ediyorum..
Ve hala kişiliklerini bir pencereye ipotek edip sonra da alleme-i cihan kesilenlere de sadece KAHROLSUNLAR diyorum. Bin beter olsunlar ki bir daha kimsenin canını incitemesinler....
sayfanıza selam ve saygımı bıraktım...
KargülüALMILA tarafından 11/21/2009 2:43:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli şairim
Günün yazısını kutluyorum.
Zarif ve kibar yüreğin anlattıklarıydı.
Keşke şairim keşke hiç sevmeme rağmen keşkeleri bu kadar ılık olsa insanlar eşlerinin koynunda bir üçüncü şahsa yataklarında laptop aşk masalları anlatır oldu sanal yüzünden
insanlar eşler karşı koltuktayken başka yüreklerin msnlerinde
anlık adrenalin çılgınlığı yaşamaya başladılar.
Suç kimde şairim?
Suç yine bizim ihaneti çok kolay sindirir olduk.
Mesala öyle kolay aşkım,öyle kolay seni seviyorum demeye başladık ki sonunda vebali sonunda yakacağımız bir yüreği düşünmeden haraket eder olduk.
Sıkılmıştık işte şairim yeni oyuncaklar bulduk kendimize
Ama oyunları bırakıp sanal olsun reel olsun yüreklerle
oynamaya başlayalı oyunların adı aşk kaldı.
İnsanlar kimliklerini yitirdi sanal sayesinde en kolay ruh mastürbasyonu diyelim beni bağışlayın ama inanın bu böyle
Ve yalan şairim binlerce yalanlar binlerce ihanete uğrayan insan öyle kolay oldu ki aşk bulmak .
Bu arada ben bir aşk şairiyim Rabbimin bana verdiği bir özel hediye var ki güzel yazan kalemim işte bu yüzden güzel ve özel yazınızı aşk ve sabal tarafından aldım Yasemin ce
Ahh şairim ahh
diyeyim bizi bizi sanal pazarlarında arar olduk emanet kimliklerle sonu olmayan sadaka sevdalarda çiçek olup açmaya kalktık sanal adamların ve yalan adamların kelepçeli düşlerine pembe bulutlar olduk.
Hayat mı hayat elbette başkaydı şairim
Onunda farkı kalmayınca sanaldan o da yalanlarla ve sahteliklerle dolmaya başlayınca iyice sanala sığındık.
Bu arada güzel yürekli şairim güzel tarafları yokmuydu?
Tabiki vardı yasemin çiçekleri mesela kendi yüreğince inanılmaz dostlar kazandı en azı 4 yıllık ve zoru zoru yazgısı yazgısı olan dostları var inanın bunu sanal sayesinde tanıdı.
Ve hepsiyle görüşür vefayı bilen güzel özel insanları arkadaş edindi. Ama biliyor musunuz şairim?
Yıkılan yuvaları gördü ihanetleri ve kavuşamayan ırmak masalları yüzünden şu an psikolojik tedavi gören su çiçeklerini bakın yazarken hem yüreğim hem parmaklarım yandı şairim.
Hiç mi yanmadı parmakları tıkır tıkır pc de yazarken bu zebanilerin ama inanın yanacak ve yanmalı yüreklere kıyanların vebali büyüktür.
Beni tekrar affedin şairim sizin kadar zarif olamadım belkide ama sanal reel ben inanınırım ki yazımızı yazan en büyük yazıcı ve ilahi adalet Rabbimin ilahi adaletine bu yüzden hiç farketmez şairim biz biz olalım sanal ve reel ne farkeder ki?
Kişi yüreğiyle konuşmuyorsa kendisi sanaldır ömrü boyunca
sevgimdesiniz saygımda.....
ELEŞTİRİ / YORUM
1. Alsancak ta değil, Alsancak’ta...
2. 38 yaşımdaydım. Yani bundan 12 sene önceydi. Rakamla olmaz, yazıyla...
3. Şey’i değil, şeyi...
4. Urla da değil, Urla’da...
5. Bakalım altından ne çıkacak? Tedirginliği sohbetleri iyice sunileştirdi. Anlam karışıyor burada.
‘Bakalım altından ne çıkacak?’ tedirginliği, sohbetleri iyice sunileştirdi. Böyle mi demek istediniz?
Cümle düşüklüğü yok. Anlatım sade ve akıcı... GÜNE YAKIŞAN bir yazı...
KUTLU / YORUM...
Mutluluklar...
Onur BİLGE
içine düşülünce çıkması zor olan bir kuyuya benziyor sanal..
kimi beyaz kuyuda,kimi siyah..
siyah kuyu..sanalın hiç'lik tarafı..asosyalleşen bir toplumda,çürüyen beyinlere dönüyor duygular..his denen tutku yok oluyor ve devamında insanlık..
...
bu yazıyı okuyunca sanalın aydınlık kuyusunda olduğumu hissettim..akıcı ,yalın, gerçekçi ve hoş bir yazıydı..
..tebriklerimle..
Sekiz yıl önce geldim nete. mynet te sohbet odaları vardı ve o sohbet odalarında eğitimciler diye bir grup vardı. Genç bir delikanlı kurmuştu orayı. Benim ilk geldiğim yer orası olmuştu ve öyle güzel bir yaerdi ki, bilgi alışverişi, kişiler gerçek isimlerini ile vardılar o salonda. Çok özeldi dostluklar.
Ordan hala ailece görüştüğüm çok değerli dostlarım var ve sekiz yıldır hiç kopmadık.
Başka bir yere gitmedim orası kapandıktan sonra. Yazdığım yazıları antolojide yayınladım önce. Sonra burayı keşfettim ve geldim. Şimdi netteki zamanımı burada geçiriyorum. Çünkü burada olmak beni mutlu ediyor.
Burayı Sanal diye hiç düşünmedim. Gerçke kimlğim ile var oldum ve tanııdğım tüm insnaları da gerçek kimlikleri ile tanıdım.
İnsanların sahteleştiklerini inanın başkalarından duyuyorum. Kendim hiç bir olumsuzluk ile karşılaşmadım. Belki de hiç bir yere gitmediğim için karşılaşmıyorum.
Bu yazıyı nasıl kaçırmışım demeyeceğim kaçırmazdım. İki gündür kızım rahatsız onunla ilgilendiğim için gelemediğim için kaçırdım.
Çok özel bir konuya değinmişsiniz Eser hanım Ve güne gelmeyi hak etmiş yazınız.
Sevgiler yüreğinize. Sanal olan her şeyden uzak kalmanız/kalmamız dileği ile
Görüşleriyle destek olan tüm dostlara teşekkür ediyorum. Şunu söylemek istiyorum ki, doğruluğuna bizzat şahit olmadığım, kendimle yaşamadığım hiç bir şeyi sizlerle paylaşmam. Deneyimlerimin, yaşadıklarımın kelimelere dökülmesidir yazdıklarım. İnternet konusunda olduğu gibi. Ne yazık ki. Sevgiler gönderiyorum hepinize.
Hani kitap okurken hiçbir şeyle ilgilenmez, hiçbir sesi duymaz ve de bir şey görmez gözümüz ya aynen öyle başından sonuna tek göz kaydırması olmadan okudum.
Zaman gitti evvela ve de pür dikkat anlamak için uğraş,
değdi mi peki ?
Sayfa açılır açılmaz ilk etapta yazının düzenine baktım hani okunabilinen bir türden mi diye ve evet ki renk uyumları da güzel. Hani yeşil üstüne kırmızı yok. Ve böyle de yazıya verilen önemi okuduk ayrıca - şeklen - . Bunun için teşekkür ediyorum hani baştan savma ya da denilen gibi " içimi döktüm " gibi bir bahanenin olamayacağını da bilerek okumak güzeldi. Bu anlamda daim olsun kaleminiz .
Sonra muhteva, sanal...
3 sene önce tanıştım desem bu alemle çok mu garip olur acaba. Okudum, düşündüm, çevreye göz değdirdim. Sonra dedim ki , ne kadar şeffaf bir kalem. Nasıl da naif, zarif bir dille anlatmış bildiklerini. Halbuki ortalık böyle değil. Ama çok söylenmemek gerek. Herkes üstüne düşeni yaparsa, kendine yakışan yoldan yürürse ki iyi niyet isteyen evvela kendisinde bunun olması gerektiğini bilirse sorun olmaz. Şikayet etmek kolaydır şimdi yazsam da yazsam pardon ama farksızsam oralarda ne işim vardı değil mi ? Ya da onların yanımda ne işleri var ki zihnimde yer ediyorlar. Vahlanmalarla hayat yaşanmaz asla ve katta ha sanal mı dedik yani dışarıdan başka mı ?
- Hayır
-
- Aklımız dışarıda çalışanla aynı. Yani iki taraftaki kafa aynı. Sadece tek fark sanalda nefsin konuşması daha kolay ama dışarıda dinleyecek kadar boş adam bulunur mu orası düşünülür. Bu da zor olunca …
Bir de en çok düşündüğüm “ doktor bildiğimiz hademe” çıktı. Bu ifadede asla demedim hademe de insan değil mi neden böyle demiş kalem. Böyle düşünmedim sadece aklıma hademeliğin yalancılıktan çok daha üstün bir meslek olduğu düştü. Temizlikçi olsun, şöför olsun, sadece sıvacı , boyacı olsun da insan insan olsun. Gerisinin ne mühimi var ki.
Ayrıca çok kıymetli insanlarla da karşılaşmak olağan elbette ama biraz irdelemek gerek hep ve hep daha ince düşünmek gerek. Bu da zor derim ama içini zaten tipinde taşır insan. Bu bir cümle dahi olabilir. İlla kaşı gözü görmek gerekmez ki böyle inanırım.
Konuşulacak çok şey var belki ama kalem hakikaten çok başarılı bir şekilde ve kullanılabilecek en güzel üslupla yazısını sunmuş bize. Teşekkür edip daimini diliyorum bu güzelliğin.
Sevgiyle kalın efendim.
namer hanım bu sanal alem anca bu kadar net anlatılabilinir malesef sanal dünyanın sanal insanları olduk çıktık
hatta dün akşam o kadar ilgimi çeken bir şey olduki çocuklarımın sanal allemde bir takım hayvanlar bakıp büyüttüklerini gördüm bir de besliyorlardı böyle şeymi olurmuş ya haatta kızım baktığı kurbaları ölmüş ağlıyordu inanamadım biz o kadar esir almış ki bu sanal alem çocuklarıma karşı nasıl davranacağımı ne yapacağımı şaşırmış durumdayım rabbim sonumuzu hayır eylesin inşallah..sevgilerimle..
mahvel tarafından 11/20/2009 3:15:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
Mükemmel bir konu seçmişsiniz yine. Bir an "internette ki aşkım"ı yazdığım günler geldi gözümün önüne ve arkadaşımın yaşadıkları. Toplum olarak interneti algılayış şeklimiz değişti. Bilgisayar yaygınlaştıkça internete ulaşımda sanırım kültür seviyesi o oranda düştü ve kaçınılmaz son.
Paylaşımınız ve bu örnek yazınız için teşekkürler...
Sonsuz saygı ve sevgilerimle...
ilk kez yorum yazarken ne yazacağım konusunda zorlanıyorum.o kadar gerçekki ve günümüz insanın belkide en çok kanayan yarası.ve bence de bütün yaraların asıl nedeni bu yazıda o kadar güzel anlatılmışki.anlayabilenlere ....
tebrik ediyorum.kutluyorum sizi.kaleminize,yüreğinize,beyninize,mantığınıza sağlık.
bizimle paylaştığınız için sonsuz teşekkürler