- 610 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ölü Suretlerimiz
Öyle iyi biliyorum ki istediklerinizi ve bunları size vermek öyle kolay ki… İstediğiniz oyunları oynamak ve kendi oyununuzda yenmek sizi öyle kolay ki. Oyununuz o kadar ilkel ki ve kurallarınız öyle basit ki. Kendinizi sakladığınızı sanarak, büründüğünüz o ucuz saten perde. Her şeyinizi en ince detayına kadar gösteren ve hatta kaygan, pürüzsüz ve güzel gösteren saten perdeniz; buna rağmen üzerinizden kaydı kayacak olan aynı güzellikle; yavaş yavaş süzülecek yere ve heyecan verecek izleyenlere. Zaten gördükleri ama yine de umutla başka şeyler görmeyi umdukları sahnenin saten perdeleri sürünürken yerlerde, hevesleri kursaklarında kalacak. Onlar son noktaya kadar bekleyen en umutsuzlar. Onlar hayatlarının boşluklarını geride kalan en bedbaht çabalarıyla doldurmaya çalışanlar; onlar bizim ayağı kırılmış atlarımız; onlar bizim zirve yolunda, kırık kemikleriyle geride bıraktıklarımız; çoktan ölmüş suretlerimiz onlar bizim. Sizin gerçek olduğunu sandığınız suretlerimiz, sizin istedikleriniz ve bizden aldıklarınız, saten perdenin altından görebildikleriniz bunlar. Kaygan, pürüzsüz ve güzeller, tam istediğiniz gibiler. Sizi tanıyan insanlar tarafından yapıldılar, siz o insanları böyle kullanmayı seçtiniz; istediklerinizi size gösteren sihirli aynalar gibi kullanmak istediniz, ne istediğinizi çok iyi bilenleri. Onların size gösterdiklerinde, sizi çok iyi bilenleri aradınız utanmazca; arsızlığınız ve acizliğiniz güldürdü onları. Öyle basitti ki oyununuz, ölü suretlerimiz sıkıldı oynamaktan ve yok oldu aynanın sihri bir anda. Kendi görüntünüz ürküttü sizi, ilk defa çıktınız saten perdenin altından ve ilk defa baktınız aynanıza sihir olmadan. Gördükleriniz sonu gelmez bir pişmanlık dalgası gibi yayıldı ruhunuza, acınız boğazınızdan fışkırdı. Gerçeğin, ekşi, acı tadı yayıldı vücudunuza…
Sizi iyi bilenler, sizin onları kullanmanıza hazırdı, hatta deli gibi istiyorlardı onları kullanmanızı, çünkü biliyorlardı ancak böyle ayakta kalacağınızı ve deli gibi istiyorlardı başarmanızı. Siz onları nasıl kullanacağınızı bile bilemediz, çocukça istekleriniz yerine geldiğinde mutlu oldunuz ve bir adım öndeymiş gibi bağırmanız gerilerden yankılanarak ulaştı bize, kahkahalarla birlikte. Oynadık çünkü hayatta kalışımızın bedeliydi bu oyun; hayatlarımız böylesine değersizdi, böylesine yeniktik yaşadığımız yüzyıla, böylesine kabullenmiştik olanları ve olacakları, başka yollar olmadığına inanmıştık, inandırılmıştık. Aynanın sihriydik ve bununla yetinmeliydik. Aynanın sihri olduk ve bununla yetinmeyi seçtik. Siz bütün bunları gerçek sandınız ve mutlu oldunuz. Siz kendinizi görecek olmanın verdiği korkuyla kendi oyununuzun gerçekliğine inandırdınız kendinizi ve siz oyun bittiğinde baş başa kaldınız kendinizle.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.