- 5566 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Bitlis'te Beş Minare
Beni nasıl yolcu etmiştiniz, hatırlıyor musun? Gaziantep’te bir türkü kafedeydik. Türküleri söyleyen kişi senin arkadaşındı. Tayin yerim belli olmuştu ve sizlerle vedalaşmak için gelmiştim. Akşamdı, sahneden bir ses ’bu türküyü Ufuk kardeşimiz için söylüyorum’ demiş ve Bitlis’te Beş Minare’yi söylemişti Türkçe ve Kürtçe... Topluluk içinde ilk ağlamamdı bu, beni ağlatmıştın... Gözümden dökülen yaşlara aldırmadan kollarını omzuma atmış ve sallana salana eşlik etmiştin şarkının Türkçe kısımlarına...
Sen de okulu bitirdikten sonra tayin yerleri açıklanıp Tatvan 112 istasyonunda boş kadro olduğunu söylediğinde çok heyecanlanmıştım. Sen ’yazayım mı’ diye sorana dek ben içimden bin kere dua etmiştim bunu... Tercihlerin arasında ikinci sıraya yazdığında ne çok kızmıştım sana... Sonra tayin yerleri açıklandığı gün beni aramıştın. Sesin çok mutlu geliyordu; ’Yanına geliyorum’ demiştin. Geldiğin sabah, benim bu şehirde en mutlu olduğum sabahtı. Yorgundun ama enerji doluydun. Aynı gün tüm işlemlerini tamamlayıp görevine resmen başlamıştın. Bir kaç hafta benim evimde kalmıştın ama Bitlis-Tatvan arasındaki mesafe seni yormaya başladığında Tatvan’a yerleşmeye karar verdin. Yine kızmıştım sana çünkü hiç tanımadığın birinin yanına yerleşiyordun, Yakup’un... Birlikte gidip evine eşyalar almıştık, ben her seçtiğin parçada seni vazgeçirmeye çalışmıştım... Yakup’u da hiç sevmemiştim.
Evin kasvetliydi ama bir penceresinden Van Gölü görülebiliyordu. Sigaralarımızı zaman zaman o pencerenin önünde içerdik. Sen de hayrandın Van Gölü’ne...
Birbirimize yaslandık ve dayandık gurbet çilesine... Hayatımız ilmek ilmek örülüyordu. Sen evlendin. Özge Mersin’deydi ve sık sık oraya gidip geliyordun. Bir gün Özge ailesi ile birlikte gelmişti, göl kenarında piknik yapmıştık. Yakup ve sen acayip bir ’olta’ ile balık tutmaya çalışmıştınız... Uzun süre oltaya gelen olmayınca, ben coğrafya bilgilerimden bu gölde balık olmadığını söylemiştim. Yakup, dere ağızlarında balık olduğunu söylediğinde gülmüştüm, iyi de civarda dere de yok ki... ’Burada balık var’ diye söylendi Yakup dişlerinin arasından. Saatler sonra tek bir balık tutmuştunuz... Küçük bir balık.
Sonra sen uzmanlık sınavını kazandın, Özge’yi de aldın ve İstanbul’a yerleştin. Çok ağır bir branş ve yoğun bir servisti seninkisi... Uyarılarımıza kulak asmayıp gittin ama bir kaç ay sonra dayanamayıp istifa ettin. Mersin’e döndünüz ve sen tekrar sınava çalıştın. Eylül sınavından hatrı sayılır bir puan alıp Mersin’de istediğin bölüme yerleşeceğini öğrendiğinde, Özge’nin tayin yeri olan Muş’a gelmiştiniz. Hamileydi, göreve başladıktan bir iki hafta sonra doğum iznine ayrılacak ve Mersin’e dönecektiniz... Muş’tan Tatvan’a eski dostları görmeye geldiniz ama Muş’a dönemediniz bir daha...
Çok sevdiğiniz ve hayatınızı geçirmek istediğiniz Mersin’e götürdüm cansız bedenlerinizi...
Şimdi ben söylüyorum o türküyü Kemal’im:
Bitlis’te beş minare beri gel oğlan, beri gel...
Ufuk Bayraktar
14.11.2009; Bitlis