Her şeyi veren varken...
VERMEK...
sevgide vermek...
iş te vermek...
aş ta vermek..
amac vermek..
Coğunlukla hepimiz şöyle deriz:"Vereçeğim ama ,hak edeni bulamıyorum"..
acaba hak eden kim.!sen misin ? Etmeyen o mu ? yoksa henüz bulamadın mı?
sevgi vereceğiz...ama ya terk ederse ?
iş vereceğiz ! ya ihanet ederse ?
aş vereceğiz ! ya söverse ?
Bir bakalım doğaya..ne meyva veren ağaclar..ne doğacak güneş...ne yağan yağmur...ne süt veren inek..bu çelişki içinde...sadece veriyorlar...
Gönül zengini deriz ya... çok az şeye sahiptirler...ama ellerinde ne varsa verirler...çünki onlar Allahın definesine inanırlar..kasaları hiç boş kalmaz...örnek çok ..sadece etrafımıza bakmanız yeterli..
Bazılarıda var ki..çok şeye sahiptirler...az veririler..gösteriş için verirler..boşa gittiğinide bilmezler..insan veriş olayını sadece maddiyat olarak sınırlandırmamalı..sevgi vermek.. nasılsın demek..ağlayan cocuğa şeker .otobuste ayakta kalmış yaşlıya yer vermek..bilgi sunmak ...eğitmek... el vermek ..kısaca malzemeden çalmadan yemek tarifi vermek...
vermek ten insanı ne alıkoyabilir ki ! Neye sahipsek onların hepsini ya buğün yada yarın gercek sahibine
vermeyeçekmiyiz ?
Bugün bizi alıkoyan ne ?
Bazen sevinç içinde veririz...bazende veririrken ızdırap cekeriz.Bizden istenildiği zaman vermek güzeldir...ama istenmeden o ihtiyacı hissedip vermek hemde karşı tarafa hissettirmeden..ne kadar anlamlı değil mi ?Aslında sahip olduklarımızdan değil ,kendimizden isteyerek vermek daha anlamlı degil mi? Veriş olayına kendinizi kaptırdınız mı..vermek değilde verecek kişiyi aramak sizin için dahada zevkli bir duygu...
Bilğimizi verelim ...Korkmadan,unutmayalım ki başkalarının bilğili olması bizi öğrenmeye iter..ilerlemeye iter..
Aşımızı verelim...Vermezsek bayat aş mideni bozar..yada cöpe gider..Karşılık beklemeden tiçaret yapma zihniyeti olmadan vermek..
Allah tüm doğaya insanlara koca bir derya gibi her şeyi vermiş..Hiç bir eksik bırakmadan .Çömertce....Biz se sadece vereceğimiz bir bardak su mısali... Ne değeri o labilir ki ??
Verelim kısmadan..
Her şeyi veren varken...
YORUMLAR
halacım mükemmel bir yazı olmuş çok doğru söylüyorsun halacım yazını okurken far etiim ki biz Rabbimizden istiyoruz Rabbim bize veriyor er yada geç ama alıyoruz dilediğimizi geniş çaplı düşünürsek birde şu yönden baktım ben Rabbimiz bize doğayı vermiş ağaçları kişisel özelliklerimzde,el vermiş ayak vermiş en değerlisi aklı vermiş
bize bu kadar çok şey verilirken maddi ve manevi her yönden vermemiz emredilirken gören körlük mü yapıyoruz acaba..
kutlarım halacım böyle güzel düşüncelerin beni onura ve gurura boğuyor şahsım adına çok teşşekkür ederim saygılar..
aynil tarafından 1/31/2008 7:31:46 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yine kıssadan hisse inan yazını okuyunca bu yorumu yapmak ve sizlerle paylaşmak istedim
Bu zümre: “İlâhî! Maksudumuz sensin, biz sadece senin rızânı istiyoruz.” derler.
713-803 yılları arasında Basra'da yaşamış olan meşhur kadın velî Râbia-ı Adeviye de şöyle dua edermiş:
“Rabbim! Eğer sana, cehennemden korktuğumdan tapıyorsam beni oraya at ve yak; eğer cennet umuduyla tapıyorsam bana orayı haram eyle. Fakat seni, sırf zatın için seviyorsam, dîdârını ve ebedî güzelliğini benden asla esirgeme...”
Edebiyat ve Tasavvuf kitaplarında bu hasbî, ard-düşüncesiz, saf tanrı aşkını anlatan güzel pasajlar bulunmaktadır. 15. yüzyılda yazılmış Türkçe bir eserden alınarak sadeleştirilen aşağıdaki hikâye de aynı konuyu işliyor:
“Hikâye edilir ki Harun er-Reşid, köle, cariye ve hizmetçilerine her yıl çeşitli hediyeler dağıtırdı. Bir yıl da, yine hepsini bir araya topladı. Çeşitli giysiler, süslemeler, altın ve gümüş eşyayı ortaya getirterek:
—Herbiriniz, beğendiği şey üzerine elini koysun, ben bunu istiyorum desin, diye emretti. Bunun üzerine herkes gözüne kestirdiği, eşyanın yanına koştu, elini onun üstüne koydu. Bu arada bir cariye de gelmiş elini Harun er-Reşid'in başına koymuştu. Harun er-Reşid şaşırarak:
— Ne yapıyorsun? dedi.
Cariye :
—Siz, herkes sevdiği şey üzerine elini koysun, buyurmuştunuz; ben ise sizin mübarek başınızı sevmekteyim, diye cevap verince Harun er-Reşid çok duygulandı ve:
— Madem ki sen de beni tercih ettin, o halde ben de, malım, mülküm de senindir, dedi. O cariyeyi derhal azad eyledi; daha birçok ihsan ve ikramlarda bulundu. Bütün diğerlerine ona saygı göstermelerini emretti.
Ey mü'min! Sen de bu dünyanın fani lezzetlerine kapılmaz, gönlünü samimi olarak Allah-u Teàlâ'ya bağlarsan, her şey senin kulun kölen olur, ahirette de Tanrı'nın cemalini müşahedeye erersin, inşâallah.”
Vermek elbette güzeldir. Zaten Peygamber Efendimiz de "Veren el, alan elden üsütün" demiyor mu?
Ve hatta sevgi, aşk bile vermekle başlamıyor mu? Tüm güzellikler vermenin ardından gelmiyor mu bize?
Buna rağmen vermekle savurmak arasındaki farkı iyi ayırt etmek gerekir.
Öyle her el açana, her "Allah rızası için!" diyene vermem ben. Hele beni aptal yerine koyan ve istemeyi meslek haline getirene zırnık bile koklatmam. Adam yolda benden "açım" diye para istiyor; gel lokantaya götüreyim diyorum, gelmiyor. Yemekten doymuşlar çünkü...
Vereceğimiz yerleri de iyi bilmek gerek; ben bunu derim.
Vermek her şeyden önce özveri ister. İnsan sahip olduğu maddi ve manevi bir varlığını birilerine verebilmesi paylaşması bölüşmesi insanın özelliğinde olan önemli özelliklerindendir.
Bu verilecek şey hakkı ile layığı vecibesi ile bir yere ulaşıyorsa bundan duyulacak haz verdiği ne kadar değerli olursa olsun ondan daha değerli ve kıymetli olur. Yerine ulaşmasındaki haz ve mutluluk başka bir değerdir. Eğer tam tersi ise o zaman yapılan verilen maddi veya manevi bir olgu aynı hazı vermeyeceği gibi mutsuzluk ve olumsuzluk doğurur.
Demek ki verilecek şey ile verilen arasındaki ilişkiyi iyi hesaplamak lazım
Yani; Maddi bir varlık verilecekse gerçek sahibini arayıp bulmalı.
Manevi bir varlık olan sevgimizi ve saygımızı vereceksek ki; Bu günün İnsanlığın önemli ön sıralardaki sorunu sevgisizlik. Bununla beraber saygısızlık. İşte bu iki değer yargımızı yitirmezsek İhtiyar Dünyamızda birkaç nesil daha sorunsuz yaşarız.
Verilecek olan bir de Yürek var ki bunu da her önüne gelen vermek mümkün değil. Onu vereceğiniz kişi sizin kutsalını özeliniz güzelinizdir. Ona vereceğiniz sevgi sizi de onuda bulutlara çıkarmalı ayaklarınızı yerden kesmeli.
Sevgilerimle,
Haklısın. çok önemli bir noktaya değinmişsin. zaten asıl ihtiyaç sahipleri zor durumda olup da istemeyenlerdir. onları bulup vermek lazım. bazen de diyor ki insan, "verdim ama muhtaç değilmiş. bir daha inanmam kimseye". sen iyi niyetle verdikten sonra o muhakkak yerine ulaşır. yeter ki biz vermek isteyelim. tebrik ederim..
Sana katılıyorum arkadaşım.Verecekli olmaktansa alacaklı olmayı tercih ederim.Öncelik benim olmalı yardıma ihtiyacım olmadan yardım eden olabilmeliyim.
Benden birini yardım istemek zorunda bıraktığımda üzülüyorum.O istemeden ben akıl edip yardım etmişsem kendimi çok daha huzurlu yaptığımın çok daha değerli olduğunu hissediyorum.Bu yazın için seni kutluyorum.