- 846 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Yüreği (26)
Gül hanım, Hayriye hanım, Muhtar bey ve Ayşe dördü birlikte avukat Hakan bey’in bürosuna geldiler. Kapıdan içeri girdiklerinde, Hakan bey, Ayşe’yi günce hemen ayağa kaktı.
“Hoş geldiniz. Sanırım mahkemeden geliyorsunuz. Ne oldu mahkemenin sonucu”
“Sizin yardımlarınız ile davayı kazandık Hakan Bey”
“Nasıl benim yardımım ile?”
“Sizin bana gösterdiğiniz yol sayesinde. Daha sonra anlatırım size Hakan Bey ama şimdi Gül Hanım sizinle konuşmak istiyor”
Avukat Hakan Bey Gül hanımın yüzüne bakıp konuşmasını bekledi.
“Benim avukatım olur musunuz? Olayları Ayşe sayesinde az çok biliyorsunuz. Avukatım tutuklandı. Oynadığı oyunlar ortaya çıktı”
“Demek korktuğumuz olmuş Ayşe”
“Evet, Hakan Bey. İyi ki size olayları anlatmışım”
“Aslında elimde çok dava var ama sizin davanızı alacağım. Tek bir soru bile sormayışımın nedeni olayları bilme. Dosyaları alayım. İnceleyeyim. Hâkimin verdiği karar doğrultusunda ilk yapılacakları yapalım. Hemen dosyaları almamız ve sizin bana vekâlet vermeniz gerek Gül Hanım. Notere gidelim önce. Sonra dosyaları almak için Avukatınızın bürosuna ve adliyeye”
“ Biz gidelim Hakan Bey, Gül hanım ile siz ilgileniyorsunuz artık. Sonra görüşürüz Gül Hanım.”
Ayşe, muhtar ve Hayriye hanım, Avukatın bürosundan ayrılıp eve doğru yürümeye başlamışlar ama hiç konuşmuyorlardı. Üçü de sessizdi. Hayriye hanım bu sessizliği bozmak istercesine
“Olanlara hala aklım almıyor. Bu nasıl bir oyun. Hadi Bülent beyi anladım da, şu sekreter kadının yaptıklarını bir türlü anlayamadım. Sen para için, namusunu, şerefini, onurunu sat git bir adamın metresi ol. Hem çocuğunun hem kocanın alnına kara sür. Böyle kadın, böyle ana olabilir mi? Ne olacak şimdi o çocuğun hali. Anne baba suç işler cezayı çocuklar çeker. Gül gibi işin var elinde. Az çok kazanıyor, evine ekmek götürüyorsun. Bu lükse düşkünlük, off off içim acıyor bu gün ki gençliği gördükçe”
“Bir anlık gaflet işte hanım. Bazen düşünmeden yapıveriyoruz bir şeyleri. Aslında yargılamadan önce nedenlerine bakmak gerek kadının. Kocası çalışmıyormuş. Bir eve erkek para getirmeyip kadın getirdiği zaman sonuçları da farklı olabiliyor. Demek adamın boynu eğik. Onun için karısına da bir şey soramamış. Neyse boş verin şimdi. Siz eve gidin. Ben muhtarlığa uğrayacağım”
“Ayşe abla, Ayşe abla nihayet seni buldum. Eve gittim çocuklar Adliyede olduğunu söylediler”
Seslenen Ömer’di. Ayşe’ye köyünden annesinden haberler getiren Ömer. Onun telaşlı halinden bir şeylerin ters gittiğini anlıyordu Ayşe. Annesine mi bir şey olmuştu ya da kız kardeşine mi?
“Ne oldu Ömer? Kötü bir haber getirdim deme ne olur? “
“Kötü abla. Dün köye gittim. Annen ile konuştuk. Annenin iki gözü iki çeşme, Kız kardeşin Kader’i baban satmış hem de on dönüm tarlaya, kendinden on beş yaş büyük birine. Annen ne yaparsa yapsın vazgeçirememiş babanı. Nişanı takmışlar ve iki hafta sonra da düğün yapacaklarmış”
“Ne diyorsun sen Ömer? Bunu babam yapamaz. Bana yaptıklarını kardeşime de yapamaz”
“Yapmış abla”
“Annem ne diyor?”
“Ağlayıp duruyor. Sana haber vermemi istemedi aslında ama ben dayanamadım”
“Neden haber vermeni istemedi?”
“Senin başının daha fazla belaya girmesinden korkuyor. Aslında bir şey yapamayacağını düşünüyor annen onun için söyleme dedi bana”
“Tamam Ömer teşekkür ederim haber verdiğin için. İki hafta sonra mı düğün varmış. Kime vermişler?
“Sen tanırsın, Sadık ağa var ya, ona vermiş Kader’i”
“Ama o evli, iki tane de karısı var”
“Evet, iki tane karısı var. İkisi de genç. Söylemeyecektim ama söyleyeyim. Baban kumar oynamış köyde Sadık Ağa ile. Kumarda kaybetmiş her şeyi. Sonra verecek hiçbir şey olmayınca kızını vermiş. Borçlarını silmiş Sadık ağa ve on dönüm de tarla vermiş babana”
“İnanamıyorum. Kumar yüzünden kardeşim mahvolacak, benim gibi”
Ayşe koşar adım geldi eve. Kapıdan içeri girdi ve hıçkırarak ağlıyor, avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
“Canım yanıyor, içim acıyor, Rabbim yardım et kardeşime” diye bağırıyordu. Ayşe’nin arkasından muhtar ve Hayriye Hanım yetişememişlerdi. Ayşe’den birkaç dakika sonra onlarda eve gelmiş, Ayşe’yi sakinleştirmeye çalışıyorlardı ama olmuyordu.
“Muhtar abi, yıllar önce ben de kumar yüzünden satıldım bu adama. Babamın hırsları, kumara düşkünlüğü yüzünden biz kızların hayatı mahvoldu. Şimdi aynısını kardeşim yaşıyor. Nasıl düzeleceğiz biz Muhtar abi. Söyleyin nasıl düzeleceğiz”?
“Sende mi kumar yüzünden evlendirildin? Anlatmamıştın bize”
“Evet abi. Babam köyde asık suratlı, kendini beğenmiş, astığı astık, kestiği kestik biridir. Elindeki tarlalar yetmiyormuş gibi, daha çok tarla sahibi olabilmek için, iddiaya girer ve girdiği iddiaları da hep kaybeder. Önce bunu beslerler kızlarına göz koyan o pezevenkler. Sonra elinde avucunda ne varsa alırlar. Ardından kızını verir ve kaybettiği toprağın bir kısmını geri alır. O da kazandığını zanneder, oysa neler kaybetmiştir haberi yoktur. Beni de bu adama öyle verdi. Kocam bayağı varlıklıydı. O da zamanla babam gibi yapmaya başlayınca elindekileri kaybetti ve sona geldi”
“Ya bu nasıl bir inanış benim hala aklım almıyor”
Devam edecek
YORUMLAR
offfffffffffffffff
offfff ki offfffffffffffffffff
ne kadar ucuz ya bizde kadın teni, hiç bitmeyecek diye kaygılarımın olduğu bir konu.
resmen bir meta alınıp satılan hem ne uğruna bir kumar uğruna.
yazıklar olsun.
işte böyle hazmedeğimiz zaman feminist diyorlar insana.
duyarlı yüreğiniz hikayeyi aldı yine ders alınması gerekn bir yerlere koydu kolay gele güzel insan.
sevgimle.
Bunlar bizim ülkemizin acı gerçekleri. Bazı yerlerde hala yaşanıyor olması insanları şaşırtsada, hala böyle iç acıtıcı olaylar yaşanıyor.
Türkan Hanım, yazınız düzgün bir Türkçe ile yazılmış güzel ve akıcı bir öykü.
Sizi yürekten kutluyorum. Böyle emek verip yazmak azim isteyen bir iş...
Kutluyorum. selam ve sevgimle...
“Evet abi. Babam köyde asık suratlı, kendini beğenmiş, astığı astık, kestiği kestik biridir. Elindeki tarlalar yetmiyormuş gibi, daha çok tarla sahibi olabilmek için, iddiaya girer ve girdiği iddiaları da hep kaybeder. Önce bunu beslerler kızlarına göz koyan o pezevenkler. Sonra elinde avucunda ne varsa alırlar. Ardından kızını verir ve kaybettiği toprağın bir kısmını geri alır. O da kazandığını zanneder, oysa neler kaybetmiştir haberi yoktur. Beni de bu adama öyle verdi. Kocam bayağı varlıklıydı. O da zamanla babam gibi yapmaya başlayınca elindekileri kaybetti ve sona geldi”
Her bölümde olduğu gibi bu bölümde de gerekli mesajlar verilmiş topluma.
Yazan yüreği kutlarım dost.
Öykü oldukça sürükleyici.
Saygılar ve sevgilerimi gönderiyorum.
selamlar.