- 798 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ÇÖPLÜĞÜN GENERALİ
Evet, bir kitap daha bitti. Çöplüğün Generali. Bundan önce biten bir kitap daha var, Uçurtma Avcısı. Ama önceliği Oya Baydar’a vermek istedim. Çünkü diğer kitabın ikincisini okumadım henüz.
Oya Baydar ı herhalde hepimiz tanıyoruz?
1940’da İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. Toplumsal hareketliliğin yükseldiği, Türkiye’nin sosyalist düşünce ve örgütlenmeyle tanıştığı 1960’larda, edebiyatı tümüyle bırakıp toplumsal-siyasal yapı araştırmalarına yöneldi ve sosyalist hareket içinde aktif olarak yer aldı.
12 Mart 1971 askeri darbesi sırasında Türkiye Öğretmenler Sendikası ve Türkiye İşçi Partisi üyesi olduğu için tutuklandı, üniversiteden çıkarıldı.
12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında Türkiye’den çıkmak zorunda kaldı. 1992 yılına kadar Almanya’da Frankfurt’ta sürgünde yaşadı
Daha önce, birbirinin devamı, iki kitabını okumuştum. Sıcak Külleri Kaldı ve Erguvan Kapısı. Her iki kitap ama özellikle Sıcak Külleri Kaldı beni çok etkilemişti. Yazarın hayatı ile özdeşleşen muhteşem bir kitaptı. Baydar’ın dili, kurgusu her zaman hoşuma gitmiştir. Sevdiğim yazarlardan olmuştur.
Ta ki Taraf gazetesinde yazmaya başlayıncaya kadar.
Hiç reklâm almadığı halde nasıl yayında kaldığı üzerine türlü şaibeler üretilen şu malum gazete. Alt sponsorunun kim olduğuna dair söylencelerin yanıt bulamadığı gazete.
Takıntılarım olduğunu daha önce söylemiştim. Bazı edebi şahıslara karşı takıntılarımın olduğunu. Orhan Pamuk gibi. Elif Şafak gibi. Üçüncü kişi de Oya Baydar.
Kıblesi belli olmayanlar çoğaldıkça, vatan söz konusu oldukça, ki bu gidişle çok olacak gibi, bu liste daha uzar gider bende.
Oya Baydar, Ahmet Altan la aralarında geçen “Pavyondaki namuslu kadın “ tartışması yüzünden, Taraf gazetesinden ayrıldı
………………………
Neyse, bu onların sorunu. Çözdüler veya çözemediler.
Biz kitaba gelelim.
Kitap, kurgusu açısından, yine muhteşem. 50 yıl sonrasının bir ülkem şehrinde geçiyor. Adı net verilmemiş ama, şehir İstanbul.
Konu 3 ana tema da işlenmiş. Bu gün- dün- bu gün.
Dün’ü anlatırken, olaylar, toplumun çeşitli sosyal statülerinden kişilerle kurgulanmış. Sivil ve askeri. Bu bölüm biraz fazla uzatılmış. Okurken “ E hadi toparla artık şunları “ dedirtiyor insana. Dedirtiyor ama beklediğinize de değiyor.
Özellikle son 100 sayfayı soluksuz okuyorsunuz.
Son biraz Fransız filmleri gibi kurgulanmış. Okura bırakılmış.
Romanın hepsi aslında bir roman.
İsim niye Çöplüğün Generali? Derseniz.
Açıklamam için konuyu anlatmam lazım ki, Asla Yapmam…!!!!!!!!
Ama kitaptan çok önemli, bana göre, bir alıntıyı aktarmadan da geçemem. Alıntı romanı oluşturan romanın yazarından:
“Gerçek olamayacak kadar yoğun vahşet ve şiddet içeren bir dünyada yaşıyoruz. Burası tarlalarına, topraklarına, sularına tohum yerine silah, mermi, bomba, patlayıcı ekilmiş bir ülke; toprağa gömülmüş cesetler de ürünü besleyici gübre sanki. Şu günlerde gündelik gerçeğin gerçekdışı göründüğünü, gerçekdışının da gündelik gerçeğe dönüştüğünü düşünüyorum.
Ürkütücü bir tablo değil mi bu?
Ürkütücü olmaktan çoktan çıkmış, bir anda her şeyi, hepimizi yok edecek tehlikeye dönüşmüş bir tablo. İşte romanım böyle bir ülkede geçiyor. Gerçek mi, değil mi, siz karar verin artık.”
………………………….
Kitabın son 100 sayfalık bölümünü okurken Güngör Mengi’nin 02.10.2009 tarihli ve Demokrasi Eksik Olunca başlıklı yazısı geldi aklıma. Mengi o yazısında şöyle diyordu
“Çünkü sorunları takip edecek, tartışacak toplumsal güçler bastırılmıştır.
Sendikalar ve üniversiteler, Ergenekon tarafından yutulma korkusu ile sindirilen pek çok sivil toplum kuruluşu gibi mezar sessizliğine gömülmüş durumda.”
……………………………
Bu kadar tepkisiz bir toplum haline gelişimizin bir açıklaması olmalı.
Kitabı bitirdiğimde:
“ Mı acaba? “
Dedim.
Olur mu? Olur…..
Okuyun derim……
Karar, her zaman ki gibi, sizin.
Eser Aslanlı
izmir
YORUMLAR
sorunları takip edecek,tartışacak toplumsal güçler bastırılmış ,korkutulmuştur.şunu unutmuyalım ki korkunun ecele faydası yok.belki engin beyin dediği gibi sipariş kitaplar da olabilir.okumadan anlamak mümkün deildir.yada okuyup ayrıştırmak yine okurun yetisine kalmıştır.
paylaşımınız için teşekkürler.en kısa sürede okuyup tartışmak isterdim sizinle.
Sizin tanıtımınızı okudum ya kitabı okumam. Siyasi değil sanat ağırlığı olmalı kitab. Ismarlama, şişirme, yalan yanlış hayali senaryolar yazdırılıyor günümüzde. Yazarın ya da kitabın arkasında büyuk destek varsa o kitap sipariş çıkıyor genelde. Bilmem şüphemi anlatabildimmi efendim.
Emeğinize sağlık.