- 967 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
AVUÇLARIMDA SOLUYOR ÇİÇEKLER
Avuçlarımda kalıyor topladığım çiçekler...
Bu kadar mı ulaşılmazdın?..
Bu kadar mı uzaktın; yok gibi?..
Dışarıda nezâket âbidesi, evinde ise canavar kesilen kocalar gibi...
..Kimeydi komplimanın?..
Kapkara, tonlarca ağırlıkta bir demir kapı;
Senin kapın...
Ne yanına yaklaşılası, ne de çekingen iki “tık tık” la çalınası...
Ve ne de, çekingen iki tık tık’ı senin gönlüne duyurası...
Yıkılası!
Sipppsivri kayaların tepesinde bir cadı şatosu evin;
Ne inişi, ne çıkışı olan...
O yol’suz şatondan süpürgene binip mi gelirdin yanıma geldiğin zamanlar, bilmem ki?!..
Zindanlarında, kim bilir kaç asır önce koyup unuttuğun sevgililerinin kalıntıları!..
O kalıntılar ki; âkıbetimin resmi!..
..............
Gezdiğim yamaçlardan, girdiğim bahçelerden çiçekler topluyorum gayr-ı ihtiyâri; tıpkı sana ulaştığım zamanlardaki gibi...
Ya da, “ulaştığımı sandığım”...
Hani heyecan ve sevinçle sana uzatırdım da, alırdın... Bazen mutlu olmuş gibi de yapardın... Ya da ifadesiz bir suratla bakardın. Bilmem ki, az ilerde acep hangi çöpe atardın?..
İster el alışkanlığı de, ister hâlâ ölmemiş bir sevdâ...
Çiçekler topluyorum yine bahçelerden, yamaçlardan... Tıpkı eski günlerde olduğu gibi...
Ama artık...
Avuçlarımda kalıyor bütün çiçekler...
Avuçlarımda soluyor bütün çiçekler...
Avuçlarımda, ölüyor bütün çiçekler...
Ölüyor çiçekler...
Hicran Seçkin