- 766 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Halının Desenlerinde Başlayan Yolculuğum
Aynada ki ben değilim... Gördüğüm kişi yüreğine 20 yıllık bir sevda yükünü bindirmiş, eli bastonlu,hafif öne eğik, bir yaprak gibi tir tir titreyen dedem misali bir adam sanki...
--’Hadi oğlum! çık artık şu odandan.’ Annem...Bu mutluluğu iliklerine kadar hak eden yegane prensesim benim...Beni de mutlu görmeli, üzmeye kıyamıyorum onu, benim yüzümden çektikleri yeterde artar bile...Yanağıma sahte, buruk bir tebessüm yerleştirip çıkıyorum odamdan.Karşımda kardeşim, saçlarını yaptırmış adeta bir çiçek gibi duruyor...Kucağında bir demet beyaz gül bana uzatıyor...
--’Bunları ona ben verecek değilim ya!’
Hemen alıyorum elinden gülleri, o evin koridorundan uzanıp giderken ben yine geçmişime akıyorum...Gülüm dü benim...
--’Ahmet kime diyorum ben, hadi ama oğlum sallanma çıkıyoruz...’
Ayaklarım geri geri gidiyor ben ileri...Mecbur olduğum bir şeyi daha yapmaya hazırlanıyorum.Ölmeden mezara soksalar beni daha iyiydi...
Annem ’40 yaşına geldin oğlum artık evlenme vaktin geldi, yaşamak dedin hayatı, yaşadın gezdin tozdun, elin memleketlerinde dolandın ama artık yolun sonu oğlum, herkes evlenir birgün, kim yalnız kalmış ki şu dünyada?Bak bir kız var burada kardeşin söyledi onunda sende gönlü varmış, gidip bir bakalım istemezsen zorla alacak değiliz ya, gül gibi kız bir gör derim...’ demişti bir gün.İşler nasıl bu noktaya geldi bilmiyorum...Artık hiçbirşey umrumda da değil zaten bari annem mutlu olsun...
Zoraki gülümsüyorum anneme hissetmesin diye ruh halimdeki fırtınaları...İçim eziliyor sanki yüreğim sıkılıyor tanıdık bir el tarafından, derin derin nefes alıyorum hızla açtığım arabanın camından...
Önümde annem ve babam yanımda kardeşim, kapı açılıyor...Annesi karşılıyor bizi babası geliyor arkasından, çiçeği uzatıyorum dalgınlığımdan önce babasına doğru sonra çaktırmadan annesine veriyorum...Oturma odasına geçiyoruz...
Ben halının desenlerinden yola çıkarak mazimde dolanırken bir çift ayak geçiyor önümden karşımdaki koltuğa oturuyor, yüzümü kaldırıyorum yerden : annemin gelini...
--’Hoşgeldiniz efendim’
--’Hoşbulduk kızım, nasılsın bakalım?’
--’iyiyim efendim teşekkür ederim’
Ben mazimdeki yolculuğuma devam ederken babam öksürüyor sesli sesli dikkatimi dağıtıyor...
--Allah ın emri peygmberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyorum...
(Gülüm benim, içimin kanayan yüzü...Bu günlerde hiç tam değilim biliyor musun? Hep birşeyler eksik sen eksiksin...Gittin ama gidiş o gidiş dönüşleri unuttun gül yüzlüm!Sessiz, sakin, suskun...Sensiz ben böyleyim işte...Sen ne zaman düşsen aklıma içim kanıyor.Hiçbir kelime duygularımı ifadeye yeltenemiyor.Çok zor oldu yokluğuna alışmak.Hani ihtiyacın olduğunda yaslandığın o tek omzu yitirirsin ya öyle birşey...Sen gideli dahada içime kapandım...
Üniversitede başlayan yokluk günlerimde yüzüm hiç gülmedi.Bazen taa yüreğimde hissederdim yokluğunu,şimdi derdim şu anda yanımda olsa, buz gibi ellerini ısıtsamsda bana sıcacık sarılsa...Sonra bakışlarım düşerdi yere kırılırdı...Yokluğuna alışmaya çalışırken senin adına duyduğum ’yok’ lar beni kahrederdi.Burada derdim içimden, burada yanımda, yüreğimde!Ama yoktun bilirdim...
Yalnız kaldığım derin maziye dalış maceralarımda aklıma gelirdi günbegün eriyen yüzün...Daha sevdamızı yaşayamadan seni esir alan kanser zilletine lanetler ederdim ama ne fayda...Ben çırpındıkça sen daha çok yiterdin sanki...Beni üzgün görmek yüreğini ezerdi...Sevdam olmasa sana o kara sevdam, katlanamaz seni öyle görmeye terkederdim yeri yurdu ama kelepçeliydi ellerim kapına...Son sözlerin vardı gözümün önünden hiç gitmeyen gayretlerle söylediğin, aramızda asılı kalan, asla öznesine kavuşamayacak olan son sözlerin...’Ahmet’ demiştin, ’Seviyorum’ sonra gözlerin kaydı gitti sonsuz boşluklarda...’Kimi’ dedim cevap yoktu...Bilirdim bendim sevdiğin ama sözcükler yeminliydi sanki bizi ayırmaya seni (ben) bir tarafta kaldı, seviyorum öbür tarafta...Üniversite biterbitmez terkettiğim bu diyarlarda şimdi karşımda senin yerine geçmeye çalışacak olan bir canavarla birlikteliğimize ilk adımı atmanın yolunu yapıyordu babam...)
----’Onlar uygun gördüyse bize ancak yanlarnda olmak düşer’ dedi biri...
Yüzümü kaldırdım mazimden çekip aldığım gözlerimi ona çevirdim karşımda sen vardın sevgilim...Sen ölmeden önce böyle olmasını istediğin için...
KÜBRA OKUDAN