Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa efendim olur. -- goethe
sadikozen
sadikozen
@sadikozen
VİP ÜYE

HEKİMLİĞİN ZOR ANLARI

18 Kasım 2009 Çarşamba
Yorum

HEKİMLİĞİN ZOR ANLARI

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

558

Okunma

HEKİMLİĞİN ZOR ANLARI

HEKİMLİĞİN ZOR ANLARI

Dr. Sadık Özen


“Davulun sesi uzaktan hoş gelir” diye bir atasözümüz olduğunu hepimiz biliriz. Bir şeyin uzaktan göründüğü kadar hoş olmadığını ifade için söylenmiştir bu söz. Biz hekimler, bu sözü, hekimlik mesleğinin uzaktan göründüğü kadar cazip olmadığını anlatmak için kullanırız. Gerçekten de zor bir meslektir hekimlik.

Hiçbir çıkar düşüncesi olmadan, ırk, dil ve din farkı gözetmeden, insanlığın moral değerlerinin ön plana alındığı; bilgi, deneyim, özveri, alçakgönüllülük ve sabır isteyen; sırası geldiğinde hastasının mutluluğunu bozmamak ve ona yeni bir yaşam gücü kazandırmak için yalan söylemek zorunda bile kalınabilen bir meslek.

Hipokrat’tan bu yana gelen hekimlik ilkelerini benimsemiş ve içine sindirebilmiş olanların ifa edebileceği yüce bir meslektir hekimlik.

Hekimler; insanların; hastalıkları yanında, maddi ve manevi her türlü dertleriyle de ilgilenir ve uğraşır. Bir taraftan onları tedavi ederken, bir taraftan da aydınlatmaya, bilgilendirmeye ve inandırmaya çalışırlar. Kaybolan umutları yeniden kazandırmak gibi son derece önemli ve ulvi bir görevleri vardır hekimlerin.

Bütün bunların yapılabilmesi için insanlarla iyi bir iletişim kurulması gerekir. Sorular sorulur, yanıtlar alınır. Diğer taraftan sorulanlar yanıtlanır. İyi bir tanı konulabilmesi için hekimle hasta arasında iyi bir iletişimin kurulabilmesi gerekir. İşte hekimliğin en güç yanı budur. Bu yönüyle hekimliğin başlı başına bir iletişim mesleği olduğu söylenebilir.

Hekim; mesleki bilgi ve becerisi yanında, kişilik ve davranışlarıyla hastalarına ve topluma güven vermek zorundadır. Kararlı ve söylediklerinde inandırıcı olmalıdır. Kuşkuya kapıldığı durumlarda bile bunu hastalarına yansıtmamalıdır. Aksi halde
hastası karşısında acze düşebilir. Hekim, aynı zamanda hazırcevap olmalı ve hastasının kendisine yöneltilen soruları, tereddüde düşmeden, anında yanıtlamalıdır. Bunu yapmadığında bilgisizliğine ve yetersizliğine hükmedilir ve başarılı olamaz.

Bir hekimin kendisine sorulanlara her zaman için verebileceği bir yanıtı mutlaka vardır. Kendi ilgi alanında olmasa bile, başvuranları, en doğru bilgiyi alabilecekleri ve en iyi tedavi görebilecekleri bir meslektaşına yönlendirebilir.

Hekimlik, hem fizik, hem de büyük bir moral gücünü gerektirir. Bir günde yüzlerce hastaya bakmaları yanında; koruyucu sağlık hizmetleri için, kar-kış ve dağ-bayır demeden, oradan oraya koşarlar. Dağ başlarında otopsi yapmak zorunda kalmaları bile onları yıldırmaz. Gecesi-gündüzü, düğünü-bayramı ve hafta sonu tatili yoktur hekimlerin. Bütün bunlar; bedenen ve fiziksel olarak yorulmalarına neden olsalar da, ruhen yormazlar hekimleri ve yıllar sonra yaşamlarındaki en değerli ve tatlı anılar olarak anımsanırlar.

51 yıllık, severek, isteyerek ve zevkle yaptığım bir hekimlik hayatım oldu. Bu süre içinde; sıkıntı çektiğim, yorulduğum ve üzüldüğüm pek çok şeyle karşılaştım. Bu yaşıma karşın mesleğimi icraya devam ediyorum. Ama samimi olarak söylüyorum, şu geçen 2-3 ay içindeki kadar hiç zorlanmadım. İnanın abartı yapmıyorum. Neden mi?
Şu “Domuz Gribi”nin yaptığı domuzluk yüzünden.

Oldukça geniş bir dost ve hasta çevrem var. Şu Domuz Gribi salgını ortaya çıktığından beri, her gün birçok kişi bana, “Aşı yaptırayım mı – yaptırmayım mı ?” diye soruyor. Haydi, rahatlıklı, kuşku duymadan, dürüştçe ve inanarak bir yanıt ver; “Yaptır” veya “Yaptırma” de. Mümkün mü ? “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Şimdi ben size soruyorum: Kuşkusuz ve korkusuzca aşı yaptırabilecek misiniz ?

Doğrusu bu güne kadar ben hiç böyle ikilemde kalmamış ve hiç böyle zorlanmamıştım. Aşıların koruyucu hekimlikteki yararlarını çok yakından bilen bir hekim olarak, böyle bir ikilemle ilk defa karşılaştığımı söyleyebilirim. Aşıların yararları tartışılabilir mi hiç ? Ama ne yazık ki olanlar oldu. Domuzlar, domuzluklarını yaptılar sonunda. Şu anda büyük tartışmalar yaşanıyor ülkemizde. Vatandaşlarımız çok tehlikeli bir ikilemle karşı karşıya geldiler. Haydi hayırlısı !..




Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hekimliğin zor anları Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hekimliğin zor anları yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HEKİMLİĞİN ZOR ANLARI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
sadikozen
sadikozen, @sadikozen
18.11.2009 22:20:25
Bir hekim olarak tabii ki ben aşıların gerekliliğine ve yararlarına inanıyorum. Sayısal açıdan tabii ki ortaya çıkabilecek komplikasyonlar, aşının sağlayacağı yararlardan çok daha azdır. İkillemde kalmanın nedeni, beklenmedik bir durumla karşılaşıldığında suçlanmak istemeyişimdendir. Çünkü konu öylesine dallandı budaklandı ki. Böyle bir durumla karşılaşılmasını asla istemezdim. Dilerim salgın daha büyük boyutlar kazanmaz ve halkımızın sağlığı daha fazla zarar görmez. Bu konuda medyanın tutumunun da önemli olduğunu düşünüyorum. Yangına körükle gidilmemeli. Tüm vatandaşlarıma sağlıklı günler diliyorum. Saygılarımla..
arıbeyi
arıbeyi, @aribeyi
18.11.2009 09:00:35
10 puan verdi
''Hekim; mesleki bilgi ve becerisi yanında, kişilik ve davranışlarıyla hastalarına ve topluma güven vermek zorundadır. Kararlı ve söylediklerinde inandırıcı olmalıdır.''

Hiç bir icraatına ve hiç bir üyesinin yaptıklarına inanmadığım ve güvenmediğim kabinenin Sağlık Bakanı Sayın Dr.Recep Akdağ'ın kararlı duruşunu ve söylediklerinde inandırıcılığını örnek alarak aşı olmaya karar verdim.
Tereddüt de kalanlara kolay gelsin diyerek bu aydınlatıcı yazınızdan dolayı saygılarımı sunuyorum.
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
18.11.2009 08:08:25
aŞI OLMANIN RİSKİ OLMAMAKTAN DAHA AZ DİYE DÜŞÜNÜYORUM. dOĞRUYU İÇİNİZDEKİ HİPOKRAT ( VİCDAN ) SÖYLEYECEK.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.