Kederli İhtiyarlar...
Vahim parasızlığını kimseye açamayan, aşamayan ihtiyarların gururunu tahmin dahi edemezsiniz. Koca ömrü geride bırakan parasız yaşlı, artık gençler gibi dünyaya neden geldim diye isyanda edemez. Bir kabahat varsa, etrafındakiler, birazda kendinde ara der. Ağlama hakkı olmadan, hiçbir şeycik umut etmeden ıstırap çekmenin hali dayanılmaz. Kum saatini tersine çevirecek Tanrı’nın dahi gücü yok, takat yok.Geçmişin küllerini ne kadar eşşen elesen faydasız. Dünki zıpkın gibi bakışlı erkek yüzün kefen bezine dönmüş!
Muhtaç yaşlılık en cesur erkeği dahi korkutur.Sürünerek geçen bir asra yakın ömrün artık mahvedebileceği bir duygu kalmadığından, ihtiyarlığın dilenciliği kolay olur demeyin. Öyle derin kederli ihtiyarlar vardır ki, hiçbir pişmanlık göstermeden yürürler, o son günlerde dahi hayatları, hepimize şiir, masal olacak derin bir hissin ateşiyle yanar!
Yoksul giysilerini itina ile temiz giyip paçavralıktan koruyan bu insanların ruhumda yaptığı sarsıntı büyüktür. Tanımasam da bana selam verse, elini sıksam diye çaba sarf ederim. Doğduğu günden beri Tanrı kovalamış, her bir yaşına kemiklerine acılardan bir çentik atarak kaçmış.Kabuğu sertleşmiş, çürümüş yaşlı ağaçlara şimdi o ağır yılları sorsak!
Genç insanların parasızlıktan kurtulmak için azgın bir inatla her işte delicesine çalışması mutluluk verici, ancak elli yıl aralıksız çalıştığı halde fakirliğini aşamayan bir yoksulun, işine kıskançlıkla sarılması hayranlık verecek bir insanlık dersi! Hiçbir burjuvanın hiçbir macerası bu kadar yüksek, semavi bir güzellik kazanamaz açlıktan öle öle hala alnının teriyle yaşayan 75 yaşın üstünde bir ihtiyarın gururundan sarsılmayacak bir ruh, bir canlı yaşıyor mu dünyamızda! Melekler kadar saf, çocuklar kadar neşeli bu edebi fakirlerin canını almayan Azrail dahi utanır. İşte bizler, depresyon saatlerimizde bu insanlardan hayat ilhanı alırız. Bir elmas madeni bulmuş gibi gibi seviniriz. Karanlık talihsiz tehlikelerle hırpalanmış ve hiç bahtiyarlık yaşamamış ihtiyarların bu çelikleşmiş, kemikten direnci karşısında ruhlarımız takdis edilir. Bu gurur karşısında susmanın adı saygıdır. Saygının bu derin sesi kalbimizi parçalar. İçimizde insanlığa dair bir fırtına kopar.Ayaklarımız yerden kesilir, artık gözümüzü daldan budaktan esirgemeden kutsal ışıltılı bir tecrübenin rüzgarıyla uçarak bir ömrün üstesinden geliriz…
saygılar...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.