- 752 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
... kayalıklardan aşağı
Sevgili;
Ancak kartalların yaşadığı yüksek sarp kayalıklardan aşağı suların dökülüşü gibi eşsiz bir şelale karşısında hissediyorum mektubunu okurken. O kadar akışkan, o kadar büyüleyici, o kadar alıp götüren…
Bu şelale karşısında, aslında küçücük bir akarsudan başka bir şey olmadığımı anladım. Küçücük bir akarsu nedir ki? Tek başına neyi ifade eder? Hâlbuki katarsa sularını şelalenin sularına, işte o zaman bir anlam kazanır. Tek başına hiçbir zaman denize ulaşamayacakken küçük akarsu, şelaleyle birlikte denizlere daha coşkuyla koşacaktır, daha bir özlemle varacaktır.
Belki söylediğim bir iki cümleyle sularımı katıyorum sularına, ben ben olmaktan çıkıyor ve sen oluyorum. Yazdıklarında ben oluyorum o zaman, yazdıklarının içerisinde bir iki cümle de benim kalemimden çıkıyor. Bunu biliyor ve hissediyorsun sen de.
Yazmak istediğin halde yazamadığını söylüyorsun sevgilim. Ama biliyorsun sen de değil mi? Yazı, nazlı bir sevgili, tıpkı sen gibidir. Gel deyince gelmez öyle, hele kovalamaya hiç gelmez. İşte o zaman oturup bekleyeceksin, ne kadar bekleyeceğini bilmeden bekleyeceksin, senden yazı bekleyenlere bile aldırmadan bekleyeceksin; çünkü bizler ısmarlama yazı yazmayız, yazamayız.
Bu beklemelerin ardına bazen de sana gözükmeden çıkagelir yazı. Kimi zaman beni yaz diye kendini senin önüne atarken, kimi zaman da öylece karaladığın şeyler arasına sızarak sana sürprizler yapar. Tıpkı sevgi gibi, tıpkı aşk gibi… Artık sevmeyeceğim dediğin halde, seninle alay edercesine oynar seninle.
Yazıları biz yazdığımızı sanırız, halbuki onlardır bizi yazan; tıpkı aşık olacaklarımızı bizim değil de onların bizi seçmesi gibi, onların elimizden tutup da bizi götürmesi gibi…
Yakup Şimşek
21.09.2005