- 1007 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAMA DAİR
Su gibi akıp gidiyor hayat, birde bakıyor ki hayatın doyumluk değil tadımlık olduğunu anlayıveriyor insan.
Düne baktığında göz açıp kapayınca geçiyor .
Yaşarken peki?
Bazen hayatın yoğunluğuna dalıp anlamıyorsun bile vaktin geçtiğini. bazen geçmişe takılıp kalıyorsun , bazen de gelecek için olur olmaz hayaller peşine takılıyorsun.
Şimdiyi yaşadığını anlamadan.
Her şeyin senin elinde olduğunu; ne sevdalar ne aşklar yaşayacağını biliyor, ne üzüntüler,ne sevinçler , ne heyecanlar var hayatın içinde diyerek kaptırıyorsun akışına.
Yaşamının başrolünü oynadığını biliyorsun.
Kader denilen senaryo seni hep iyiliğe güzelliğe götürmüyor ne yazık ki… Hep düz yolda yürümüyorsun, zorluklar karşına çıkıyor, küçük vadileri ben yarattım diyenler oluyor.
İster istemez yaralanıyorsun. Yalnız kalıyor, dayanmaya çalışıyorsun.
Mutluluk, kelebek ömrü kadar oluyor bazen.
Hiç bitmesin istiyorsun ama bitiyor.
Bitiyor ki; hayat, içinde sadece mutluluk denilen duygunun olmadığını daha başka duygularında varlığını hissettiriyor.
Heyecanın bir noktada tükenip kısa süre sonra kendini göstermesi daha çok sevindiriyor .
Yaşamdaki zenginliğin içinde kötü hissedebiliyorsun kendini, kötünün içinde iyi rolünü de
başarıyla oynayabiliyorsun.
Bulunduğun ortama çabuk ayak uydurabiliyorsun. Görmüyor, duymuyor, konuşmuyorsun.
Çevrendekilerin açığını gören, hiç konuşulmayanları duyan, hiç konuşulmaması gerekenleri konuşan sen oluyorsun.
Hayatın oyununa kapılabiliyorsun.
Kuşlar kadar özgür, çocuklar kadar coşkulu, aşklardaki tutkuyla tutunuyorsun. Zaman geliyor başarın için kırıcı, hırslı, savaşçı olabiliyorsun.
Vazgeçişleriniz ve tercihlerinizle su gibi akıp giden hayatı, tertemiz, iyilik ve güzellik dolu nehirlere,denizlere belki okyanuslara akıtabiliyorsanız ne mutlu size…
EMRE KARABAŞ