İLK YALNIZLIĞIM
Çınar yaprağının üstünde durmaya çalışan küçük bir karıncaydım. Günler çok hızla geçiyordu.Yağmurun arkasından kar başlıyor kalabalık bir çarşıda ayaklar altında büzülüp, ezilme korkusuyla gözlerimde ki yaşlarımı biriktirip yaprağımı yüzdürüyordum sularımda.
Açık denizlerin yolunu buluyordum bir yelken takıp yaprağıma. Rüzgâr nereyi isterse yönümün orada olduğunu sanıyordum. Kıyıları görmediğim uzun saatlerde sürekli yalnızlığın benim yalnızlığım olduğunu düşünüyor, geçen her saniye de biraz daha yalnızlığıma alışıyordum. Ve zamanla beraber yalnızlığımın tutkuya dönüştüğü o korku ve sevinç anlarının aslında benim mutluluğum olduğunu küçük bedenime sahip olan yaprağın, kaldırımdaki görüntüsüyle bütün oluşturduğumuzu fark ettim.
Küçük bir çocuğun tombul bacaklarından hiç korkmadım. Kaldırımın kenarında uzanmak isterken yaprağa, düşecek diye korktum aslında. O düşebileceğini bile hesaba katmadan kolayca dokundu yaprağıma.Yağmurun hazırladığı küçük göllerde yüzdürdü beni. Elinde küçük bir dal parçası kürek misali, gezdirdi beni. Kısa ama mutlu uzun zamanlardı. Ve çocuk gitti.
Gece olmuştu. Rüzgâr da yoktu. İlk yalnızlığımız değildi yaprakla, çocuk çok güzeldi…
Sıkılmış olmalıydım artık yapraktan. Küçük ayaklarım acıtmadan canını terk etmiş oldum tüm varlığımı. Birçok yol, yolcu vardı etrafımda. Sürekli yanıp sönen ışıklar. Tam yakınlaşırken kayboluveriyorlardı sokağın ortasında.
Yorulup bir kaldırım taşının küçük oyuğuna saklandım. Pencereye yapışmış ölü bir sinek gibi hızla geçen adımları seyrediyordum. Bu arada karınca olduğumu da unuttum. Yolun ortasına düşmüş ekmek kırıntısını görünce dayanamayıp yaklaştım.
Yoldu bu…
Ve bir anda o kadar çoğaldı ki arabalar. Kaldırımdaki oyuğa gözlerimi açtım. Bütün hızım bütün ayaklarım bir rüyadaymış gibi geriye akan bir zamandaydım şimdi. Yaprağı düşündüm. Çocuk geldi aklıma…
İşte o vakit takılı kaldım zamana.
Ben mi çocuk mu? Ben mi zaman mı?
Of işte karıncaydım. Karınca kararınca yapamadım hiçbir şey, kaldım yolun ortasında.
Sürekli gece oluyordu. Rüzgâr da küsmüş bulutlarımı getirmiyordu. Yağmur ne yapsın? O benden daha yalnızdı.
Yağmurun yalnızlığıyla avundum. Hep yalan söylerken buldum kendimi. Şimdi kendine bakıp ağlayan bir deli var, o ben miyim Bilmiyorum..
Seniha...
YORUMLAR
Bu çingene kızının bu harika söylemlerine neden yorum yapılmamış ki...Usta bir kalem...Kelimeler özenle ve yerinde kullanılmış...harika bir iç monolog...tebrik ederim çingene kızı..Yazsın bu kalem,yazsın durmadan...İçten ve duru bir söylem...sevgiyle kal daim seniha...Mustafa