- 481 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
ORDU VE MÜDAHALE...
Türkiye’de dolaylı müdahaleleri saymazsak, iki önemli müdahalesi olmuştur ,Ordunun demokrasiye. Bunlardan birincisi 27 Mayıs 1960, diğeri de 12 Eylül1980 müdahalesidir.
Adına, ister darbe, ister ihtilâl desek de, özünde sivil yönetime müdahaledir.
Hangisinin gerekli olduğu, sonuçlarının yararlı mı zararlı mı olduğu, tartışılabilir, fakat sonuca ulaşılamaz.Herkese göre farklıdır çünkü,bu sorunun cevabı. Tartışılamayacak tek gerçek ise, her iki müdahalenin de, hatta, arada yapılan, dolaylı müdahalelerin bile, ülkemize dış dünyada itibar kaybettirdiği, sonuçta bizi, ülkemizi, medeniyet yarışında, geride bıraktığıdır.
1960’ın idamları, bu gün herkes tarafından eleştirilmektedir. 1980’in tahribatı ise, çok daha ağırdır. Bir çok genç, hayatının baharında idam sehbasına götürülürken, işkence görenlerin, faili meçhule gidenlerin, sağlıklarını, tahsil hayatlarını,işlerini kaybedenelerin sayısı da oldukça kabarıktır. Buna rağmen, o günleri yaşayanlara sorsanız, çoğu, bumüdahalenin gerekli olduğunu savunacaklardır. Bunların içinde, bu gün , ordumuzu darbecilikle suçlayan bir çok kişinin, siyasetçinin de olduğuna,bizzat ben tanığım.
1980 müdahalesini, solcu olmayan, hemen herkes alkışlamıştır. Çünkü,var olduğuna inandırılmış bir sosyalist devrim tehlikesine karşı yapıldığı iddia edilmiştir. Böyle bir tehlike var mıydı, yok muydu, yoksa, hepsi dış güçlerin, özellikle ABD’nin bir senaryosu muydu,bunun takdiri tarihçilere aittir. Fakat, yıllar sonra, ABD’lilerin itiraflarını hepimiz duyduk :Sağı da, solu da kendilerinin desteklediklerini kışkırttıklarını bizzat itiraf ettiler. ABD : Müttefikimiz, sözde dostumuz !Ve biz, onlara bunun hesabını soramıyoruz. Oysa, ülkenin yıllarca geri gidişinin, ekonomik kayıpların, en önemlisi, onca canın sorumlusu olan bu sözde dostumuzdan hesap sormayı aklımıza bile getiremiyoruz. Oysa onlar bize, her şe
yin hesabını sorabiliyorlar. PKK’nında en büyük destekçisi onlar değil miydi ? Mahmur’da kampa sığınmak zorunda kalan, onca ailenin maddî ve manevî zararının, tek sorumlusu biz miyiz ? Görün bakın, nasıl da ödeyeceğiz tazminatlarını. Kıbrıs’lı Rumlara ve sonra da Ermenilere tonlarca tazminat ödetecekler bize.Kuzu kuzu ödeyeceğiz, göreceksi
niz. Biz ödemezsek, çocuklarımıza, torunlarımıza ödetecekler.Oysa, onların, Afganistan halkına, Irak halkına verdikleri zararın hesabı sorulabilecek mi ? İsrail’in, Filistin halkına yaptıklarının hesabı sorulabilecek mi ?
Herşeyin sebebi, güçlü bir devlet olamamak. Güçlü devlet için de, önce milletin güçlü olması gerekiyor. Onlar da bunu engelleyip, bizi birbirimize düşürüyor ve güçlenmemize engel oluyorlar zaten.
Gelişmiş demokratik ülkelerde, ordunun sivil yönetime müdahale etmesi, hiç de kolay değildir. Gerekli de değildir zaten. Öyle ülkelerin, halkları da güçlü ve bilinçlidir. Ordunun yapacağı müdahaleyi, sivil halk, çok daha kolay yapar. Dış dünyadan da daha çok destek bulur. Oysa askerî müdahaleler, dış dünyadan daima tepki alır ve kolay kolay destek görmez.
Türkiye gibi, halkının gelişmemiş ve güçsüz olduğu ülkelerde, bazen, askerî müdahaleler, maalesef, kaçınılmaz oluyor.Halk güçsüz ve bilinçsiz ise, art niyetli iktidar sahiplerine ya da başkalarına , kolay kanıyorsa, bunun sonucu olarak, demokratik rejim tehlikeye giriyorsa, ara müdahaleler , uyarılar da yetersiz kalıyorsa, direkt müdahaleler, kaçınılmaz ola biliyor.
Bir de dış ülkelerin, uygulamaya koydukları senaryo gereği de müdahaleler olabilir. Özellikle, 12 Eylül 1980 müdahalesinin, ABD’nin bir senaryosu olduğu ihtimali oldukça kuvvetlidir.
Sonuç olarak şöyle diyebiliriz : Cumhuriyet fazilettir. Demokrasi nimettir. Askerin siyasete karışması, sivil yönetime müdahale etmesi, asla tasvip edilemez. Bu tür müdahaleler, sonuçta mutlaka zararlı olmuş, ülkeyi yıllarca geri götürmüştür.
Fakat, şu da acı bir gerçektir ki ; Türk halkında demokrasi bilinci, maalesef tam yerleşmemiştir. Özellikle, içinde bulunduğumuz dönemde, kafalar iyice karıştırıl
mıştır. Kurtuluş savaşımıza bile ’ Sözde Kurtuluş Savaşı ’ diyebilme gafletine düşebilen bir zihniyetin temsilcileri, devlet yönetimini ellerinde tutmaktadırlar. Türk halkı, kolay kandırılabilen, hatta ne yazık ki, kolay satın alınabilen,uyutulabilen bir halk durumuna düşürülmüştür.
Ordu, bu ülkede rejimin teminatıdır ve öyle olmak zorundadır. Kim ne derse desin
demokrasinin uçurumun dibine geldiğini görenler, istemeyerek de olsa, buna müdahale etmek zorunda kalacaklardır. Çünkü, böyle bir görevlerinin ve sorumluluklarının olduğunun bilincindedirler. Aksi halde zaten, görevlerine ve ülkelerine ihanet etmiş sayılırlar.
Uyanalım artık. Demokrasi nimetinden, Cumhuriyetten taviz vermöeyelim. Özellikle, bizleri, en değerli maneviyatımız, dinimizle uyutmaya çalışanlara, kanmayalım. Önce dövüp, sonra seven sahtekârları, kahraman ilân etmeyelim. Bilinçli ve güçlü bir halk olarak, önce birliğimizi bozmayalım ve sonra da tüm haksızlıklara, sömürülere ve rejimdeki tehlikeye karşı, birlikte isyan edelim. Türk Ordusu da, aslî görevi olan, vatan savunmasına ağırlık versin. Daha da güçlensin. Özellikle ABD’ye olan bağımlılığını azaltma gayreti gösterebilsin.
Askerî müdahalelerin olmaması, en çok halkın elinde. Sahtekârların oyununa gelip, ordumuza düşman olmayalım. Özellikle bu günkü komutanlar, asla darbe heveslisi falan değiller. Bunu suistimal edip, ülkemizi, asırlar öncesine götürmek isteyen,karanlık zihniyetin oyununagelmeyelim. Kendinden olmayan herkesi düşman bilip, darbeci diye nitelendiren,
destek görmediği ordu ve yargı mensuplarını bile karalamaya çalışan bu zihniyet, bu ülke için, gelmiş geçmiş en tehlikeli zihniyetlerden biridir.
Cumhuriyet fazilettir. Demokrasi nimettir. Onları elimizden almak isteyenlere, dur diyecek ilk güç , halk olmalıdır. Yoksa, bizi geçtiklerinde, karşılarında Türk Ordusu’nu göreceklerini akıllarından çıkarmasınlar. Dilerim, buna gerek kalmasın....
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Tesbitleriniz ve iyi niyet temennileriniz güzeldi. Katılmamak imkansız. Lakin adres göstererek malum bir kesimi karalamanız yazıyı ilmi, tarfsız ve güvenilir olmaktan uzaklaştırmış. Siyasi propaganda yazısı nıteliği vermş. Oysa son parağrafa kadar çok güzel kurgulanmış bir yazı okumuştum. Emeğinize sağlık. Hayırlı günler.
Sorular, sorular, sorular !!! Cumhuriyetçi miyiz, demokrat mı ? Müslüman mıyız, dinsel mi? Ulusçu muyuz, etnikçi mi?
Liberal miyiz, devletçi mi? Batıcı mıyız, doğucu mu? İlerici miyiz, gerici mi?
Hepsinin temelinde tek cümlelik son soru var; Antiemperyal, anti kapital ve anti kolonyal karakterli miyiz?
Sonrasal son ( Değerli Vehbi Okur'un kulakları çınlasın şakası yapıyorum) olarak ise; toplumsal mıyız, sürü mü ?
Göktürkmen tarafından 11/15/2009 11:29:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Askerî müdahalelerin olmaması, en çok halkın elinde. Sahtekârların oyununa gelip, ordumuza düşman olmayalım. Özellikle bu günkü komutanlar, asla darbe heveslisi falan değiller. Bunu suistimal edip, ülkemizi, asırlar öncesine götürmek isteyen,karanlık zihniyetin oyununagelmeyelim. Kendinden olmayan herkesi düşman bilip, darbeci diye nitelendiren,
destek görmediği ordu ve yargı mensuplarını bile karalamaya çalışan bu zihniyet, bu ülke için, gelmiş geçmiş en tehlikeli zihniyetlerden biridir.
Cumhuriyet fazilettir. Demokrasi nimettir. Onları elimizden almak isteyenlere, dur diyecek ilk güç , halk olmalıdır. Yoksa, bizi geçtiklerinde, karşılarında Türk Ordusu’nu göreceklerini akıllarından çıkarmasınlar. Dilerim, buna gerek kalmasın....
Paylaşımından dolayı kutlarım.Anlamlı bir konuydu.saygılar Fikret bey...
"Ordu" kelimesi geniş bir kavram...
Mesela bu ülkede 12 EYLÜL darbesinde demokrasiyi askıya alan kişiler...
"Ordu" emirlerinde olduğu için bu kadar aşağılıkça bir hareket yapabilmişlerdi...Oysa ordu kişilerin değil milletin emrindedir...Ve millete rağmen "ordu" nun keyfi yönlendirilmesi sakıncalıdır...
Başarılı komutan vardır, beceriksiz komutan vardır, milleti adına görev yapan komutan vardır, milletine karşı görev yapan komutan vardır...
Askerlik görevine sadık komutan olduğu gibi, askerlik dışı işe burnunu sokup ülkeyi derebeyi gibi yönetmeye kalkan komutan vardır...
Mesela "evlerde silah bulundurulması sağlanarak masum insanları terör örgütü üyesi" sınıfına sokmak isteyen komutan bunu yaparsa...
"Ordu" görevinini yapmış mı oluyor?
Üç beş memur silahlı kuvvetlere komutan olarak atanmışsa, bunun memuriyet görevleri arasında demokrasiye rağmen halkın özgürlüklerini kısıtlamak, korkutmak, sindirmek gibi yöntemlerle darbe yapma hakkına sahip midir?
Görev ve sorumluluğu nedir askerin?
Demokrasiyi ve rejimi korumak...
Neye, hangi kıstaslara ve hangi ölçülere göre...
Demokrasilerde örneğin, vatandaşlarını dil, din düşünce ve ırklarına göre ayırıp fişlemek!!! Çalışma grupları kurup basına andıçlar vererek yönlendirme yapmak demokrasilere doğrudan müdahalelerde bulunmak, dünyanın hangi ordusunda var?
Sorun bu zaten...
Ordular bunu yapmaz...
Ordunun başına geçip kendini ülkenin "gerçek sahibi" sanan kişilikler bunu yapar...
Saddam gibi...
Humeyni gibi...
Ya da 3. sınıf bir Afrika ülkesindeki darbeci general gibi...
Bizde Saddam türü insanlar var mı? Haşa!!! Mümkün mü?
Peki neden ikide bir demokrasi askıya alınıyor bu ülkede?
Pardon?
Amerikanın oyunu değil mi :)))))))))
İyi de kim bu Türk vatandaşı görünüşlü Amerikansever cibiliyetsizler?
Hangi güçle yapıyorlar bunu?
Ve kime karşı !!!
Babasının malı değil bu ülke...Kimsenin malı değil...
Bu ülkede yaşayan her kesim insanın örtülü örtüsüz, Türk Kürt, ASKER-SİVİL !!! herkesin ortak yaşam alanı ve ülkesidir bu topraklar...
Benim gibi düşünmüyor aman rejim elden gitti tıkın hapse !
Geçti o devirler...
Ordunun da, bu ülkenin de "gerçek sahibi" ve "koruyucusu" bu halkın ta kendisidir...
Halkıyla barışık yaşamayan kişiler, halkı adına karar verme yetkisine sahip değildirler...
Saygılar...
"Orduyu karşısında bulurmuş"
Kimin ordusu bu? Papua Yeni Gine'nin mi? Ya da kimden bahsediyorsunuz?
Türkiye'de yaşayan ve ayaklanan Afrika kökenli Amerikalı zencilerden mi?
Demokrasiyi savunacaksanız...Tırsmadan, korkmadan, birilerinin arkasına saklanmadan savunacaksınız...
çok güzel...şu yazıyı onlar belki yüzlerce insan tıklayıp okuyacak...
yıllar boyunca ben merkezli siyasi düşüncenin kanıtı gibi,kimin kimi dışladığı bu saldırı ile imzalanmış olacak açıkça.....kabul ediyorsunuz yani....dindar olanlar bizden değildir diye....hep böyleydi zaten,ama şunu herkes bilsinki bu Ülkenin gerçek sahipleri dininide Bayrağı gibi üstün tutup ilkelerine sahip çıkanlarındır.....çünkü bu topraklar Müslüman bir toplumun kazanıp bu güne taşıdığı büyük bir devlet olan Türkiye.....
yorumumda sorular sordum...fakat cevap yerine yine dindar olduğumdan dolayı, vatan haini olarak ifade ettiniz....
bunu hiçte kayle almadım bundan kesinlikle emin olun....çünkü ,değil kabul etmek,aklımın ucuna yaklaştırıp,zerre misali üzerime dahi alınmıyorum........sağırım duyamam,doğruluğu kıt,aklım çok kabul edemem hakikat gün gibi ortada kabul edilecek yanı yok.... ayakta alkışlıyorum sizi....ama kınamıyorum...nedenmi çünkü düşüncenizi açık ve cesurca ifade etmişsiniz...hatta birde kutlayayım ben....
iyi madem ana fikriniz böyle o zaman sizlerde şunu açıkça ifade etmek zorundasınız....mecbursunuz buna...çünkü o kadar üyelerimizin belki çoğu okuyordur....biz biliyoruz zaten,ama onlar adına siz,bu utanç veren bilgileri süzgeçten geçirin bakalım...bilgi kirliliği,beyni hasta eder....
1, Mendres neden asıldı.....
2,Özalın ölümü neden hala aydınlanmıyor.....
3, Muhsin yazıcıoğlunun ölümü üzerindeki sis neden kaldırılmıyor...
4, yine Eşref Paşa neden öyle şaibeli bir kaza ile hayata veda etti....neden cunta kanıtlandığı halde hala dün dün diye sayıklamalar devam ediyor...
neden bu ülke dışında Arabistanda okumamız ilan edildi....neden Kuranı Kerimdeki yüze yakın ayet muhakkak kaldırılmalı dendi...
neden Milletin seçip Meclise taşıdığı bir hanımefendi "haddini bildirin bu kadına"diyerek despot bir uslüple hakkı elinden alındı....sizin savunduğunuz demokrasi bumu...
çok komik ve çokta aldatıcı bir tiyatro oyunu gibi...sinema filmi gibi....
görüyosunuz sizde ama sansür ve salon sorunu olduğundan,yer bulup seyredemiyorsunuz....
ama unutmayın ki bu oyunlar döne döne yenilenir ve farklı oyuncularla sahnelenip,gösterime sunulurlar yeniden....kimi gişe rekoru kırar, kimiyse daha beyaz perde açılmadan aşağın iner...üzgünüm ki bu böyle....iyi seyirler.....
ister kabul edin,ister kabul etmeyin...
Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 11/15/2009 6:33:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ülkenin bu günkü durumuna iyi diyebilmek için, ya afyon yutmuş olmak gerekiyor, ya da Cumhuriyet'ten intikam alma sevdalısı olduğunu itiraf etmiş olmak !Gözü gören, kulağı duyan, halkla iç içe olan, yağmalardan nemalanmayan, hiç bir vicdan sahibi insan, ülkenin bu durumuna iyi diyemez. İşte bu yüzden bu haldeyiz. Sahtekârları, kahraman diye taçlandırdığımız için.Sonuç, sizin de ağzınızdan kaçırdığınız gibi ; hesaplar bir gün mutlaka sorulacak inşallah !
Fikret TEZAL tarafından 11/15/2009 5:27:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
çok ilginç....gerçekten çok ilginç....
bu ülkede "dindar" olan her yönetici nedense"cumhuriyet düşmanı" olarak anımsanıp ,adlandırılıp,öyle anlatılıyor toluma....bu durum hep böyle yazık ki....
kimi kime şikayet ediyoruz ki bizler...bizim düşmanlığımız kendi içimizde,kendi kendimize doğru değilmi....
Cumhuriyetin gerçek sahibiyiz kimliği adı altında,Atatürk"ten nemalanarak halki ve bankaları soyan o insanlar vatansever,Menderes gibi türkçe ezan yasağını kaldırıp,Ülkeyi dini ile buluşturan insanlarda Cumhuriyet düşmanı olarak ilan edilip asılıyorlar....yapmayın artık...Adnan Mendres neden asıldı....neden...cevap yok....pişmanlık çok...
28 şubatta dik duran sayım Yazcıoğlunuda unutmamak lazım tabiiki... yani ne büyük bir tezat bu böyle...
iktidardaki bu yöneticiler camiye gittikleri içinmi devlet düşmanı olarak görülüyorlar diye düşünüyoruz bizlerde...
Askere gelince,Ergenekon terör örgütü askeriyenin içinde yuvalanıp büyümüş zaten mantar gibi...90 yıllarda Şehit edilen Eşref bitlis paşa, bu dava uğruna hunharca suikaste kurban gitti belkide...oda çıkacak meydana zamanla inş....
aczmendi tarikatı denilip, İslama olan haince planlarını,fadime şahin isimli bir kadınla organize ederek tasavvuf zenginliğini kirletmeye çalıştılar...nerede fadime şahin....nerede müslüm gündüz...bunları kim besleyip halkı kin ve nefrete sürükledi....öğle değilse eğer,hangi İslam aliminin bu şahıslarla olan her hangi bir ilişkisi kanıtlandı....neden kimse bunu gün yüzüne çıkaramıyordu bu güne kadar bir türlü...
bu dinin ve bu ülkenin sahibi olan Allah,bizler dürüst ve haktan yana olduğumuz müddetçe asla yıkılmayacaktır....buna izin vermeyecektir Allah...sizler müsterih olunuz.....bu korku ve telaş neden....iktidardaki hükümet ülkenin damarlarında dolaşan o viriüsleri muhakkak kökünden temizleyecek inş...
şöyle bir bakın Allah aşkına...bu ülkeyi bu güne kadar yöneten hangi lider hakkıyla hizmet sunmuş ve kayda değer eserler bırakmışlar....idamlar,hapisler,yasaklar,ve darbeden başka....
bu ülke yine sağcı ve dinci olarak adlandırılan en kıymetli liderler olarak şunları gördü sadece.....hadi birisi çıkıpta inkar etsin bakalım....
hunharca idam edilen rahmetli Mendres,şaibeli bir ölümle aramızdan ayrılan rahmetli Özal,geçtiğimiz yıl uçak kazasında aramızdan ayrılan ve ölümünün sis perdesi aralanmayan sayın Yazıcıoğlu ve son ülke liderimiz sayın Erdoğan.....
bunu kabul etmek zor geliyor insanlara....çünkü onlar dava sahibi insanlardılar... diğerleri ise darbe sahibi....bu yalanmı...
Müslümanız,müslüman olduğumuz kadar Türküz,Türk olduğumuz kadar Cumhuriyetçiyiz
Cumhuriyetçi olduğumuz kadar vatanseveriz...herkes gibi....
Türk,Kürt,Alevi,Laz,Çerkez hepimiz bu ülkenin sahipleriyiz....ama bizleri bu hale getirenlerden muhakkak hesap sormalıyız....sorulacak emin olun....
* Efendiler, millet bizi buraya gönderdi. Ama biz bu yönetimi ve egemenliğini miras mal gibi ömrümüz boyunca kullanmak için toplanmış değiliz. Ve sizi toplamak ve dağıtmak hakkına hiç kimse sahip değildir. Millet bilmelidir ki bir günde vekillerini toplar ve gönderir. Kimsenin burayı sınırlamaya hakkı ve yetkisi yoktur ve olmamalıdır.
* Millete şöyle dendi: "Egemenliğinizi ve iradenizi kayıtsız, şartsız elinizde tutmanız gerekir ve bunun için sizi temsil edecek kişileri biraraya getirerek bir meclis toplayınız ve bu meclis kayıtsız ve koşulsuz olarak ülke ve millet işlerine, görevlerine el koyacaktır."
* Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir!.. M.K.ATATÜRK...
bu aziz Halk sandığınız kadar akılsız değil inanın buna...
onlar verdikleri gibi,almasınıda çok iyi bilirler...
tabiiki aklı kafalarında bir yük olarak taşımıyorlarsa eğer...
eğer işletilirse akıl onlarda bir cevherdir...
selam ve dua ile....