- 942 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GDO lu ÜRÜNLERE HAYIR
GDO ürünler bir yönetmelikle yasaklandı, iyi oldu. insan neslinin sağlıklı devamı için gerekliydi. İçeriğinde modifiye ürün yazanlar da gdo lu oluyormuş okuduğuma göre doğruluğundan tam bilgim olmadığı için emin değilim. Bir şeyler satın alırken göz önünde bulundurmak gerek..
Tohumlar bu yönetmeliğin dışında tutulmuş. Tohum deyince mısırı da soyası da girer bunun içine ve bunlar içerde yenilebildiği gibi yetiştirildikten sonra diğer yiyecek gruplarının hazırlanmasında kullanılabilir.
Geçenlerde bir gazete haberi okumuştum. Genleriyle oynanmış gıdalarla beslenen farelerinin sağlıklarının bozulduğu, çoğunda kısırlık görüldüğü, doğan yavrularının da bir kaç ay içinde öldüğü yazıyordu. Bu bilim insanlarının yaptığı bir araştırma sonucuydu. Böyle zararlı bir durum gözardı edilmemeliydi.
Tam ayrıntılarını hatırlamadığım yine bir gazete haberi Türkiyenin bir bölgesinde sanırım Trakyaydı, belli bir zamandan sonra evlenen her 10 aileden 1 i kısırlık tedavisi görüyor. Bu büyük bir sayı.
Çaresiz hastalıklar, Kronik hastalıklar ve obezite son yıllarda hem yaşlılarda hem gençlerde hem çocuklarda arttı. Bütün bunlara genel olarak etki eden bir şeyler elbette vardır ve değişiktir.
Biz ise tohumculukta yüzde 70 dışardan alıyoruz. 2001 den önce yüzde 10 kendimiz üretiyormuşuz şimdi yüzde 30 kendimiz üretiyoruz. Bu kadar dışarıya bağımlı olduğumuz bir durumda bu yönetmelik çıkarılırken tohumculuğun yönetmelik dışında tutulması yanlış. Pahalı bir sektör olduğundan da suistimal edilebilecek bir durum. Dünya insanlarının yiyeceklerini kontrol etmeye kalktıkları bir yana bazı ırk insanları kısırlaştırma yoluyla yok etme planları da var bu işin içinde.
Kendi ürünlerimizi kendimiz yetiştirebilmenin yanında en temizinden kendi tohumlarımızı da kendimiz üretebilmeliyiz. Bu ülkede onlarca ziraat fakültesi var, zirai donatım kurumları var, yüzlerce ziraat mühendisleri ve teknikerleri var. Yapabildikleri kadar yapsınlar, devletin yetemediği yerde bu işle uğraşanlara teşvikler verilerek sağlanabilir. Ellerin neydiği belirsiz tohumlarına da böylece muhtaçlıktan kurtulmuş oluruz Allahın izniyle.
Sağlığımız önemliyse ufak ayrıntıları gözardı edemeyiz.
DÜNYA GENETİK PROJELER YARIŞMASI...
Dünya Genetik Projeler Yarismasi yapiliyormus. Tüm ülkelerden genetik profesörleri yarismaya çalismalari ile katilmis.
Ilk Fransiz profesörün çalismasinin basina gelmisler. Jüri baskani çalismasinin ne oldugunu
sormus.
Fransiz profesör baslamis anlatmaya:
-’Ben inek genleri ile tavuk genlerini birlestirdim, Ortaya çikan mahlukatin eti kirmizi et
kadar lezzetli, beyaz et kadar saglikli oldu’ demis... ] Ardindan diger çalismalari ülke ülke
gezmeye baslamislar.
Sira gelmis Türkiyeden bizim Laz profesöre...
Jüri baskani:
-’Sizin çalismaniz nedir? ’ diye sormus.
Laz profesör anlatmis:
-’Ben demis, karpuz genleri ile hamamböcegi genlerini birlestirdim! ’
Birden tüm jüri üyelerinden bir kahkaha kopmus ve baskan Laz profesöre:
-’Bu çalisma ne ise yarar? ’ diye sormus.
Laz profesör:
-’Acayip ise yariyor, karpuzu kesiyosun, çekirdekleri kaçisiyoo’...
sağlıklı günler temennimle.
Birsen ERKÂN
Not:Çileğin Olgunlaşımı Resimi kendi çalışmamdır.
YORUMLAR
Sayın Erkan,çok ilginç konulara değindiğinizi gördükçe şaşırıyor ve takdir ediyorum.Genetiğini bozmak veya GDO'su ile oynamak gibi tabirleri ben de yakın yıllarda duydum.Genetiği bozulmuş yiyeceklerin sağlığa zararlı olduğunu sizin de belirttiğiniz gibi okumaktayım.Ben burada genetiği ile oynanmış insanlardan bahsetmek istiyorum.İlkokula başlayan bir öğrenci çok heyecanlı ve şaşkındır.Okulda başına ne geleceğini bilememektedir.Anne baba onu elleriyle okula getirir ve sıraya koyarlar.Tam okula sokulacakları esnada çocuk oradan kaçarak anne ve babasının bacaklarına sarılır.Sınıfa gitmek istemez.Öğretmenler anlayış göstererek anne ve babaları da sınıflara sokarlar.Aynı sırada oturturlar.Ta ki çocuk sınıfa alışıncaya kadar buna müsaade etmektedirler.Bu öğrencileri mısır patlatma kabına konmuş bir avuç mısıra benzetebiliriz.Öğretmen nasıl ki mısır kabını ateşin üzerine koyar ayakta ateşin karşısında durur.Bir yandan terler.Yorulur.Devamlı o kabı sallarken bir an gelirki mısırlar tek tek patlamaya,şekil ve renk değiştirmeye başlar.Kabı doldurur.Bu durumdan öğretmen gurur duyar.Yorgunluklarını unutur.Hele mısırların tamamı patlamışsa keyfine diyecek yoktur.Bunları niye yazıyorum biliyormusunuz?Bu mısırlar patladığı zaman ancak 5-6 metre kadar öteye fırlayabilirler.Ancak son yıllarda genetiği ile oynanmış insanlar patladıklarında Everesti bile aşabiliyorlar.Bunları artık sık sık görüyor ve duyuyoruz.Ancak ülkemdeki her şeye zarar verecekleri kesin.Hepimizin bunları çok iyi tanıması ve zararlarından Ülkemizi ve insanlarımızı koruması gerektiğine inanmaktayım.Saygı ve selamlarımı sunarım.
Cinok tarafından 11/1/2010 10:09:01 AM zamanında düzenlenmiştir.
baştan sona haklısınız
ama bunları göz ardı etmeyip ama yinede istediğimizi yiyebilmemiz için tek çözüm organik bitkiler.
ben adıma konuşacak olursam normal manavda ki meyve sebzeyi bile almakta zorlanırken 3 misli fiatla organik gıdaya yetemem doğrusu.
bunun kökten devletimiz tarafından çözümü bulunmalı.
paylaşımda ki bilgiler için teşekkürler.
selam ile.