Gidiyorum
Gidiyorum işte... şehrin sokaklarında bir demet hüzün bırakıp gidiyorum. Soğuk taşların köşe başlarında nöbet tuttuğu sessiz sokakların gölgesi sindi ruhumun her köşesine. Nisan yağmurlarında ıslanan kalbimin acısını alıp yanıma gidiyorum. Gözlerinin izlerini taşıyan her köşede usulca seni arayarak gidiyorum.
Henüz ilk köşeden dönmemişken aklımın duvarlarında yankılanan bir ses edasıyla gözlerin çıkıyor karşıma. Gitme demek için bana bakan gözlerin... Ama kalmak sensizlik, kalmak yalnızlık... kaçıyorum senden ve ruhuma işleyen bakışlarından. Ardımda gözyaşları bırakarak hızla uzaklaşıyorum. Rüzgar kokunu getiriyor ardımdan bense kokundan kaçıyorum... Senin olmadığın bir diyar aramaya gidiyorum. Sadece hayallerin olduğu bir diyar...
Avucuma bir yaprak çarpıyor, sararmış bir yaprak. Sonbaharın hüznünü taşıyan, en az benim kadar yalnız bir yaprak. Alıyorum yaprağı elime ve sen düşüyorsun aklıma. Zihnimin duvarlarını tekmeliyor sensizlik fikri... Ama kaçıyorum, kaçıyorum...
Karanlığı yoldaş edinmiş kapkara paltomun altında geceye –seni benden ilk çalan kahpe gece- küfrederek gözyaşlarıyla ıslattığım karanlık sokaklarında kayboluyorum şehrin. Duvarlar taze bir ölü edası ile gözlerini dikmiş bana bakıyor. Kaçışımın esrarını çözmek ister gibi beni izliyor. Oysa ben senden kaçıyorum, senin sesinden, kokundan... Sonu olmayan bir kaçış bu sonsuza yani sensiz bir diyara kaçış... Hiç olmayan bir diyara....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.