Hüznü Saçıma Taktım
En sahte gülüşleri bile gerçek sandığım vakitlerdeyiz. Hüznü saçıma taktığım güllerden ayıran tek şey; o kadarda güzel durmaması.
İçimde o kadar çok şey biriktirdim ki, harcamak için vakit yok. Nereye gitsem bozuklukları kullandım, bütünlüklere el değmedi henüz.
Ne çalan şarkıları duymak, nede çalınmayanlara eseflenmek gelmiyor içimden.. Yıkadıkça kirli çamaşırlarımı, asmak için yağmurum dinmesini bekliyorum. Yağmur hiç dinmeyecek gibi... Güneşin gözünü baktıkça, bıyık altından gülümseyen bulutların azizliğine uğruyorum.
Hüzün, hayal kırıklığı, yalnızlık... Hepsiyle tanışıklığımız bir o kadar eski. Hangisine daha çok nazım geçer bilmiyorum. Kadim dostum yalnızlık; hiç hayal kırıklığına uğratmadı, hiç yalan söylemedi... Çirkinleştiğini düşündüğüm her gerçeğin, insanın başının altından çıktığını görmek, her hayal kırıklığının hesabını aklımla ödemek ve her hüznü sırtlamak gerektiğini de o öğretti.
Fark etmek zor olmadı hesapsızlığın çölde serap görmek olduğunu. Biriktirmek istemedim yalan riya ne varsa, yanımda taşımadım yük olduğunu düşündüklerimi, kibrit kutularını hep sevdim, nedeni yok.
Çökerttim kağıttan kulelerimi.
Diz çökmek için sevdayı bekledim. Ne zaman diz çöktüysem tekmelendim. Yediğim her tekmeyi, aklıma yazdım. Boynum kıldan incedir sevdiklerime, elime vurun alın ağzımdaki lokmayı. Dünyaya bir daha gelsem yine diz çökerdim ve yine yüreğimi mağrur, aklımı örselenmiş bulurdum.
Ödetseler de inandıklarımın bedelini, zaten dünyaya gelişimizde bir ödev değil miydi?
Çatlasa da yüzüme bakıp ardımdan gülenler, ben hiç görmemiş gibi davrandım.
Mutlu sonla biten hikâyeler yazdım yüreğime. Hep gülümseyen dostlarımla yaşadım yaşamaya değer ne varsa, çocuklarımı daha doğmadan saldım yüreğimin çayırına, orada buldukları en güzel uçurtmaları gökyüzüne hediye ettiler, çorapları çamur içinde kaldı doyasıya, ayakkabılarını çoktan çıkarıp attılar.
En bildik fıkraları benden dinlediler, en tatlı şekerlemeleri aldılar elimden, bayram sabahlarını birlikte karşıladık ve birlikte uğurladık matemleri... Söküp attıkça birikmiş öfkemi, daha çok vakit ayırdım onlara, bedenleri büyüdü, ama hiç büyümedi yürekleri.
Eskidikçe anılarım, yenilerini eklemek zor olmadı, ne var ki; yenilerini, eskileri kadar çok sevemedim.
Talan Ayşe Kanca