SEÇİMLER VE TERCİHLER YOLUYLA TÜRK İNSANINDA PARONAYA GELİŞTİRMEK YA DA İLGİSİZLEŞTİRMEK –BİR GÖKSOY BAKIŞI.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
SEÇİMLER VE TERCİHLER YOLUYLA TÜRK İNSANINDA PARONAYA GELİŞTİRMEK YA DA İLGİSİZLEŞTİRMEK –BİR GÖKSOY BAKIŞI.
Merhaba arkadaşlar!
Bir seçim sürecine girdik hem de ne giriş, şimdi de apar topar seçime gidiyoruz.
Ülkemiz üzerinde ABD ve AB baskıları öyle boyutlara vardı ki tercihlerimizi hatta ne düşündüğümüzü ve ne düşünmemiz gerektiğini bile, ABD ve AB güdümlü basından medyadan öğreniyoruz, öğretiliyoruz.
Üzerimizde ki ağır yük, işte bu yönlendirmeler ortamında bizi zaman zaman sıkıntıya hatta kişisel ve toplumsal tepkilerimizde zorlanmaya, bazen de ilgisiz kalmaya kadar itmektedir.
Şair Rıfat Ilgaz’ın da dediği gibi “otuzunda alınmış koca koca diplomaları yırtıp atma zamanı ve yeniden alfabeye başlama vaktidir”.
Yeniden alfabeye başlayıp tüm öğrendiklerimizin aslında öğrenmek istemediklerimiz olduğunun kararını verme zamanı.
Bize bunları kim öğretti? Bize bunları kim öğretiyor deyip, öğrenilenleri yeniden ama yeniden gözden geçirme vakti artık gelmiştir, hatta geçmektedir.
Okuduğumuz okullarda, öğrendiğimiz kitaplarda, ölçme ve değerlendirmenin ne kadar sağlıklı olduğunu ya da olmadığını artık bilemiyoruz.
İşte bu yüzden yeniden, baştan başlayıp öğrenmenin ABC sinden başlayıp öğrendiklerimizi ve bildiklerimizi gözden geçirmeliyiz.
Bize neyi kim nasıl öğretti, ya da öğretiyor?
Yakın siyasi tarihimizi gerçekçi değerlendirmeler yapan sayıları bir hayli az olan yazarlardan öğrenirken, cumhuriyetimizin özelliklede Atamızın yaşamını yitirdiği 10 kasım 1938 den, çok partili yaşama geçtiğimiz 1950 yılı seçimleri sonrasına kadar olan kısmı çok fazla bilmiyoruz.
Bu dönemde yaşananlar nelerdi neden Atamızın paramızın üstünden resmi kaldırılmıştı?
Neden Aydınlanma devriminin temeli olan köy enstitüleri kaldırılmıştı?
Neden halk evleri kapatılmıştı?
Neden marşal yardımını yedek parça ve yan sanayi kurulması için kabul etmiştik?
Neden ikinci dünya savaşı sonrasında İtalyanların terk ettiği 12 adaya girmemiştik?
Neden Türk halkını hiç hak etmediği açlığa mahkum edip, Atamızın mirasına tepki vermesine neden olmuştuk?
Neden kuzey Atlantik paktına yani natoya girip Türk insanını emperyalizmin kucağına atmıştık?
Neden Atamızın başbakan adayı Celal Bayar’ı zorla sağcı saflara sürgün etmiştik?
Neden Atamızın cumhurbaşkanı adayı Fevzi Çakmak paşanın ailesi üzerine çirkin oyunlar oynayıp Atamızın cumhurbaşkanı adayını saf dışı bırakmıştık?
Neden 1938 sonrası CHP programını yırtıp, yerine sanki Atamızın programıymış gibi altı okla hiç ilişkisi olmayan, Atatürk’ün programı olmayan, bir programı koyup uygulamış, bunu da Atamızın partisi ve programı adına yapmıştık?
Kısaca soracağımız o kadar çok soru var ki, ama alacağımız yanıtlar ne üzücü ki, sorduğumuz çok sorulardan ne yazık ki az.
Geçmişte “cehenneme giden yolların taşları”nı öylesine döşemişler ki bu gün cehennemin kapısındayız ve hoş geldiniz yazıyor.
Türkiye artık parçalanmak, bölünmek tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmış.
Türk halkı inanılmaz borçlandırılmış,
Türk halkı kültürel yozlaştırılmaya maruz bırakılmış.
Türk halkı kendi gibi olmanın dışına hiç olmadığı değer yargılarının ortasına bırakılmış ve yalnızlaştırılmış.
Türk halkı kendine aydın diyen yazar, çizer, siyasetçi kesimince aşağılanmış ve aşağılık kompleksine sokulmuş biz yapamayız, biz böyleyiz, biz şöyleyiz duygusu içinde bırakılıp yok edilmiş.
İşte bu süreç bu gün bizi tamamen teslimiyetçilerin ve işbirlikçilerin egemen olduğu ve yurt sever Atatürk milliyetçilerinin azınlıkta olduğu, marjinal olduğu bir duruma sokmuştur.
Bu gün seçim sürecine apar topar sokulan ve yeni seçim için ABD ve AB nin onun yerli işbirlikçilerinin tezgahladığı, pazarladığı partileri seçmek için halkın hafızası, aklı karıştırılmaktadır.
Tarihsel bilgilerin yok edilip, bilgilerin raflara kaldırıldığı ve yapay bilgilerle donatılıp yeni ve yapay bir tarihle, bilinç yaratıldığı bu dönemde duyarlı, araştırmacı kişilerin önüne büyük setler çekildiği de bir gerçektir.
Artık silkelenmek ve aklımızı karıştıran beynimize yapay bilgilerle, bilinçle dolduran bu sisteme hayır deme zamanıdır.
Artık sorgulama ve araştırma zamanıdır.
Artık birde bunu deneyelim tuzağından bu emperyalist oyundan uzak durma zamanıdır.
Artık bilincimizi bulandıran tercihimizi etkileyen ulusal duruşumuzu yok eden bu sorgulamanın yasak olduğu sistemi silip süpürme zamanıdır.
Bizde ya paranoya yaratarak sahte milliyetçilere oy vermeye zorlanma, yada ilgisizleştirip bilgisizleştirerek bir de bunu deneyelim kolaycılığına itme durumunu geliştirdiler ve bunda da başarılı oldular.
Bu sahte ve kolaycı oyun artık değişmelidir.
Hala toplum belleğinde ki aşırı erozyon’a rağmen mili duygulara sahip temiz insanların hamasi duyarlılığı ile oynanmak isteniyor.
Bu oyun da bu insanların milli duruşunu sahte milliyetçilere yönlendirmek şeklinde oluyor.
Ne üzücü ki bu insanlarımızın bir çoğu da üzerlerine oynanarak yaratılan paranoya ile oylarını bu ezan, bayrak, ve cenaze duyarlılığını kullanan, gerçekte ağababaları ABD ye asla ses çıkarmayan, sahte milliyetçilere oy vermeye mahkum bırakılıyorlar.
Diğer yandan birde bunu deneyelim ilgisizliğinde ve bıkkınlığında olan geçim darı diğer insanlarda, basın ve medya ayak oyunları ile yine sistemin ürettiği, aslında asla Atatürkçülükle ilgisi olmayan ama kendine Atatürkçü diyen partilere yönlendiriliyor.
İşte kazın ayağı burada başlıyor sistem yandaşlarıyla hareket eden ABD ve AB misyonerleri büyük ekonomik güçleri ve sahip oldukları dev medya tekelleriyle palazlandırıp semirttikleri diğer partilerini iktidar yapıp yeniden ve yeniden sömürüye ve Türk milletinin temel değerlerini ve töresini yok edip tamamen teslim alma mücadelelerine devam ediyorlar.
Bizler gerçek Atatürk milliyetçisi yurt severler, marjinal ve azınlıkta olmak kaydıyla her gün biraz daha erimeye bırakılıyoruz.
Sistem bunu istiyor.
Eğer bu seçim sürecinde biz gerçek yurtsever, Atatürk milliyetçisi olanlar oyları, düşünmeden ya da aman sendecilikle kullanırsak işte sistemin gerçek oyununa gelmiş olacağız.
Emperyalizm de bunu istiyor.
Cumhuriyet mitinglerinde ana tema “NE AB NE ABD TAM BAĞIMSIZ KEMALİST TÜRKİYE” değimliydi.
O halde biz de oyumuzu beynimizi, töremizi, tarihimizi yıkamak ve bizi esarete alarak bölüp, parçalamak isteyenlere karşı bilinçle kullanmalıyız.
Yapay yollarla üretilmiş bizden saklanmış gerçekleri öğrenmek için yola çıkmalıyız.
Soruları çokça sormalı yanıtları alamadığımız yerde araştırmalı ve okumalıyız.
Ne paranoyaya kapılıp sahte milliyetçilere yem olmalı, nede yılgınlığa düşüp adam sendecilik kolaycılığına kaçmalıyız.
Yapacağımız tek şey var gerçek Atatürkçülere, gerçek milliyetçilere oy vermeliyiz.
Tek bir slogan olmalı kulaklarımızda çınlayan,”NE ABD NE AB YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ KEMALİST TÜRKİYE”.
Şimdiden tarihsel süreç içinde oynana ABD ve AB oyunlarını bozacak gerçek millicilere ve Atatürkçülere oy vermeniz dileği ile, saygılarımı sunarım.
DÜNÜ UNUTMA BU GÜNE YÖN VER GERÇEK TÜRK MİLLETİ YENİ YENİ SAYFALAR AÇARAK TARİHLER YAZAR VE BU MİLLET AB VE ABD OYUNUNU BOZAR “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”.
ŞÜKRÜ GÖKSOY.
YORUMLAR
Sevgili Bahadır.
Evet doğruyu gördüğümü düşünerek yazdım.
Ama doğrum benlik kaymasına uğramış bu toplum tarafından artık fark edilmiyor .Emperyalizmin acımasız kültür tarih ve töre erezyonu milli benliği gerçekten kaydırmış ben bunu görerek gerçek oy verilmesi gereken Atatürk düşüncesidir ve yeni bir yapılanmadır diye düşünerek yazdım.Bugün seçimler bitti ve ben haklı çıktım bunca işbirlikçi bunca benlik kaydıran erezyon faktörü arasında bu da normaldi sonuçta.
Umudumuz ATATÜRKÇÜ bir liderin yeniden vucüt bulması o vucüt siz ben o neden olmayalım
Umudunuz bol olsun, bilinciniz keskin.
Sevgili Şükrü Göksoy.Bir de bunu deneyelim mantığı ile oy verme yanlış tabiki.Sahte milliyetçilere oy verme de yanlış.Ama ben halihazırda siyaset yapanlar içinde gerçek milliyetçi olanlarını göremiyorum.Siz sanki gerçek olanlarını görüyor gibi yazmışsınız.Onlar gerçek olsaydı adım gibi eminim ki bu millet onları görürdü.Demek ki kendilerine inandıramamışlar.Zamanı gelmiş bir fikrin önünde hiçbir engel duramaz diyor bir düşünür.Siz Mandela ya da Gandi ya da Atatürkümüz gibi bir lider olacaksınız(siz derken kastım liderlerdir) ve bu halk sizi farketmeyecek.Öyle mi?Eğer öyle bir lider çıksaydı medyayı arkasına alırdı halkı da .Çünkü halk o baskıyı kurardı onlar üzerinde.Bu milletin tokatı çok ağırdır.Bence suçluyu yanlış yerde arıyorsunuz. Babam sorduğumda kötünün iyisine attım evladım derdi.Bu sefer sorduğumda ise "kötünün iyisi de yoktu oğlum.Attım birine gitti "dedi.Maddelerde söylediklerinize hep katılıyorum.Ama halk yanlış yönlendirildi imalarınıza hayır.Demek ki halkın yanlış yönlendirildiğine inananlar yeterince çalışmamışlar.Hatta bence hiç çalışmamışlar. Bir kişi üzerine kurgu yaparak eleştirmek yerine yapacaklarını anlatsalardı daha inandırıcı olurlardı.
google da umarsız secim 2007 yaz ve beni bul
Sevgili Ceyda.
Şiirlerinize yazılarınıza ve öykülerinize baktım .Kendinizi yetiştirmiş bir insansınız ve benim en çok saygı duyduğum "kadın insan" sınız .Ama yinede "Ne yazık ki" diyen bir cümle girişini kabul etmiyor bilincim ve yüreğim.
Sevgilerimle ..
Bana öğretilen şudur ,hayatımın güney yamaçlarında uyuyan ata kadınlarca "hak bildiğin yolda yalnızda olsa yürü ve herzaman kadınlar için ellerinde nasır olsun"
Saygılarımla.
ş.göksoy tarafından 8/2/2007 4:15:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
hayır dostum....
ne yazık ki deyişim, geçmişte olanlara üzüntümdür...zamanı sil baştan yapamayışımzadır... sizce mümkün mü yılları geriye saydırmak?
teslimiyetçi olsak hala bu konuları yazıp gerçek hayatta da uğraşmaktan vazgeçerdik...
yanlış anlaşılmış)))) ZOR'U HALLEDERİZ, İMKANSIZ BİRAZ ZAMAN ALIR...DİYENLERDENİM...
selam ile...ceyda
CeydaGork tarafından 8/2/2007 3:04:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
sevgili ceyda
Ne yazık ki diye başlayan cümlenize katılmıyorum .
Diğer cümleleriniz benimde katıldığım cümleler sayılır.Ancak "Ne yazık ki" cümlesinde bir teslimiyetçilik var diye düşünüyorum. Oysa devamında ki cümlelerinizde mücadele arayışı var.
Mücadele arayışında ki cümlelerle devam eden bir hayatınız olduğunu düşünüyor başarılar diliyorum.
değerli dost...
maddeleştirdiğiniz hususların hepsine katılıyorum...
Fakat ne yazık ki, bu olanları geri döndürüp değiştirmeye muktedir değiliz..
sadece şuna muktediriz olabiliriz bu noktadan sonra; siyasi görüşümüz ne yönde ise, o fikre haiz partilerin çalışmalarında yer alıp, doğruları eksik olanları tamamlamak...eleştirdiğimiz hususların işleyişine yardımcı olabilmek...çorbada tuz misali...
çünkü seçim zamanları insanlara bir adres bir amblem ve iyi kötü bir fikir ardı gerek...ya da, o partiler üstü akımın bir adres altında, yeni bir mevcut kitlesi oluşturması gerek...
zaten vekillerimiz, bizlerin değil, lider koltuğunda oturan zatların tercihleri doğrultusunda seçmek durumunda kaldığımız insanlar...
bilgisiz ilgi-ilgisiz bilgi sahipleri kol geziyor ...kavram karmaşası aldı başını gidiyor...
altın tabakta sunulan emperyalizmi sofranın baş köşesine yerleştirenler kadar, sosyalizmin gereklerini yerine getiremeyenler de suçludur...
kifayetsiz muhterisleri bol bir dünyada yaşıyoruz artık...
son yazımda yazdığım gibi, bu gün itibariyle seçimin galibi, BOP-AB ve YOKSULLUK oldu ne yazık...
selam ile..ceyda