- 1100 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TERCİH SİZİN : BACK TUŞU & ÇARPI
Bu günden geriye dönüp baktığımda her şeyden önce gördüğüm 50 yıllık bir yaşam. Kahkahası, gözyaşı, kazançları ve kayıpları ile geçmiş yarım yüz yıllık bir yaşam.
Yarım yüz yıl. 50 yerine bu ifadeyi kullanınca daha korkunç oluyor. Bu da hoşuma gidiyor. Korku değil hoşuma giden. İçimden bir ses “ Toparlan kızım, yarım yüz yıl geçti “ diyor.
Pek çok yanlış yaptım hayat denen yolda yürürken. Yanlışlarım, çoğu zaman, bana zarar vermekten başka bir yıkıma sebep olmadı. Yanı sıra doğrularım da oldu. Onları da yaşamımda bulunan herkesle paylaşıp yaşadım.
Pişmanlıklarım yok dersem, yalan söylemiş olurum ki, yalandan nefret ederim. Başka da köklü bir nefretim yoktur zaten. Takık olduğum birkaç kişi dışında.
Hep derdim ki, “ Ben burcumun özelliklerini taşımıyorum. Hatta yüz karasıyım.” Ne cahillik. Oysa o özelliklere sahip olduğumu anlayacağım olayları yaşamamışım, kişilerle tanışmamışım bu cahil sözü sarf ettiğim zamanlarda.
Dürüstlük kişi karakterinin olmazsa olmaz parçasıdır, bana göre. En zor dürüstlük de kişinin kendisine karşı olanıdır. Zordur bunu başarmak. İnternette, sitelerde, bir bölüm var “ Kendinizi anlatın “. Sinir. Kim bu konuda dürüst olabilir ki? Ya da kelimeler bir kişiyi nasıl anlatabilir ki? Kim kendisi için kötüyüm, lanetim, intikamcıyım, kindarım, asarım, keserim vs vs der ki? Öyle olsa bile. En basit kişilik testidir aslında o bölüm. Ama gözden kaçırır ve olmadığımız insanı anlatırız, genellikle.
Ve sevgi. İnsanın yaşamı boyunca aradığı, bulanın ya da bulduğunu sananın mutlu olduğu, bulamayanın da aramaktan bıkmadığı bir, ne diyelim? Duygu mu? E hadi duygu olsun adı.
Hani yukarda demiştim ya “ Doğrularım da oldu yanlışlarım da “diye? Sevgi adına,2 ayaklılarla yaşadığım yanlışlar ve pes ettiğim mücadelelerden sonra, gözümü 4 ayaklılara diktim. Bundan 2 sene kadar önce köpek almaya karar verdim. Aldım da. Mişa. Kömür karası bir labrador. Dişi. 49 günlüktü tanıştığımızda. Kucağıma aldım. İri, kara gözleri ile bir kez baktı yüzüme. Olay bitti. Kızımla arabaya koyduk ve eve getirdik.
Mişa bizimle 1 sene yaşadı. Yok hayır, ölmedi. Evlerimiz, yollarımız, sevgilerimiz ayrıldı. Her başlangıçta olduğu gibi böylesi bir son düşünülmeden yaşanmış günlerimiz geçti Mişa ile. O günlerde yaşadıklarımı “ Mişa’lı Günlerim” başlığı altında yazıp, yayınlamıştım.
Yazılarımı, şiirlerimi kendim için yazıyorum. Kelimeleri kullanmak hoşuma gidiyor. Çoğu zaman dinleyici bulmakta zorlanıyorum. Hatta bazen hiç bulamıyorum. Ama anlatmak ta istiyorum. Aklımdan ve yüreğimden geçenleri paylaşmak keyif veriyor. Çoğu zaman paylaşımı sadece kendimle yaşasam bile. Okuyucu toplamak, oy almak, beğenilmek kaygısı olmadan.
Şu ana kadar okuduğunuz ve ilerde okuyacağınız pek çok yazıma “ Yahu bana ne “ diyebilirsiniz. Haklısınız da. Ama size göre ne olan bana göre o kadar çok şey ki. Ya da bir başka arkadaşımızın paylaştığı, onun için, bir ömür.
Ne mutlu ki, sizin okurken bir avantajınız var; bana ne noktasına geldiğinizde ya back tuşunu kullanır bir başka yazıya geçersiniz ya da sağ üstteki çarpıyı tıklayıp komple kapatırsınız.
Oysa yazan kişinin böyle bir şansı yoktur, olmamıştır, olamaz. Hatta o, kelimeleri paylaşırken o günleri, duyguları tekrar ve tekrar yaşamak zorunda kalır.
Zordur çoğu zaman. Farkında olmayız ama üstü örtülü itiraflardır yazdıklarımız. Acılarımızı, sevinçlerimizi, zaaflarımızı, zayıflıklarımızı ortaya dökeriz, hiç tanımadığımız insanların önünde. Yaşarken ne denli mutsuz olduğumuzu yansıtmaya çalışırız.
Bazen, kelimeler tıkanır.
Cümleler kurulamaz olur.
Bazen de, bu yazı gibi, sonu gelmeyecekmiş gibi görünür.
Tamam, fazla uzattım, farkındayım.
Ama her ne hikmetse, bu gece, yazasım geldi.
Yani mi?
Vallahi benden bu kadar. Ben yazdım. Birazdan kayda alıp, siteye ekleyeceğim.
Siz ne yaparsınız, bilemem?
Okursanız yüreğinize, okumazsanız canınıza sağlık olsun.
Eser Aslanlı
izmir
YORUMLAR
Oh Be Hayat Varmış
Sırtımı
eskimeyen,pörsümeyene
yılmayan yıkılmayana
başlangıcı olmayıp
sonu olmayana
yani
sağlama dayadım dostlar.
Ne zamdan,ne damdan
ne kederden ne gamdan
ne atomdan
korkmuyorum ve
oh be diyorum
hayat varmış
hayat meğer
korkmamakmış.
Hayat meğer
gerçekten inanmak
inancına dayanmakmış.
inancın ne kadarsa
yaşamak o kadarmış.
Oh be hayat varmış.
Son sözüm
bir büyük sultanın erleriyiz,
yetmedi girdik sıraya
şükür sultanın dost namzetleriyiz.
hepimiz hepimiz hepimiz.
kutlarım efendim.hoş bir yazı okudum.